Site icon Teketek Haber

1.Ashab-ı Kehf’in Yeri (Efesus)

Ashab-ı Kehf kıssanın geçtiği yerle ilgili olarak değişik rivayetler bulunmaktadır. İspanya, Cezayir, Mısır, Ürdün, Suriye, Afganistan ve Doğu Türkistan’da Ashab-ı Kehf’e ait mağaralardan bahsedilmektedir. Türkiye’de ise Efes (Selçuk), Tarsus ve Efsüs (Arabissos. Afşin) olmak üzere üç yer gösterildiği belirtilmektedir[1]. Bu sayıya Lice’nin de eklenmesiyle 4 olmaktadır. Ancak Türkiye’de Mersin ilinin Tarsus ilçesi ile Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesinde tartışmalar yoğunlaşmaktadır.

Bildiri konumuz Niğdeli Kadı Ahmed’in anlatımlarının değerlendirilmesidir. Türkiye Selçuklularının son dönemini gören, dedeleri Selçuklular devrinde önemli memuriyetlerde bulunan ve kendisi de kadılık görevini yürüten Niğdeli Kadı Ahmed eserini 1333 tarihinde tamamlamıştır. Adı geçen eserin 1340 yılında Yusuf bin Bencar tarafından Aksaray’da istinsah edilen nüshası günümüze ulaşmıştır. Kadı Ahmed Ashab-ı Kehf ve yeri hakkında yaşadığı dönemde yazılanları ve Niğde çevresindeki anlatılan ve duyduklarını rivayet olarak aktarmanın ötesinde kendi yorum ve görüşlerini de ortaya koymaktadır.

Kadı Ahmed hadisenin geçtiği Efesus şehrinin neresi olduğunu eserinde kesin olarak tespit etmektedir. Bu hususu tarihçilerin anlatımlarından hareketle belirlediğini belirtmekte ve şehrin yerini; “….Şam ile Rum’un arasında günümüzde Ablistan (Elbistan) olarak Maruf yerin yakınında harap olmuş haldeki Efesus şehrini tayin etmektedirler. Müteahhirlerde/sonrakiler de, bizzat gözle müşahede neticesinde, bu hususta sarf edilmiş sözler içinden bu söze kesin derecesinde itimat etmektedirler.” şeklinde ifade etmektedir[2]

Kadı Ahmed Ashab-ı Kehf’in yerini Şam ile Anadolu arasında Elbistan yakınlarında bulunan Efesus şehri olarak göstermektedir. Bu durumu tarihçilerin gözle müşahede edenlerin sözlerinden bu duruma kesin derecesinde itimat ettiklerini belirtmektedir.

Kadı Ahmed Efesus şehri için bir zamanlar Tarsus isminin kullanıldığını söylemektedir. Fakat adı geçen Tarsus şehrinin Ermenistan Tarsus’u olmadığını ayrıca ifade etmektedir[3]. Bugün Afşin ilçesi sınırları içerisinde kalan bu yerleşimin Tarsus olarak söylenmediği bilinmektedir. Bu kayıtta da Ashab-ı Kehf’in yeri ile ilgili olarak Afşin ilçesine bulunan yerleşimi kabul etmektedir.

Kadı Ahmed’in verdiği bilgileri destekler mahiyette çok sayıda araştırma yapılmıştır. Yapılan araştırmalarda Ashab-ı Kehf mağarasının Afşin kazasının kuzey batısında 6 km uzaklıkta Bencülis dağının güneydoğusunda, Binboğa dağının eteklerinde, Toroslara bağlı tepenin ilçeye bakan tarafında, vadiden bir hayli yüksek yamaçta olduğu dile getirilmektedir[4]. Kadı Ahmed’in yazdığı eserde Ashab-ı Kehf saklandıkları mağaranın bulunduğu dağı Nacilusdağı olarak ifade ettiği görülmektedir[5]. Bu dağ bugün Bencülis dağı olarak telaffuz edilmektedir.

[1] İsmet Ersöz, “Ashâb-ı Kehf”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, III (1991), s. 467.

[2] Ali Ertuğrul, Anadolu Selçukluları Devrinde Yazılan Bir Kaynak: Niğdeli Kadı Ahmed’in el-Veledü’ş-Şefik ve’l-Hâfidü’l-Halîki, Türk Tarih Kurumu, Ankara 2015, s. 174.

[3] Niğdeli Kadı Ahmed, el-Veledü’ş-Şefik ve’l-Hâfidü’l-Halîk, Süleymaniye Kütp. Fâtih Böl. No: 4518 (Eski No: 4519), v. 63b (Farsça yazma nüshasının kullanılmasında Prof. Dr. Ziya Avşar’dan yardım alınmıştır).

[4], Ahmet Eyicil, “Afşin Ashab-ı Kehf”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 14 (2005), s. 271.

[5] Kadı Ahmed, el-Veledü’ş-Şefik, 64b.

This website uses cookies.

This website uses cookies.

Exit mobile version