Fatma İNCE[1]
ÖZET
İsimlerine ilk kez M.Ö. 521 yılına ait Darius Kitabesi’nde rastlanan Ermeniler, Büyük İskender zamanına kadar Perslerin hâkimiyetleri altında yaşamışlardır. M.Ö. 323 yılında İskender’in ölümünden sonra Makedon kökenli bir hanedan olan Selevkosların hâkimiyetine girmişlerdir. M.Ö. II. yüzyıldan sonra Anadolu’ya gelen Romalılar’ın hegemonyasında 200 yıldan fazla bir zaman kalan Ermeniler, doğuda da Sasanilerin baskısına maruz kalmışlardır. M.S. IV. yüzyıldan sonra Hristiyanlığı kabul etmeye başlayan Ermeniler, Lusavoriç Gregori’un öğretileri doğrultusunda Gregoryan Mezhebi etrafında birleştiler. Yeni bir alfabe, din ve edebiyat geliştiren Ermeniler, ayrı bir millet olarak anılmaya başlandılar. V. yüzyılda bölge Bizans hâkimiyetine girmiştir. Bizans-Sasani mücadelesi sürerken Müslüman Araplar ilk kez 641 yılında Ermenilerin yaşadığı topraklara girmeye başladılar. İslam-Bizans çatışmalarının yaşandığı bir süreçten geçen Ermeniler, XI. yüzyılda bölgeye gelen Türkler ile tanışmaya başladılar. İslam-Bizans çatışmaları ve XI. yüzyıldan itibaren yerleşme amaçlı Türk-İslam unsurların arasında oluşan otorite boşluklarını değerlendiren Ermeniler, başta Malatya olmak üzere zaman zaman beylikler de kurdular. Biz de bu makalemizde tarihimizde “Millet-i Sadıka” olarak isimlendirilen bu milletin Türkler ile olan ilişkisinin izlerini Malatya örneğinden hareketle Selçuklular döneminde arayacağız.
Anahtar Kelimeler: Selçuklular, Malatya, Ermeniler, Bizans.
[1] Yrd. Doç. Dr., İnönü Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü/MALATYA, e Mail: fatma.ince@inonu.edu.tr, GSM: 05535912486.