Necmî: “Ne güzeldir Vehbî’nin Lütfiye’si”
Urfalı Nâbî’nin Hayrî-nâme’si ve Maraşlı Vehbî’nin ona benzer biçimde yazdığı Lûtfiyyesinin okuyucular üzerindeki müsbet tesirleri, sadece yazıldıkları 18. asrın başları ve sonlarında görülmez; müteakip zamanlarda da nesiller boyu denebilecek kadar devamlılık arz eder. Anılan ilk eserin 19. asırda Arap harfleriyle üç kere, ikincisinin ise orta dereceli mekteplerde ders kitabı olarak okutulmasının da sayesinde yaklaşık yirmi defa basılmış olması, ayrıca yurt içi ve yurt dışındaki yazma eser kütüphanelerinde onlarca nüshasının bulunması, bu sürekli tesir yahut geniş rağbetin delilleri arasındadır. 18. asır şairlerinden Kayserili Remzî, Hayriyye-i Nâbî’ye bir nazire[1], 19. asrın ikinci yarısında sağ olduğu bilinen Ercişli Necmî de Nâbî’nin anılan mesnevisi ile Vehbî’nin Lûtfiyye’sine benzer tarzda nasihat-name yazmıştır. 19. asrın ikinci yarısında hayatta olduğu anlaşılan divan şairlerinden Ercişli Mehmed Necmeddîn Efendi[2], “Nusuh-nâme” adıyla, şekil ve muhteva yönünden Hayriyye ve Lûtfiyye’ye benzer bir manzum eser meydana getirmiş ve bu kitabın önsözünde, örnek aldığı o iki meşhur mesneviden övgüyle bahsetmiştir:
“Pende dâir ‘urefâ-yi esbak
Yazdılar nice kitâb-i revnak
Fârisîde Hazret-i Şeyh Attar
Âlem üzre zer-bend etdi nisar
Nu[s]ha dâir nice ra’nâ ma’nâ
Dürr-i yektâ gibi kıldı inşâ
Ne suhandır NÂBÎ’NİN HAYRİYE’Sİ
Ne güzeldir Vehbî’nin Lütfiye’si
Okuyup anları kim eyle amel
Anla esrârın kim kılma cedel
Ben dahi anları taklîd etdim
Pend edüp işbu cihandan gitdim”[3]
[Pek önce gelen arifler, öğüt konusunda birçok güzel, parlak kitap yazdılar. Farsça’da Hz. Şeyh Attâr, âlemin üstüne sırmalı kumaş saçtı. Nasihata dair birçok güzel manayı eşsiz inci gibi yazdı; meydana getirdi. Nâbî’nin Hayriyye’si ne (hoş) sözdür! Vehbî’nin Lûtfiyyesi ne güzeldir!.. Onları okuyup (bu güzel eserlerin gereğince) iş yap. Onların sırlarını anla; (ihtiva ettikleri bilgi, fikir ve tavsiyelere karşı çıkıp) tartışma! Ben de onları taklid ettim; öğüt verip bu dünyadan gittim…]
[1] Hanifzâde Ahmed Tâhir, Âsâr-ı Nev, Nova Opera ab Ahmed Hanífzádeh Ad Continuandum Haji Khalfae Lexicon Bibliographicum Collecta Et Ad Ordinem Literarum Disposita Ad Codicis Vindobonensis Fidem Primum Edidit Gustavus Fluegel. (G. Fluegel’in 1835-58 yılları arasında bastırdığı Keşfü’z-zunûn… tercümesinin sonunda) s. 638, nr. 14981. Burada H. 1135 (1722-23) senesinde vefat eden Kayserili Remzî Mehmed Efendi’nin Nazîre-i Hayriyye-i Nâbî adlı manzum bir eserinin olduğu bildirilmekte ve onun “Hamd ol Allâh’a ki Vehhâb Vedûd/ Fâyiz-i çeşme-i cân-bahş-ı vücûd” beytiyle başladığı belirtilmektedir. Bursalı Tâhir Bey’e göre, Kayserili Remzî Mehmed Efendi, H. 1131 (M. 1719) yılında vefat etmiştir. Bursalı Mehmed Tâhir, Osmanlı Müellifleri, İstanbul Matbaa-i Âmire 1333/ 1915, c. 1, s. 315).
[2] Hayatı ve eserleri hk. bilgi için bk. Muhsin Macit, “Diyadin’de Bir Divan Şairi: Necmî”, Turkish Studies, International Periodical Fort he Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, Volume 8/ 13 Fall 2013, s. 139-144.
[3] Abdülkadir Karahan, Nâbî, Kültür ve Turizm Bakanlığı yayını, Ankara 1987, s. 40-41.