ÖMER’İN AĞIDI
Yoncalığın cılga yolu
Gide gide kavuşuyor
Ömer’i vuran jandarma
İlvanınan savuşuyor
Pacadan kurşun sıkıldı
Düşman içeri tıkıldı
Varın bakın emmileri
Ömer dağ gibi yıkıldı
Sabahınan bir kuş öter
O da dağların çiveni
Aslı Bozokludur amma
Kendi Ayvalı yiğeni
Yüce dağın kırcısıyım
Boz koyunun bercisiyim
Gazeteye ilan verdim
Ben Ömer’in bacısıyım
İndim geldim çala çaldım
Arif küçük bilmez halden
Ömer edem vurulunca
Bülbül figan etti daldan
Yoncalığın kıvırık yolu
Odasına iner vali
Ankara’ya tel veriyor
Emmimin oğlu kayın Veli
Koyun gelir dura dura
Ayağını vura vura
Şimdi Ömer edem gelir
Bıyığını bura bura
Bacısının adı Eşe
Yamçıyı saklamış taşa
Gâvur umuş Kayserili
Nişan almış altın dişe
Yoncalığın boz dumanı
Hükümet bilmez amanı
Gardaş göçünü yüklemiş
Ot biçimi yaz zamanı
Havluya doldurdum kazı
Samsun’a yolladım yoz’u
Kınamayın anam bacım
Dil bilmiyor Kürd’ün kızı
Arif geldi; Ömer kayıp
Göğdeli’de gezer seyip
Niye kötüye vuruldun
Yedi kor fişekten ayıp
Adım batsın; adım Yeter
Dilim bülbül olmuş öter
Kör olup da görmeyeydim
Ölüm olmaz, bundan beter
Babam oğlu baba-yiğit
Verdiler almadın öğüt
Gazeteye ilan verdin
Bakın var mı böyle yiğit
Koyunu sürdüm beriye
Gardaş biner al doruya
Ne var azcık sezdireydin
Sıkmış geriden geriye
Hendeğini doldurmamış
Düşmanını öldürmemiş
Yiğit idi, yiğit gardaş
Gül benzini soldurmamış
Kerevin’den haber geldi
Gardaş göstertmem yüzünü
Varın söylen Şeyh Hamid’e
Vâliye veresi kızını
Yatakta koyun asılı
Esvab bohçada basılı
Şimdi Ömer edem gelir
Dürbün boyununda asılı
Ergen babamoğlu ergen
Yoncalığa olmuş sergen
Bunun hiç kimsesi yok mu
Üstüne örtmemiş yorgan
Pelerin aldım başıma
Canımı aldım dişime
Kimselere görünmezdim
Jandarma geldi karşıma
Kardaşının adı Arif
Aslını edemem tarif
Aslanımı seviyormuş
Şu müdürün kızı zârif
Sabahınan sabahınan
Kahve gelir tabağınan
Yeter bacın kurban gardaş
Kucağında bebeğinen
Gövdeli’nin boz dumanı
Hükümet bilmez amanı
Ben gardaşı yolcu eyledim
Ot biçim orak zamanı
Bir kuş gelir; öte öte
Gardaş biner; yeğin ata
Kerevin’de deli Dudu
O da duysa çalar hota
Gürün’e gittim de yayan.
Dayan ey dilberim dayan.
Ananı jandarma dövdü.
Uyan deli gardaş uyan.
Tarlalarda biter yemiş
Kamasının ucu gümüş
Ankara’da Kemal Paşa
Ömer’i vurun mu demiş
Jandarmalar öğünüyor
Bibilerin dövünüyor
Ses versene deli gardaş
Düşmanların seviniyor
Kıratına vurdum eyer
Soyka, keklik gibi kayar
Celkenyurt’ta üç yüz hane
Var mı gardaşıma uyar
Yapıya bakın yapıya
Müfreze doldu kapıya
Yorulmuş da dinleniyor
Esvabı sevin Satı’ya
Aferin gardaş aferin
Eyledin bizleri çırak
Düşman karşıdan sıkıyor
Elindeki beli bırak
Bibisinin adı, Döndü
Duyan eller buna yandı
Ben Ömer’e öldü demem
Yoz ile Halep’e indi
Koyun gelir; kuzuyunan
Ayağının tozuyunan
Eşe bacın kurban gardaş
Kucağında kızıyınan
Yoncalığa set çekildi
Kaymakam bunun vekili
Yanmayım mı babamoğlu
Devre çalardı kekili
Yeter