Site icon Teketek Haber

ABBASİLER DÖNEMİNDE MARAŞ

750’de Abbâsiler hilafeti ele geçirdikleri esnada, bu kargaşa- dan istifade eden Bizanslılar Maraş’ı yeniden ele geçirmişlerdi. Abbâsiler ülke içinde asayişi sağladıktan sonra selefleri gibi Sugûr’a büyük bir ehemmiyet verdiler. Burası elde tutulmadan Suriye’nin gü- venliğini sağlamak mümkün değildi. Abbâsiler, Bizans-İslâm çatışma- ları nedeniyle harap olan ve insansızlaşan sugûr şehirlerini yeniden yerleşime açıp mamur hale getirmeye karar verdiler. Bu zamana kadar

58 el-Belâzurî, s. 272; İbnü’l-Adim, IX, s. 3953; Ebû’l-Fidâ, I, s. 297; Ostrogorsky, s. 155.
59 Demirci, s. 323-324.
60 Honigmann, Bizans Devletinin Doğu Sınırı, s. 36-37.sugûr bölgesindeki yerleşim alanları daha çok kale ve ribatlardan olu- şurken, Abbâsilerle birlikte şehirler kurulup insanlar buralara yerleşti- rilmeye başlandı.

İkinci Abbâsi halifesi Ebû Cafer Mansûr (753-775), Şam valisi olan amcası Sâlih b. Ali’yi Sugûr bölgesine gönderdi. Sâlih b. Ali, Ma- raş’ı yeniden mamur hale getirip tahkim ettirdi. Halife de etraftan Müs- lüman ahaliye arazi ve maaş vaat ederek buraya yerleştirdi. Hattâ Sugûr valisi Sâlih b. Ali kız kardeşleri Ümm-i İsa ve Lübâbe’yi de yanına ala- rak Hades üzerinden geçip Orta Anadolu’ya girerek Bizanslılara karşı gazâya çıkmıştı. Bu dönemde Müslümanlar Misis, Adana, Keferbiyya, Tarsus, Maraş ve Hades gibi şehirlerin surlarını tamir ettirip içine Müs- lüman asker ve ahali yerleştirdiler.61 769’da Hıristiyanların Maraş ta- raflarında bir İslâm keşif kolunu ele geçirdikleri haberi gelince, bu çevreye yürüyen Müslüman askerler Hıristiyanları cezalandırarak esir alıp Filistin’de Remle’ye sürgün ettiler.62 Abbâsiler Tarsus, Adana, Mi- sis, Maraş, Elbistan, Samsat ve Malatya’ya kadar olan hattı tamamen ele geçirmişlerdi. Bizanslıların Orta Anadolu’dan Güneydoğu Anadolu ve Suriye’ye geçiş kapısı olan Elbistan ile Hades arasındaki Derbü’l- Hadid denilen Akçaderbent Müslümanların eline geçmişti63. Bu geçit ağzında bulunan el-Hades şehri ise stratejik konumuyla ön plana çık- maktaydı. Abbâsiler zamanında Hades ve Maraş üzerinde İslâm-Bi- zans çatışmaları hızlandı. Aşağı yukarı üç yüz yıl devam eden iki taraf arasındaki mücâdelede bölge sık sık el değiştirdi. Bu yüzden de pek çok defa tâhrîb edildi.

Halife Ebû Cafer Mansûr zamanında Züfr b.Âsım b.Abdullah b.Yezid b. el-Hilâlî komutasındaki İslâm ordusu 770-771’de Misis ta- raflarına girmiş, burada Bizanslılar ile çeşitli çatışmalara girerek pek çok ganimet ele geçirip Maraş taraflarını da dolaşıp geri dönmüştü.64 Halife el-Mehdî (775-785) zamanında 777-778’de Bizans İmparatoru IV. Leon, Mihail el-Patrik komutasında 80 bin kişilik bir orduyu Sugûr bölgesine gönderdi. Bizans ordusu Hades’i geçerek Akabetu Harretin’e inip bölge halkını yenilgiye uğratmıştı. Buradan Anzerân köyüne gelen Bizanslılar birçok Müslüman’ı öldürüp burayı ateşe verip Maraş’a ulaşmıştı. Bu sırada Maraş’ta vali olan halife Mehdî’nin büyük amcası İsâ b. Ali, Sâlim el-Burnûsî adlı Müslüman komutanla birleşerek Bi- zanslılarla savaşa tutuştu. İsâ, bundan bir süre önce aynı yıl içinde Hı- ristiyanlarla savaşarak onlara ağır kayıplar verdirmiş olmalıdır ki, Bizanslılar ondan intikam almak için Maraş’a gelmişlerdi. Maraş’ı ku- şatan Bizanslılar çatışmanın başlangıcında valinin 8 adamını öldürmüş olmalarına rağmen surlarını geçip şehri ele geçiremediler. Mihail daha sonra Maraş üzerinden Ceyhan tarafına geçti. Bu sırada Dâbık’da bu- lunan ve Bizans’a karşı gazâ ile meşgul olan başka bir Müslüman ko- mutan Sümâme b. el-Velid el-Abbâsî, adamlarından Mülâle b.Hikmet’i bir kısım askerleri ile Mihail’in üzerine göndermişti. Mülâle ile Bizans komutanının güçleri Hades geçitlerinde karşılaşmışlardı. Burada iki ta- raf arasında şiddetli muharebede Müslüman askerler ağır bir hezimete uğradıkları gibi başlarındaki komutan Mülâle de şehit düşmüştü. Bu ça- tışmadan Müslüman askerlerden çok az bir kısmı kaçarak kurtulabil- mişti.65 Bizans İmparatoru IV. Leon Maraş bölgesinden çok sayıda insanı Trakya’ya sürgün etmiştir.66

Bu dönemde sugûr şehirlerinin güçlendirilmesine önem veril- diğini görüyoruz. Abbâsiler zamanında başta Bağdad olmak üzere bir- çok şehir kurulmuştur. Bu dönemde Abbâsiler imar ve kültür faaliyetlerine önem verdiklerinden dolayı pek çok mühendis yetiştirip ya da dışarıdan getirip şehirler inşa ettirmişlerdir. Bu mühendisler, Ha- life Ebû Cafer Mansur’un emriyle Anadolu’da Malatya, Misis ve Mansûr (Hısn-ı Mansur) gibi bazı şehirleri yeniden inşâ ederler.67

Abbâsilerle Bizanslılar arasında çatışmalar sürüp giderken, 778-779’da Hasan b. Kahtaba et-Tâî (ö.779) 80 bin askerle Anadolu’ya bir gazâ seferine çıkmıştı. Birçok yeri yağmalayan, fetheden Hasan dö- nüşte Maraş bölgesine gelmiş, Bizans ordusunun bölgedeki faaliyetle- rine son vererek şehrin asayiş ve güvenliğini yeniden sağlamıştı. Hasan’ın zaferlerinden ve başarılarından Anadolu’nun yerli Hıristiyan- ları da öyle yılmışlardı ki, kiliselere korkudan onun resimlerini astıkları rivayet olunmaktadır.

777-780 yılları arasında el-Mehdî, İran, Horasan ve Türkistan gibi memleketlerden büyük bir ordu toplayarak oğlu el-Hadî’yi Bağ- dad’da naip olarak bıraktıktan sonra diğer oğlu Hârûn ile birlikte Ana- dolu’ya sefere çıktı. Haleb’e gelen halife burada ortaya çıkan bir isyancı grubu temizledikten sonra oğlu Hârûn’u başkomutan olarak gö- revlendirip yanına Hasan b. Kahtaba ile Hasan b. Süleyman el-Ber- mekî’yi katarak Ceyhan nehrine kadar geldi. Abu’l-Farac, Abbâsi halifesinin Arbisos’a (Efsus=Afşin) kadar ulaştığını ve çadırını Pura- man (Hurman) nehri kenarına kurduğunu yazar.68 M.Halil Yinanç’a göre bu mıntakayı çok beğenen halife el-Mehdî burada bir şehir inşa etmek istediyse de bunu yapmaya zamanı olmamıştır.69 Halife buradan geri dönerken, oğlu Hârûn da bu güçlü ordu ile Anadolu içlerine ilerle- miş ve birçok yeri fethederek büyük ganimetle geri dönmüştü. el Mehdî, 781-782’de yine oğlu Hârûn’u güçlü bir orduyla gazâ yapması için Anadolu’ya gönderdi. Hârûn, Anadolu’yu boydan boya geçerek İs- tanbul Boğazı’na kadar ilerledi. Kaynaklarda belirtilmemekle birlikte onun gerçek hedefi İstanbul’u fethetmekti. Ancak Bizans imparatoru, Hârûn’la yılda 70 bin altın karşılığında üç sene geçerli olacak bir an- laşma yaparak geri dönmesini sağlamıştır.70 785-786 yılında Ma’tuk b. Yahya, Derbü’r-Rahib yolundan geçerek Rumların üzerine sefere çıka- rak Hades’e kadar ulaşmıştı.71

Bu arada Hasan b. Kahtaba, Halife el-Mehdî’den yıkık ve ha- rap bir halde bulunan Hades ve Tarsus şehirlerinin yeniden tamir edil- mesini istedi. Bu şehirler tamir edilip içine garnizonlar yerleştirilirse Bizans’ın bölgeye saldırıları durdurulabilecekti. Bu tavsiyeler üzerine her iki şehir yeniden inşa edildi. Halife el-Mehdî, Kınnesrin ve el-Ce- zire valisi Ali b. Süleyman b. Ali’yi Hades’i yeniden kurmakla görev- lendirdi. Hades’in yeniden inşasına 779’da başlandığı ve 786 yılında bittirildiği anlaşılmaktadır. Yeniden inşa edilen Hades’e halifenin adına nispetle Mehdiye veya Muhammediye adı verildiyse de bu yay- gınlaşmayıp eski ad kullanılmaya devam etti. Bu sırada halife el-Mehdî de ölmüştü. Ali b. Süleymân, Hades’i inşa edince 4000 asker için para ayırmış ve Malatya, Samsat, Keysun, Dülük ve Raban şehirlerinden 2000 kişiyi buraya göç ettirmişti. Yeni halife olan el-Hâdî, Ali b. Sü- leymân’ı azledip yerine el-Cezire ve Kınnesrin valisi olarak Muham- med b. İbrahim b. Muhamed b. Ali’yi tayin etti. Muhammed, Şam, el- Cezire ve Horasan ahalisinden bazılarını 40 dinar maaşla asker yapıp ev ve ikta vererek bu bölgeye gönderdi. Ayrıca onların her birine 300 dirhem ihsanda bulundu. Abbâsilerin bu bölgeye iskân ettikleri insan sayısı 25 bine ulaşmıştı. Hades’in yapımının tamamlanmasından bir yıl sonra kışın bölgeye aşırı kar yağmasından dolayı kerpiçle yapılan sur- ları ve evler yıkılmaya başlamıştı. Aynı zamanda Bizanslılar da Ha- des’e saldırmıştı. Bu yüzden buranın ahalisi şehri terk ederek kaçmıştı. Böylece Hıristiyanlar Hades’i işgal edip, içindeki camiyi yıkmışlar, Müslümanların mallarını yağmalayıp evlerini yerle bir etmişlerdi.

This website uses cookies.

This website uses cookies.

Exit mobile version