Teketek Haber

AĞITLARIN GENEL ÖZELLİKLERİ

AĞITLARIN GENEL ÖZELLİKLERİ
12 Şubat 2018 - 15:17

Türk dünyasında ve Anadolu’nun her yerinde ölümlerden ve acı olaylardan sonra ağıtlar söylenmiş- tir. Ölülerin arkasından ölenin yakın akrabaları ve tanıdıkları ağıt söylediği gibi yörenin âşıkları da ağıtlar yakmaktadır. Eski Türklerde ölenin yakınlarının yanında her zaman halkın sorunlarını dile getiren, onların

6 (ÇINAR; 1996, s. 95-96)

AĞIDIN DİĞER TÜRLERLE İLİŞKİSİ

acılarını ve sevinçlerini paylaşan ozanlar vardır.
Günümüzde Anadolu’da söylenen ağıtların eskiye nazaran söyleniş şekilleri değişmiş de olsa eski ge-

lenek bir kısım değişikliklere uğrasa da günümüze kadar özünü koruyarak gelmiştir. Bu konuyu, ağıtlar üzerine önemli çalışmalarda ve saptamalarda bulunan Esma ŞİMŞEK, şu şekilde açıklamaktadır:

“Ağıtların söyleyicileri de farklılık gösterir. Bazı ağıtları ölen kişinin yakınları (eşi, çocukları, anne ve ba- bası, kardeşleri, halası, teyzesi, v s.) söylediği gibi bazılarını da bu işi (ağıt söylemeyi) meslek edinmiş kişiler, para karşılığında yaparlar. Bu arada bazı ağıtların da ölen kişi tarafından söylendiği görülmektedir.

O halde ağıt söyleyen kişileri şu şekilde sını andırabiliriz:
Ölen kişinin yakın akrabaları tarafından söylenen ağıtlar,
Özel ağıtçılar (sığıtçılar) tarafından para karşılığında söylenen ağıtlar,
Ölen kişi tarafından söylenen ağıtlar,
Çevrede yaşayan âşıklar tarafından söylenen ağıtlar,
Kim tarafından söylendiği belli olmayan (anonim) ağıtlar. ” (ŞİMŞEK 1993: 13-14)

Çukurova yöresinde yaygın ve canlı olarak devam eden kına ağıtları ise biraz farklılık göstermektedir. Kına ağıtlarının söyleniş şekilleri biraz farklıdır. Burada gelinin düğününe gelen ve bu işi bilen herkes kına türküsü söyleyebilir. Diğer ağıtlar gibi bir kişi üzerine söylenmiş değillerdir ve bu yüzden kına ağıtları ano- nimdir. Kına türkülerinin söyleniş şeklini “Çukurova Kına Geleneğinde Ağıt Türküler” adlı çalışmasında Şükriye Turan şöyle açıklamaktadır: “Yakımcı, ağıdında, kızın evde bırakacağı boşluğu, belirli bir zaman- mekan çerçevesinde monolog ve dialoglarla dile getirir. Bazen anayı, bazen kızı, bazen de her ikisini aynı dörtlükte konuşturur.

Kına ağıtları hiçbir zaman para karşılığı söylenmez. Yakımcı, zaten kınaya davetlidir. Kına yakma za- manı gelince kendisine usulen tekrar bir ricada bulunulur. Yakımcı da gelen ricayı geri çeviremez.”. (TURAN 1993: 537)

Çukurova yöresinde söylenen ağıt şekilleri ve kına ağıtları bu özelliklerini hâlâ canlı bir şekilde sür- dürmektedir. Yörede genelde ağıt söyleyecek olan belli değilse o anda orada bulunanların içinden bu işi yapabileceğine kanaat getirilen kişinin üzerine atılır ve söylemesi istenir. Eskiden ağıt söyleyenler daha rahat bir şekilde söyler iken günümüzde çevrenin ve dinî inanışların etkisiyle çekingenlik ve tedirginlik ön pla- na çıkmaktadır. Ancak ağıt söyleme geleneği bütün bu olumsuzluklara rağmen devam etmektedir. Devam eden bu gelenekle, bu durumun iki de avantajı ortaya çıkar:

Ağıt geleneğini yeni yetişenlerin de sürdürmesini sağlamak, Yeni ağıtçıların yetişmesine zemin hazırlamak.