Agâh Sırrı: “…içinde, bu gün için tuhaf görülecek fikirler de vardır.”
Liselerde verdiği edebiyat derslerinde öğrenciler tarafından tutulan notları genişleterek 1932’de “Edebiyat Tarihi Dersleri” adıyla bastıran Agâh Sırrı (Levend, 1894-1978), bu kitabında Sünbülzade Vehbî’nin hayatı, karakteri ve eserlerinden de kısaca bahseder. Şeyh Galib’in Hüsn ü Aşk’ını divan edebiyatı içinde mesnevi tarzının en başarılı eseri sayan Agâh Sırrı, bundan sonra o nazım şekliyle yazılmış verimlerin hiç birinin bediî (estetik) değeri olmadığını ileri sürer. Vehbî’nin Şevkengiz adlı eserini, Enderunlu Fazıl’ın mesnevileri gibi estetik yönden kıymetsiz ve ahlâk bakımından “okunmağa değmez” bulan yazar, Lûtfiyye-i Vehbî hakkında Şehabeddin Süleyman, İbrahim Necmi misali selefleri yolunda kısa bir değerlendirme yapar:
“Lûtfiye-i Vehpi: Yukarıda bahsettiğimiz gibi, manzum bir ahlâk kitabıdır. Nabinin, oğlu Ebülhayr için yazdığı Hayriyei Nabi ismindeki esere naziredir. Vehpi de oğlu Lûtfullah için bu eseri yazmıştır. Bu da birçok nasihatları ihtiva eder. Bunların içinde, bu gün için tuhaf görülecek fikirler de vardır. Ezcümle ilimlerden bahsederken şunları söyler:
Felsefiyyata tevaggul etme
Ruzu şep anı teemmül etme
İtibar eyleme pek hendeseye
Düşme ol dairei vesveseye”[1]
[1] Agâh Sırrı, Edebiyat Tarihi Dersleri, İstanbul 1932, s. 362.