Site icon Teketek Haber

AMERİKA’YA BAĞIMLI BİR ÜLKENİN SAVUNMASI OLMAZ

“Cumhur İttifakı istediği başarı oranına ulaşmazsa muhalefetin bir sistem tartışması başlatacağını düşünüyor musunuz? Bir erken seçim gündeme gelir mi ya da sizin böyle bir talebiniz olur mu?” sorusu üzerine, Bahçeli, Türkiye’de, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin uygulanmasında zorluklar çıkarma, Cumhurbaşkanı’nı çalışamaz hale getirme, bir kaos ve kriz yaratarak tekrar eski sisteme dönme gayretleri içerisinde olanların bulunduğunu söyledi.

Bunun çok tehlikeli olduğunun altını çizen Bahçeli, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde, Cumhur İttifakı ile Yenikapı ruhunda başlatılmış olan bir sürecin sonuç ne olursa olsun devamında yine bu Cumhur İttifakı olacaktır. Adalet ve Kalkınma Partisi, MHP’nin sağduyu birlikteliği, kararlılığı ve uygulama gücü devam edecektir. Bu olmadığı taktirde Türkiye’de başka türlü olaylara hazırlık yapanlar vardır.” diye konuştu.

Bahçeli, “Ne gibi olaylar?” sorusuna, “En basit bir tabirle söylüyorum, Fransa’daki sarı gömlekliler. Türkiye’nin buna benzer neleri var? Gezi tecrübesi var. Birtakım söylemler, davranışlar, bazı olayları körükleyenler var.” yanıtını verdi.

Terör örgütleri PKK ve FETÖ’ye dikkati çeken Bahçeli, bu iki terör faaliyetinin Türkiye’yi önemli bir tehdit altında tuttuğunun görmezlikten gelinemeyeceğini kaydetti.

“Beka tehlikesinden kasıt PKK ve FETÖ müdür?” sorusu üzerine Bahçeli, “Türkiye’nin birlik beraberliği, bölünmez bütünlüğüdür. Bu konuda herhangi bir taviz verilmeme anlayışıdır.” ifadesini kullandı.

“Cumhur İttifakı kağıttan yapılmış bir şey değildir”

29 Ekim 2023’ün, Cumhuriyet’in 100. yılı olduğunu belirten Bahçeli, “Güçlü, mutlu, her türlü ekonomik ve sosyal meselelerini çözmüş, dünyanın önemli süper güçleri arasına girmiş bir ülke olarak hazırlanmak gerekirken, sadece ve sadece bunu ‘bir sistem değişikliği oldu, biz de buna karşıyız’ diyerek, Türkiye’yi kaosa, krize süreklemek çok yanlıştır, tarihi bir hatadır.” değerlendirmesinde bulundu.

“Muhalefetin kazanması, güçlü olması halinde bir sistem değişikliği başlatacağını mı düşünüyorsunuz?” sorusuna Bahçeli, şu yanıtı verdi:”Onlar öyle hazırlanıyor. Biz de diyoruz ki bu sistem tartışmalarının içerisinde açıkça söylüyorum, inşallah öyle olmayacak. Cumhur İttifakı çok önemli bir farklı netice alacak? Cumhurbaşkanımızı ben yakından takip ediyorum. 45. mitingini yapıyor. Meseleleri halkla paylaşıyor. Böyle bir çalışmanın içerisinde tabiatıyla güçlü bir sonuç çıkacak. Ama Allah muhafaza muhalefetin istekleri, Türkiye’de birtakım iç ve dış faktörlerin tahrikleriyle beklenilen netice olmadı. Ne olursa olsun 31 Mart akşamı, Cumhur İttifakı devam kararını tekrarlayacak ve yoluna devam edecek. Kimse endişe etmesin. Öyle Cumhur İttifakı kağıttan yapılmış bir şey değildir. Sağlam temelleri vardır. İyi bir anlayış vardır. Kanka olmuşlardır siyaseten.”

“Cumhur İttifakı’nda kırmızı çizginiz var mıdır?” sorusu üzerine Bahçeli, sosyal ve ekonomik konularda ayrı düşünen partiler olduklarını vurgulayarak, “Hareketin ruhunu zedeleyebilecek bir tarihi hataya düşmeyiz. Düşmek demek beka meselesini gündeme taşıyanların ekmeğine yağ çalmak olur. Bu da doğru bir şey değildir. Bunu kabullenemeyiz. O sebepten dolayı 24 Haziran’a kadar bu hükümet devam edecek. 29 Ekim’de 2023 yılında, 100. yılı milletçe kutlayacağız.” diye konuştu.

“Bazı kavramlarla Türkiye’yi tahrik ediyor”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Asıl beka sorununun, Türkiye’nin üretimden koparılması olduğu” ifadesinin anımsatılması üzerine Bahçeli, şöyle devam etti:”Sürekli olarak bazı kavramlarla Türkiye’yi tahrik ediyor Kılıçdaroğlu. Çok yanlış değerlendirmeler içerisinde bulunuyor. Bunları söylerken de yüz ifadesine baktığınızda intikam, kin var, birilerini yıkmak arzusu var. Bir yere varmak istemiyor. Acaba kendisine böyle bir görev mi verildi? Böyle bir görev verilmişse kendisinden sonra neler olacak, bu konuda bir bilgi var mı? Türkiye’yi karıştırmanın bir ana muhalefet, – ana muhalefet kalmadı – Meclis’te iktidardan sonra en fazla milletvekili çıkarmış olan parti var. Onun analığı kalmadı. Analığı kalmayınca memleketi de evlat olarak göremiyor, sahiplenemiyor. Devletin varlığını kabullenemiyor. Bir yanlışa doğru gidiyor. Bundan çıkması lazım. ”

“9 Mart’ı söylese deşifre olacak”

Terörle mücadelenin ekonomik maliyetine dikkati çeken Bahçeli, “Daha CHP muhalefet partisi olarak terörün ekonomik maliyetiyle ilgili doğru dürüst bir hesaplama yapmamıştır.” ifadesini kullandı.

Bahçeli, “Görevlendirilmiştir” sözüyle ne demek istediğinin sorulması üzerine, şunları kaydetti:”Bunların nereden kaynakladığı konusunda bir şey ifade etmekte zorluk çekersiniz. Çünkü bu bilgilere erişmek lazım. Ama ortaya konulan görüşler, davranışlar bir toplumsal hareketliliği ve bir gerginliği yaratmaya yönelik. Böyle olursa sokak hareketleri olur. Bu başladığı zaman yakma, yıkma, cepheleşmeler, çatışmalar olur. Bunlar Türkiye’de bir krizi, kaosu ve hatta geçmişteki örneklere bakarsak bir darbeyi çağırtır. Nitekim CHP’nin bir yetkilisi 10 Mart’ı gündeme getirdi. 10 Mart önemli bir tarihtir. ’10 Mart’ta bir şeyler olacak’. Bugün 19 Mart ne oldu acaba Türkiye’de? 10 Mart’ı niye telaffuz ediyorsunuz? Geçmiş dönemde 9 Mart olayı vardı. Bu önemli bir olaydı. Bir darbe teşebbüsüydü. Onun bir tane yöneticisi vardı kod adı Yavuz’du. Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur’du. Diğer birçok gazeteciler vardı. Şimdi durup dururken bu 10 Mart’ı niye… 9 Mart’ı söylese deşifre olacak, 10 Mart’ı söyleyince acaba ne olacak sorusu geliyor.”

“Buraya bir çağrı mı yapıldı?” sorusuna Bahçeli, “İşte bunlar nedir? ‘Bu söylemler yanlıştır’ diyorum. Bunu denemek isteyen varsa ortaya çıksınlar, Türk milleti 15 Temmuz’daki verdiği cevabı kat kat verecektir. Bundan emin olsunlar. Türkiye’yi bu aşamada bir beka meselesiyle karşı karşıya bırakamayız. Türkiye’nin düşmanlarını iştahlandıramayız, Amerika’yı heveslendiremeyiz. Afrin, Fırat olsun, bunlarda geri adım atamayız. Bütün bunların hepsini düşünürken o zaman bir mahalli idareler seçimlerini bahane etmek suretiyle Türkiye’yi germenin bir manası yok. Buyrun seçime girelim.” karşılığını verdi.

“Bunun arkasını bulmak lazım” 

Yeni Zelanda’daki saldırıya ilişkin bir soru üzerine Bahçeli, silahın menşesi ve üzerindeki yazıları hatırlatarak, “Bunu bir manyak, bir sapık yapamaz. Ama bir sapığı, bir manyağı bulup görevlendirebilirler. Bunun arkasını bulmak lazım.” dedi.

Müslüman coğrafyasının karıştırıldığını belirten Bahçeli, “Siz de kalkıyorsunuz artık ağzından mı kaçtı, şuurlu bir şekilde mi söyledi. ‘İslam’dan kaynaklanıyor’ diyorsunuz terör. Bu ne büyük bir talihsizlik.” ifadesini kullandı.

Bahçeli, dünyanın bu kadar çatışma, kargaşa ortamı içerisinde bir çözüm bulması gerektiğini, dünya ülkeleri ve milletleri ile aydınlarının, insanlığın huzuru projesini geliştirmesi gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın idama ilişkin açıklamasıyla ilgili de Bahçeli, “Eğer idamla ilgili bir adım atılacaksa MHP bu konuda var. Meclis’e geldiği taktirde MHP olumlu oy kullanır, idamın tekrar getirilmesi açısından.” dedi.

“Neyi bekliyor Kemal Kılıçdaroğlu?”

Mansur Yavaş hakkındaki iddialara ilişkin ise Bahçeli, şu değerlendirmeyi yaptı:”Benim kanaatim odur ki bu şahıs CHP adaylığından çekilmelidir. Türkiye’yi bir seçim içerisinde adayların konumu üzerinde çok çirkin tartışmalara vesile olabilecek hale getirmemelidir. Bu, şahsa da partisine de zarar verir. Siyasi etik açısından hepimize zarar verir. Bunun bir adım atması lazım. Bunu getirmiş olan Kemal Kılıçdaroğlu, getirdiği gibi ‘siz buradan ayrılın’ demesini de bilmelidir. Neyi bekliyor Kemal Kılıçdaroğlu? CHP’de çok değerli siyasetçiler var. Bir adım atılması lazım. Getirenin bu görevi üstlenmesi lazım. Görev Kemal Kılıçdaroğlu’na… Sağa, sola, bize laf yetiştireceğine partisindeki o yanlışı düzeltsin.”

“Kimi kandırıyorsun Kemal Kılıçdaroğlu Bey”

Millet İttifakı’nın HDP ile iş birliği yaptığı iddialarının sorulması üzerine Bahçeli, “Bunun böyle olmadığını düşünmek saflık olur. Biz de saf değiliz. Bir örtülü irtibat var. ‘Seçiliyorsanız bizim oylarımızla seçiliyorsunuz’ diyorlar. Tehdit de ediyorlar. HDP’nin bir eş başkanı diyor ki ‘Bizim oylarımızla seçilmiş olacak’ diyor. Ne oldu, oylarını böyle pazarlamaya mı çıkarttılar? Bunlar siyaseten kabul edilebilir bir durum değil. Ya açıkça biz beraber çalışıyoruz diyecek ama milleti saf kabul edip çok afedersiniz aptal kabul edip ‘biz sandıkta ittifak yapıyoruz.’ Bu ne demek sandık. Bu aldatmaca kelime. Kimi kandırıyorsun Kemal Kılıçdaroğlu Bey. Bu konu birbirleriyle olan ilişkilerini çok gizli tuttuklarını sanıyorlar ama her şey açık.” diye konuştu.

“Kürt kardeşlerimizin oylarını keklik zannetmesinler”

Bahçeli, belediye meclis adayları arasında HDP ile bağ olduğu iddiasına yönelik soruya şu karşılığı verdi:

“Tabi özellikle il ve ilçe belediye meclis üyeliklerinde İstanbul, İzmir, Ankara gibi yerlerde bir sızma hareketi olduğu anlaşılıyor. Geçmişte ne kadar beraberliği vardır. PKK yanlısı olarak hukuken boyutu nedir? Biz bunları bilemeyiz ama kamuoyunda o kimlikle tanınmış olan kişilerle Antalya’da başka yerlerde yani rantın yüksek olduğu yerlerde Batı illerimizde bir yerleşme şeyi var. ‘Bizim İstanbul’da 3 milyon oyumuz var’ diyor. Bir yanlışlık da burada. Kürt kökenli kardeşlerimizin hepsini kendilerinde oy olarak bize verecekler diye keklik zannetmesinler.”

Kürt kökenli vatandaşlara da seslenen Bahçeli, “Cumhur İttifakı olarak Kürt kökenli kardeşlerime tarihi hataya tekrar düşmeleri açısından, kendilerinin kimliğinin istismarını bir ihanete bırakmamak açısından, PKK ile HDP arasındaki ilişki ne kadar koyuysa kendilerinin bu koyuluktan o kadar uzaklaşmalarını tavsiye ederim.” dedi.

Bahçeli , kendi partilerinde de Kürt kökenli isimlerin görev yaptığına işaret ederek, “İstediği partiye oy versin ama bu PKK’ya verilen oy gibi algılanmasın. Kürt kökenli kardeşlerimizin oyunu hepsini HDP’li takdim etmek yanlıştır.” ifadesini kullandı.

“MHP’liler oylarını ittifaka verecektir”

MHP’lilerin İstanbul’da oylarını Binali Yıldırım’a vereceğini belirten Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:”MHP oylarını ittifaka verecektir. Kendi belediye başkanı varsa mesela İstanbul’da Silivri, Maltepe ve Beşiktaş’ta adaylarımız var. Eğer MHP’li kimlikli bir kişi sandığa gittiğinde MHP’li adaya verecek sonra Binali Yıldırım’a verecek. İttifakın adayına verecek. Böylelikle ittifak olur. Yoksa şurada şöyle olsun, burada böyle olsun, bu iki yüzlülük olur. Milliyetçi ülkücü hareketin insanına yakışmaz. Biz ilkeli davranan insanlar olmak durumundayız. Arkadaşlarıma güveniyorum ben. Güzel sonuçlar elde edecekler inşallah.”

“Türkiye’nin birliğini beraberliğini tehdit edecek davranışlardan uzak durmak lazım”

Bahçeli, ekonomideki duruma ilişkin hatırlatma üzerine sözlerine şöyle devam etti:”Ekonomik yönden gerçekçi olduğumuz vakit halkımızın belli kesiminin yoksulluk çizgisinde, dar ve sabit gelirlilerin yaşama haklarını kullanırken zorluklar var. Bunu görmemezlikten gelemeyiz. Bunları çözmemiz gerekir. Ama bunları öne çıkarırken Türkiye’nin beka sorununa karşı çıkmak da doğru değil. Beka olmazsa bunların hepsi olsa ne olacak ki? Bu sebepten dolayı vatandaşımızın yoksulluğunu istismar ederek Türkiye’nin birliğini beraberliğini varlığını tehdit edecek hatalara fırsat veren davranışlardan uzak durmak lazım. Yarın mevsimi geldi. Her yer patlıcan, domates olacak ne olacak o zaman?”

“Siyasette yalan rüzgarı başladı”

Devlet Bahçeli, Adapazarı’ndaki tank palet fabrikasının özelleştirildiği iddiasında bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na da cevap verdi. “Kendisi iyi okusun. Okumamış ise kulağına kim fısıldadıysa onu iyi dinlesin. Yanlış fısıldamışsa düzeltsin.” diyen Bahçeli, şunları söyledi:”Gerçekleri saklayarak, Türkiye’de bir zamanlar televizyonların yeni yeni dizilerin başladığı zaman Brezilya’nın ‘Yalan Rüzgarı’ diye dizisi vardı. Bitmez tükenmez her gün yalan rüzgarını seyrediyorsunuz. Türkiye’de siyasette yalan rüzgarı başladı. Kimi kandırıyorsunuz? Amerikan silah alırken ağzınızı açmayacaksınız. Kendi sanayinizle silah üretmeye başladığınızda Katar’ı dahil edeceksin. Kimi dahil edersen et, Türkiye’de üretilen silaha ihtiyaç var. Yarın hiçbir yerden silah alamaz konuma geldiğinizde ne yapacaksınız? Teslim mi olacağız? Milli silah savunma sanayisini gölgeleyecek bazı kavramlardan uzak kalmaması lazım. Kim almış? Türkiye’de bir şirket almış. Özelleştirme mi? Hayır, belli bir dönem. Bunu kalkıp bir de bizimle milliyetçiliği yarıştırıyor.”

Bahçeli, 1 Nisan’da Kemal Kılıçdaroğlu’na ‘Nasıl milliyetçilik nasıl gidiyor?’ diye soracağını onun da ‘1 Nisan şakası yapmıştım’ diyeceğini ileri sürerek “Milletçilik öyle kolay değil, keşke olsalar. Zannetmiyorum, ülkücülük o kadar basit bir kavram değil.” dedi.

“EYT için kimseyi kandırmaya gerek yok” 

MHP Genel Başkanı Bahçeli, emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili sorular soruya da “Seçim beyannamemizde var. Ayrıca milletvekili arkadaşlarımız çalıştı. Meclise de bir teklif de sundular. Ancak 49 milletvekili ile çıkarmamız mümkün değil. Bir de bunun şu an ki maliyeti, Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı iç ve dış sorunlar içerisinde ‘ille de de bunu çıkaracağız’ diyerek kimseyi de kandırmaya da gerek yok. Şu an için çıkması mümkün değil. Hele hele seçime bir hafta, on gün kala böyle bir popülist politika uygulanmaz. Ama seçim sonuçları belli olur Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kalıcı istikrar sağlayacak bir güçle yoluna devam ederse bu konuyu da çözmesi için tavsiyelerde bulunabiliriz.” cevabını verdi.

“EYT’yi toplumsal hareketlilikte kullanıyorlar”

Şimdiye kadar hiç yürüyüş yapmayanlar şimdi Ankara’da İstanbul’da yürüyüş yaptığına dikkati çeken Bahçeli, “Erken emekliliği toplumsal hareketliliğin şeyi haline getiriyorlar. Bunun çözümü için tahrik etmeye gerek yok. Seçimde netice alırsanız siz yapın. Ama yapamayacağınız şeyle toplumu hareketlendirerek gerginliği artırmanın erken emeklilikteki arkadaşlarımız, kardeşlerimizin bunlar kimler ise sabırlı olmaları lazım. Türkiye’nin gerçeklerini göz önüne almaları lazım. Maliyetlerin ne olduğunu iyi hesap etmeleri lazım. Bir tarafta ödemeler dengesi açığınız var diyeceksin sonra erken emekliliği çıkartın diyeceksin Kemal Kılıçdaroğlu kimi kandırıyorsun?” değerlendirmesinde bulundu.

“Affa ihtiyaç var”

Bahçeli, af konusunda son durumun ne olduğu yolundaki soru üzerine, “Meclis’e teklif verdik. Teklif verdiğimiz hiçbir şeyi rafa kaldırmayız. Zamanı geldiği zaman da acaba tekrar görüşme imkanı olur mu diye konuşuruz, arkadaşlarımızla değerlendiririz. Meclisten çıkabilecek bir konuma gelip gelmeyeceğini de takip ederiz. Ama şu an 49 milletvekilimiz var. Kuru sıkı atmıyoruz yani. Ama buna ihtiyaç var. Hapishanelerin durumu bugün için olmuyorsa yarın olabilir mi takip edeceğiz. Şartlar olgunlaştırdığımız takdirde de 5 yıllık indirimi öneriyoruz. Hapishaneleri ve kader kurbanlarını rahatlatmak istiyoruz.” diye konuştu.

“Yeni partilerin hiçbirini netice vermiyor”

Bahçeli, yeni bir partinin kurulacağı iddiasına ilişkin şunları söyledi:”Zaman zaman Türkiye’de bazı çevreler ister bir siyasi partiyi yıpratmak, isterse iktidarı çökertmek için yeni oluşuma ihtiyaç var diye görüşler ortaya koyarlar. Yeni partiler kurmak için faaliyetler içerisine girerler.

Bir toplumda siyasi partiler en güçlü nehirleri olmalı. Bu nehirleri kollara ayırıp nehri zayıflatmak yerine nehrin debisini yükseltecek çalışmalar içerisinde olmalı. Daha önce BBP şimdi İP partisi. Bunlar siyaseten sonuç vermiyor. Ama toplumda bir beklentiye cevap arıyorlar gibi şimdi 50 tane platform var. Türkiye’de hem siyaseti tahrip ediyor hem de kişileri tahrip ediyor. Ama yeni parti ile karşılık bulacağını kim iddia ediyor bunları biz geçmiş dönemde biz yaşadık.”

2001 krizinin perde arkası

Bahçeli, 2001 krizinin perde arkasına ilişkin soruya şu yanıtı verdi:”Bu ortamda biz 57. Hükümet’i kurduk. DSP’nin öncülüğünde Anavatan ve MHP’nin katkısıyla kuruldu. En uzun ömürlü olan koalisyon oldu. 3,5 yıl devam etti. Böyle bir durum içerisinde bir kriz yaşandı, 2002 yılının sonuna doğru. Türkiye’de iyi analiz edilmesi lazım. Anayasa kitapçığını atmak olarak takdim ediyorlar gerçek o değildir. O krizin yaratılması için nelerin olduğunu iyi bilmek lazım.

Böyle bir ortam içerisinde Türkiye’de iktisatçı kalmamış gibi Amerika’dan kurtarıcı davet ettiler. Kemal Derviş geldi. Maliyeti yüksek oldu. Esas altını çizmek istediğim bir konu var. Onun için siyasilerin çok dikkatli olması gerektiği kanaatindeyim. Krizin aşılması için geniş katılımlı bir toplantı yapıldı. Kemal Derviş Bey de orda, Ecevit sordu; Bu krizi nasıl aşacağız? Ne düşünüyorsunuz? Bir cümle dikkatimi çekti. Kemal Derviş ‘yeni senaryoya ihtiyaç var’ dedi. Rahmetli Ecevit de ‘ne gibi senaryo’ dedi. Hüsamettin Özkan Bey yanımda oturuyor. Not olarak Hüsamettin Bey’e ‘toplantının dağılmasına vesile olunuz’ dedim. Durup dururken yeni senaryo ne demek? Perşembe günü olduğu için Cumhurbaşkanının Başbakanla görüşmesine denk geliyor. Ecevit Cumhurbaşkanı ile görüşmesine gitti.

Bugün beni dinleyenler gözden geçirsinler. İsmail Cem yeni parti kurdu. Ecevit hastaneye gitti. Hükümet dağıldı. Böyle bir durum karşısında yeni senaryonun ne olduğunu gözden geçirsinler. Özellikle parti kurmaya çalışanlar. Bu olayları bildikten sonra 21. yüzyılda 100. yıl dönümüne hazırlanırken ‘AK Parti içerisinde yeni siyasi oluşama ihtiyaç var’ diyenlerin hepsi bana göre bir senaryonun figüranlarıdır. Yaşayan bir kişi olarak söylüyorum. Recep Tayyip Erdoğan’a sahip çıksınlar. Türkiye’de Amerika, Rusya’yı Suriye’yi görüyorsunuz bütün bunları gördüğünüzde partilerin üzerinde yaklaşmak lazım.”

“22 Şubat’ta Ankara’da toplantı yapmışlar”

Yeni parti iddialarının hatırlatılması üzerine Bahçeli, şu değerlendirmeyi yaptı:”Mesela 22 Şubat’ta Ankara’da bir toplantı yapmışlar. Bunlar biraz da Farsi politikalar izliyorlar. Ortada gözüküyorlar uçta duruyorlar. Şartlar olgunlaştığında da ortaya gelmeye çalışıyorlar. Böyle şey olmaz hele hele böyle bir ortamda olmaz. Biz 15 Temmuz’a kadar hem parti grup toplantılarında AK Parti’ye çok ağır eleştirilerde bulunduk sosyal ve ekonomik yönden açılımdı bişeylerdi… Baktık ki Türkiye önemli tahribatla, darbeyle karşı karşıya kaldı. 8 ayak üzerinde FETO hareketi var. Bütün bunları dikkate aldığımızda dilerim ki çok yanlış yapmasın çok hırsa kapılmasınlar. Siyasi ihtiyaç vardır diye birilerinin tekrar parlamenter sisteme dönüş ikincisi de Recep Tayyip Erdoğan’dan kurtuluş politikası takip etmesin. Çünkü bunların yerine ikame olacak şans kalmadı.Tekrar Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden parlamenter sisteme nasıl dönüşeceksiniz? Bilen var mı?”

“Yurtta sulh konseyinin siyasi kanadını bulmak lazım”

Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu özetleyen Bahçeli, sözlerini şöyle tamamladı:

“Tavsiyem, Türkiye’nin çevresindeki ateş sönünceye kadar, Ortadoğu sakinleşinceye kadar, bölücü terör ve FETÖ terörizmin kökü kazıncaya kadar kimse yerinden oynamasın. Kimse yeni yeni akıl verici konuma gelip Türkiye’yi sıkıntıya koymasın. Öbür türlü FETÖ’nün nereye kadar uzandığını seçimden sonra bir tek dileğim vardır. Yurtta sulh konseyinin askeri kanadı Sincan’da, siyasi kanadını da bulmak lazım. Ama lazım yurtta sulh konseyi neyin nesidir? Uzantılanı nedir? 511 bin kişi soruşturmadan geçmiş. Her biri 5 aile olsa, 2,5 milyon kişiyi devşirmekle siyasi gücünü arttırmak istiyorlarsa çok yanlış yol.”

“Cumhur İttifakı ruhu ortak ve diğer mitinglere yansıyor”

Cumhur İttifakı ve MHP’nin yerel seçimlerde ne kadar oy alacağına yönelik soru üzerine Bahçeli, bu hükümetin 24 Haziran 2023’e kadar görevinin başında kalması gerektiğini belirterek, hükümetin daha güçlü kılınabilmesi ve beklenen reformları yapabilmesi için oy oranının yüzde 52’nin çok üstünde olması gerektiğini söyledi.

Bahçeli, Cumhur İttifakı ruhunun ortak ve diğer yapılan mitinglere yansıdığını ifade ederek, “Şu ana kadar 8-9 yerde miting, bir yerde de kapalı salon toplantısı yaptık ama Sayın Cumhurbaşkanı zannediyorum 45’inci toplantısını yaptı. İzmir’de hep beraber orada olduk. Şahit olduk ki İzmir ayağa kalkmıştı. Çok muazzam bir heyecan, çok muazzam bir kalabalık vardı. O sıcağın altında, o konuşmaların yapıldığı bir ortamda bu kadar bekleyen insanın sandıkta başka yere vermesi mümkün değildir. Dolayısıyla güçlü bir yapıyla gelinebilinir. Neye göre? Son 11 günde büyük bir hata yapmazsak.” diye konuştu.

“ABD Ortadoğu’da çok farklı bir politika uyguluyor”

Türkiye’nin Amerika ve Rusya’ya ilişkilerini değerlendiren Bahçeli, iki ülkenin ilişkilerini uzun yıllardan beri dost ve müttefik olarak sürdürdüğünü ancak son dönemde Ortadoğu’da Türkiye’nin etrafında çevrelenen “yeni devletçikler” projesinde ABD’nin çok farklı bir politika uyguladığını vurguladı.

PKK terör örgütünün bölgede “PKK koridoru” oluşması için çaba sarf ettiğini anlatan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:”Bununla ilgili olarak da Amerika Birleşik Devletleri’nin yeniden şekillendirmesine dayalı uzun uzadıya anlatılacak değerlendirmeler yapmak mümkün. Ancak bu konuda da önemli silahlar veriyor, farklı davranışlar içerisine giriyor. Dost ve müttefike bağdaşmayan davranışlar. NATO ülkesi olmasına bağdaşmayan davranışlar. Bu arada da tabii Türkiye bazı konularda dikkatli olması gerekiyor. Türkiye dış politika konusunda çok renkli çok cepheli bir politikayı bugün için uyguluyor. Bunun altını çizerek söylüyorum. Bu her şeyde bugünkü hükümeti ve Adalet Kalkınma Partisini yorumluyor, destekliyor anlamı çıkartılmasın, gerçeği söylüyorum.”

Bahçeli, S-400 hava savunma sistemi alımı konusuna ilişkin şunları söyledi:”Bundan vazgeçemezsiniz, alınmalı. Tek yandan Amerika’ya bağımlı bir ülkenin savunması olmaz. Türkiye’nin ihtiyacı olan ne var ise birinci amaç kısa vadede neredeyse tedarik edeceksin. İkinci amaç tedarik ettiklerini ülkende üreteceksin. Dolayısıyla güçlü bir savunma, ordu, ekonomiyle ülkeye sahip olması lazım. Bugün Türkiye çok yönlü bir politika takip ediyor. Bu politikada da başarılar kazanıyor. Rusya ile Amerika arasında Türkiye önemli ilişkiler kuruyor.”

“Risk ve tehditleri de minimize edeceksin”

MHP’nin 18 Nisan 1999 seçimlerinin ardından genelde birinci, saha da ise ikinci parti konumuna geldiğini hatırlatan Bahçeli, Batı ülkelerinden birçok büyükelçinin seçim sonuçları hakkında kanaat ve hükümet kurma konusundaki düşüncelerini öğrenmek için kendisini ziyaret ettiğini anlattı.

Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti:”İşte bu seçimler sırasında Türkiye’de KGB ajanlığı da yapmış olan kendi öz kimliğini de belirtiyor, Ankara’daki Rusya Büyükelçisi, Çekoslovakya’da da bulunmuş, orada da büyükelçilik yapmış. Böyle bir karışık bir şey var. O da bize görüşme ziyaretinde bulundu. Ben de kabul ettim, randevu verdim, geldiler. 33 tane büyükelçi var bunlardan biri. Sorular soruyorlar. Sonunda bana dedi ki ‘Ülkücüler, ‘Komünistler Moskova’ya’ diye sokaklarda bağırdınız, bu sloganı attınız. Şimdi devlet yönetimine gelebilirsiniz. Komünistleri bize mi göndereceksiniz?’ diye sordu. Düşünebiliyor musunuz? Dedim ki ‘Bu nasıl bir söz. Yıllarca tarihimizde Rus-Türk savaşları olmuştur. Cumhuriyet döneminde de ideolojik yönden bazı gerginlikler yaşanmıştır. İstersen biraz dost kalalım.’ dedim. Bana verdiği cevap şu; ‘Bunu Moskova’ya bildirebilir miyim?’ dedi. ‘Tabii’ dedim. Bildirdi mi bildirmedi mi bilmiyorum ama bu yaşandı.”

Bahçeli, sürekli olarak her ülkeyle dost yaşamanın çok zor, düşman olmanın ise çok kolay olduğuna dikkati çekerek, “Türkiye’yi güçlü kılabilecek bir dış politikada Türkiye’nin yönetimine güvenmeliyiz. Çünkü dış politikanın esası milli menfaatlerde maksimize olmak, riskleri miminize etmektir. Milli menfaatlerimizi, ülke çıkarlarını maksimize edebileceksek dış politikaları ona göre şekillendireceksin, risk ve tehditleri de minimize edeceksin. Bunu yapabildiğiniz takdirde hayatta kalırsınız.” diye konuştu.

“31 Mart seçimleri tarihi önem taşıyor”

31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri’nin Türkiye için tarihi önem taşıdığını vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:”Bu seçimde bu ülkeyi seven, bu ülkede yaşayan, yaşamayı tercih eden kim varsa sandığa gitsin. Elleri kanda da olsa sandığa gitsinler. Katılım oranını çok yüksek tutalım. Ayrıca da yeni bir sisteme geçilmiştir. Bu sistemi riske atmayacak bir anlayışı, olgunluğu ortaya koyarak Cumhur İttifakı’na destek vermek lazımdır. Bunu başarırsak Türkiye’nin geleceği çok daha güzel olur diye düşünüyorum.”

 

This website uses cookies.

This website uses cookies.

Exit mobile version