Antalya’nın fethinin ardından Selçuklu Sultanı İzzettin Keykavus’un yaptırdığı iki fetih kitabesi, metruk bir binanın bahçesinde bulundu.
Antalya’nın fethinin ardından Selçuklu Sultanı İzzettin Keykavus’un yaptırdığı iki fetih kitabesi, metruk bir binanın bahçesinde bulundu.
Selçuklu Sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in 5 Mart 1207’de fethettiği Antalya’da Kaleiçi’ne surlar yaptırıldı. Keyhüsrev’in surların üstüne yazdırdığı 43 kitabeden oluşan fetihnamenin yaklaşık 100 yıldır kayıp olan iki bölümünü, araştırmacı Necmi Atik buldu.
Atik, yaptığı açıklamada kitabeleri, metruk bir evin bahçe girişinde sütun şeklinde dikili olarak bulduğunu söyledi.
Kaleiçi’ndeki çalışmaları sırasında daha önce eğlence merkezi olarak kullanılan ve şu anda metruk durumda olan binanın bahçesinde dikili halde bulduğu iki fetih kitabesinin en son 1924’te görüldüğünü ve bu zamana kadar nerede olduklarının bilinmediğini söyledi.
Yıllardır araştırmacıların kitabeleri aradığını belirten Atik, bulunan iki kitabenin yaklaşık 100 yıldan bu yana kayıp olduğunu, kendisi bulduğu için ayrıca çok heyecanlı olduğunu dile getirdi.
Kitabelerin tarihçesini aktaran Atik,1212’de Kıbrıs Kralı’nın isyan çıkaran yerli Hıristiyan halkın da desteğini alarak Antalya’yı ele geçirdiğini, bunun üzerine 1215’te “Cuma Katliamı” olarak bilinen olayla Müslüman halkın katledilmesini haber alan I. İzzeddin Keykavus’un 22 Ocak 1216’de Antalya’ya tekrar girdiğini anlattı.
Atik, Sultan Keykavus’un yaşanan katliamdan sonra Antalya Kaleiçi bölgesindeki Kırk Merdiven veya mermerli diye anılan bölgeden Kuzey Kapısına kadar bir sur (İzzeddin Keykavus Surları) inşa ettirdiğini belirterek, aynı katliamın yaşanmaması için de Hristiyan ile Müslüman ahaliyi ayırarak, inşa edilen surun doğu kısmına sur içine, Hıristiyan ahaliyi yerleştirdiğini kaydetti.
Sultanın, inşa ettiği surların Hıristiyan yerleşim bölgesine bakan kısmına, burçlara ve surlara, yaşanan olayların unutulmaması için Selçuklu tarihinin en uzun ve görkemli fetihnamesini mermerlere oydurup yazdırdığını dile getiren Atik, şunları kaydetti:
“Besmele ile başlayan Allah’ın birliğine ve Rasulü’nün Allah’ın kulu ve peygamberi olduğuna iman ile devam eden fetihnamede, Gıyaseddin Keyhüsrev’in daha önce Antalya’yı fethettiği, Hıristiyan halkın isyan etmesiyle önceki gibi şirke döndüğü, askerlerin gece ve gündüz uyumadan cihad ederek, karadan ve denizden bir aylık muhasaradan sonra Allah’ın yardımı ile 612 yılı Ramazan ayının ilk günü tekrar fethinin nasip olduğu ve kitabelerin olduğu kalenin görülmemiş bir şekilde iki ayda tamamlandığı yazmaktadır.”
43 kitabeden 9’u kayıptı
Atik, tarih, kültür ve sanat gibi birçok açıdan birinci dereceden belge olan 43 kitabelik fetihnamenin Antalya Müzesi Kurucusu Süleyman Fikri Erten başta olmak üzere Osmanlı dönemi tarihçileri tarafından da incelendiğini ve okunmaya çalışıldığını belirten Atik şöyle devam etti:
“Günümüzde 43 kitabenin 27’si insitu (kaynak) durumunda, konulduğu orijinal haliyle kalenin burç ve surlarında. 7’si Antalya Müzesinde. Kayıp olan 9 kitabeden 2’sini metruk bir evin bahçesinde bulduk. Bulunan kitabeler, fetihnamenin 2. ve 3. kitabeleri.”
Fetihnamenin halen kayıp olan 7 kitabesinin ve Selçuklu ile Osmanlı dönemine ait diğer kayıp kitabelerin mutlaka Kaleiçi civarında olduğunu kaydeden Atik, bu eserlerin Antalya, Selçuklu ve Osmanlı’nın tarih, kültür ve medeniyetinin varlığı açısından çok önemli olduğuna dikkati çekti.
Atik, Kaleiçi’nde yürüttüğü çalışmalar sırasında yerleri bilinmeyen ya da bilindiği halde ulaşılması zor durumda olduğu için üzerleri yabani zeytin ağaçları tarafından kapanmış kitabeleri de bularak ortaya çıkardıklarını vurguladı.
Antalya Kaleiçi’nde 4 yıldan bu yana araştırmalar yaptığını belirten Atik, kitabeler üzerine yoğunlaşan araştırması sırasında 53 nolu burçtaki Alaaddin Keykubad’ın emirlerinden Bayram eş-Şami’ye ait kitabeyi de iki katlı bir evin çatı kısmında bulduğunu, daha önce de bilinen bu kitabenin izolasyonla kapatıldığını belirtti. Atik, konut sahiplerinin uyarılarak kitabenin ortaya çıkarılmasının sağlandığını dile getirdi.
Antalya Müzesi yetkilileri, bulunan kitabelerin gerekli incelemenin ardından bulundukları yerlerden alınarak müzeye taşınacağını bildirdi.