1950’li yıllar… Arıtaş köyünde “Deli Eşe’nin Durmuş” adıyla bilinen Durmuş Dağlı “Murtazaların Omar” (Ömer ÖZBERK) ile kahvede kavga eder. Kavga anında Durmuş’un Ömer’e küfrettiği ve hatta taş bile vurduğu iddia edilir. Murtazaların Ömer’in oğlu Durdu askerden izinli gelir. Bu “kavga olayı”, Durdu’ya abartılarak aktarılır. Durmuş’un babasına yaptıklarına, söylediği sözlere çok canı sıkılır, içerler… Ve bir gün Ömer’in Durdu ile Deli Eşe’nin Durmuş, Karakütük mevkiinde yolda karşılaşırlar. Her ikisi de at üzerinde silahlıdır. İş, karşılıklı atışmayla kalmaz. Ömer’in Durdu, silahını çeker ve tek el ateş eder. Durmuş, vurulur, attan düşer. Toprak yine kana boyanmış, iki aile arasında uzun yıllar sürecek kan davası girmiştir. Durmuş, kağnı ile Arıtaş’a getirilirken yolda ölür. Haber köye tez duyulur. Bacısı Emine, kızı Hüsne, eşi Güllü aşağıdaki ağıtı yakarlar.
Antep’ten geldim yayan
Dayan ha dizlerim dayan
Biz yiğidi çift yitirdik
Biri dayı, biri yeğen
Kim bilir kimin gızıyım
Arada davul tozuyum
Adım batsın, adım Hüsne
Ben yaralının gızıyım
Üce dağların sazıyım
Erimiş karın buzuyum
Adım batsın adım Hüsne
Ben yaralının kızıyım
“Hasan vuruldu!” deyince
Bir yoruldum, bir de goptum
“Durmuş vuruldu!” deyince
Yolun gubarına yattım
Hele bakın bahçasına
Ne güzel de iğde salmış
Evi yıkılacısa düşman
Bizim için “izin” almış
Gapımızın önü dölek
Ganlar akar gölek gölek
Çağırmış da aldırmamış
Emmimin gelini Melek
Heceli gönlüm heceli
Ağlarım gündüz geceli
Ben, Durmuş’u bilmez miyim
Atının üstü keçeli
Mezere vardım mezere
Mezerin otu bozara
Havalanmış camız almış
Onu da sürün bazara
Bir küçücük oda yapmış
İçinde oturum deyi
Osman’a gavil etmiş
Gelini getirim deyi
Gadı Osmanoğlu durmuş
Eliyinen iğde salmış
Gavır mıydın, gavır düşman
Paklasını eller bölmüş
Getme dedim deli edem
Derelerin yolu “bekli”
Goskayıdı benim edem
Evde “tonguraf”ı saklı
Havasatan gönlüm gamlı
Durmuş oğlun hırap donlu
Nolur gayfede söğünce
Satan düşman deve kinli
Eşi HÜSNE
Eşim desem eller gınar
İçerimde fener yanar
Gayrı sana eşim demem
Bir daşın yoluna ölür