Bahçeli’nin açıklaması şöyle:
3 Mayıs Milliyetçiler Günü; müstesna bir uyanışın adı, muazzez bir uyanıklığın ahlakı, muhteşem bir mücadele ufkunun anısıdır.
Türk ve Türkiye düşmanı akım, görüş, fikir ve yabancı ideolojilere karşı demokratik itirazlarını, meşru reflekslerini, sivil tepkilerini cesurca gösteren dönemin Türk milliyetçileri her türlü takdir ve övgünün üzerindedir.
Onlar bizim heyecan ve iftihar kaynaklarımızdır.
3 Mayıs 1944’de Komünist hedefler, kozmopolit emeller, baskı ve dayatmalar reddedilmiş, masum şekilde, milli bir ruhun eşliğinde protesto edilmiştir.
Tertemiz vicdanlı milliyetçi gençlerin haklı ve haysiyetli direnişleri müteakip süreçlerde işkence, zulüm, eziyet, mahrumiyet ve mahkûmiyetle örselenmeye çalışılmıştır.
Türklük şuurunun, Türkçü duruşun, Türkiye sevdasıyla yanıp tutuşmanın faturası ağır olmuş, İstanbul 1 Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi’nde utanç davasına dönüşmüştür.
3 Mayıs 1944’te aslen ve esasen milli bekanın müdafaası yapılmış, Türk milletine mensubiyetin kuvveden fiile çıkan iradesi yüksek bir çağrı olarak sahnelenmiştir.
Vesayete karşı çıkılmış, Türkiye üzerinde oynanan oyunlara belki de ilk kez demokratik gösterilerle karşı durulmuştur.
3 Mayıs haktan, halktan ve hakikatten yana olanların inançlı duruşudur.
Allah’a çok şükür bu tarihi duruş, zaman içinde dalga dalga büyümüş, gittikçe alanını genişletmiş, toplumsal zeminde kökleşip milliyetçi bir harekete istikamet çizmiştir.
3 Mayıs 1944 olayları vesilesiyle tutuklanan 24 milliyetçi kahraman sırf düşüncelerinden, sadece Türklük ve Türkçülük ülkülerinden dolayı nice iftira ve isnatlara maruz kalmışlardır.
Milliyetçiliğin demokrasiyle özdeşliğinin derin izleri, tam bağımsızlık ve hürriyetle birlikteliğinin kanıt ve kararları hiç kuşku yok ki zorlu 1940’lı yılların hüzün dolu sayfalarında bulunacaktır.
3 Mayıs Milliyetçiler Günü; zulme, çileye, haksızlığa, işbirlikçiliğe sabır, akıl, iman ve azimle meydan okumanın ifade kudretidir.
Bilinmelidir ki, Türk milliyetçileri her zaman ve her seviyede milli birlik ve kardeşlikten yanadır.
Yanlışa yanlış demek, hıyanet ve karanlığın karşısında milli ve ahlaki tavır göstermek hem vakarımızın gereği, hem de üstlendiğimiz milli görevin gayesidir.
Türk milletine tuzak kuranlardan hesap sormak, Türkiye’ye parmak sallayanlara haddini bildirmek tarihi bir sorumluluğumuzdur.
Küresel tehditlerin, bölgesel tehlikelerin, emperyalist kuşatmaların tesirsiz hale getirilip püskürtülmesi hususunda dün olduğu gibi bugün de kararımız kesin, duruşumuz katidir.
Elbette bir olacağız, sağlam birlikteliğimizle ülkemizin ve milletimizin bekasını mutlaka koruyacağız.
Türkiye Cumhuriyeti kendi kaderine kendisi yön verecek, Cumhur İttifakı da istikbalin mimarı, istiklalin muhafızı olacaktır.
3 Mayıs Milliyetçiler Günü’nde, en başta merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey olmak üzere, 3 Mayıs’ın muhterem isimlerini rahmetle, hürmetle, hasretle anıyorum.
Cenab-ı Allah hepsinden razı olsun diyorum.
Türkiye’nin varoluş mücadelesinde, Türk milletinin beka ve payidarlık davasında sorumluluk alan, samimiyet gösteren, elinden gelen çabayı gösteren her insanımızı gönülden selamlıyorum.
Unutulmasın ki, Türk milleti sevdasını yüreğinde taşıyan fazilet ve fedakârlık burcu evlatları sayesinde adından ilelebet söz ettirecek, anılarından ve kutlu varlığından her daim bahsettirecektir.