Site icon Teketek Haber

DİOGENES’İN SEFERİ

Bizans imparatoru Romanos Diogenes, Selçuklu akınları durdurmak amacıyla, Anadolu’dan, özellikle Kayseri ve yörelerinden çok fazla asker topladı.[1] Ordusunda Bizanslardan başka Uzlar (Hıristiyan Oğuzlar) ve Peçenekler, Normanlar, Franklar, Almanlar, İskandinavlar vardı. 13 Mart 1068’de Romanos Diogenes Kayseri’ye yakınlarına geldiğinde, Afşin Bey’in Niksar’ı aldığını öğrenince, yolun değiştirerek Sivas’a geldi. Doğuya doğru yürüyüşüne devam ederken, Divriği de Türklerle karşılaştı. Bu şiddetli savaşta Türk ordusunu geri çekilmeye mecbur etti. İmparator daha sonra güneye inip Maraş’a geldi.[2] Gönderdiği öncü kuvvetleri, İnal Bey tarafından buzulunca güneye inmek zorunda kaldı. Çok geçmeden Suriye’ye girdi. Daha sonra Suriye’nin en önemli kalelerinden birine sahip olan ve Umurtekin adlı Selçuklu emirinin savunduğu Menbic’i elegeçirdi. 20 Kasım 1068’de Mahmut ve Harun’un hücumlarına rağmen Artah ve Imm kalelerini elegeçirdi, sonradan Çukurova’ geldi.

Suriye’ye terkederek Sultan Arslan’ın yanına gelen Afşin, Bizans İmparatoru Suriye’de iken, Selçuklu kumandalarından Ahmetşah ile birlikte Ahlat hareket üssünden orta Anadolu’ya akın yaptı. Sakarya nehri kıyalarına ulaştı ve İstanbul-Çukurova yolu üzerinde önemli bir kilit noktası olan Amorion (Amuriyye) kentini elegeçirdi.[3] Bu haberi imparator Pozantı’da (Podandos) iken alınca müthiş sinirlendi. Afşin’in yolunu kesmek amacıyla, hızla harekete geçtiyse de başaramadı. Kış mevsiminin gelmesi sebebiyle İstanbul’ döndü.[4]

1069 yılında Afşin Bey, Sandak, Ahmetşah, Türkman, Demleçoğlu Mehmet, Duduoğlu, Serhenkoğlu ve Arslantaş ile birlikle güney ve güney-doğu bölgelerinden Anadolu’ya akınlar başladı. Bu akınları durdurmak için gönderen kuvvetleri Afşin Bey tarafından bozguna uğratıldı. Afşin Bey bu başarı sebebiyle hızla ilerlemiş ve Malatya’yı tazyik etmeye başlamıştı. İmparator Manuel Komnenos ve Philaretos Brachamios kumandalarında, Sivas ve Malatya’ya ordu göndermişti. Kendisi ise üçüncü bir orduyla Kayseri’ye geldi. Fırat nehri kenarına kadar geldi ve Türkleri nehrin sol tarafına geçmeye mecbur etti. Onun asıl amacı, Türklerin doğu Anadolu’daki hareket merkezi olan Ahlat’ı almak, orasını aldıktan sonra diğer kaleleri geri almak ve Selçukluları Anadolu’dan çıkartmak idi.[5] Bu maksat ile Fırat’ı geçerek Harput’a geldi. Ama bu sırada Malatya’ya Selçuklular saldırdı ve Philaretos Brachamios’u mağlup ettiler. Bu general kaçarak imparatora iltihak etti. İmparator Harput’tan ilerleyerek Palu şehrine geldi. Fakat Türk beylerinin Anadolu’yu ardı arkası kesilmeyen akınlarla Karaman ve Konya olmak üzere, birçok il ve ilçeleri istila ile ele almıştı. Bilhassa Orta Anadolu’nun önemli kenti olan Konya’nın fethini haber alınca, imparator Selçukluların önün kesmek için Sivas üzerinden Kayseri’ye döndü.[6] Bunu haber alan Afşin Bey, güneye kıvırılıp Çukurova’ya girdi ve gaza yapa yapa güney Anadolu’daki üslerine döndüler. Bunların içinde Sanduk da bulunuyordu.

Büyük bir orduyla 1069 yılında Haleb’e giren Sanduk, kışını burada geçirdikten sonra, 1970 yılında Rum’a doğru hareket etti.[7] Böylece Romanos Diogenes düzenlediği ikinci kez Anadolu seferinde de başarı olamadığından dolayı İstanbul’a döndü. 1070 yılında Selçukluları durdurmak amacıyla Anadolu’ya üçüncü sefere çıkmak istemişse de bazı saray mensupları, kendisine engel olmuştu. Bunun üzerine o, Manuel Komnenos’u doğu Anadolu’ya başkomutan olarak gönderdi.[8]

Bu sırada, sultan Alp Arslan’a karşı isyankar bir vaziyet almış olan sultanın eniştesi ve hemşiresi Gevher Hatun’un kocası olup evvelce adı geçen Erbasgan oğlu yanı Kurtçu 24 Türkmen ulusundan biri olan Yavuk yahut Yivek ulusunun başındaydı. Sultan Alp Arslan, Afşin ve diğer hudut emirlerini eniştesin yakalayıp getirmekle görevlendirdi. Kurtçu Anadolu’ya doğru kaçtı ve yolda Manuel, Sivas yakınında geçen şiddetli savaştan sonra bozguna uğramakla kalmadı, kendisi başta olmak üzere birçok general ve asker Kurtçu’nun eline esir düştü. Fakat Kurtçu’nun Afşin tarafından izlenmekle olduğunu öğrenen Manuel, Bizans’a sığınmaya razı etti. Bunun üzerine Kurtçu, Manuel ve diğer tutsak generalleri serbest bıraktı ve yanındaki Yabgular Anadolu’da kaldı. İmparator Romanos Diogenes onu şerefle kabul etti.[9]

Diğer yandan Kurtçu’yu izlemekte olan emir Afşin, batı yönünde ileri harekâtına devamla Kayseri-Sivas kesimindeki kent, kale ve ilçeleri bir yıldırım hızıyla ele geçirdikten sonra Afyon-Uşak-Denizli kesimine girip Honas ve Laodicea kentlerini yakıp yıkarak Marmara Denizi kıyılarına kadar ileri harekâtını sürdürmüştür. Çok geçmeden Kadıköy’e kadar gelen Afşin, İstanbul’a İmparatora bir elçi göndererek “Aramızda barış olduğu için ülkenizde hiçbir kimseye dokunmadım. Size sığınan Kurtçu ve beraberindekiler sultanın düşmanları olup, Bizans ülkesini de yağma ve tahrip ettiler, bu bakımdan onları bize teslim etmeniz gerekir. Aksi takdirde ülkenizi yakıp yıkacağım, böylece aramızdaki barış da bozulmuş olacaktır”, diye sultan adına bildirmiş, ancak bu isteği kabul edilmemiştir.[10]

İmparator bu teklifi kabul etmeyince 1070 sonbahar ve kışın ile 1071 başlarında Afşin Bey geri dönerek bütün Bizans şehirlerini aldı ve ilk defa batıya ilerlemiş oldu. Afşin Bey doğuya doğru çekildi, ama yükselen kar yüzünden, Kayseri yanındaki Pınarbaşı’nda durakladı. “Meryem Geçidi’nde ordusunun ısınması ve yiyecek bir şey bulamadığından büyük zorluklar çekti ve çok kayıplar verdi. 1071 yılında Afşin Bey, karlar erimesi üzerine, Ahlat’a hareket ederek Haleb’te olan Alp Arslan’a durumu bildirdi.[11]

[1] Ali Sevim, Ünlü Selçuklu komutanları Afşin, Atsız, Artuk ve Aksungur, TTK Basımevi, Ankara 1990, s. 23

[2] Mehmet Altay Köymen, Anadolu’nun Fethi, s. 104.

[3] Mehmet Altay Köymen, Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tarihi, Alp Arslan ve Zamanı, s. 23

[4] Ali Sevim, Ünlü Selçuklu komutanları, s. 24.

[5] Ali Sevim, Anadolu’nun Fethi, s. 49.

[6] Mükrimin Halil Yinanç, “Sultan Alp Arslan zamanında Bizans’a yapılan gazalar ve Anadolu Fütuhati”, Milli eğitim basımevi, İstanbul 1971, s. 42.

[7] Mehmet Altay Köymen, Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tarihi, Alp Arslan ve Zamanı, s. 24.

[8] Ali Sevim, Ünlü Selçuklu komutanları, s. 25.

[9] Ali Sevim, Anadolu’nun Fethi, s. 50.

[10] Ali Sevim, Ünlü Selçuklu Komutanları, s. 26.

[11] Oğuz Ünal, a.g.e.

This website uses cookies.

This website uses cookies.

Exit mobile version