Site icon Teketek Haber

DÜNYA TİCARET KRİZİ

Sayın okurlar,

Yaşadığımız üzere ticari darlık boğazından geçiyoruz. Bugün ortalama olarak bir insanın günlük kazancı 80 lira. Gelin bu kazanç ile bir günde ne kadar harcama yapılıyor-yapılabiliyor bakalım, bir paket sigara aldınız 10 lira, iş yerine gidiş geliş ücreti 5 lira, öğle yemeği 15 lira eder 35 lira geriye kalan para 45 lira. Şu an bu para ile manava gitseniz ancak 1 kg patlıcan 2 kg kabak alabilirsiniz. Yaşamak zor gibi görünüyor değil mi? Bir de bunun makro ticaret boyutuna bakalım,

 Devasa şirketler, uluslararası kuruluşlar, büyüklü küçüklü binlerce kobiler…

Dünyada arz-talep dengesi vardır bu denge bozulduğunda tam olarak bugünlerde yaşanılan krizler meydana gelir. Hatırlayınız konkordato ilan eden şirketlerimizi, bir şirket ilan ederse onun tedarikçi firması müşteri portföyü alacaklıları borçluları etkilenir ve onlarda aynı duruma düşer. Kaldı ki bu krizlerin kimseye faydası yoktur aksine bu durumdan her devlet, millet zarar görür. Kimi büyük zarar kimi küçük zarar!

Krizin kilometre taşlarını inceleyelim ;

2008 yılını bir çoğu hatırlar dünya genelinde yaşanan kriz. Öyle ya, ‘bizi teğet geçen’ kriz. Bakınız asıl mihenk taşı 2008’dir, mortgage ‘konut kredi’ krizi Birleşik devletler, Avrupa başta İngiltere olmak üzere, Kanada, Japonya gibi banka bazlı ticaretin kalbi olan ülkelerde baş göstermişti. İşte tam olarak orada ateşlendi  büyük buhranın fitili. Bankalar zarar görüp birer ikişer iflas bayrağını çekince menşei olduğu devletlerin doğal koruma refleksi ile büyük yardım paketleri hazırlamaları ile alevlendi ve yangın devlet bütçelerine sıçradı. Ticaret denilen olgu-Pazar domino taşı gibidir, bir yerden yıkılırsa bütün dünyaya etki eder ve her devlet bundan zarar görür. Keza bugün sınır komşularımızın savaş dolayısı ile ticaretinin durma noktasına gelmiş olması ülkemi bir hayli zor duruma sokmuştur. Yukarıda Ukrayna aşağıda Suriye söylemezsek olmazımız batımızdaki batık Yunanistan, doğumuzda halen bir otorite kuramamış Irak…  Ticaret budur çarktaki bir diş kırılırsa aksan değişir halk dili ile tabir edeyim tökezler.

Peki bu kötü ticari gidişata dünya liderleri nasıl önlem alıyorlar o da ayrı bir tartışma konusu olur!

Keza aksi olsaydı bugün ticaret savaşlarından, Fransa’daki ‘sarı yelek’ eylemlerinden Kore ile savaşın eşiğinden dönülmesinden, Brexit olayından ve büyük ağabeyimiz ABD’nin dayatmacı dış politikalarından bahsediyor  olmazdık.

ABD Avrupa gerginliğinin başlangıcı, Macron’un, Avrupa’nın bağımsız bir ordu kurmasına, artık kendi ürettiği silahları satın almasına ilişkin, daha sonra Merkel’in de desteklediği konuşması da ABD yönetimin ve bazı dış politika uzmanlarının tepkisini çekti.

Trump, Macron’a cevap olarak attığı tweetlerde “Avrupa, ABD’ye ve Çin’e karşı korunmak için kendi ordusunu kurmasını istiyor. Ancak, 1. ve 2. Dünya Savaşlarını Almanya çıkarmadı mı? ABD gelmeden önce Paris’te Almanca öğrenmeye başlamışlardı” diyordu. Macron ben “ABD’ye karşı korunmaktan söz etmedim” derken; Fransız Maliye Bakanı Bruno LeMaire, ABD ve Çin ile rekabet edecek bir “Avrupa İmparatorluğu” kurulmasını istiyordu. Sonucunu ‘sarı sarı’ gördük…

Dünyanın en büyük nüfusuna sahip ve geleceğin ticaret merkezi olarak görülen  ülkelerden Çin ile başlayan savaşın nedeni ise ayan beyan ortadadır ki büyük beyimiz Birleşik devletler dünya polisliğini kimselere bırakmak istemediği için rakip olarak gördüğü her devlete aynı yaptırımları uyguluyor. 1.dünya savaşının yüz yıl dönümü geldi. 2018 yılı kartlar yeniden dağıtıldı ve Trump amca yanındaki işgüzarlara artık elindeki kağıtların bir işe yaramayacağını anlatan bir göz kırp ki dünyaya daha fazla saldırmasınlar….

Dünyanın yaşadığı bu büyük buhran yeni bir ticari sistemin habercisidir. ALLAH bu yeni düzende ülkeme hak ettiği yeri nasip etsin vesselam…

This website uses cookies.

This website uses cookies.

Exit mobile version