Emir Buldacı’nın adına ilk defa 1063’te Tuğrul Bey’in ölüp yerine Sultan Alp Arslan’ın geçtiği dönemde rastlanmıştır. Sultan Alp Arslan ile saltanat mücadelesine giren Arslan Yabgu’nun oğlu Kutalmış’a karşı Emir Buldacı, Alp Arslan’ı desteklemiştir. Bu yardıma karşılık olmalı ki kendisine Fars Eyaleti valiliği verilmiştir. Burada imar faaliyetleri ile tanınan Emir Buldacı, Melikşah zamanında Anadolu’ya gelmiştir. Bundan sonraki dönemde Emir Buldacı, Kutalmış oğlu Süleymanşah’la birlikte hareket etmiş ve onun önemli komutanlarından biri olmuştur.[1] Yukarıda belirttiğimiz Türklerin Elbistan ve Maraş yöresine yaptıkları ilk akınlardan sonra bölge yeniden Bizans idaresine girmiş olmalıdır. Çünkü Emir Buldacı’nın Maraş ve Elbistan’ı fethetmesinden önce buralar Bizans valisi Phileretos’un elindeydi.
Kutalmışoğlu Süleymanşah ve kardeşlerinin Anadolu’ya gelişi ile başlattıkları fetih hareketleri Maraş’ta bulunan Ermeni asıllı Bizans valisi Phileretos’u zor durumda bırakmıştı. Malazgirt yenilgisi sonrası Bizans’ta imparator değişikliği onun asi bir general olarak kabul edilmesine neden olmuştu. Bir yandan Bizans’ın baskıları diğer yandan Süleymanşah’ın saldırıları yüzünden zor durumda kalan Phileretos sünnet olarak Müslüman olmuş ve Büyük Selçuklu sultanı Melikşah’ın tabiiyetine girdiğini bildirmişti.[2] Ancak o gerçek anlamda Müslüman olmamış ve Melikşah’ın gözüne girmek için bunu yapmış, daha sonra da eski dinine dönmüştü. Phileretos bütün gayretlerine rağmen bölgede varlığını sürdürememiş, Süleymanşah ve ona bağlı Türk beyleri tarafından kurduğu beylik dağıtılmıştır. Bu Türk beylerinden biri olan Emir Buldacı[3] da Phileretos’un elinden 1085’te Yukarı Ceyhan bölgesi denilen Elbistan, Göksun, Efsus, Huni ve Hurman’ı almıştır. Phileretos 1073’te Ermeni din adamlarını toplayarak Huni’de bir katolikos seçtirerek burayı da katoligosluk merkezi yapmıştı. Bölgenin Türkler tarafından fethiyle Katolikos Teodor, Emir Buldacı’nın hizmetine girmişti. Phileretos onu Maraş’a çağırmasına rağmen gitmemişti. Bunun üzerine Phileretos Maraş’ta yeni bir Ermeni Katoligosluk merkezi kurarak başına da Bogos adlı bir papazı tayin etmişti. Ancak Phileretos Gregoryan mezhebini terk edip Ortodoks mezhebini kabul ettiğinden dolayı ahali ondan nefret etmekteydiler. Bu yüzden Katoligos Bogos da bir süre sonra Phileretos’u terk etti. Türklerin hâkimiyeti altına giren Huni katoligosluğu ise fazla devam etmemiş ve bir müddet sonra ilga edilmiştir.[4] Bir süre Maraş’ta hâkimiyet süren Phileretos, Antakya’nın Süleymanşah tarafından fethine engel olamadı. Diğer yandan Türkler Urfa ve diğer yerleri tehdit etmeye başladılar. Adamlarının ve halkının kendisini terk etmesi üzerine yalnız kalan Phileretos 1086’da Maraş’ta öldü. Onun ölümünden sonra Emir Buldacı Maraş’ı da fethetti.
Emir Buldacı’nın hangi Türk boyundan olduğu ve kimliği günümüze kadar meçhul kalmış olup bu konuda bazı iddialar ortaya atılmıştır. Claude Cahen, onun Süleymanşah’a bağlı komutanlardan biri olan ve Kayseri taraflarında bulunan Abdülkasım’ın kardeşi olduğunu belirtmektedir. Hattâ Buldacı’nın Haçlı Seferleri sırasında Kayseri ve Aksaray taraflarında Haçlılara karşı direnen ve adı bir dağa verilen Hasan Bey’le aynı şahıs olabileceğini de ileri sürmektedir.[5]
Emir Buldacı’nın Maraş ve Elbistan yöresindeki idaresi on yıldan fazla sürmüştür. Bu süre içinde onun Elbistan-Göksun, Maraş ve Besni taraflarını idare ettiği anlaşılmaktadır. 1563 tarihli Maraş Tahrir kayıtlarında Pazarcık kazasının Narlı mıntıkasında Küçük ve Büyük Buldacı ovaları kayıtlı olup günümüzde dahi Tapu kayıtlarında bu isim geçmektedir.[6] Bu ismin Emir Buldacı’dan günümüze kalan bir hatıra olması ihtimali oldukça yüksektir. Türkler Anadolu’yu fethettiklerinde buralara ya Türkistan’daki bir yer adını ya da kendi isimlerini vermekteydiler. Mesela Sivas ve Niksar tarafına Danişmendli ili, Erzincan ve Kemah tarafına ise Mengücek ili gibi isimler bu şekilde verilmiştir.
- Halil Yinanç ise Emir Buldacı’nın I. Kılıç Arslan’a değil de Kayseri’de oturan kardeşi Melik Davud’a onun atabeyi Hasan’a tabi olduğunu ifade etmektedir. Soylu bir Türk hanedanına mensup olduğu tahmin edilen Emir Buldacı 1086–1097 yıllıları arasında Maraş ve Elbistan bölgesini içine alan bir beylik oluşturmuştur. M. Halil Yinanç, Osman Turan ve Işın Demirkent gibi tarihçilerimiz Buldacı’nın Maraş ve Elbistan’da bir emirlik kurduğunu kabul ederler.[7] Yani Buldacı da Danişmend Gazi, Mengücek Gazi, Artuk Bey ve Ebu’l-Kasım Saltuk Bey gibi Oğuz boylarından birine mensup soylu bir Türk hükümdar ailesine mensuptu. O da fethettiği topraklarda bir beylik oluşturmuş ancak onun şansı iyi gitmemiş ve adı geçen emirlerin kurdukları beylikler gibi, Buldacı’nın ki uzun ömürlü olmamıştır. Yukarıdaki ifadelerden Buldacı’nın kurduğu bu emirliğin Maraş bölgesinde Türklerin kurduğu ilk beylik olduğu anlaşılmaktadır.
Ortaçağ kaynaklarında Ceyhan (Cahan) bölgesi Aşağı Ceyhan ve Yukarı Ceyhan olmak üzere ikiye ayrılırdı. Bölgenin aşağı kısmını bu nehrin denize döküldüğü Çukurova’nın doğu kısmında bulunan Ayas, Misis gibi şehirler oluştururdu. Ceyhan’ın doğduğu ve dağlar arasından akarak geldiği Yukarı Ceyhan bölümünde ise başta Maraş olmak üzere, Elbistan, Göksun, Efsus ve Huni[8] gibi diğer şehirler vardı. Bu şehirlerin Maraş dışında olanlarını Emir Buldacı 1085’te fethetmişti. Bir süre daha Phileretos’un elinde kalan Maraş ise 1086’da fethedilmişti. Aynı tarihlerde Phileretos bu şehirde yokluk ve perişanlık içinde ölmüştü.[9]
Türkiye Selçuklu sultanı Süleymanşah, 1086’da Halep önlerinde Suriye meliki Tutuş ile giriştiği mücadelede ölünce, çocukları Melikşah tarafından Isfahan’a götürülüp hapsedilmişti. İznik’te onun komutanlarından biri olan Ebu’l-Kasım Türkiye Selçuklularını idare etmeye başlamıştı. Ancak Melikşah’ın Anadolu’yu kendisine bağlaması için gönderdiği komutanlarından biri olan Emir Bozan tarafından Ebu’l-Kasım ortadan kaldırıldı. Bunun üzerine Anadolu’da başlayan otorite boşluğunu Süleymanşah’a bağlı diğer komutan ve Türkmen liderleri doldurmaya çalıştılar. Bu komutanlardan biri olan Emir Buldacı da fethettiği Maraş ve Elbistan bölgesini elinde bulunduruyordu. Bu sırada Kilikya’da Ermeniler de bir siyasi teşekkül oluşturmayı başarmışlar ve bölgenin doğusunda bulunan Maraş’a da göz dikmişlerdi. Bizans ise Türklerin içinde bulunduğu bu durumu fırsat bilip Çukurova ve Maraş bölgelerinde yeniden hâkimiyet kurmak için teşebbüse geçmişti. 1086’da Süleymanşah’ın ölümünden oğlu I. Kılıç Arslan’ın İznik’te babasının yerine sultan olduğu 1092’ye kadar geçen altı yıl boyunca Emir Buldacı, Maraş bölgesini müstakil olarak idare etmiş ve Ermeni ve Bizanslıların oluşturduğu tehlikeyi ise başarılı bir şekilde savuşturmuştur. Bu dönemde Türk idaresi altında bulunan Maraş’ta Hıristiyan unsurlar da yaşamaya devam etmiştir. Hatta Türkler Maraş ve Malatya gibi şehirlere Hıristiyan asilzadeleri yerleştirdikleri gibi buralara çok sayıda Türk muhafız ve askerleri de iskân etmişlerdi.[10]
Melikşah’ın 1092’de ölümü üzerine varisleri arasında başlayan saltanat mücadelesinden istifade ederek gözetim altında tutuldukları Isfahan’dan kaçıp Anadolu’ya gelen Süleymanşah’ın oğulları Kılıç Arslan, Davut (Devlet) ve Kulan Arslan babalarının memleketine sahip oldular. Kılıç Arslan İznik’te tahta çıkarılırken, kardeşleri de ona bağlılıklarını bildirmişlerdi. Bu sırada Maraş bölgesine hâkim olan Emir Buldacı da Anadolu’daki diğer komutanlar gibi, Süleymanşah’ın oğlu Kılıç Arslan’a tabi oldu. I. Kılıç Arslan, Buldacı’nın Maraş ve Elbistan emirliğini kabul etti. Böylece Emir Buldacı, I. Kılıç Arslan’ın en güvendiği adamlarından biri olmuştu. Nitekim I. Kılıç Arslan, 1096’da Ermeni asıllı Bizans valisi Gabriel’in idare ettiği Malatya’yı almak için kuşattığında Buldacı onun yanındaydı. Ancak I. Kılıç Arslan, Haçlıların İznik’i muhasara ettikleri haberini alınca Malatya muhasarasını kaldırarak Maraş emiri Buldacı ile birlikte başkenti kurtarmak amacıyla derhal İznik’e koşmuştu. Fakat çabaları neticesiz kalmış ve İznik düşmüştü. Bundan sonra I. Kılıç Arslan Haçlılara karşı mücadeleye devam ederken, Anadolu’da cereyan eden hadiselerde Buldacı adına bir daha rastlanmaz.[11] Başka bir rivayete göre İznik’in düşmesinden sonra I. Kılıç Arslan yanında bulunan Maraş Emiri Buldacı’yı Haçlılara karşı yardım istemek amacıyla Büyük Selçuklu Sultanı Berkiyaruk’a göndermişti. Buldacı’nın Sultan Berkiyaruk’a gönderdiği mektupta Sultan I. Kılıç Arslan “ İznik’i, karımı ve iki oğlumu esir ve birçok memleketlerimi terk ederek Antakya’ya kadar takibe uğradım” diyerek yardım ve kuvvet istiyordu. Sultan Berkiyaruk ise Haçlıların ne kadar kuvvetli ve tehlikeli olduğunun farkında olmayarak gülerek “dünyanın hiçbir milletinin Türklere bu kadar fenalıklar yapamayacağını” bildirmiştir.[12] Emir Buldacı’nın ortadan kalkmasından sonra, on bir yıldan beri Türklerin elinde bulunan başta Maraş ve Elbistan olmak üzere Yukarı Ceyhan bölgesi şehirleri de elden çıktı.
[1] Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s.70-71.
[2] Urfalı Mateos, s.170–171; Ebü’l-Ferec, I, s.333, Turan, 69; Sevim, s.25, Ersan, s.40.
[3] Emir Buldacı: Hakkında fazla bir bilgi bulunmayan bu Türk komutanı Alpaslan’ın Kutalmış ile yaptığı savaşta sultanın yanında yer alan Fars valisi olan ve imar faaliyetlerinde bulunan Emir Buldacı ile aynı kişi miydi? Yine I. Haçlı Seferi sırasında Samsat beyi olarak bulunan ve Urfa’yı Haçlılardan almak için kuşatan Baldukla da bir ilgisi var mıydı? Danişmendli Emir Gazi’nin oğlu Balduk veya Balduklu Türklerinden Gazi adlarıyla bir kişi daha bulunmaktadır. Ayrıca Artuk Bey’in oğlu İl-Gazi’nin oğlu Süleyman’ın Türkçe adı da Balduk’tu. Bütün bu açıklama ve sorulara rağmen Buldacı’nın kim olduğu netlik kazanmamıştır. Bkz.Turan, s.70–71.
[4] M. Halil Yinanç, Elbistan, İA, s.224: Osman Turan, s.70.
[5] Urfalı Mateos, s.164; Ebü’l-Ferec, I, s.333; Claude Cahen, Osmanlılardan Önce Anadolu’da Türkler, (çev.Yıldız Moran), e Yay., İstanbul 1994, s.93; Refet Yinanç, Dulkadir Beyliği, TTK Yay., Ankara 1989, s.1.
[6] Refet Yinanç, Mesut Elibüyük, Maraş Tahrir Defteri, s.
[7] M. Halil Yinanç, Türkiye Tarihi Selçuklular Devri, Anadolu’nun FethiI, İstanbul Üniversitesi Yay., İstanbul 1944, s.81; Aynı müellif, “Elbistan”, İA., C.VI, M.E.B. Yay., Eskişehir 1997,s.224; Osman Turan, s.311; Işın Demirkent, Türkiye Selçuklu Hükümdarı Sultan I. Kılıç Arslan, TTK Yay., Ankara 1996, s.15.
[8] Huni: Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesine bağlı Arıtaş kasabasının eski ismi olup, kuzey- doğusuna düşer ve takriben 10.000 nüfusludur. Sultan Zahir Baybars, 1277 yılında Moğol ordusunu burada mağlup etmişti. Huni ve Hunu şeklinde birçok eski kaynakta geçen bu yerleşim merkezinin eski bir şehir olduğu harabelerden anlaşılmaktadır. Huni, Elbistan’ın batısına düşer ve Elbistan Ovası’nın içinde yer alır. Dönemin kaynaklarından bazıları Elbistan daha tanınmış bir yer olduğu için Memluklar ile İlhanlılar arasındaki savaşın burada yapıldığını yazarlar. Ayrıntılı bilgi için bkz. Faruk Sümer, Yabanlu Pazarı,Türk Dünyası Araştırmaları Yay., İstanbul, 1985, s. 69.
[9] Urfalı Mateos, 164–165; Ebü’l-Ferec, I, s.330–331.
[10] Erdoğan Merçil, Selçuklular –Makaleler-Bilge Kültür Sanat Yay, İstanbul 2011, s.122.
[11] Büyük Selçuklu sultanı Muhammed Tapar zamanında (1104–1118) onun hizmetinde bulunan Buldacı adında bir komutanın varlığı biliniyor. Acaba İznik’in düşmesinden sonra Buldacı Anadolu’yu terk ederek Büyük Selçuklulara sığınmış olabilir mi? Bu şahsın Maraş’ı fetheden Buldacı olma ihtimali vardır. Bkz. M. Halil Yinanç, “Maraş Emirleri” (82), s.293.
[12] Turan, s.104.