Site icon Teketek Haber

ERTUĞRUL GAZİ’NİN TORUNUNUN KÂHTA’YA GÖNDERİLMESİ

  1. ERTUĞRUL GAZİ’NİN TORUNUNUN KÂHTA’YA GÖNDERİLMESİ

Selçuklu Sultanı Üçüncü Gıyaseddin Keyhüsrev (1264-1283) Cimri vakasından[1] sonra, 1279 yılında, Sultanönü (Eskişehir)’ne geldiği zaman, Kayı Aşireti’nin beyi olan Ertuğrul Bey Gıyaseddin Keyhüsrev’in yanına varıp, kendisini selâmlayarak birtakım hediyeler takdim etti.[2] Selçuklu Sultanına bağlılığının bir göstergesi olarak oğlu Osman Bey’in bir oğlunu[3] hükümdarın yanında hizmet etmek üzere bıraktı, daha doğrusu kendi sadakatine bir delil olmak üzere rehine verdi[4]. Gıyaseddin Keyhüsrev ise Osman Bey’in bu genç oğlunu, Malatya’ya bağlı Kâhta Kazası’nın Pağnik nahiyesini iktâ olarak vererek oraya gönderdi.[5] Müneccibaşı’nın tarihçi Ruhi’den naklettiği bir rivayete göre; Gıyaseddin Keyhüsrev bin Kılıçarslan 1277 yılında Şereffüddin bin Hatir fitnesi yatışınca, uç beylerinden rehineler aldı. Zira fitne esnasında bu beyler Şereffüddin’e tâbi olmuşlardı. Ertuğrul Gazi de o zaman uç beylerinden olduğundan, oğlu Osman Gazi’nin çocuklarından birini rehin olarak verdi. Gıyaseddin onu Kâhta kalesine hapseyledi. Bir zaman sonra herc ü merc olup hapisten kurtuldu. Kâhta nahiyelerinden Pığı’yı ele geçirdi. Bir rivayete göre, Gıyasseddin Pığı’yı kendisine has olarak vermiş, fakat o kabul etmemiştir. Soyundan olan kimseler uzun müddet bu bölgede hükûmet ettiler. Hatta Yıldırım Bayezid Han Malatya’ya geldiğinde, bunun çocuklarından Halil Bey Bayat Bey ve Ahmed Bey huzuruna gelerek kendilerini tanıttılar, iltifat ve ihsanına mazhar oldular”[6] demektedir. Mehmed Süreyya, “Şerafeddin Hızır adındaki şahsın Selçuklu Sultanına karşı isyan etmesi üzerine, Sultan Gıyâseddin Keyhüsrev’in bu tür isyanlara meydan vermemek amacıyla sınır beylerinden rehineler aldığı bir sırada Selçuklu Devleti’ne bağlı bir sınır beyi olan Ertuğrul Gazinin de bir oğlunu rehin alarak Kâhta Kalesi’ne gönderdi. Sultan III. Gıyaseddin Keyhüsrev’in ölümünden sonra bu Osmanlı şehzadesi Kâhta Kalesi’nden kurtuldu ve kendisine “Beyî” nahiyesi has tayin olundu”[7] şeklindeki rivayeti muhtemelen Müneccimbaşı tarihine dayanmaktadır. Bu kayıtta “Pağnik” adı “Beyî” olarak verilmiştir. Bu ise hem Yazıcızade Ali ve tahrir defterlerindeki “Pağnik” adı ile çelişmektedir. Mordtmann ise, Konya’nın son Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat’ın Kâhta civarında Pîğî-Eli’de Osman Gazi’nin bir oğluna arazi verdiğini[8] kaydetmektedir. Mordtmann’ın verdiği bu bilgiler Yazıcızade Ali’nin ve diğer tarihçilerin verdikleri bilgilerle çelişmektedir. Zira Osman Gazi’nin oğluna Pağnik’i veren Alâeddin Keykubad değil Gıyaseddin Keyhüsrevdir. Bu görüş tarihî gerçeklerle de bağdaşmamaktadır.

Buradan şu sonucu varmak mümkündür. Yazıcızade Ali’nin tarih-i Al-i Selçuk’taki bilgilerin Tahrir defterlerindeki verilerle örtüşmesi bu kaynaktaki bilgilerin sağlamlığına delalet etmektedir. Müneccimbaşı ise çağdaş kaynak olmadığından Ruhiye dayanarak bu rivayeti aktarmış, diğer müelliflerin de bu rivayeti bir takım değişikliklerle ve eksik aktarmaları sonucu Pağnik” adı “Beyi” “Piği şeklinde değişikliğe uğramıştır.

[1] Cimri bir isim olmayıp, eski Türkçe’de ve Farsça’da eşkıya, serseri, dilenci ve sefil manalarında kullanılmış bir kelimedir. Saltanat mücadelesine girişen Selçuklu şehzadesi Alaaddin Siyavuş, tahkir maksadıyla bu sıfat ile isimlendirmiştir. Cimri olayı ise II. İzzeddin Keykâvus’ün oğlu Alaaddin Siyavüş’ün Karamanoğlu Mehmed Bey’in desteğiyle Anadolu Selçuklu tahtını ele geçirmek amacıyla 1277’de başlattığı ancak 1279 yılında Selçuklular tarafından bastırılan bir ayaklanmadır. Bk. Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, Boğaziçi Yaınları, İstanbul 1996, s. 564-572.

[2] Yazıcızade Ali, Tarih-i Âl-i Selçuk, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, Revan, nr. 1390, v. 258b; İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C. I, Ankara 1988, s. 103.

[3]Kaynaklarda Ertuğrul Gazi’nin oğlu Osman Bey’in bu oğlunun adı zikredilmemektedir. Osman Bey’in Orhan ve Alâeddin’den başka Çoban, Melik, Hamid ve Pazarlu isimlerinde dört oğlu daha olduğu ifade edilmektedir. (İsmail Hakkı Uzunçarşılı, “Alaeddin Paşa”, İA, c. I, İstanbul 1993, s. 282.) Ancak, Selçuklu Sultanı III. Gıyaseddin Keyhüsrev’in Pağnik nahiyesini, Osman Bey’in Orhan ve Alaeddin’in dışındaki bu dört oğlundan hangisine verdiğini bilemiyoruz. Kaynaklarda herhangi bir isim veya bizi isme götürecek bir karineye de rastlanamamıştır.

[4] Mükrimin Halil Yinanç, “Ertuğrul Gazi”, İA, C. 4, İstanbul 1993, s. 328.

[5] Tarih-i Âl-i Selçuk, v. 258b.

[6] Bk. Müneccimbaşı Tarihi, C. I, (çev: İsmail Erünsal), Tercüman 1001 Temel Eser, s. 55-56.

[7] Bk. Sicill-i Osmanî Yahud Tezkire-i Meşâhir-i Osmâniye (Haz. Ali Aktan-Abdulkadir Yuvalı-Mustafa Keskin), C. I, İstanbul 1995, s. 15.

[8]  Bk. “Kahta”, İslam Ansiklopedisi, C. 6, İstanbul 1993, s. 89.

This website uses cookies.

This website uses cookies.

Exit mobile version