Musul’dan Haleb’e kadar uzanan bölgeyi ele geçirerek bir dev- let kuran Hamdâniler Sugûr bölgesini Bizans’a karşı koruma görevini de üslenmişlerdi. Bu devletin merkezi Musul olup ağabeyisi Nâsırud- devle Hasan adına Haleb kolunu idare eden Seyfüddevle Ali b. Hamdan zamanında Bizanslılar ile Sugûr bölgesinin hâkimiyeti yüzünden çetin mücadeleler başladı. 944 yılından itibaren Haleb’in kuzeyine doğru Bi- zans’ın elinde bulunan memleketleri ele geçirmeye başlayan Seyfüd- devle, Hades ve Maraş’ı Bizanslılardan almıştı. Ancak kısa süre sonra 948’de Bizanslılar Hades’i alarak tahrip ederler ve arkasından da 949’da Maraş’ı işgal ederler. Bizanslılar İslâm ülkesine yani Suriye’ye yaptıkları seferlerde daha çok Maraş ve Hades yanında bulunan geçit- leri kullanmaktaydılar. Bu geçitlerden biri Göksun üzerinden Tekir çayı boyunca Zeytun’dan geçerek Maraş’a ulaşıyordu. Bu yol aynı zamanda Zeytun-Bertiz üzerinden Hades’e de gidiyordu. Diğer bir yol ise Efsus- Elbistan ve Hades üzerinden Suriye’ye gitmekteydi. Hamdanî hüküm- darı Seyfüddevle ile Bizanslılar arasındaki çatışmalar daha çok bu ge- çitlerde cereyan etmiştir.101
Bizans’ın Hades ve Maraş’ı işgali üzerine Seyfüddevle, 950 yılında İbn-i Kesir’in ifadesine göre 30 bin askerle Hades geçitlerini aşarak Efsus (Afşin) üzerinden Zamantı, Harşana ve Şariha’ya kadar gitmişti. Bu şehirler alınamamıştı ancak etrafları tahrip edilip bol mik- tarda ganimet ele geçirilip, dönülürken Bizans valisi Domestikos’un saldırısına uğranılmıştı (20 Kasım 950). Aynı yılın Aralık ayında Sugûr bölgesinde 40 gün süren şiddetli depremler de olmuştu. Anadolu içle- rinden bol esir ve ganimetle dönmekte olan Seyfüdedevle’nin önü, Bi- zanslılar tarafından Hades yakınlarında Derbü’l-Kengerün’de kesilmişti. Burası Zeytun’un yakınında Ceyhan nehrinin batısında Kankrut olabilir. Mağlup bir şekilde geriye doğru çekilen Seyfüddevle, Derbü’l-Cevzat ve el-Enfar geçitlerinde bir kez daha tuzağa düşmüş ve ağır kayıplar vererek geriye doğru çekilmeye devam etmiştir. Derbü’l- Cevzat’ın yeri Ceyhan nehrinin doğusunda olan Engizek Dağı bölge- sinde olmalıdır. Bu isim Enkuzut yani “bol cevizli bir yer” anlamına gelmektedir. Bundan sonra sarp bir tepede düşmanla karşılaşan Ham- danî ordusu sabahtan akşama kadar savaşmış ve akşamın karanlığı olunca askerler Seyfüddevle’yi terk etmişlerdi. Seyfüddevle Hades Gölü (İnekli, Çınarlı Göl) yakınında bir tepeye ulaştığında yanında çok az kişi kalmıştı. Burada düşmanla bir kez daha karşılaşarak yenilmek- ten kurtulamadı ve Haleb’e doğru çekildi. Seyfüddevle’nin bu çatışma- larda askerlerinden 5 bin kişi şehit düşüp, 3 bin kişi de esir edilmişti. Bu ağır mağlubiyet nedeniyle Araplar bu olayı gazâü’l-musibe (Belalı Sefer-Felaketli sefer) ismini verdiler (26 Ekim 950 veya 15 Kasım 13 Aralık 950)102 .
Bizanslılar ilerleyerek bölgedeki birçok keleyi alıp 952 yılında Fırat nehrini geçmeye muvaffak olmuşlardı. Ancak bundan sonra Bi- zanslılar ile Hamdanîler arasındaki çatışmalar Seyfüddevle’nin lehine gelişti. Bizanslılara yenildikten sonra yeniden Sugûr’a giren Seyfüd- devle, 952-953’de Maraş yakınlarında Bizanslıları ağır bir yenilgiye uğratarak Hades ve Maraş şehirlerinin kontrolünü tamamen ele geçirdi. Savaşlar sırasında harap olan birçok kaleyi onarttığı gibi 948’den beri harap halde bulunan Maraş’ı da yeniden inşa ettirdi. Seyfüddevle 18 Ekim 954’te bizzat Hades önlerine gelerek daha önce Bizanslılar tara- fından yıkılarak harap hale getirilmiş şehri yeniden inşa etmeye başladı. Buranın yeniden mamur hale getirilmesiyle bizzat ilgilendi.103 Hades’i imar ettiği ve mamur hale getirdiği için Seyfüddevle’nin özel şâiri el- Mütenebbî Hades ve onun banisini öven bir kaside kaleme almıştır.104
Seyfüddevle’nin karşı saldırısı ile Hades ve Maraş’ın yeniden fethedilmesi sırasındaki yapılan savaşlarda Bizans Domestikos’u Cae- sar Bardas Phokas’ın oğlu Konstantinos Phokas’ı esir edilmişti. Bu Do- mestikos’un bundan başka Nikkephoros ve Konstantinos adlarında iki oğlu daha vardı. Hades ve Maraş şehirleri imar edilirken, 50.000 kişilik güçlü bir Bizans ordusu babası Domestikosun kumandanlığı devrettiği oğlu Nikophoros Phokas komutasında Hades önlerinde göründü. Bi- zanslılar bu orduya Bulgar, Rus ve diğer unsurları da katmışlardı. Sey- füddevle Hades’in yakınlarında Uhaydip (Kamburcuk) tepesinde Bizans ordusunu mağlup etti. (30 Ekim 954) Bu çatışmada başta Pho- kas’ın damadı, torunu ve yakınları olmak üzere birçok tutsak alındı. İbnü’l-Esir, Seyfüddeevle’nin bu çatışmalar sırasında Domestikos’un Konstantin’i ismindeki oğlunu öldürdüğünü haber vermektedir. Ancak onun esir alınıp, Haleb’te vefat ettiği de söylenmektedir. Vefat eden Konstantin’in cesedini kefenleten Seyfüddevle, Haleb’teki Hıristiyan- ların da katılımıyla ona bir merasim düzenlemiştir. Zafere müteakip Hades’in inşasına devam edilmiş ve Kasım 954’de tamamlanmıştır. Bu mücadeleler sırasında Seyfüddevle büyük başarılar kazanmıştır.105
Arap kaynakları başta İbnü’l-Esir olmak üzere 956’da sonba- harında Seyfüddevle’nin Hades geçitlerini ikinci kez aşarak Elbistan-Afşin üzerinden Sarız’ı (Saros) geçip Kayseri bölgesine doğru ilerledi- ğini yazarlar. Kızılırmak kıyılarına ulaşan Seyfüddevle, Harsana kale- sini kuşatmış fakat alamamıştı. O, bu kalenin etrafındaki evleri yıkarak, tahrip ederek buraya yakın Şariha kalesine kadar bir kez daha ulaşmıştı. Daha önceki seferlerde yaptığı gibi etrafındaki yerleşim yerlerini yıka- rak geri dönmüştü. Seyfüddevle bu seferinde Maraş ve Hades üzerin- den çıkarken dönüş yolu olarak Toros boğazlarını tercih etmiş ve Adana’ya gelmiştir. Tarsus emiri onun yanına gelerek hediyeler sun- muş ve daha sonra Haleb’e dönmüştür. Bunun üzerine Bizanslılar inti- kam almak için Meyyâfârikin üzerine yürüyerek yağmalamışlardır.106 Görüldüğü gibi Bizanslılar ile Seyfüddevle arasındaki çatışmalar iki ta- rafın birbirinden intikam alma duygularına dönüşmüştü.
Bizans güçleri Maraş ve Hades üzerinde Hamdanîlerle müca- deleye devam ettiler. Bardas Phokas’ın oğlu Nikephoros Phokas, 957 Haziran ayında Hades’i ele geçirip surlarını yıktırarak halkını Haleb’e gönderir. 958 yılında Bizans İmparatorluğu orduları İoannes Çimiskes komutasında ilerleyerek 958’de şiddetli bir saldırıyla Samsat’ı işgal eder.107 El-Antakî, 960 Ocak ayında Bardas Phokas’ın kardeşi Leon’un Tarsus taraflarına geldiğini, Müslümanları katlederek Hârûniye şehrini işgal ettiğini yazmaktadır.108
Bizans’ın saldırılarına cevap vermek amacıyla Seyfüddevle, 960 yılında 30.000 kişilik ordusuyla Hades üzerinden Anadolu’ya üçüncü bir serfe çıktı. Efsus ve Zamantı üzerinden Harşana’ya kadar ilerledi. Dönüş yolunda Bizans’ın bölgedeki komutanı Domestikos’un komutanlarından Maleinos’un ve diğer themaların başında bulunan ko- mutanların tuzağına düştü. Bazı kaynaklar Seyfüddevle’nin Har- şana’dan dönüş yolunun Tarsus ve Misis üzerinden olduğunu yazsalar da Honigmann bunun doğru olmadığını belirterek, onun yine Maraş ve Hades üzerinden Haleb’e çekildiğini yazmaktadır. Seyfüddevle, Za- mantı, Sarus, Efsus yolunu takip ederek Arapların derb olarak zikret- tikleri geçitlere girmiştir. Ceyhan Nehri kıyısındaki mağaranın bulunduğu el-Kussuk’tan geçen Seyfüddevle, Hades’e 12 mil (27 km) uzaklıkta olan Alişar Dağı kenarından Mahazatü’l-Alevî’yi (Aleviler Geçidi) geçerek ilerlemiştir. Bu bölgede yine Hades’e 15 mil uzaklıkta Rahvat Mâlik bulunmaktaydı. Seyfüddevle’nin geçtiği bu geçitler Ha- des’in kuzey batısında bulunmaktaydı. Seyfüddevle, bu geçitlerde Bi- zanslıların pususuna düşerek ağır kayıplar vermiş ve yanında kalan 300 kişiyle geri çekilmek zorunda kalmıştır. Bu onun kesin mağlubiyetidir. Bundan sonra Hamdanî ve Bizans çatışmaları Çukurova’da ve Güney- doğu Anadolu’da devem eder. Fakat savaşlar Hamdanîlerin aleyhine sonuçlanır.109
962’de Domestikos Nikephoros Phokas110 İstanbul’da kendisi için yapılan muhteşem bir törenden sonra Anadolu’ya gönderilerek Seyfüddevle ile mücadele için görevlendirildi. Bizanslılar üç asırdan beri Maraş üzerinde mücadele ettikleri Müslümanlara karşı üstünlük kurarak 962’de Maraş’ı işgal ettiler. Aynı yıl içinde Ayn-ı Zarba, 963’te Dülük ve 965’te Misis ve Tarsus’un zaptı takip etti. Kısa süre içinde tüm sugûr şehirleri Bizanslıların eline geçti. Bizans kuvvetleri 962’de Haleb’i bile tehdit etmeye başlamışlardı. Bir ara Haleb’i de alan Bizanslılar geri çekilmek zorunda kalırlar. Hamdânilerin zor durumda kalması üzerine Mısır’a hâkim olan Türk hanedanı Ihşıdîler hükümdarı Şam valisi Zalim el-Ukailî kumandasında 10 bin kişilik bir birlik gön- dermişti. Ihşıdiler, erzak yüklü bir de donanma göndererek Hamdâni- lere yardım etmek istedilerse de bu sırada Bizanslılar Çukurova bölgesinin büyük bir kısmını işgal etmişlerdi. Hamdanîler Devleti’nin yıkılmasından sonra Haleb’te onların yerini alan Mirdasiler ile Su- riye’nin büyük bir kısmını ele geçiren Fâtımiler de Bizanslılar ile mü- cadeleye devam ettiler. Ancak Bizans karşısında Araplar başarılı olamadılar. Fâtımî orduları bazen Antakya’yı aşıp Maraş’a kadar uzan- dıysa da yapılan fetihler kalıcı olmadı.111
Bizans İmparatoru olan Nikephoros, Sugûr ve Avâsım bölge- sinde kazandığı zaferlerden dolayı kendini öven, Müslümanları küçüm- seyen ve aşağılayan bir kaside yazarak ya da yazdırarak Abbâsi halifesi Muti Lillah’a göndermişti. İbn-i Kesir, bu kasideyi İbn-i Asakir tarihin- den aldığını belirtmektedir. Bu kasidede İmparator, Müslümanlardan aldığı yerleri saymakta ve bütün İslâm beldelerini ele geçireceğini ifade etmektedir.112
Bizans imparatorunun Abbâsi halifesine yazdığı bu kasideye uzun yıllar cevap veren olmamıştır. Daha sonraları Endülüslü bir fıkıhçı olan Ebû Muhammed b. Hazm yazdığı bir şiirle ona cevap vermiştir. Bu şiirde Müslümanların ilk devirlerden beri Bizanslılara karşı başarı- ları ve Endülüs’ün fethi anlatılmaktadır.113
Abbâsi halifeleri Sugûr bölgesinin idaresini tamamen Ham- danîlere terk etmişlerdi. Böylece Sugûr bölgesinde İslâm hudutlarını Bizanslılara karşı korumaya çalışan Seyfüddevle Maraş ve Hades böl- gesine özel bir önem vermiştir. Çünkü Hades geçitleri tutulduğu ve Ma- raş elde bulunduğu müddetçe Bizanslılar Suriye’nin kuzeyini yani İslâm topraklarını tehdit edemezlerdi. Bizans’ın elinde bulunan Maraş ve Hades şehirlerini ele geçiren Seyfüddevle b. Hamdan 954’de her iki şehri de imar etmeye karar verdi. Buna mani olmaya çalışan Bizans or- duları geri püskürtüldü. Bizanslılar ile Hamdanîler arasında çatışmalar daha çok Maraş ve Hades üzeride geçmiştir. 960’lı yıllara doğru güç- lenen Bizans İmparatorluğu bütün Suriye, Filistin bilhassa da Kudüs’ü alma hayallerine kapılmıştı. Buralar ele geçirilirse ileriki hedef de Mı- sır’dı. Bu yüzden de Mısır’a hâkim olan Ihşidiler, Bizanslılara karşı Hamdanîlere destek vermişlerdir. Bir Ihşîdi ordusunun Hamdanîlere destek amacıyla Antakya’ya doğru ilerlediğini haber alan Bizanslılar, Seyfüddevle üzerine yaptıkları bir seferden vazgeçmişlerdir.
Seyfüddevle Maraş’ı imar ve ikmalden sonra Haleb’e döndü. Bizanslılar bunu bir fırsat bilerek Güneydoğu Anadolu bölgesine gire- rek birçok yeri ele geçirdiler. Maraş’ı da zorladılar. İki taraf arasında kanlı çatışmalar meydana geldi. Bir ara Bizans’ın eline geçen Maraş’ı kurtarmayı başaran Seyfüddevle daha sonraki çatışmalarda başarısız oldu, Hades ve Maraş Bizanslıların eline geçti ve tahrip edildi. Seyfüd- devle, Ocak-Şubat 967’de vefat etti. Cenazesi Meyyâfârikin’e (Silvan) götürülerek defnedildi.114