Site icon Teketek Haber

KOLEKTİF HAFIZA VE DİN

Kolektif hafıza veya bellek teriminin çağdaş kullanımı Emile Durkheim’e kadar götürülebilir. Durkheim, Dinî Hayatın İlkel Biçimleri adlı eserinde hatıra ritüelleri hakkında genişçe yazmıştır.[1] Tabii kolektif hafıza hakkında geniş bir teoriyi ilk geliştiren kişinin Maurice Halbwachs olduğu söylenebilir.[2] Halbwachs’a göre bir kişi, ancak kendisini, bir veya birkaç grup ve bir veya birkaç kolektif düşünce durumu içinde konumlandırmasıyla hatırlar.[3] Anlaşıldığı kadarıyla Halbwachs’ın yaklaşımında bütün hafızalar, kolektif kontekste biçimlenir ve organize olurlar.[4] Kolektif bellek, şimdiden ödünç alınan data ile elde edilen geçmişin yeniden bir inşasıdır.[5] Şöyle de denilebilir: Toplumsal bellek, bilginin kendisi vasıtasıyla birey ve gruplar arasında ve bir nesilden diğerine geçirildiği araç[6] olarak tanımlanabilir.[7]

Toplumun zamansal birikimlerine işaret eden toplumsal bellek, tabir caizse toplumun arşividir; toplum, unutma ve hatırlama sürecinde kendisine lazım olan şeyleri bu arşivden alır. Toplumsal hafıza, aslında bir unutma ve hatırlama süreci olarak anlaşılabilir. İnsanlar, bu unutma ve hatırlama süreci içinde düşünce, tahayyül ve deneyimlerini dün, bugün ve yarına, daha tam bir zamanlama ifadesiyle geçmiş, şimdi ve geleceğe göre şekillendirme yoluna giderler. Hafıza, kişinin ve toplumun temelidir. Belleksiz ne ben ne de kimlik var olabilir. Bellek olmadan gruplar kendilerini başkalarından ayıramazlar[8]. İnsanlar, toplum içinde hafızalarını edinirler. Toplumda belleklerini geri getirir, onaylar, tanır ve lokalize ederler.[9] Maurice Halbwachs’a (1877–1945) göre bireylerin, grup bağlamları dışında uyumlu ve kalıcı bir tarzda hatırlaması mümkün değildir[10].

Kolektif veya toplumsal hafızanın bir takım unsurları vardır. Bu unsurlar, kolektif hafızayı oluşturur. Kültür, gelenek, tarih, yazı, söz, inanç, din, ritüeller, dil, zaman, mekân, ahlak, değerler, hukuk, eğitim, siyaset, beden, semboller, mitoloji, hikâyeler gibi unsurları bu cümleden zikretmek mümkündür.

Kolektif hafızanın unsurları arasında dinin yeri büyüktür. Dinin etkili olduğu toplumsal hayatta din, kolektif hafızada belirleyici güçte bir unsurdur.

Dinin kolektif hafızadaki yerine işaret etmek üzere kolektif dinî hafıza veya dinî kolektif hafıza kavramsallaştırması yapılabilir.

Genel olarak kolektif hafıza birey ve toplum hayatı için çok varoluşsal derecede önemlidir. O sebeple titizlikle korunmalı, diri tutulmalıdır. Hafızasını kaybeden kimliğini, benliğini, kendi olmaklığını, yaşam amacını kaybeder; bunları kaybeden ise varlığını kaybeder. Kolektif hafızanın kurulması ve korunmasında dinin çok güçlü bir yeri olduğuna göre dinin korunması, dinî inanç, ilke, değer ve hayatın canlı bir biçimde idamesi, kolektif hafızanın canlı bir biçimde idamesinde olmazsa olmazdır.

Esasen din ile hafıza arasında anlam içeriklerinden toplumsal boyutlarına kadar önemli bir bağlılık veya ilişkisellik söz konusudur. Anlam dünyası itibariyle din, bir bağlanmayı ifade ederken, hafıza da tutmayı, tutunmayı, bağlanmayı, ait olmayı ifade eder. Sonuçta her ikisinde de bağlanma vardır. Toplumsal boyutları itibariyle ise hem din hem de hafıza toplumu, toplumsallığı besler ve ondan beslenir. Bu açıdan bakıldığında da ikisi arasında önemli bir bağ vardır. Din, insanların ayrı ayrı ve birlikte yüce bir güce, üstün bir İlah’a, Yüce Yaratıcı’ya, bir olan Allah’a bağlanmalarını, iman etmelerini ve de bu iman ile imanın gerektirdiği fiiller üzerinden birbirlerine bağlanmalarını ifade eder.[11] O halde hafızanın oluşmasında, hafızanın unsurlarının hafızada toplanması ve sağlam bir birliktelik sağlamalarında, insanların toplumsal bağlamda varlık kazanan hafızaya bağlanmalarında, hafızadan beslenmelerinde vs. din yapısı gereği çok önemli rol oynar.

Dinin kurucu unsurlardan olduğu ve inançlarda, tutum ve davranışlarda, ilişkilerde belirleyici olduğu toplumsal kontekstte, kolektif hafıza bir bakıma dinî hafıza halinde olabilir. Çünkü bu durumda kolektif hafızanın oluşumunda din belirleyici konumdadır.

[1] Emile Durkheim, Din Hayatının İbtidâî Şekilleri, c. 1-2, Çev. Hüseyin Câhid, Tanin Matbaası, İstanbul 1923.

[2] Vromen Suzanne, “The French Panthéon: A Study in Divisiveness”, JAMALS,1995.

[3] Maurice Halbwachs, On Collective Memory, Çev. ve ed. Lewis A. Coser, University of Chicago Press, Chicago 1992, s. 33.

[4] James B. Pennebaker ve Becky L. Banasick, Collective Memory of Political Events, Ed. James B. Pennebaker, Dario Paez, Bernard Rimé. Mahwah, Lawrence Erlbaum Associates, Inc., New Jersey 1997, ss. 3-20.

[5] Maurice Halbwachs, On Collective Memory, s. 69.

[6] C. Crumley, “Exploring Venues of Social Memory”, Social Memory and History: Anthropological Perspectives, ed. J. J. Climo ve M. G. Cattell, Altamira Press, Walnut Creek, CA 2002, ss. 39-52

[7] Ejder Okumuş, “Mustafa Aslan’ın “Kolektivite, Tarih ve Bellek: Sünni Halk İnançlarında Hz. Ali Tasavvuru Üzerine Bir Din Sosyolojisi İncelemesi” Başlıklı Bildirisine Müzakere, Uluslararası Hz. Ali Sempozyumu, İzmir, 18-21 Aralık 2009.

[8] Jacob J. Climo ve Maria G. Cattell, “Introduction: Meaning in Social Memory and History: Anthropolohical Perspectives”, Social Memory and History: Anthropological Perspectives, ed. J. J. Climo ve M. G. Cattell, Altamira Press, Walnut Creek, CA 2002, ss. 1.

[9] Maurice Halbwachs, On Collective Memory, s. 38.

[10] Ejder Okumuş, “Mustafa Aslan’ın “Kolektivite, Tarih ve Bellek: Sünni Halk İnançlarında Hz. Ali Tasavvuru Üzerine Bir Din Sosyolojisi İncelemesi” Başlıklı Bildirisine Müzakere, Uluslararası Hz. Ali Sempozyumu, İzmir, 18-21 Aralık 2009.

[11] Bkz. Jakub Urbaniak, “Religion as memory: How has the continuity of tradition produced collective meanings? – Part one”, HTS Teologiese Studies/ Theological Studies, 71(3), 2015, ss. 1-8 (http://www.scielo.org.za/pdf/hts/v71n3/22.pdf (Giriş: 15.11.2016).

This website uses cookies.

This website uses cookies.

Exit mobile version