Site icon Teketek Haber

Milli Eğitim Bakanı Yılmaz: 20 bin öğretmen alacağız

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Din Öğretimi Genel Müdürlüğünce Başkent Öğretmenevi’nde  düzenlenen “Ulusal Eğitim Araştırmaları Öğretmenler Sempozyumu”na katıldı.

Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda yaptığı konuşmada,  sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkürlerini ileterek  sempozyumun öğretmenlerin mesleki gelişimlerine, eğitim alanında karşılaşılan  sorunların tespit edilerek çözüm önerileri geliştirilmesine katkı sağlamasının  amaçlandığını söyledi.

Eğitimde çok önemli ilerlemeler kaydedildiğine işaret eden Yılmaz,  “Hiçbir zaman binaların kendisi başarılı bir eğitim, ürün oluşturmaz. Akıllı  tahtalar, FATİH Projesi veya bilgisayarlar, bunların hiçbirisi bir sonuç  çıkarmaz. Neticeye ulaştıran usta, neticeye ulaştıran insan. Burada da eğitimin  kilit taşı öğretmenlerimiz ve eğitim yöneticilerimiz.” dedi.

Bakan Yılmaz, yol haritası olması açısından bu dönemde yapılan en  önemli çalışmanın “Öğretmen Strateji Belgesi” olduğunu belirterek belgenin üç  önemli ayağının bulunduğunu dile getirdi.

Bu ayaklardan ilkinin öğretmenlerin mesleğe uygun, doğru kişilerden  seçilmesi olduğunu ve bunun eğitim fakültesine girerken başladığını aktaran  Yılmaz, öğretmenlerin kendisini hayat boyu yenilemesi, değişim ve gelişime uyum  göstermesinin de ikinci önemli unsur olduğunu kaydetti.

TÜRKİYE’DE “ÖĞRETMENLİK” ALGISI

Yılmaz, üçüncü ayağın ise Türkiye’de öğretmenlik algısının  iyileştirilmesi olduğunu vurguladı. Türkiye’de öğretmenlik algısının çok iyi  olduğuna inandığını bildiren Yılmaz, “Şikayet bazında sorarsanız herkes şikayet  eder ama 15 yaş üstündeki öğrencilere OECD tarafından yapılan bir çalışmada ‘Ne  olmak istersiniz’ diye sorulmuş. Türkiye’de her 4 kişiden birisi ‘Öğretmen olmak  istiyorum’ diyor.” dedi.

OECD raporunda ülkelere yönelik genel ortalamada her 100 kişiden  5’inin öğretmen olmak istediği sonucunun çıktığına dikkati çeken Yılmaz,  sözlerini şöyle sürdürdü:

“Eğer Türkiye’de öğretmen algısı iyi olmasa her 4 kişiden biri yani  yüzde 25’i öğretmenliği tercih eder mi? Eğitim fakültelerinin tercih edilme  durumu çok daha iyi değil mi? İşte 20 bin öğretmen alıyoruz, ilana çıktık. ‘Dün  akşam itibarıyla kaç kişi başvurdu’ diye sordum, 120 bin kişi başvurmuş. 120 bin  kişiden 20 bin kişi alacağımıza göre 60 bin kişiyi mülakata çağıracağız. Geri  kalan 60 bin kişi mülakata dahi giremiyor. Dolayısıyla Türkiye’de öğretmenin  algısı çok daha iyi.”

Öğretmenlik görevinin çok daha iyi yapılmasının önemli olduğunu ifade  eden Yılmaz, “584 bin öğretmen ataması gerçekleştirdik. Atayacağımız 20 bin  öğretmenle 600 binin üzerine çıkacağız. Gerçekten bazı ülkelerin nüfusundan çok  daha fazla. 904 bin öğretmenimiz var. Özel okullarla birlikte 1 milyonun üzerinde  öğretmenimiz var. Dolayısıyla bu 1 milyonun üzerindeki öğretmenimizle 18 milyona  yakın evladımıza çağın gerektirdiği, kendilerini 21. yüzyıla hazırlayacak bir  eğitim vermek istiyoruz.” diye konuştu.

Öğretmen yeterliliklerinin birçok ülkede üzerinde mutabık kalınan bir  konu olmadığını, Türkiye’de ise öğretmen yeterliliğini belirleme görevinin Milli  Eğitim Bakanlığına verildiğini anlatan Yılmaz, öğrencilere iyi bir eğitim  verilebilmesi için öğretmenlerin mutlaka çağa hazır olmasının, kendisini sürekli  geliştirmesinin gerektiğinin altını çizdi.

Yılmaz, Finlandiya’nın öğretmen eğitimini 1971 yılından itibaren  başlayarak üniversitelere bıraktığına ve sonrasında her öğretmenin mutlaka yüksek  lisans yapmasını istediğine dikkati çekerek Finlandiya dahil birçok ülkede  öğretmenlere yönelik tartışmaların sürdüğünü aktardı.

“İYİ ÖĞRENCİLER İÇİN İYİ ÖĞRETMENLERE İHTİYAÇ VARDIR”

Milli Eğitim Bakanı Yılmaz, bir toplumun ilerlemesi ve gelişmesinin,  ülkelerin refah düzeyine ulaşmasının okullarda daha iyi bir eğitim verilmesine  bağlı olduğuna işaret ederek okullardaki başarı grafiğinin de nitelikle  öğretmenlerle yükseleceğini anlattı.

“İyi öğrenciler için iyi öğretmenlere ihtiyaç vardır.” diyen Yılmaz,  öğretmen yetiştirme programlarında öğretmen yetiştirmenin 21. yüzyılın  öğretmenlerinin yetiştirilmesi teması kapsamında değerlendirildiğini söyledi.

Öğretmen yeterlilikleri, öğretmenlerin bireysel performansı ve bunun  ölçülmesine de vurgu yaptığını dile getiren Yılmaz, öğretmenlik mesleğiyle ilgili  Avrupa Birliği’nin de belirlediği ilkelerin olduğunu anımsattı.

Yılmaz, bu ilkeler ışığında öğretmenlerin de ilgili paydaşlarla  çalışmasının gerekli olduğunu vurgulayarak bugün sadece Finlandiya’da değil,  İngiltere, Kanada, Avustralya, Singapur gibi ülkelerde öğretmen yetiştirme  modellerinin lisans üstü düzeye çekildiğine işaret etti.

Öğretmen adaylarına kazandırılacak yeterliliklerden önce eğitim  fakültelerinde öğretmen adaylarında olması gereken özelliklerin belirlenmesine  yönelik görüşler de bulunduğuna dikkati çeken Yılmaz, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Biz de şunu söylüyoruz ki önümüzdeki dönemde inşallah  öğretmenlerimizle birlikte, çünkü öğretmenlerimizin kabullenmediği,  içselleştirmediği, sahip çıkmadığı hiçbir sistemin başarıya ulaşabilmesi mümkün  değildir, bu bakımdan öğretmenlerimizle ülke, eğitim için en doğrusu ne ise onu  hep birlikte hayata geçireceğiz. Gayemiz ne, daha iyi bir eğitimi bize emanet  edilen gençlerimize vermek.”

Eğitim alanında sağlanan başarılara değinen Yılmaz, 65 binin üzerinde  okulla, bir milyon 61 binin üzerindeki öğretmenle 18 milyona yakın öğrenciye  eğitim verildiğini belirtti. Hükümetin bütçenin yüzde 18’inden fazlasını eğitime  ayırdığını, bunun 134 milyar 727 milyon liranın üstünde bir rakam olduğunu  söyleyen Yılmaz, milli gelirden eğitime ayrılan payın da şu an yüzde 6,2’den  fazla olduğunu dile getirdi.

“İLKOKULLARI, MESLEK OKULLARINI, ÖZEL EĞİTİMİ DE FATİH PROJESİ’NİN  KAPSAMINA ALACAĞIZ”

Bakan Yılmaz, kaliteli bir eğitim için eğitim altyapısının  tamamlanmasının da çok önemli olduğunu dile getirerek şöyle devam etti:

“Eğer bugün Türkiye’de eğitimde kalite konuşuluyorsa eğitimin  altyapısının büyük oranda çözülmüş olmasından kaynaklanmaktadır. 580 binin  üstünde öğretmen ataması yaptık. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı  ilköğretimde 28’di, şimdi 17’ye, ortaöğretimde ise 18’di, 13’e düştü. Bu değerle  İngiltere, Japonya ve Güney Kore ile aynıyız, onlarda da öğretmen başına 17 gibi  bir rakam var ama Fransa’dan da daha iyi olduğumuzu belirtmek isterim.”282 binin üzerinde yeni derslik yapıldığına, Türkiye genelinde derslik  başına düşen öğrenci sayısının da ortalama 36’dan 24’e düşürüldüğüne dikkati  çeken Yılmaz, Hakkari’de, Bitlis’te ve Ağrı’da bu oranın 22 olduğunu aktardı.

Başbakan Binali Yıldırım’ın ikili eğitimin sonlandırılmasına yönelik  talimatını anımsatan ve bunun kaliteli eğitimin olmazsa olmazlarından biri  görüldüğünü vurgulayan Yılmaz, “58 bin dersliğe ihtiyacımız var ama şu anda 47  bin dersliğimiz de inşaat halinde. İnşallah çok kısa bir zamanda tamamladığımızda  2019’un sonunda ikili eğitimi de ortadan kaldıracağımızı düşünüyorum. Eğer illa  ki biraz zorlanacağımız yer varsa, tek bir il olduğunu düşünüyorum, o da  İstanbul.” açıklamasını yaptı.

10. Kalkınma Planı’nda konulan hedeflerin hemen hemen tamamına  ulaşıldığını, bazı kalemlerde bu hedeflerin de önüne geçildiğini söyleyen Yılmaz,  FATİH Projesi ile bir milyon 400 binin üzerinde tablet bilgisayar dağıttıklarını,  okulları 430 binin üzerinde akıllı tahtayla donattıklarını bildirdi. Yılmaz,  “Önümüzdeki dönemde ilkokulları meslek okullarını, özel eğitimi de FATİH  Projesi’nin kapsamına alacağız.” dedi.

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE OKULLAŞMA ORANI ARTTI

Milli Eğitim Bakanı Yılmaz, eğitim programlarını güncelleme  çalışmalarını başlattıklarını, 1’inci sınıftan 12’nci sınıfa kadar bir bütünlük  içerisinde güncellemeleri yaptıklarını belirtti.

Okul öncesi eğitim alanında Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin gerisinde  olduğunu aktaran Yılmaz, geçen yıl okullaşma oranının 5 yaş için yüzde 74’e  çıktığını söyledi.

Okul öncesi eğitim alanların almayanlara oranla daha başarılı olduğunu  vurgulayan Yılmaz, okul öncesi eğitiminde 4-5 yaş için okullaşma oranını yüzde 90  olarak belirlediklerini vurguladı.

Yılmaz, Türkiye’nin taşımalı eğitimde de çok büyük bir mesafe kat  ettiğini dile getirdi.

Başbakan Binali Yıldırım’ın kendilerine verdiği talimat doğrultusunda  bu yıl yeni bir uygulama başlattıklarını ifade eden Yılmaz, pilot olarak seçilmiş  okullarda yaklaşık 100 binin üzerindeki öğrenciye haftada 15 saat İngilizce dersi  verdiklerini, bu uygulamadan öğrencilerin ve velilerin memnun olduğunu anlattı.

Bakanlığın yaptığı çalışmalara ilişkin bilgi veren Yılmaz, eğitimin  her kademesinde okullaşma oranının ve ortalama eğitim süresinin artığını aktardı.

Yılmaz, Türkiye’deki okur yazar oranını yüzde 100’e çıkarmayı  hedeflediklerini, kızların okumasına önem verdiklerini vurguladı. Kızlardaki  okullaşma oranının 2002 yılına oranla artış olduğuna dikkati çeken Yılmaz,  yapılacak daha çok şey olduğunu, öğretmenlerle el ele vererek çalışmaları devam  ettireceklerini kaydetti.

Sempozyumda Din Öğretimi Genel Müdürü Nazif Yılmaz da bir konuşma  yaptı.

 

This website uses cookies.

This website uses cookies.

Exit mobile version