Site icon Teketek Haber

MORAL TILSIMI Süreyya ÜDÜRGÜCÜ

Süreyya ÜDÜRGÜCÜ

Biber ticaretiyle uğraşan zengin iş adamı Yaşar Bey, yüklü bir alacağı olan bir başka iş adamı Murat Bey’in trafik kazasında vefat etmesi üzerine alacaklarını tahsil edemeyince işleri çok bozulmuş, işçilerine maaşlarını ödeyemez hâle gelmişti. Borçlarını ödemek için işyerini, hatta evini satmak durumunda kalacaktı.
Durumunu fazla kişilerle paylaşmıyor, “Yaşar Bey iflas etmiş.”, denmesini istemiyordu. Bir hafta sonu derin düşüncelerle evinin yakınındaki bir parka gitti, banka oturdu. Yine düşüncelere daldı. İstifa etmek istiyordu. Patron olmaktan, baba olmaktan, Yaşar Bey olmaktan, evet hepsinden istifa etmek, kendini kendinden soyutlamak istiyordu. Fakat yeryüzünde ne istifasını kabul edecek bir merci ne de kendini kendinden soyutlayacak zaman dilimi vardı. Bu buhranlı düşüncelerle beyni çalkalanırken önce üzerine bir gölge düştü, sonra müşfik bir ses,
– Beyefendi, sararmış görünüyorsunuz, bir sıkıntınız mı var? dedi. Yaşar Bey, başını kaldırıp bu sese baktı. Sevimli bir ihtiyar gülümsüyordu. Bakışlarında huzur, sözlerinde samimiyet seziliyordu. Yanına buyur etti ve hiç tanımadığı bir adama bütün derdini anlattı. Yaşlı adam, anlatılanları büyük bir dikkatle dinledikten sonra son derece ciddî bir edayla:
– Ben bu şehrin en zengin işadamlarından Süleyman Beyim. İhtiyacın olan parayı şu çeke yazıyorum. İhtiyacınızı karşılarsınız. Seneye aynı gün aynı saatte bu çeki bana geri
getiriniz, dedi ve çeki Yaşar Bey’e uzattı.
Yaşar bey çekteki rakamı görünce gözlerine inanamadı. Allah’ın bir lütfüydü bu çek. Ağlayarak ihtiyara teşekkür etti. Bu iyiliğinin altında kalmayacağını söyleyerek oradan ayrıldı. Evine doğru ilerlerken tüm düşünceleri değişmiş, adeta kendine gelmişti. Tekrar patron baba ve Yaşar Bey olduğu için şükrediyor, sahip olduklarının bir daha elinden alınmaması için Allah’a dua ediyordu.
Ertesi gün bir aydır hiç uğramadığı iş yerine geri döndü. İhtiyardan aldığı çeki kasasına koydu. Çeki teminat olarak kullanmayı düşünüyor, zor durumda kalmadıkça bozdurmak istemiyordu. Büyük bir moral ile işinin başına geçti. Çeke güvenerek kredi aldı, işlerini düzeltti. Öyle ki çeki kullanmaya gerek kalmadı.
Aradan bir sene geçti. Yaşar Bey ihtiyara verdiği sözü tutmak için kasadan çeki alıp erkenden parka gitti. Aynı banka oturdu. İkindiye kadar bekledi. Gelen giden yoktu. Bir süre sonra beyaz elbiseleri içinde hemşire olduğu anlaşılan bir kadın Yaşar Bey’e yaklaştı. Elindeki fotoğrafı da göstererek,
– Affedersiniz beyefendi, buralarda kendisinin zengin biri olduğunu söyleyerek çek dağıtan Süleyman adındaki bu yaşlı adamı gördünüz mü? Yaşar Bey,
– Hayır görmedim. Fakat onunla ben de görüşmek isterim, dedi.
– Ah beyefendiciğim, bu kişi çalıştığım akıl hastanesinde yatan bir hastamızdır. Eskiden çok zenginken aklını yitiren bu kişi, hastaneden sık sık kaçar, bu parka gelir, etraftakilere “Ben çok zenginim.”, deyip sahte çekler dağıtır.
Yaşar Bey beyninden vurulmuşa döndü. Kısa bir şaşkınlıktan sonra istemsiz bir şekilde kahkaha attı. Bu defa şaşırma sırası hemşireye gelmişti.
– Yoksa siz onu tanıyor musunuz?, diye sordu.
– Çok iyi tanırım hemşire hanım. Gelin beraber arayalım. Onu bulursam kendisine delilere değil, velilere yakışır bir hayat sunacağım, dedi.

This website uses cookies.

This website uses cookies.

Exit mobile version