Han, Nurhak İlçesi’nin sınırları içerisinde bulunur. Yapı, ilçeye 20 km. uzaklıkta olup önceden Derbentağzı denilen ve bugün Sırıklı Yaylası olarak bilinen mevkide yer alır. Yolun yarısı asfalt, yarısı da bozuk dağ yolu olup ulaşımı oldukça zordur. Günümüze harabe bir şekilde gelen hanın inşâ kitabesi yoktur. Fakat kaynaklara göre Anadolu Selçukluları’nın Elbistan vâlisi Emîr Kamereddin Bey[1] tarafından 1237 yılı civarında yaptırıldığı anlaşılmaktadır[2].
Yapı, Anadolu Selçukluları döneminin en işlek kervanyolu olan Elbistan – Halep yol güzergâhı üzerinde bulunan Akçaderbent – Göynük arasındaki Derbentağzı’na inşâ edilmiştir. Bu kervanyolu üzerinde yer alan Akçaderbent ve Derbentağzı, Nurhak’ın sınırları içerisinde bulunmaktadır.
Zamanla kervanyolu işlekliğini kaybedince han da fonksiyonunu yitirmiş ve bugün harabe hâlde bulunmaktadır. Yapıdan sadece az bir örtü sistemi ile duvar kalıntıları günümüze gelmiştir. Hanın ne zaman yıkıldığını bilemiyoruz, fakat kaynaklardan 1930’lu yıllarda harabe olmaya başladığını öğreniyoruz[3]. Çevredeki yaşlı insanlar 1960’lı yıllarda duvarların ve örtü sisteminin önemli ölçüde ayakta olduğunu ifade etmektedirler. Fakat daha sonra yapının duvarlarında kullanılan ince yonu taşlar sökülerek çevre köylerin ev inşaatında kullanılmış, ayrıca define arayıcıları da hanın tahribatını hızlandırmışlardır. Yapının içi yaklaşık 2.50 m. kadar toprak ve taş ile dolmuş olup mevcut olan duvar yüksekliği 1.00 m. ilâ 3.20 m. arasında değişmektedir.
Yapının inşaatında çevredeki kayalıklardan elde edilen moloz taş kullanılmakla beraber, duvar kaplamasında, taçkapı, paye ve kemerlerde sarımtrak renkte ince yonu taş malzemeye yer verildiği anlaşılmaktadır. Maalesef kesme taş kaplama sökülerek çevre köylerin ev inşaatında kullanılmıştır.
Kamereddin Hanı, açık ve kapalı kısımların birleşmesinden oluşan Anadolu Selçuklu hanları grubuna girer. Kuzey-güney doğrultusunda yerleştirilen yapının dıştan ölçüleri; avlu 25.70 x 41.00 m., kapalı bölüm ise 20.30 x 33.30 m. olup 1730 m2. lik alan üzerine inşâ edilmiştir. Avlu bölümü, kapalı kısımdan daha geniş tutulmuştur. Hanın güney cephesi iki, kuzey cephesi üç ve batı cephesi beş adet payanda ile desteklenmiştir.
Hanın avlu bölümüne batı cephenin ortalarında açılan taçkapıdan girilir. Bugün yıkılmış olan ve sadece yan duvarlarının az bir bölümü ayakta kalan taçkapının, orijinalinde yaklaşık 3.60 x 5.60 m. ölçülerinde eyvan türü olduğu anlaşılmaktadır. Esas giriş açıklığının ise 3.10 m. genişliğinde basık kemerli olduğunu sanmaktayız.
Enine dikdörtgen plânlı olan 14.70 x 30.00 m. ölçülerindeki avlu, güney ve doğu taraftan mekânlarla çevrilmiştir. Doğu kenarda yer alan hacimler tamamen yıkılmış olup, duvarların az bir bölümü belli olmaktadır. Temel kalıntılarından tespit edebildiğimiz kadarıyla bu kısımda, birer kapıyla avluya açılan beşik tonozlarla kapatılan beş odanın olduğunu sanmaktayız. Avlunun güney kenarına ise, doğu-batı doğrultusunda uzanan ve bugün büyük ölçüde yıkılmış olan 6.60 x 22.70 m. boyutlarında beşik tonozlu bir mekân yerleştirilmiştir. Orijinalinde dört sivri takviye kemeriyle desteklendiği anlaşılan örtü sisteminin doğu köşeden az bir bölümü günümüze gelmiştir. İç mekâna kuzey duvarının ortalarında açılan kapıdan girildiği anlaşılmaktadır. Bu hacmin, güney duvarının üst kısmında açılan iki mazgal pencereyle aydınlatıldığını düşünmekteyiz. Avlunun doğu ve güney kenarlarına yerleştirilen mekânlar depo ve servis hacimleri olarak inşâ edilmiştir.
Hanın kapalı bölümüne, avlunun kuzey kenarının ortalarında açılan taçkapıdan girilir. Bugün yıkılmış olan taçkapının az bir duvar parçası günümüze gelmiştir. Mevcut kalıntılara göre taçkapının, 1.80 x 3.70 m. ölçülerinde eyvan türü olduğunu düşünmekteyiz.
Boyuna dikdörtgen plânlı ve içten 17.00 x 30.30 m. boyutlarında olan kapalı bölüm tamamen yıkılmıştır. Sadece duvarların bir bölümü ile doğu sahnı örten beşik tonozun kuzey ucundan az bir kısmı mevcuttur. İç mekânın, kuzey-güney doğrultusunda uzanan iki paye dizisiyle üç sahna ayrıldığı ve sahınların boydan boya beşik tonozlarla kapatıldığı anlaşılmaktadır. Kapalı bölüm yıkılıp tamamen taş ve toprakla dolduğu için nasıl bir düzenlemeye sahip olduğunu tam olarak bilemiyoruz. Fakat sahınları kapatan beşik tonozların beşer adet sivri takviye kemeriyle desteklenerek yanlarda duvarlara, ortada altışar adet sivri kemer yardımıyla iki sıradan oluşan toplam on (10) adet kare kesitli kesme taş payenin üzerine istinat ettiğini düşünmekteyiz. Ayrıca orta sahnın, yan sahınlardan daha yüksek tutulduğunu ve iç mekânın aydınlığının batı duvarının üst kısmında açılan altı (6) adet mazgal pencereyle sağlandığını düşünmekteyiz.
Han önemli ölçüde yıkıldığı için nasıl bir bezemeye sahip olduğunu bilemiyoruz.
[1] Emîr Kamereddin, Selçuklu kaynaklarında dirayetli bir devlet adamı olarak geçmektedir. Emîr Kamereddin Bey’in Nurhak’taki hanın dışında, Doğanşehir-Adıyaman arasında ve Ulukışla sınırları içerisinde yer alan Kamereddin hanlarını da inşâ ettirdiği sanılmaktadır. Bkz. M.H. Yinanç,”Elbistan” mad.,İslâm Ansiklopedisi, s. 226; Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 345-346; İbni Bibi, a.g.e., s. 353.
[2] Özkarcı, a.g.e., II, s. 1112..
[3] Güner, a.g.e., s. 8; M.H. Yinanç, a.g.m., s. 226.