Han, Elbistan – Nurhak yolunun 400 m. kadar batı tarafında yer almakta ve her iki ilçeye mesafesi 20 km. dir. Günümüze az bir duvar parçası gelen hanın yapım tarihini bilmiyoruz, fakat Anadolu Selçukluları döneminde XIII. yüzyılın ikinci çeyreğinde yapıldığını düşünmekteyiz[1]. Kamereddin Hanı ile Elbistan arasında yer alan Zilli Han, Anadolu Selçukluları’nın önemli kervanyolunun üzerinde bulunmakta ve bu güzergâhta yer alan han zincirinin önemli bir halkasını oluşturmaktadır. 1540 yılı civarında ve 1563 yılında tanzim edilen Maraş tahrir defterlerinda yapının adı “Zillü Han” olarak geçmekte ve bu tarihlerde fonksiyonunu sürdürdüğü anlaşılmaktadır. Oldukça stratejik bir konuma sahip olan han, iki dağın arasındaki geçit bölgesine inşâ edilmiştir. Zamanla kervanyolu işlekliğini kaybedince han da fonksiyonunu kaybetmiş ve günümüze bazı duvar kalıntıları ile temel izleri gelmiştir. Hanın ne zaman yıkıldığını bilemiyoruz. Maalesef yapının taşları çevre köylerdeki evlerin inşaatında kullanılmıştır.
Yapı 1950’li yıllara kadar büyük ölçüde sağlam bir durumda iken, daha sonra yıkılmaya başlamış ve handan günümüze az bir duvar parçası gelmiştir.
Günümüze gelen kalıntılardan anlaşıldığına göre doğu-batı doğrultusunda yerleştirilen han, avlu ile kapalı kısımdan oluşmakta ve dıştan yaklaşık 15.50 x 50.00 m. ölçülerindedir. Yapının inşâsında kaba yonu ve moloz taş malzeme kullanılmıştır. Güney cephe duvarında üçgen biçiminde iki payandanın izleri belli olmaktadır. Hana girişin batı cepheden sağlandığı ve önce avluya girildiği, buradan da kapalı mekâna geçildiği anlaşılmaktadır. İçten yaklaşık 13.00 x 15.50 m. ölçülerindeki avlunun dış duvarlarının temel kalıntıları günümüze gelmiştir.
Kapalı bölümün, üç sahınlı barınak ile ön kısmında giriş mekânı ve yanlarda birer servis hacminden ibaret bir plân şemasına sahip olduğu anlaşılmaktadır. İç mekâna, batı cephenin ortalarında açılan kapıdan girildiği ve giriş hacminin iki tarafında simetrik olarak birer odadan ibaret ön mekâna yer verildiği kalıntılardan belli olmaktadır. Birer kapıyla giriş mekânına açılan bu odaların servis hacimleri olarak yapıldığı ve beşik tonozla kapatıldığı anlaşılmaktadır. Giriş mekânının batı duvarında açılan kapıdan, içten yaklaşık 13.00 x 25.00 m. boyutlarındaki ahır kısmına geçildiği ve bu bölümün ortada iki sıra taş paye dizisiyle üç sahna ayrıldığı tespit edilmiştir. Sahınların, sivri kemerler yardımıyla yanlarda duvarlara, ortada payelere istinat eden beşik tonozlarla kapatıldığını ve bu bölümde yolcuların kaldığı anlaşılmaktadır.
[1] Ziya Güner, Elbistan, İstanbul, 1936, s. 8; M.Kemâl Özergin, “Anadolu Selçuklu Kervansarayları”, İ.Ü.E.F. Tarih Dergisi, XV/20 (1965), s.164; Yinanç – Elibüyük, a.g.e., II, s. 511, 585; İbrahim Solak, Kanûni Döneminde Elbistan Kazası, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Konya, 1996, s. 169; Özkarcı, a.g.e., II s. 1121