Site icon Teketek Haber

OTOMOTİVDE DÜNYA DEVİ OLMAYI HAYAL EDİYORUZ

2002’de ihracatın yüzde 50’sinin düşük teknolojili ürünlerden oluştuğunu aktaran Varank, geçen sene itibarıyla bu oranın yüzde 32’ye gerilediğine dikkati çekti.

Türkiye’nin 16 yılda sadece ürettiği mal çeşidini değil, aynı zamanda bu ürünlerin teknoloji yoğunluğunu da artırmayı başardığını belirten Bakan Varank, “Yeni kabiliyetler, yeni üretim yöntemleri keşfetti. Keşfettiği bu yetenekleri dış piyasalara rekabetçi bir şekilde pazarladı. Artık hedefimiz yüksek teknolojiye geçişi doğru bir metotla sağlamak. Bunun için kamunun koyduğu vizyonu başarıyla yürütecek, dinamik, yenilikçi ve rekabetçi bir özel sektör kilit önem taşıyor.” diye konuştu.

Varank, bu bağlamda Türkiye’de sanayinin lokomotifi otomotiv sektörününü ayrıcalıklı bir yere koydukların vurgulayarak, “Türkiye, sizlerin eşsiz katkıları sayesinde güçlü bir üretim ekosistemi oluşturdu. Sadece ana sanayi ile değil, yan sanayiyle de önemli bir atılıma imza attınız. Ekonomide de kullandığımız ‘çarpan’ kavramının hakkını sonuna kadar verdiniz, ürettiniz, istihdam oluşturdunuz, ihraç ettiniz, değer kattınız. Ar-Ge yatırımları, etkin kalite yönetimi ve esnek üretim yöntemleri sayesinde küresel rekabette güçlü kaldınız.” ifadelerini kullandı.

“Yeni teknolojilerle üretim, kendini yüksek ihracat geliri olarak gösterdi”

Sektöre ilişkin bazı istatistikleri paylaşan Varank, “Geçtiğimiz sene otomotiv ana ve yan sanayi ihracatı adet bazında çok az azalsa da değer bazında yüzde 11 artarak 32,2 milyar dolarla Cumhuriyet tarihi rekorunu kırdı. Yeni teknolojilerle üretim, kendini yüksek ihracat geliri olarak gösterdi. Bu performans 2002’ye göre 10 katlık bir artışa tekabül ediyor. Ayrıca, geçen sene verdiğiniz 13 milyar dolarlık dış ticaret fazlasıyla, cari açığın azalmasına da katkıda bulundunuz.” dedi.

Bakan Varank, değişim ve dönüşüme uyum sağlamak için Ar-Ge önderliğinde büyümenin kritik öneme sahip olduğunu ifade ederek, otomotiv sektöründe bakanlıkça desteklenen 159 Ar-Ge ve Tasarım Merkezi bulunduğunu ve 5 binin üzerinde personelin buralarda istihdam edildiğini dile getirdi.

“28 milyar liralık yatırımı destekledik”

Bu merkezlerin birçok başarı hikayelerine ev sahipliği yaptığını ve yapmaya da devam edeceğini belirten Varank, şunları söyledi:

“Somut örnekler vermek istiyorum, inşallah reklama girmez. Yeni Megane Sedan, Tüm Dünyaya Bursa’dan mottosuyla Oyak-Renault fabrikamızda üretilip dün-yarın pek çok noktasına ihraç edilen bir otomobil oldu. Ford Türkiye dünyanın en büyük kamyon pazarı olan Çin’de motor üretimi için lisans anlaşması imzaladı. Hexagon Mühendislik firması New York taksi yarışmasında finale kaldı. Bu ve benzeri başarılar küresel piyasalarda tercih edilmemizde oldukça etkili oldu. Dolayısıyla otomotiv sanayimiz Ar-Ge’ye verdiği önemi artırarak gelecek teknolojilere hazırlıklarını devam ettirmeli. Biz Bakanlık olarak her türlü desteği vermeye hazırız, yanınızdayız.”

Otomotiv yatırımları için oldukça cazip bir yatırım teşvik sisteminin de bulunduğunu anlatan Varank, “5 senede sektöre verdiğimiz 715 yatırım teşvik belgesiyle, 28 milyar lira tutarında toplam yatırımı destekledik ve 28 bin kişilik yeni istihdama katkı sağladık. Bu yatırımların yüzde 68’ini yabancı sermayeli firmalar gerçekleştirdi. Yine Proje Bazlı Teşvik Sistemimiz de otomotiv sanayinin hizmetinde oldu. Renault ve Bosch bu desteğin kullanıcılarından. Önümüzdeki dönemde sektördeki diğer önemli aktörlerin bu gibi öncü yatırımlarla otomotiv endüstrisini daha ileri taşımasını arzu ediyoruz.” dedi.

“Otomotivde elektrik enerjisine doğru kuvvetli bir yönelim söz konusu”

Bakan Varank, bakanlık bünyesinde sektöre yönelik sürdürülen bazı çalışmalara da değindi.

“Motorlu Araçlar Teknik Komitesi” (MARTEK) üzerinden sektörle sürekli iletişim halinde olduklarını ve birlikte çözüm yolları geliştirmeyi çok önemsediklerini dile getiren Varank, “Bu bağlamda Otonom Araçlar Alt Komitesini yeni kurduk, bu alan önemli bir gelişme potansiyeli taşıyor. Yine sektör temsilcileri ve ilgili kamu/kurum kuruluşlarıyla 6 aylık dönemlerle bir araya geliyor, gelişmeleri birlikte izliyor ve değerlendiriyoruz.” şeklinde konuştu.

Otomotiv sektörünün ülke ekonomisine katkısını daha da artırmayı hedeflediklerine dikkati çeken Bakan Varank, “Tabii, diğer birçok sektörde olduğu gibi bu sektörde de teknoloji alanında yaşanan büyük değişimler mevcut paradigmaları derinden etkiliyor. Enerji ve motor teknolojilerindeki kırılmalar, tüketici beklentilerindeki değişimler bu büyük ve geleneksel endüstriyi bir aks değişikliğine zorluyor. Elbette biliyorsunuz otomotivde elektrik enerjisi kullanımına doğru kuvvetli bir yönelim söz konusu. Bu alanda öncü olmayı hedefleyen yeni girişimlerin yanında, mevcut büyük oyuncular da birbiri ardına bu piyasaya için stratejiler geliştiriyor, yatırım planları yayınlıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

“Başarılı bir dünya devi ortaya çıkarmayı hayal ediyoruz”

Tüm beklentilerin 2030’lu yıllara gelindiğinde elektrikli araçların, sektörü yeniden tasarlamış olacağına işaret ettiğini ifade eden Varank, şunları kaydetti:

“Bizim ve sizlerin sektör olarak bu gelişime ayak uydurmamız gerekiyor. Biz bu paradigma değişimlerini ülkemiz için bir fırsat olarak görüyoruz. Milli Teknoloji Hamlesinin temel motivasyonu, her alanda yaşanan bu dönüşümde ortaya çıkan fırsatları en iyi şekilde değerlendirebilmek. Otomotivde atacağımız doğru adımlarla, gelecekte çok daha büyük bir endüstri haline gelebileceğimize inanıyorum. Burada, en öncelikli hedeflerimizin başında hiç şüphesiz Türkiye’nin yerli otomobilini üretmek olacak.

5 özel sektör firmamızın oluşturduğu Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu ile önemli bir adım atmış olduk. Türkiye’nin yetkinliklerini kullanan ve teknoloji kapasitesini geliştiren bir iş modeliyle inşallah başarılı bir dünya devi ortaya çıkarmayı hayal ediyoruz. Yerli otomobil Üst Yöneticisi (CEO) Gürcan Bey de bugün aramızda. Sanırım bakanlık koltuğuna oturduğumdan beri en fazla kimle toplantı yaptınız derseniz, Gürcan Bey’i ilk beş arasında sayabilirim. Sürekli bir araya geliyoruz. Bu konuyu biz de yakından takip ediyoruz.”

Sektöre bakışımız elbette bundan ibaret değil. Sadece bir firmayla bu atılımı sağlamak elbette mümkün değil. Hali hazırdaki yerli üretim kabiliyetlerimizi, beşeri sermayemizi ve rekabetçiliğimizi elektrikli araç teknolojilerine göre hızlıca geliştirmemiz gerekiyor.”

Bakan Varank, sektörün gelişimi için yasal düzenlemeleri, destek mekanizmaları altyapı yatırımları, yeni nesil kullanıcı beklentilerini karşılayacak mobilite uygulamaları gibi hususları içeren kapsamlı bir bakış açısına sahip olduklarına dikkati çekerek, “Şarj altyapısına yapılacak yatırımlar, sensör teknolojileri, yapay zeka, otonom sürüş teknolojileri, büyük veri yönetimi, sistem yazılımları ve kullanıcı uygulamaları alanlarına öncelikli olarak odaklanacağız.” dedi.

Varank, gelişen yeni teknolojilerle birlikte, artık uluslararası otomotiv mevzuatını izleyen ve uygulayan bir ülke değil, teknik mevzuata yön veren ülkeler arasında yer almayı amaçladığını belirterek, şunları söyledi:”Gelişen yeni teknolojilerle birlikte, artık uluslararası otomotiv mevzuatını izleyen ve uygulayan bir ülke değil, teknik mevzuata yön veren ülkeler arasında yer almak istiyoruz. Bugüne kadar yaptığımız uyumlaştırma çalışmaları kapsamında 335 mevzuat yayımladık, 1400 sayfa mevzuatın yayımlanmasına yönelik çalışmalarımız da devam ediyor. Mevzuat uyumlaştırma sürecinde Otomotiv sektörümüzle iş birliğinin artarak geliştirilmesi için gayret sarfediyoruz. Uygulama takvimlerinde sık sık gündeme getirilen erteleme taleplerinin, Gümrük Birliği anlaşmasından doğan yükümlülükleri uygulamada istekli olmadığımız algısına zemin hazırladığını düşünüyoruz. Ertelemeler, ülkemize güvenerek yatırım yapan ya da yeni yatırım yapmayı düşünen yatırımcılar nezdinde güvenilirlik algımızı zedeliyor. Ayrıca bu talepler, bakanlığımıza getirdiği ilave iş yüküyle sektöre yönelik yeni hizmet üretim kabiliyetimizi de olumsuz etkiliyor.”

“2018’de 13 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım girişi oldu”

Yatırımda, üretimde ve kalkınmada temel önceliklerin güven, öngörülebilirlik ve istikrar olduğunu belirten Varank, 17 yılda Türkiye ekonomisini sektöründe de katkısıyla 3 buçuk kat büyüttüklerini ve bunu güven ve istikrarı koruyarak başardıklarını kaydetti.

Bu 17 yılın kolay geçmediğini ve birçok zorluklarla ve engellemelerle karşılaşıldığını vurgulayan Varank, “Tüm bu engellemeleri Sayın Cumhurbaşkanımızın kararlı duruşuyla, milletimizin desteğiyle aştık. Şu son dönemde ekonomide yaşadığımız sıkıntıyı da çok şükür aşıyoruz. Ağustos ayında yaşadığımız dış şoktan sonra, hızla to-parlanma yoluna girdik. Üretimin öncü göstergelerinde olumlu gelişmeler var. Reel kesimde ve ekonominin genelinde güven artıyor. Yabancı yatırımcıların da güveni artıyor. 2018’de 13 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım girişi oldu. Yani bir önceki seneye göre yüzde 13’lük bir artış gerçekleşti.” dedi.

Bakan Varank, artık sırada yerlileştirmenin olduğunu ve yerli ve milli üretimin payını sanayinin tüm alt sektörlerinde artırmayı hedeflediklerini dile getirdi.

Ancak bu sayede tam bağımsız bir ekonomiye sahip olunabilineceğini ve kur hareket-lerinin ekonomiye etkisinin en aza indirilebileceğini belirten Varank, şunları söyledi: “Yerlileşme alanında çok boyutlu bir yaklaşımımız var. İlk boyut, yakında açıklayacağımız Yerlileştirme Ürün Programı. Bu programla destek ve teşviklerimizi uçtan uça ve sonuç odaklı şekilde tasarlayacağız. İkinci boyut, kamuda yerli malı alımının daha güçlü teşvik edilmesi. Son boyut, büyük ölçekli entegre yatırımlar boyutu.
Ceyhan Endüstri Bölgesi gibi vizyoner projelerle cari açık verdiğimiz petrokimya benzeri hammadde ihtiyaçlarımız için yerli üretim üsleri oluşturmayı hedefliyoruz. Tabii yerli katma değeri artırmak için hem sizlerin hem de tüketicilerin farkındalığı yüksek olmalı. Bu bir takım oyunu. Şuna yürekten inanıyorum; ülkemizin ihtiyacı olan bu yapısal dönüşümü inşallah hep birlikte başaracağız.”

31 Mart yerel seçimlerine de değinen Varank sözlerini şöyle tamamladı:”Şuna yürekten inanıyorum; ülkemizin ihtiyacı olan bu yapısal dönüşümü inşallah hep birlikte başaracağız. İşte 31 Mart yerel seçimleri bu yolda son viraj. 31 Mart sonrasında, ihtiyacımız olan yapısal reformalara odaklanabileceğimiz, katma değerli üretimle yeni bir başarı hikayesi yazabileceğimiz, Türkiye’nin seçimsiz geçireceği bir 4 buçuk yılı olacak. Aslında bu manada 31 Mart sadece bir yerel seçim değil, ülkemizin üretme ve büyüme yolculuğunda kesintisiz bir icraat döneminin başlangıcı olarak da değerlendirilebilir. İnşallah milletimizin desteğiyle bu son virajı da sıkıntısız atlatıp, güven ve istikrarın korunduğu, yatırımların hızlandığı bir döneme gireceğiz. Sizlerin de seçimleri düşünürken bunu akılda tutarak hareket etmeniz en büyük temennimiz.”

 

 

This website uses cookies.

This website uses cookies.

Exit mobile version