İsmail Erdem: “Yaprak oymada ‘bir gün yarısı, ertesi gün kalanını çalışayım’ diye bir şey yok. Oturduğunuz zaman o desen oyulana kadar yaprağın başından kalkmamanız lazım. Hiç kalkmadan 20 saat oturduğum çalışmalar mevcut”
Adana’da üniversite yıllarından itibaren sanatla ilgilenen İsmail Erdem, çeşitli ağaç ve bitkilere ait kuru yaprakların üzerine hat yazıları, hayvan figürleri ve çeşitli motifler işleyerek onları birer sanat eserine dönüştürüyor.
Bir kamu kurumunda çalışan kimya mühendisi İsmail Erdem, küçük yaştan itibaren resimle ilgilenmeye başladı. Üniversite yıllarına kadar pastel ve kara kalem resimler yapan Erdem, yüksek öğretim sırasında tezhip, seramik, hat ve geleneksel Türk el sanatları kurslarına katılarak bir süre kağıt, ahşap ve metal oymacılığı yaptı.
Öğrenci yurdunda kalırken merdivenlere dökülen yapraklardan esinlenerek bu yapraklara desen çizip, oyma fikri aklına gelen Erdem, mezuniyetinin ardından yaprak oymacılığı üzerine yoğunlaştı.
Özellikle kauçuk, taflan, difenbahya gibi bitkilerin yapraklarını özel muamelelerle kurutup, üzerine yine farklı yöntemlerle aktardığı desenleri kretuar bıçağı yardımıyla işleyen Erdem, bıçakla oyma sırasında yaprağın nem kaybedip şeklinin bozulmaması için kimi zaman saatlerce eserin başından kalkmadan çalışıyor.
Erdem yaptığı açıklamada, üniversite yıllarında el sanatlarıyla ilgilenirken kağıtlara desenler çizip kestiğini ve oyduğunu belirterek, farkında olmadan katı sanatını yaptığını söyledi.
Üniversite yıllarında yapraklardan etkilenerek yaprak oyma fikrine kapıldığını anlatan Erdem, şöyle konuştu:”Biz ders çalışırken yurtta, aralarda merdiven sahanlığına çıkardık. Sahanlığa da kavak yaprakları dökülürdü. Onları elime alır, delik deler, şekiller verirdim. Yaprak oyma sanatına ilk orada başladım. Tabi o sıra ara verdim ama bu katı sanatı ve metal, sedef oymada ilerledikçe daha değişik daha farklı, daha iyi ne yapabilirim düşüncesiyle tekrar yaprak sanatına döndüm, bu sanat dalında oyma eserler ürettim.”
Yapraklar özenle seçilip işleniyor
Erdem, yaprak oymanın zor ve meşakkatli bir iş olduğunu ifade etti.Bu konuyla Türkiye’de ilgilenen pek kimse olmaması nedeniyle kendi bulduğu teknik ve tecrübelerle sanatını geliştirdiğini vurgulayan Erdem, “Yaprak, oyulmadan önce bir kıvama kadar kurutuluyor. Kuruduktan sonra desen yaprağa aktarılıyor. Daha sonra desendeki negatif olarak belirlenmiş oyulacak kısımlar oyularak, obje ortaya çıkıyor.” dedi.
Erdem, yaprak oymada kullanılacak yaprağın, oyulacak kısmı tutabilmesi için özellikle lifli yaprakları tercih ettiğini belirterek, şunları kaydetti:”Daha çok Arap harflerini ve bizim Türklere ait olan, öz benliklerinden gelen geleneksel Türk sanatlarına ait olan motifleri kullanıyorum. Bu motiflerden ayrıca esinlenerek ortaya koyduğum desenleri de oymaktayım. Geleneksel veya modern tarzda da insanların çektiği güzel fotoğrafları oyuyorum. Tabi bu iş çok zor ve meşakkatli. Yaprağı oyduğun zaman desen bitene kadar yerinden kalkmamak lazım çünkü kestiğiniz taraf ısı çektiği için nem kaybı oluyor, o kısımda yaprak büzülüp şekil kaybedebiliyor. Yaprak oymada ‘bir gün yarısı, ertesi gün kalanını çalışayım’ diye bir şey yok. Oturduğunuz zaman o desen oyulana kadar yaprağın başından kalkmamanız lazım. Hiç kalkmadan 20 saat oturduğum çalışmalar mevcut.”
Yaprağın yaşam döngüsü farklılaşıyor
Erdem, yaprakların doğada döküldükten sonra çürüyüp yeniden yaşama katkı verdiğine dikkati çekti.
Kendi sanatında ise yaprağın normal döngüsünün değiştiğine değinen Erdem, “Şu yaprağa baktığımızda tefekkür etmemek elde değil. Bu yaprağın kuruması bu kıvama gelmesi…Yaprak ağaçtan düşüyor bu da Allah’ın bir hikmeti. Bir yaprağın ağaçta durmasına neler vesile olur? O yaprağın dalında yeşermesinde, yere düşmesinde ne etkili olur, tüm bunları insan düşünüyor. Biz de Allah’ın yarattığı bu yaprağı alıyoruz Allah’ın kelamını, yarattığı başka şeyleri üzerine işlemiş oluyoruz.” diye konuştu.