Şânîzâde’nin Vehbî’ye ait eserleri tanıtımı
Divan şairlerinin hayatı ve eserleri konusunda sadece şuara tezkireleri, eş-Şakāiku’n-Nu‘mâniye tercüme ve zeyilleri, vefeyâtnameler gibi biyografik, bibliyografik eserlerde değil, Osmanlı tarihlerinde de az- çok bilgi bulunabilmektedir. İşte Sünbülzâde Vehbî’nin hayatı hakkında, denebilir ki on sekizinci ve on dokuzuncu asır şuara tezkirelerindeki malûmattan daha çok bilgiyi, on dokuzuncu asırda yazılmış iki Osmanlı tarihinden edinmekteyiz: Şânîzâde Atâullah Efendi (ö. 1242/1826), Âsım Târîhine zeyl olarak yazdığı tarihinde, Sünbülzâde Vehbî’nin H. 1224/ M. 1809’da vefatı dolayısıyla hayatı ve şahsiyetine dair uzunca bilgi verir; bu biyografinin sonunda eserlerinin adlarını sayarak gördüğü rağbeti belirtir. Yine on dokuzuncu asrın meşhur tarihçi ve devlet adamlarından Ahmed Cevdet Paşa (1238-1312/1822-1895) da tarihinde, 1224/1809 yılındaki “Ba‘z-ı Vefeyât” arasında Sünbülzâde Vehbî’nin hayatı, vefatı ve eserlerinden bahseder.[1] Cevdet Paşa, şairin hayatını, şahsiyetini anlatırken olduğu gibi, eserlerini sayarken de Şânîzâde Târîhi’nden faydalanmıştır. Bundan dolayı biz sadece Şânîzâde Târîhi’nden Vehbî’nin eserleri hakkındaki cümleyi nakletmekle yetineceğiz. Şânîzâde Atâullah Efendi’nin Vehbî’den bahsetmesinin sebebi, tarihinde 1225-1236 (1808-1820) yılları arasındaki vak’aları anlatması, hâcegânlık, elçilik gibi bazı mühim memuriyetlerde de bulunan meşhur şairin bu zaman dilimi içinde vefat etmesidir.
Şânîzâde, adıyla anılan tarihinde Vehbî Efendi’nin maceralı hayatını, zevk u safaya düşkün yaşayış tarzını hikâye ettikten sonra, Nuhbe-i Vehbî dışındaki eserlerini şöyle sayar: “Müdevven dîvân-ı eş‘âr ve münşeâtı, husûsâ manzûme-i Şâhidî’ye nazîre Tuhfe-i Vehbî nâm te’lîfi ve Hayriyye-i Nâbî’ye nazîre Lûtfiyyesi ve Şevkengîz nâm eseri ve sâir eserleri cümle indinde mu‘teber ve birer yâdigâr-ı makbûl ve bergüzâr-ı müftehardır.”[2]
[Kitap hâline getirilmiş şiirler divanı, Münşeâtı (hususî ve resmî mektupları), hele Şâhidî’nin manzumesine benzer biçimde yazdığı Tuhfe-i Vehbî adlı telifi, Nâbî’nin Hayriyye’sine nazire Lûtfiyyesi, Şevkengîz ismindeki eseri ve diğer eserleri, herkesin yanında itibarlı, beğenilen birer yadigâr ve iftihar edilen şanlı armağandır.]
[1]Ahmed Cevdet, Târîh-i Cevdet, Matbaa-i Âmire, İstanbul 1292/1875, c. 9, s. 124-126.
[2] Şânîzâde Târîhi, İstanbul 1290/ 1873, 1. cilt, s. 199.