Site icon Teketek Haber

SELÇUKLU DÖNEMİ SANATININ GÜNÜMÜZ KAHRAMANMARAŞ AHŞAP ESERLERİNE YANSIMALARI

SELÇUKLU DÖNEMİ SANATININ GÜNÜMÜZ KAHRAMANMARAŞ AHŞAP ESERLERİNE YANSIMALARI

  1. Gonca YAYAN[1]
    Rüveyda GÜMÜŞSOY[2]

GİRİŞ

Ağaç ve Ahşap kelimelerinin köküne bakıldığında: Türkçede ağmak yani yükselmek manasına gelen kelime “ağaç” olarak kullanılmıştır. Ahşap kelimesinin kökü ise “haşep olup” Arapçadan gelmektedir. Herhangi bir imalat amacıyla ağaçtan kesilmiş muntazam biçimde malzeme anlamına gelmektedir. Türkçe’de ise yakılmak için kesilen ağaçlara, ateş anlamına gelen “od” dan “odun” denilmiştir. Ahşap Fransızca da “bois”, Almancada “holz” kelimeleriyle ifade edilmektedir.[3]Ağaç işçiliğinin, yapılan araştırma ve kazılar sonucuna göre, ahşap eserlerin, kaynağının çok eskilere dayandığını göstermektedir. Özellikle Orta Asya’da Pazarlık kurganında yapılan araştırmalardan ağaç işçiliğinin çok eski bir geçmişi olduğunu göstermektedir.[4]

Türkler, Orta Asya’daki ilk yerleşimlerinden başlayarak ahşabı hayatlarının her evresinde uygulamışlar ve  göçebe hayattan yerleşik düzene geçtikten sonra da ahşapla ilgili kalıcı eserleri vermeye devam etmişlerdir. Evliya çelebinin seyahatnamesinde Anadolu’nun ormanlar denizi olduğundan söz etmektedir.[5] Anadolu’da Ahşap oyma sanatı, Selçuklularla gelişmiş ve “orijinal” bir üslup yaratılmıştır. Bu dönem ahşap işçiliğinde özellikle bozkır göçerlerinin İslam öncesi sanatında da karakteristik olan bir eğik kesik tekniğinin belirlediği soyut bir ahşap oyma üslubu gelişmiştir. Beylikler döneminde de aynı gelenek sürdürülerek önemli eserler verilmeye devam edilmiştir. Selçuklulardan günümüze gelen nadide eserler, özellikleri açısından ilgi çekmektedir. Bu eserlerin bir kısmı bu dönemin beğenisini yansıtmakla beraber aynı zamanda Asya gelenekleri ile doğu kültüründen batı kültürüne geçişini göstermektedir. Bitkisel ve geometrik bezemelerle süslenmiş olan bazı eserlerde; yeni kabul edilen İslam dininin etkisiyle gelişen yumuşak bir üslubu da içermektedir.[6] Böylece Selçuklular, ahşaba, cami minberlerinde, kapı ve pencere kanatlarında, sandukalar, Kur’an mahfazaları ve rahleler gibi pek çok alanda bu sanatın özellikleri kullanarak imzalarını atmışlardır.[7]

Anadolu Selçukluları ahşapta daha çok oyma ve kündekâri (çatma, geçme) tekniklerini kullanmışlardır. Yaygın olarak kullanılan oyma tekniğinde motifler, ağaç yüzeyi oyularak kabartma halinde ortaya çıkarılmıştır. Oyma; kâğıt, karton, ağaç, metal, taş ve mermer gibi maddeler üzerine çizilen birde senin özel kesici aletlerle biçimlendirilmesidir.[8] Ayrıca oyma tekniğinin işleniş biçimlerine göre; düz satıhlı derin oyma, yuvarlak satıhlı derin oyma çift katlı kabartma oyma gibi isimlerle adlandırılmışlardır. Motiflerin arasının oyularak desenin ortaya çıkartıldığı oyma ya da kabartma tekniğinde; işlenen motiflerin yüzeyi düz bırakılırsa buna düz satıhlı derin oyma, yuvarlatılırsa yuvarlak satıhlı derin oyma denilmiştir. Günümüzde Kahramanmaraş da oyma tekniği kapı pencere kanadı, rahle, minber mihrap, kürsü ve sandukalarda kullanılmaktadır.

Anadolu Selçuklu sanatlarından bu güne kadar gelebilmiş eserler içinde daha çok cami ve mescitlere ait minberler, rahleler, pencere ve kapı kanatlarını sayılabilir. Çeşitli tekniklerin uygulandığı bu ahşap eserlerde, özellikle ceviz, elma, armut, sedir, abanoz ve gül ağaçları özellikle Kahramanmaraş da oymacılıkta şimşir, meşe, ıhlamur ve özellikle ceviz gibi işlemeye elverişli ağaçların kurutulmuş keresteleri kullanılmaktadır.[9] Oyma eşyaların üretiminde %80’ninde ceviz ağacı kullanılırken, yapılacak olan ahşap eserin özelliğine göre, kavak, gürgen çam gibi ağaçlarda kullanılmaktadır.[10] (Resim 1)

Resim 1: Beşik -Oymalı Köşk Ceviz Oymacılık İmalat

Selçuklulardan günümüze kalan ahşap eserlerde geometrik desenlerin yanı sıra bitkisel motifler, yazı ve çok az olarak da figür kullanılmıştır. Çiçek, nebat ve hayvan şekillerinden stilize edilerek meydana getirilen geleneksel motifler mobilya ve süs eşyaları üzerine işlenmektedir. Çeyiz sandığı, rahle, gazetelik, şifreli ziynet kutusu,  aynalık, isimlik, tepsi, tavla, salon sehpası, televizyon sehpası, camekân, dolap, vitrin, şamdan, sandalye, minber, vaaz kürsüleri vb. ürünler üretilmekte, yurtiçi ve yurt dışına satışı gerçekleştirilmektedir. Günümüzde özellikle camilerin iç mekânlarının döşeme ve kaplamalarında oymacılık ürünleri kullanılmaktadır.[11]

Bitkisel motiflerde dinamik çizgilerden oluşan kıvrık dallar bezemelerin esasını oluşturmuştur. Art arda geniş bir kullanım alanı olan bu bitkisel motiflerdeki kabartmalarda üzüm salkımları ve yaprakları, narçiçeği ve meyvesi, lale, gül, karanfil çiçekleri ve stilize edilmiş Rumiler (hayvan şekillerinden kaynaklanan motifler) Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemi kabartmalarında gelenekselleşmiş, sıklıkla kullanılmıştır. Bunların anlatımlarında simetriler, tekrarlar ve sitilizasyon hâkim olmuştur.[12]

Kompozisyonlarda yer alan hayvan figürleri ise Osmanlıda çok az, kullanılırken, Selçuklular tarafından sıkça kullanılmıştır. (Resim 2) Çift başlı kartal ve pars simgesi Selçuklu sultanını simgelediği için önemli görülmüştür. Kartalın koruyucu ruh ve hukukun sembolü olduğu, parsın ise kuvvet ve kudret sembolü olarak hükümdarların gücünü sembolize ettiğine inanılmıştır.[13] Kaynaklara göre Anadolu Parsı’nın Anadolu’da varlığı çok eskilere dayanmaktadır. Konya Çatalhöyük‘te bulunan yaklaşık 9.000 yıllık duvar resimlerindeki Ana Tanrıça heykelindeki parsların, bize Anadolu Parsı’nın  9.000 yıldır Anadolu’da yaşadığını gösteren arkeolojik bulgulardır. (Resim 3)

Resim 2:Çift Başlı Kartal ( H. Malik Semerci) Resim 3:Ana Tanrıça Heykelindeki Parslar ve Sikke Üzerinde Anadolu Parsı

Bolluk ve bereketin simgesi kabul edilen Ana Tanrıça fikri yine ilk kez Neolitik (Cilalı Taş) Dönemde ortaya çıkmıştır. Hayvanların hâkimi olduğu düşünülen ve bilinen en eski tanrı tasviri olduğu kabul edilen bu Ana Tanrıça’ oturduğu tahtın, iki yanında iki leopar(pars) tarafından korunmaktadır. Buradan anlaşılabileceği üzere, parslar(leopar) Küçük Asya ya da diğer adıyla Ön Asya coğrafyasında en eski dönemlerden beri saygın bir yere sahiptirler. Pars motifi,ayrıca Anadolu Selçuklu döneminde paralarda ve mimari yapılarda da kullanılmıştır. Anadolu Selçuklu Kağanı İkinci  Gıyaseddin Keyhüsrev dönemine ait sikkelerin üzerinde pars resimleri vardır.

Anadolu Selçuklu ahşap eserlerinde İnsan ve hayvan motiflerine çok az rastlanmakla beraber kullanılan eserlerde farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Ortada güneş motifi ve sarmalar içersinde yer alan hayvan motifleri günümüzde de Kahramanmaraş ahşap eserlerinde karşımıza çıkmaktadır. (Resim 4 )

Resim3: Kahramanmaraş Pars Motifli Telefonluk, (Hacer Arıkan 2009 )- Pras Motifli Kahramanmaraş Çeyiz Sandığı (Fatih Bayraktar)

 

Anadolu Selçuklu ahşap eserlerinde yer alan kompozisyonlarda, geometrik şekillerden meydana gelen üçgen, yıldız, altıgen, sekizgen gibi bölümlerin, madalyonların içine ve dış köşe boşluklara oyma tekniği ile genellikle bitkisel motifler işlenmiştir.[14] Bunlar arasında rumi, palmet, hatai, kıvrık dal, şakayık ve beş yapraklı çiçekler ve rozetler en çok kullanılan motiflerdir.  Bordürlerde birbirinin içinden çıkan sarmal yapraklar ve birbirini takip eden çiçekler sıklıkla ahşap eserlerde kullanılmıştır. Yapraklar ve çiçekler düz bir şekilde kullanıldığı gibi, ters şekilde yerleştirilerek kullanılmıştır. Ayrıca birbirine bağlanmadan tek tek yerleştirilen çiçek ve yaprak motifleri de bu kompozisyonlarda yer almıştır. Günümüzde de bu motifler çok sık olarak Kahramanmaraş ahşap eserlerinde de görülmektedir.(Resim 4-5)

Resim 4: Rumi Motifli Örneği (Birgi Ulu Cami Minberi) Resim 5: Kahramanmaraş Çeyiz Sandıkları Rumi Motifli (Erdemler sandık)

 

Orta Asya Şaman kaynaklarına göre hayat ağacı dünyanın merkezi ve bu merkezden çıkan eksenidir. Yer altıyla gökyüzü arasındaki seyahatin bir merdivenidir. Bolluk ve bereketin sembolü olarak da kullanılmaktadır. Hayat ağacı sembolü Anadolu Selçuklu ahşap eserlerinde ilginç bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Ahşap oyma sanatının en güzel örneklerinin yaşatıldığı Kahramanmaraş sandıklarında da Hayat ağacı sembolü çeşitli şekillerde stilize edilerek karşımıza çıkmaktadır.[15] (Resim 6)

Resim 6: Hayat Ağacı ve Kuş Motifli (Kapalıçarşı)

 

Anadolu Selçuklu Döneminde daha çok kündekari tekniği üzerinde durulmuş ve sedef, bağa ve fildişi gibi maddelerde bu teknik uygulanarak, çok özel örnekler sergilenmiştir.[16] Kündekari Farsça’dan dilimize geçmiş, asıl hali kendekâri olan bir kelimedir. Fakat  İran’da   bu kelime “mütenebihe” Araplarda ise “ta’şik” adıyla anılmaktadır. “Kündekari” kelimesini sadece Türkler kullanmaktadır.[17] Kündekari, birbirine geçme sistemiyle, küçük ve düzgün geometrik ahşap parçalarıyla yapı elemanlarının yüzeyinde yapılan ahşap süsleme tekniğidir.[18] (Resim7-8) Günümüzde Kahramanmaraş da Kündekari tekniği: mimberlerin yan aynalıkların da ve kapılarda kullanılmaktadır.

Resim 7: Kahramanmaraş Mihrap Örneği ( Gülalçı Ahşap Oyma)- Selçuklu Dönemi Yıldız Deseni Örneği

Resim 8: Kündekari Örneği

Kahramanmaraş’ın zanaat literatür taraması yapıldığında ve ilgili kaynaklar irdelendiğinde ahşap çeşitliliğinin ortama özgü olduğu bilinen bir gerçektir. Kahramanmaraş bölgesinde yüzü aşan zanaat ve sanat erbabı usta bu topraklara şekil vermiş, estetik duyguları geliştirmiş, keyif veren ahşap sanatı üzerine yoğunlaşmışlardır. Doğanın Kahramanmaraş coğrafyasına sunduğu ağaç ürünleri sayesinde ortaya çıkan ahşap sanatı günlük kullanım eşyalarında da yaygın kullanılan sanat olmuştur.[19]

 

SONUÇ:

Bir ucu orta Asya ya diğer ucu Anadolu’ya kadar uzanan coğrafyada yaşamış olan insan toplulukları, Anadolu Selçuklularının kültürel özelliklerini; günümüz Kahramanmaraşlı ahşap ustaları kendi kültürlerinde yer alan etnik farklılıklarla harmanlayarak birleştirmişlerdir. Bu kültürel farklılıklar gelenek ve göreneklerle yaşam biçimleriyle kuşaktan kuşağa aktarılarak gelişmiş ve günümüze kadar gelmiştir. İnsanlar bazen bir taşın üzerinde bazen bir halıda bazende ahşapta çeşitli objelerle bu kültürel kimlikleri eserlerine taşımışlardır. Anadolu Selçuklularının kullandıkları sanat objeleri, kültür değerleri ve kimliklerinin büyük bir çoğunluğu, gerek yapısal gerekse işlevsel olarak hala Kahramanmaraş ahşap eserlerinde kullanılmaya devam edilmektedir. Sanatın biçim ve içeriği her ne kadar günümüz şartlarında değişmiş olsada insanların olay, olgu ve nesneleri sembolleştirme eğilimleri değişmemektedir. Geçmişle gelecek arasındaki kültür köprüsü hala devam etmektedir. Önemli bir ihracat kaynağımız olan ahşap sanatlarımızın geliştirilmesi ve yaşatılmasında ekolojik dengeler içerisinde tabiata da önem vererek korunmasına özen gösterilmelidir. Ayrıca bu ahşap sanatlarında usta çırak ilişkilerinin geliştirilerek her türlü devlet ve özel sektör desteğinin sağlanmasıdır.

 

KAYNAKÇA

Asarcıklı, M., (2002). Ahşap Süsleme Teknikleri&Projeler. Gazi kitabevi. Ankara.

Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, C.14, S.7275

Çetindaş, V.,(1998). Tarsus ve Köylerinden Ahşap Oyma Sandık Örnekleri. Dünden Bugüne I.Tarsus Sempozyumu. 25-26 Aralık (Berdan Tarih ve Kültür Varlıklarını Koruma vakfı yayınları).

Ersoy, A.  (1993). XV. Yüzyıl Osmanlı Ağaç İşçiliği. Marmara Üniversitesi Yayın no:509. Atatürk Eğitim Fak.,Yayın no:14. İstanbul.

İslam Ansiklopedisi. (1991). Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları. Cilt:3 Kitapzen. Ankara.

Kerametli, C., (1962). Osmanlı Devri Ağaç İşleri Tahta Oyma, Sedef, Bağa ve Fildişi Kakmalar. Türk Etnografya Dergisi. IV.

Okur, Ş., (2009). Gelenekten Geleceğe Bir Sanatçının Ahşap Yorumu. Ahşap Dergisi, http://www.ahsaponline.net/arsiv/dergi/25/ahs apyorumu_25_devam.htm.

Ozan, E., (2001). Yeni Bin Yılın Eşiğinde Kahramanmaraş’ın Sosyoekonomik Yapısı. Yaşar Ofset, Kahramanmaraş.

Özel, M., (1993). Geleneksel Türk El Sanatları. Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara.

Unutmaz, İ., Ahşap Eserler. Kayseri Etnografya Müzesi. s. 42.43

Yayan, G., ( 2014). Kahramanmaraş sandıklarında kullanılan Motif ve Sembollerin Dili. Kahramanmaraş Belediyesi. Öncü basımevi. Ankara

Yılmazoğlu, İ., (2014). Kahramanmaraş ve El Sanatları Cilt 2. Kahramanmaraş Büyükşehir belediyesi Hangar marka iletişim reklam hizmetleri yayıncılık Ltd. Şti Ankara.

Yücel, E., (1975). Selçuklu Ağaç İşçiliği. Sanat Dünyamız. Yıl 2. sayı 4. Mayıs ağaçlar.net (2005, Mayıs 24) , Geleneksel Türk Ahşap Yontu Sanatı,

 

 

 

 

 

 

 

 

[1] Yrd. Doç. Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Resim iş Öğretmenliği Bölümü, yayangonca@gmail.com.

[2] Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Resim iş Öğretmenliği Bölümü, rvydgmsy@gmail.com.

[3]İslam Ansiklopedisi. Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt: 3 Kitapzen. Ankara 1991: 181.

[4]Çetindaş,  263.

[5]Yılmazoğlu, 13.

[6] Yayan,  12.

[7] Özel, 42-43.

[8]Asarcıklı, M. Ahşap Süsleme Teknikleri&Projeler. Gazi kitabevi. Ankara. 2002: 30.

[9] Unutmaz,42.

[10] Ozan, 66.

[11] Ozan,  66.

[12] Kerametli, 12.

[13]Kerametli, 5.

[14]Ersoy,69.

[15] Yayan,  30-33.

[16] Yücel, 1977.

[17]Okur, Ş. (2009).Gelenekten Geleceğe Bir Sanatçının Ahşap Yorumu. Ahşap Dergisi,http://www.ahsaponline.net/arsiv/dergi/25/ahs apyorumu_25_devam.htm.

[18] Büyük Larousse Sözlük ve Ans., C.14: 7275.

[19] Yılmazoğlu, 13.

This website uses cookies.

This website uses cookies.

Exit mobile version