Site icon Teketek Haber

SELÇUKLU’DAN OSMANLI’YA DULKADİRLİ TÜRKMENLERİNİN YAYILDIKLARI COĞRAFYAYA GENEL BİR BAKIŞ

Dr. Arif SARI*

Türklerin, Orta Asya’dan kitleler halinde Anadolu yönünde göç etmeye başlamaları Selçuklu Devleti’nin tesisini de içeren bir süreçte gerçekleşti[1]. Önceleri Bizans sınırını tazyik altına alan Türkmenler, Malazgirt zaferini müteakip Anadolu içlerine girdiler hatta kısa sürede Ege sahillerine kadar ulaştılar. Moğol istilâsı ise çok daha büyük bir Türk dalgasını Anadolu içlerine kadar sürdü. Yeni yurtlarına “karıncalar ve çekirge sürüleri gibi” büyük kitleler halinde yayılan Türkmenler[2], sahip oldukları mâli varlıkları ve anayurtta yaşattıkları kültürleriyle Anadolu coğrafyasını doğudan batıya doldurdular. Özellikle Kastamonu, Bursa bölgesinden Menteşe yöresine kadar uzanan kuzey-güney yönlü bir hat üzerinde yerleşen Türklerin nüfus kesafetini Bizans kaynakları “Menderes havzası Türkmen çadırlarından görünmez olmuştu” diyerek tarif etmektedir[3].

Öte yandan Moğol istilâsı, daha XII. yüzyılda Sivas, Tokat, Amasya, Çorum, Kayseri, Bozok, Kırşehir, Çankırı ve Eskişehir’i içine alan Orta Anadolu bozkırlarını yurt tutmuş olan Türkleri de yerlerini terk etmek mecburiyetinde bıraktı. Anılan bölgedeki Türkler, evvela batı yönünde hareket ettilerse de Anadolu Selçuklu sultanları tarafından himâye edilmediler. Merkezi hükûmete karşı muhalefetleri ile meşhur olmaları ve Babaîlerin yanında olduklarının kabul edilmesi bu tutumun gerekçeleri arasında olmalıdır[4]. Bu kez yönlerini Anadolu’nun güneyine ve Kuzey Suriye’ye çeviren Türkmenler, Memlûkler tarafından kabul edildiler. Sultan Baybars, Türkmen aşiretlerine Gazze’den itibaren Antakya’dan Sis hudutlarına kadar uzanan Akdeniz sahilini yurtluk olarak verdi. Buradan Antep, Halep ve Trablus’u da kapsayacak şekilde geniş bir alana yayılmaya başlayan Türkmenlerin bir diğer kolu aynı dönemde Erzu­rum-Bingöl-Kars yaylaları ile Diyarbekir-Mardin-Urfa-Halep bölgesindeki kışlak alanlarını ele geçirdiler[5]. Dulkadirli Beyliği’nin kurucusu Karaca Bey de Memlûk sahasından çıkarak kuzeye akınlar düzenleyen Türkmen beylerindendi. O, İlhanlı hâkimiyetindeki Maraş-Elbistan havalisine hâkim olduktan sonra[6], Memlûk Sultanı Nasır’ın 1337 yılında kendisini “Türkmen Emiri” ilan etmesiyle beyliğinin de temellerini atmıştı[7]. Dulkadir Beyliği, 1515’te Alaüddevle Bey’in halliyle fiilen Osmanlı hâkimiyetine girinceye kadar varlığını sürdürdü. 1522 yılında son Dulkadirli Beyi olan Şehsuvaroğlu Ali Bey’in oğullarıyla birlikte öldürülmesiyle beylik tamamen tarih sahnesinden çekilmiş oldu[8]. Bundan sonra Osmanlı idaresine geçen beylik toprakları eski mâliklerine izâfeten Dulkadir veya merkezi olan Maraş’tan dolayı Maraş Vilâyeti adıyla eyalet haline getirilirken[9] beyliğin ahalisi de Dulkadirli Türkmenleri ismiyle anılmaya başlandı.

Dulkadirli Türkmenleri, Malazgirt savaşını müteakip Anadolu topraklarına giren ancak Moğol baskısı ile Memluk sahasına inen büyük Türkmen teşekkülünün parçalarındandır. XVI. yüzyıl başına ait tahrir defterlerinden Dulkadirlilerin Maraş ve Bozok havalisinde bulunan ana kütlesinin nüfus bakımından Osmanlı idaresi altındaki konargöçer teşekküllerin en büyüğü olduğu tespit olunmaktadır. Aynı zamanda Dulkadirliler kendilerinden ayrılan kollarla birlikte değerlendirildiğinde diğer konargöçerlere nisbetle çok geniş bir sahaya yayılmışlardır.

Dulkadirli Türkmenlerinin 1525 yılında yapılan ilk tahrîrine göre Dulkadirli Eyâleti, Maraş ve Bozok olmak üzere iki sancaktan mürekkepti. Maraş Sancağı merkez Maraş kazâsından başka Elbistan, Kars-ı Maraş (Kadirli) ve Zamantı kazâlarından, Bozok Sancağı ise merkez Bozok ve Kırşehir kazâlarından oluşuyordu[10]. Dulkadirli Türkmenleri de yayıldıkları bu coğrafyaya uygun olarak Bozok ve Maraş olmak üzere iki ana kol halinde bulunuyorlardı.

Dulkadirlilerin Maraş kolu 1525 yılında Ağca Koyunlu, Alcı/Elci, Anamaslı (Karacalı), Avcı, Bertiz, Bostancıyân, Varsak, Cerid, Çağırgan, Çimeli, Demrek, Dışarıcıyân, Dokuz (Bişanlı), Döngeleli, Eymir, Gurbet, Gündeşli, Karacalı, Kavurgalı, Kızıllı ve Ali Beyli, Koyuncuyân, Küreciyân, Küşne, Osmanlı, Peçenek, Tahirli olmak üzere yirmi yedi ayrı boy altında toplanmıştı. Bu boylara bağlı aşiret sayısı bölükleriyle birlikte yaklaşık 1060 kadardı. Bahsedilen tahrîrin icmalinde ise aynı oymaklar kollarıyla birlikte yazıldığından toplam 757 aşiret olarak kaydedilmiştir[11]. Bu ilk tahrîrde Maraş havalisinde bulunan aşiretlerin toplam 24.595 nefer olan nüfusunun 21.733’ü hâne, 2.177 mücerred geriye kalan 685 hânesi ise sipahi, nöker, kethüdâ, imam gibi vazifeli muâf reaya idi[12].Dulkadirli Türkmenlerinin Kars-ı Maraş’ta bulunan bölükleri ise bu tarihte Demircili, Karamanlı, Kavurgalı, Selmanlı, Zâkirli tâifeleri ile Çobanlı, Hatablı, Karı Kışlalı, Mesudlu, Keçelik ve Kemalli cemaatleri altında toplanmış 350 aşiretten oluşmaktaydı[13]. Bunlar içerisinde, başlarında birer boybeyi bulunmadığından ayrı tâife olarak yazılmadıklarını düşündüğümüz Çobanlı, Hataplı, Karı Kışlalı, Mesudlu, Keçelik ve Kemalli aşiretleri kendilerine bağlı olan oymaklarıyla esasen bir tâife mâhiyetindeydi. Kars-ı Maraş’taki Dulkadirliler 6.118’i hâne, 1.360 mücerred ve 663 hâne muâf olmak üzere toplam 8.141 nefer nüfusundan ibarettiler[14]. 1563 yılında Kars-ı Maraş Sancağında bulunan bu tâifelere bağlı olan yaklaşık 730 cemaat tespit olunmaktadır[15].

Dulkadirli Türkmenlerin 1580 tarihli son tahrîrinde Maraş ve Kars-ı Maraş’ta bulunan aşiretler tek defterde toplanmış biçimde Ağca Koyunlu, Anamaslı, Avcı/ Evci, Avşar, Cerid, Çağırganlı, Çimeli, Dokuz, Döngeleli, Eşkinciyân, Eymir, Gurbetân, Gündeşli, Kara Yuvalı, Kızıllı, Koyuncuyân, Küreciyân ve Küşne tâifeleri altında yaklaşık 600 cemaat halinde bulunmaktaydı. Bunların yanında müteferrik aşiretler de bir tâife teşkil edecek kadar kalabalık nüfusa mâlikti. XVI. yüzyıl sonunda Dulkadirli Türkmenlerinin toplam 38.242 nefer nüfusu bulunmakta olup bunlardan 21.227’si bennâk ve 14.563’ü ise mücerred statüsünde olan vergi mükelleflerinden oluşuyordu. Vergi muafiyetlerine sahip olanların sayısı 2.452 neferden ibaret olup bunlar içerisinde 746 hâne ve 270 mücerred nüfusla doğancılar zümresi başta gelmekteydi[16].

Dulkadirlilerin Bozok kolu ise 1529 yılında Ağca Koyunlu, Ağcalı, Ali Beyli, Çiçekli, Deli Alili, Demircili, Hisar Beyli, Karalı, Karamanlı, Kavurgalı, Kızılkocalı, Mesudlu, Sekili, Selmanlı, Söklen, Süleymanlı, Şam Bayatı, Tecirli, Zâkirli olmak üzere on yedi ayrı tâife ve bunlara bağlı olarak kaydedilen yaklaşık 504 ayrı cemaatten oluşmaktaydı. Bu sayıya sipahiler ve dervişler gibi cemaat olarak kaydedilen bölükler de eklendiğinde cemaat sayısı 550’yi bulmaktaydı[17]. Dulkadirli Türkmenlerinin Bozok kolunda bulunan aşiretlerinin 1529’da toplam 14454 nefer nüfusları olduğu ve bunun 11.659 hâne ve 1.283 mücerred olarak kaydedilen kısmının vergi mükellefi, geriye kalan yaklaşık 2000 neferin ise çoğu sipahi olmak üzere muaflardan oluştuğu görülmektedir[18]. Bozok Sancağının 1555 ve 1575 tarihli tahrîrlerinde yörük defteri usulü terkedilmiş olduğundan bu sayımlardan aşiretlerin bağlı oldukları kabileleri kesin olarak tespit etmek mümkün değildir. 1555’te 280 cemaatten 138’i, 1575’te 260 cemaatten 139’u bağlı olduğu kabilesi bildirilerek yazılmıştır. Her iki tahrîrde de bağlı bulunduğu tâifeye işaret edilen cemaatler daha çok Ağca Koyunlu, Ağcalı, Çiçekli, Kızılkocalı, Selmanlı, Süleymanlı, Sekili, Söklen, Zâkirli, Şam Bayat ve Taf kabilelerine mensuptu[19].

Bu durumda Dulkadirli Türkmenleri Maraş, Kars-ı Maraş ve Bozok’ta bulunan üç kolu 1525 ve 1529 tahrirlerine göre toplam 48 ayrı tâife ve büyük aşiret altında 1.611 cemaatten meydana geliyordu. Bu rakama cemaatlerin alt kolları olan mahalle, oymak veya obalar dâhil değildir. Tüm Dulkadirli aşiretlerinin anılan tarihlerde 47.190 nefer nüfusunun 39.677 hâne, 4.903’ü mücerred olarak kaydolunmuştu. Aşiretler içerisinde muâf yazılanların sayısı ise 3.263 neferle toplam neferin yaklaşık %7’sini oluşturmaktaydı.

Dulkadirlilerin en yoğun bulundukları bölge tabiatıyla Maraş havalisiydi ancak bu bölgeyi Çukurova bölgesini de içine alacak şekilde değerlendirmek gerekmektedir. Çünkü Maraş ve Kars-ı Maraş bölgesinde yaylayan aşiretlerin büyük kısmının kışlakları, Adana Sancağının Kınık, Berendi, Yüreğir ve Ayas nâhiyelerindeydi. Seyhan ile Ceyhan nehirleri arasındaki bölgeyi kapsayan Yüreğir nâhiyesi, güneyde Akdeniz sahiline kadar uzanmakta ve XVII. yüzyıl sonunda İfraz-ı Zülkadriye aşiretlerinin yerleştirilmek istendiği Misis Kasabası da bu nâhiyede yer almaktaydı. Adana’nın Karaisalı, Hacılı, Sarıçam, Dündarlı ve Bulgarlı gibi dağlık nâhiyelerinde toplanmış olan Türkmenler içerisinde Dulkadirli aşiretleri yoğun olarak bulunduğu gibi, Sarıçam nâhiyesinde de birçok mezraa bunlar tarafından ekilmekteydi. Ayrıca XVI. yüzyılda Sis adıyla müstakil bir sancak olan Adana’nın Kozan ilçesi de büyük ölçüde Dulkadirliler tarafından şenlendirilmişti. Haçin (Saim Beyli) ve Mağara (Tufanbeyli), Kars-ı Maraş Sancağına bağlı[20] olup Dulkadirli aşiretlerinin yaylak sahasıydı. Bu itibarla Çukurova bölgesinde bulunan ve İskenderun’dan Alanya’ya kadar uzanmış olan Ramazanlı ulusu da müstakil bir konargöçer teşekkül olmaktan çok gerçekte Dulkadirli Türkmenlerini de oluşturan büyük bir Türkmen teşekkülünün parçasıydı. Bugünkü Osmaniye’nin Kadirli ilçesi sınırları içerisinde yer alan Kars-ı Maraş kazası da Maraş’ın uzantısıydı. Kazânın Karamanlı Yakası nahiyesi Kars-ı Maraş Kasabası çevresini, Savrun nahiyesi, Savrun Çayı çevresini, Sumbas nahiyesi Sumbas Çayı’nın suladığı bugünkü Sumbas ilçesini kapsıyordu. Dulkadirli aşiretlerin yaylak mahalli olan Mağara nahiyesi günümüzde Adana’ya bağlı Tufanbeyli (Mağara) ve Saimbeyli (Haçin) ilçelerinin bulunduğu bölgeydi. Göksun nahiyesi, Göksun ilçesi ve çevresini, Köstere nahiyesi Kayseri’nin Tomarza ilçesi ve çevresini kapsamaktaydı. Anılan bölge bütünüyle Dulkadirli Türkmenlerinin yayıldığı sahaydı.

Bozok havalisi de XV. ve XVI. asırlarda tamamen Dulkadirliler tarafından şenlendirilmişti. Bugünkü Yozgat çevresini içine alan Bozok’ta Türk varlığı Selçuklu fetihleriyle başlamıştır. Sivas, Amasya, Tokat, Niksar, Çorum, Yozgat ve Kayseri bölgeleri 1175 yılına kadar Danişmendli hâkimiyetinde kaldıktan sonra II. Kılıç Arslan tarafından Selçuklu ülkesine katılmış, Selçuklu döneminde Danişmendli Beyliğine nispetle Bozok bölgesine Danişmendli Vilâyeti denilmiştir[21]. 1243 Kösedağ yenilgisin­den sonra Moğol hâkimiyeti altında kalan Bozok havalisinde Ankara Savaşı sonuna kadar Moğol bakiyesi Tatar kabileleri bulunmaktaydı. Timur’un Türkistan’a dönerken bölgedeki Tatarları sürüp götürmesi bu bölgenin Dulkadirli Beyliği’ne katılmasına, tabiî olarak Dulkadirli Türkmenlerinin yayılmasına imkân sağladı.

  1. yüzyılın başından itibaren Yozgat ve komşu yörelere yerleşen Dulkadirli tâifeleri Kızılkocalı, Selmanlı, Ağcalı, Çiçekli, Zâkirli, Mesudlu, Ağca Koyunlu, Kavurgalı, Demircili, Şam Bayadı, Söklen, Hisar Beyli, Karalı adlarını taşımaktaydı. Dulkadir beyleri Bozok’u hânedan ailesinden görevlendirdikleri valilerle yönettiklerinden bu oymaklar da genellikle boy beylerinden isim almışlardır[22]. Beyler, Çandır ve ona yakın olan Kozan (Şahruh Bey Kışlası) köyünde oturmuşlar[23], Bozok’u özellikle Alaüddevle Bey ve oğlu Şahruh Bey zamanında yaptırdıkları cami, mescit, zaviye ve diğer imar faaliyetleriyle şenlendirerek iskâna açmışlardır.

Bozok bölgesini yurt tutan Türkmenlerin Dulkadirlilerden oldukları önceden beri bilinmekle beraber onların Bozok bölgesine Yeni İl havalisinden girdikleri kabul edilmekteydi. Buna göre Maraş çevresinde ve Kuzey Suriye’de kışlayan aşiretler yaylamak için Yeni İl bölgesine gelmişler ardından Bozok’un Yeni İl’e komşu olan doğu sınırlarından girerek sancağın bütününe yayılmışlardı. Bu görüş Yozgat’ın, Sivas taraflarına bakan Akdağmadeni, Çayıralan ve kısmen Sorgun bölgesine yayılmış olan aşiretler için doğru bir tespittir. Anılan yerler zaten Yeni İl kazâsının dâhilinde bulunan Gemerek, Gürün, Sivas üçgeninin batı sınırında yer almakta, bu saha Bozok sancağını yurt tutmuş tüm aşiretlerin değil yalnızca Şam Bayatı tâifesi aşiretlerinin yaylak sahaları arasında bulunmaktaydı. Bu aşiretler, Şam-Halep-Kilis-Antep arasında kışlayıp buradan kuzeybatı yönünde Göksu çayını takip ederek sırasıyla Pınarbaşı, Şarkışla ve nihayetinde Akdağ’a yaylamaya gelmekteydiler. Şam Bayatı aşiretlerinin yayladıkları ve zamanla burada iskân olmaya başladıkları sahaların büyük kısmı Yeni İl’in ayrı bir kazâ olmasıyla bu idarî birimin sınırlarına dâhil edilmişti. Bu itibarla daha ilk tahrîrinden itibaren Yeni İl Türkmenleri arasında görülen Dulkadirli aşiretleri daha çok Şam Bayatı kollarındandı.

Bozok Sancağının Baltı kazâsı[24] ile Kanak-ı Bâlâ (Şefaatli) ve Kanak-ı Zîr (Yerköy) nâhiyelerini yurt tutmuş olan aşiretlerin büyük bölümünün ise Kars-ı Maraş’tan, bir kısmının ise Adana’dan geldikleri tespit olunmaktadır. Bu aşiretlerin dağıldıkları sahalar dikkate alındığında onların Şam Bayatı aşiretlerinin izlediği yoldan farklı bir güzergâhla Bozok’a geldikleri anlaşılmaktadır. Buna göre, Adana-Osmaniye-Maraş hattı arasından hareket eden Dulkadirli aşiretleri, Kayseri ile Nevşehir arasında kalan bölgeyi kat ederek Kırşehir-Bozok arasındaki alana dağılmışlar; bunlardan bazı bölükler ise Keskin yönüne doğru ilerlemişlerdir. Bu tespit Bozok Sancağına dağılan aşiretlerin kışlak, yaylak, ziraat ve iskân mahalleriyle ilgili kayıtlardan ve özellikle kendi adlarıyla kurdukları köylerden kolaylıkla tespit edilebilmektedir. Ayrıca Bozok Sancağının anılan kazâlarına yayılan Dulkadirli boylarının ve bunları oluşturan cemaatlerinin Kars-ı Maraş’ta bulunan kollarıyla aynı isimleri taşımaları bu tespiti daha da kolaylaştırmaktadır.

Öte yandan Bozok’ta bulunan aşiretlerin, XVI. yüzyıl başında Adana ve Kars-ı Maraş’taki bölükleriyle irtibatlarının kesilmiş olduğunu da ifade edelim. İhtimâlen Bozok’a yayıldıkları ilk dönemde sancağı yaylamak için kullanan bu aşiretler, kışları tekrar Kars-ı Maraş ve Adana havalisine dönmekteydiler. XVI. yüzyıl başında ise bu aşiretlerin, kış aylarında kendileri ve hayvanları için korunaklı mevzi ve kışlalar kurarak artık bölgeden ayrılmadıkları ve Bozok Sancağı dâhilinde konargöçerlik ettikleri görülmektedir. Yakın mesafeli yaylak kışlak hayatı onların yerleşik hale gelmesini de kolaylaştırmıştır. Bozok’ta bulunan aşiretler içerisinde Kars-ı Maraş bölgesindeki akrabalarıyla irtibatlarını uzun süre devam ettirdikleri tespit olunan, Mamalı aşireti gibi çok nadir örnekler de vardır. XVII. yüzyılda Bozok ve çevresinde bulunan Türkmenlerin temsilcisi durumundaki Mamalıların bir kolu Kars-ı Maraş’ta olup, 1649 yılında Kars-ı Maraş’ı dolaşan Evliya Çelebi,“Bunların çoğu Mamalı Türkmenidir.” diyerek aslında Bozok ve Kars-ı Maraş’taki aşiretlerin birbirleriyle bağını en açık şekilde ifade etmiştir[25].

Dulkadirli aşiretlerinin Orta Anadolu’da yayıldıkları bir diğer saha Kayseri, Niğde ve Nevşehir arasında bulunan bölgeydi. Kayseri’yi ilk olarak 1411 yılında Karamanoğullarından alan Dulkadirli Nasırüddin Bey, bölgenin idaresini oğlu Hüsami Hasan’a vermiş, o da Kızılkocalı Türkmenlerinin desteği ile Karamanoğullarına ait olan Develi, Ortaköy ve Ürgüp’ü ele geçirip Niğde ve Aksaray’a kadar ulaşmıştı. Kayseri havalisi zaman zaman kesintiye uğrasa da 1435 yılına kadar Dulkadir Beyliği hâkimiyetinde kalmıştır[26]. Dulkadirli aşiretlerinin bölgeye gelişi ve buradan da Kırşehir ve Yozgat çevresine yayılmaları da ihtimâlen aynı döneme rastlamaktadır.

XVI. yüzyılda Kayseri Sancağı genel hatlarıyla Koramaz, Cebel-i Âli, Cebel-i Erciyes, Köstere nâhiyelerinden mürekkep olup buralar Dulkadirli Türkmenlerinin yaylağı arasındaydı[27]. XVI. yüzyılda Dulkadirli Eyaleti’ne tâbî olan Zamantı kazâsı ise Dulkadirli Türkmenlerinin Kayseri çevresinde en yoğun bulundukları yerdi[28]. Ayrıca aynı yüzyıl sonu itibariyle Develi-Karahisar bölgesi de Dulkadirli aşiretleri tarafından hızla meskûn hale getirilmeye başlanmıştı[29]. Zamantı kazâsı, sancağın kuzeybatısında Kızılırmak, Seyhan, Ceyhan ve Fırat nehirlerinin su bölümünde, Tahtalı dağları üzerinde Soğanlı ve Gövdeli dağları ile batıda Korumaz dağı, kuzey ve kuzeydoğuda Uzunyayla arasında kalan bölümü işgal etmekteydi. Bugün Kayseri iline bağlı olan Pınarbaşı, Sarıoğlan, Tomarza, Sarız, Develi ve Akkışla bu kazâ sınırları arasındaydı. Dulkadirlilerin ilk tahrirînde Zamantı kazâsı Hınzıri ve Gömülgin, Pınarbaşı, Çörmüşek ve Zamantı nahiyelerinden oluşuyordu[30].

Kayseri havalisinde bulunan bir diğer konargöçer teşekkül olan Danişmendli Türkmenleri arasında da mühim miktarda Dulkadirli aşireti vardı. XVI. yüzyılın sonlarında Orta Anadolu’da konar-göçerlik eden Gündeşli, Herikli, Ceceli, Cerid, Çöplü Avşarı, Çomdan, Davud Hacılı, Karahacılı, Kızılkocalı, Kulfallı, Küşne, Sarsallı, Selmanlı, Yeğen Alili gibi Dulkadir Türkmenlerine mensup bazı cemaatlerin de aralarında bulunduğu aşiretlerden Danişmendli adıyla yeni bir kazâ oluşturulmuş, anılan aşiretler bundan sonra Danişmendli Türkmeni diye isimlendirilmiştir[31]. Alaaddinli, Alemli, Beşirli, Boynu Yoğunlu, Deliler, Davud Hacılı, Gökkazlı, Karalı, Kaşıkçı, Maraşlı, Müminli, Saraycıklı, Sarsal, Tacirli, Tur Ali Hacılı aşiretleri büyük ihtimâlle Dulkadirlilerden ayrılarak Danişmendlilere katılmışlardı. Zira Maraş tahrîrlerinden, anılan aşiretlerin yaylaklarının büyük oranda Niğde ve Kayseri arasında bulunduğu tespit olunmaktadır. Bu aşiretlerin bir kısmının yaylakları Bozok’un Akdağ kazâsı ile Keskin havalisindeydi. XVI. yüzyılda Niğde’ye bağlı olan Ürgüp çevresinde kurulan birçok köyün Dulkadirli cemaatlerince iskân edilmiş olması yine aynı gerekçeyle ilgilidir.

Yeni İl havalisi de Dulkadirli aşiretlerinin Orta Anadolu’da yoğun olarak bulunduğu yerlerdendi. Kuzey Suriye’de kışlayan Dulkadirli Türkmenlerinden büyük bir bölük ile Halep Türkmenlerinden bazı aşiretlerin yaylağı olan Yeni İl, Sivas’ın Kangal ilçesi merkez olmak üzere doğuda Divriği kazâsının batı kısmı, batıda Şarkışla ve Kangal arasındaki bölge ile Bozok Sancağının Gedik ve Emlâk nâhiyelerinin bir kısmını[32], kuzeyde Tecer Dağı’na kadarki sahayı güneyde ise bugünkü Mancılık köyüne kadar olan alanı kapsamaktaydı. Bölgedeki Türkmenlere de Yeni İl Türkmenleri ya da Üsküdar’daki Mihrimah Sultan evkâfına gelir olarak yazıldıklarından, Üsküdar Türkmeni denilmekteydi[33].

Yeni İl adının, Konya ovasını yurt tutan Atçeken Türkmenlerine ait idarî birimlerden biri olan Eski-İl’e nisbeten verilmiş olabileceği yönünde görüşler bulunmaktadır[34]. Oysaki Maraş’ın 1525 tarihli tahrîrinde birçok Dulkadirli aşiretinin önceden beri Yeni İl’de bulunduklarına işaret edilmesi bölgenin isimlendirilmesinin Osmanlı hâkimiyetinden önceye ait olduğunu ispat etmektedir. Yeni İl ismi, ihtimâlen Dulkadir Beyliği tarafından yeni yurt açılmasına işaret etmek amacıyla verilmiştir. Abdallı, Âdem Fakihli, Avşar, Ağalı, Ağca Ahmedli, Ağca Koyunlu, Ağcalı, Anamaslı, Araplı, Ayrı Damlı, İmanlı ve Bedil Avşarı, Barak, Bazlamaçlı, Boynu Yoğunlu, Cerid, Çağırganlı, Çakal Demircili, Çandarlı, Ceceli, Çiğdemli, Çimeli, Çöplü Avşarı, Çungar, Danişmendli, Dokuz, Davud Hacılı, Eymir, Gündeşli, Kavurgalı ve Musa Hacılı aşiretleri Dulkadirli Türkmenlerinden ayrılarak Yeni İl’e katılan aşiretlerin bazılarıydı. 1548 tarihli Yeni İl tahrîrine göre Yeni İl Türkmenlerinin büyük kısmının Dulkadirli Türkmenlerinden oluştuğu tespit olunmaktadır. Yeni İl’in ilk sayımına göre bu ili meydana getiren 68 oymağın 55’i; 1583’te ise 190 oy­mağın 149’u Dulkadirli aşiretlerindendi[35].  Görülüyor ki gerçekte Yeni İl Türkmenlerini meydana getiren ana kitle, Dulkadir bölgesinden gelen aşiretlerdendi ancak muhasebe kayıtlarından dolayı Yeni İl diye anılmak durumunda kalmışlardı. Belirtmek gerekir ki, Yeni İl tahrîrinde aşiretler Dulkadirli veya Yabaneri olmalarına göre tasnif edilmiş olsa da aralarında hangi ile mensup oldukları belirtilmeyen cemaatler de vardır. Bu itibarla bu ildeki Dulkadirli kolunun kesin oranını ortaya koymak mümkün değildir. Ancak hangi taifeden oldukları belirtilmeksizin kaydedilen cemaatler arasında Dulkadirli aşiretleriyle ortak isimleri taşıyanların olduğunu hattâ Yabaneri olarak kaydedilen cemaatler içinde Dulkadirli oldukları kaydedilen kimselerin bulunduğu da görülmektedir.

Dulkadirli aşiretlerinden önemli katılımın olduğu bir diğer konargöçer teşekkül ise Bozulus Türkmenleriydi. Bozulus Türkmenleri, Urfa-Diyarbekir ve Mardin üçgeninde bulunan Berriye’de kışlamakta, yazları ise Bingöl, Erzurum ve Kars platolarına dağılmaktaydı[36]. Bozulus’un esasını Akkoyunlu bakiyesi aşiretler oluşturmakla birlikte içlerinde büyük bir Dulkadirli kolu da vardı. Dulkadirli Türkmenleri, bölgenin Osmanlı hâkimiyetine girmesi üzerine Akkoyunlu bakiyesi olan diğer Türkmen unsurlarla birlikte Bozulus adı altında yeni bir teşekkül oluşturmuştu[37].

Dulkadirli aşiretleri bölgede Akkoyunlular zamanından beri bulunuyorlardı[38]. Nitekim Uzun Hasan’ın gücünün zirvesine eriştiği dönemde Akkoyunlu hizmetine giren birçok Türkmen reisi arasında Dulkadirli tebaasından olan Kara Bey, Bayat boyu beylerinden Abdi ve Hüseyin Bey de bulunmaktaydı[39]. Bu beyler, Otlukbeli Savaşı’nda Akkoyunlu ordusunun sol tarafında Arslan Bey idaresinde görev almışlardı[40]. Dulkadirli Beylerinin kendilerine bağlı olan aşiretleriyle Akkoyunlu konfederasyonuna katılmış oldukları kati olmakla birlikte Dulkadirli Türkmenlerden hangilerinin Akkoyunluların hizmetine girdiği tam olarak tespit edilememektedir. Ancak Akkoyunluların yıkılış sürecinde hükümetle anlaşamadıkları için yeniden Dulkadir iline dönen Avşar, Çağırganlı, Cerid, Karaca Araplı, Gündeşli, Çimeli, Dodurga, Mihmadlı gibi kırk kadar cemaatten oluşan bir topluluğun varlığından haberdarız[41]. Osmanlıların, Diyarbekir’i almalarından sonra dağılan bu aşiretler, Dulkadir Beyliği sahasına gelerek Dulkadirli aşiretleriyle konup göçmüşlerdi. Dulkadir Vilâyeti tahrîri için il yazıcıları buraya geldiklerinde, sipahiler bu aşiretleri, “bizim tâifemizdir” diyerek yazdırmışlardı. Aynı zamanda bu aşiretler diğer Akkoyunlu bakiyesi bölüklerle birlikte padişah hasları içerisinde de bulunmaktaydı. Böylece hem Dulkadirli sipahileri hem de padişah haslarına vergi vermek zorunda kalan aşiretler, tamamen Dulkadir Vilâyetinden ayrılıp yalnızca has reâyâsı olarak tek taraflı vergi ödemek için hükümete başvurdular. Böylece 1540 tahrîrinde iki tarafa vergi vermelerinin önüne geçilip, bütünüyle Bozulus olarak kayda geçirildiler. Anılan tarihte yapılan ilk tahrîre göre 7325 vergi hânesinden oluşan Bozulus’un, yaklaşık %27’sini oluşturan 2757 hânesi Dulkadirli Türkmenlerindendi[42].

Dulkadirli Türkmenlerinden ifrâz edilerek Bozulus’a dâhil edilen bazı aşiretleri Maraş tahrîrinden, bunların ilin yazılması esnasında Diyarbekir’de oldukları bildirildiğinden, tespit edebilmekteyiz. Ancak bazı küçük cemaatler ya daha büyük aşiretlere dâhil edildiğinden ya da doğrudan bağlı oldukları boyun ismiyle aktarıldığından aşiretleri kesin olarak eşleştirmek mümkün değildir. 1525 tarihli Maraş defterine göre Diyarbekir’de bulunan aşiretler, 35 kadar olup bunlar; Ali Görenli, Ali Fakihli, Anamaslı, Avşar, Bektaşlı, Beyceğizli, Burnazlı, Ceceli, Çağırganlı, Çimeli, Çirkin, Demrek, Dodurga, Elmacalı (Elma Hacılı), Emir Kala, Eymir, Eymir Şallı, Fakihli, Hacılı, Harun, Hüseyin Hacılı, Kınışlı, Kızıl Beyli, Ökle, Ömerli, Sarı Ömerli, Sultan Hacılı, Şuayibli, Terzili, Tur Ali Hacılı, Tuş, Tacirli/Tecerli, Yabaltınlı aşiretleridir[43]. Öte yandan Dulkadirden ayrılarak Bozulus’a dâhil edilen aşiretlerin tespit edilmesi için tutulan bir başka kayıt bu aşiretlere yeni bazılarını da eklemektedir. Buna göre; Ahurcuklu, Alagözlü, Anamaslı, Araplı, Avcı, Karkın, Karaca Alili, Kara Tahtalı, Kızılkocalı, Köse Bekirli, Köçekli, Kütüklü, Küşne, Musacalı, Şam Bayat, Okçu Hacılı, Türkmen Alili, Ulubeyli ve Yazır cemaatleri de Bozulus’a dâhil edilmiş olan Dulkadirli aşiretlerindendir[44].

Dulkadirli Türkmenleri, Safevî Devleti’nin kurulmasında da mühim rol oynamışlar,  bu süreçte büyük kabileler halinde İran’a gidenleri de olmuştur. Şeyh Safiyüddin döneminden itibaren, Erdebil’de kesif bir Türk nüfusunun bulunması ve şeyhin Anadolu’yu darü’l-harb olarak görerek tarikat içerisinde rüştünü ispat etmiş olan dervişleri Anadolu’ya göndermesi Türkmenler içerisinde Safevî tarikatının yayılmasında etkili oldu[45]. Safevî halifelerinin daha önce tarikata intisab etmiş olan aşiret mensuplarından olması[46] konargöçerler arasında Safevî etkisini hızla artırdı. Şeyh Safîyüddin’in torunu Hoca Ali’nin Anadolu’da özellikle de Teke, Hamit ve Karamanoğulları gibi Türk beyliklerinde birçok müridinin bulunması[47] Şeyh Cüneyd’den itibaren Şii karakter gösteren Safevîyye tarikatının siyasi emelleri için mühim insan kaynağını sağlamaktaydı[48]. Cüneyd’in Osmanlı Anadolu’sundan Karaman bölgesine oradan da Çukurova-İçil hattında yer alan Varsak, Halep ve Dulkadirli Türkmenleriyle irtibat halinde olabilmek için onların kışlak mahalli olan Halep taraflarına daha sonra da Canik bölgesindeki Çepniler arasına gidip Akkoyunlu ülkesine döndüğü yolculuğu sırasında Türkmenlerden gördüğü ilgi onu bu konuda cesaretlendirmiş olmalıdır[49]. Cüneyd ve Haydar’ın tesis etmeye çalıştıkları devlet Haydar’ın oğlu Şah İsmail tarafından kurulduğunda Safevî Devleti’nin idari ve askeri gücü büyük ölçüde Türkmenler tarafından oluşturulmuştu. Şah İsmail’in müritlerini yanına çağırdığında Erzincan yaylasında toplanan Türkmenler arasında Ustaclı, Şamlı, Avşar, Tekeli, Varsak, Kaçar, Karacadağ’dan başka mühim miktarda Dulkadirli Türkmeni de vardı[50]. Bu esnada Şah İsmail’in Türkmen kuvvetlerine katılan Dulkadirlilerin nüfusu 5000 kişi kadardı. Dulkadirli Türkmenlerinden Söklen, Ağcalı, Hacılı, Ağca Koyunlu, Şam Bayadı, Eymir, Çiçekli, Camuslu, Şâdi Beyli, Kavurgalı, Şemseddinli, Şamlı, Sarı Şeyhli kabileleri ve bunlara bağlı aşiretler Safevî konfederasyonu içerisinde yer aldılar[51]. Safevîlere Bozok’tan katılım Maraş havalisine göre daha fazla oldu. Zira Maraş’ta Dulkadirli Beyleri tarafından da desteklenen Sünni Halvetî mezhebinin temsilcisi zaviyelere ve aşiretler içerisinde bu mezhebe mensup dervişlere rastlanmaktadır. Bozok’tan Safevîlere katılan Çiçekli, Hacılar, Ağcalı, Ağca Koyunlular, Şam Bayadı, Kavurgalı aşiretlerinin yayıldıkları sahalarda ise heteradoks İslam inancını etkin kılan bir yapı vardı. Anılan bölgedeki Yusuf Abdal[52], Can Abdal[53] ve Kılıç Abdal[54] gibi zaviyelerin yanında aşiretler arasında Hacı Bektaş halifelerinin dolaşıyor olması da Safevî etkisinin artmasında kolaylaştırıcı rol oynamıştır[55].

Dulkadirli Türkmenlerinin ana kütlesinden ayrılan bazı obalarının Batı Anadolu hatta Rumeli bölgesine de gitmiş olduklarını da ilave etmek gerekir. Afyon-Emirdağ bölgesinde büyük bir Dulkadirli kolundan başka Hamid Sancağının Anamaslı nahiyesinde de bir Dulkadirli koluna tesadüf edilmektedir. Özellikle XVII. asrın sonundan itibaren Rakka çevresine iskân olmayı kabul etmeyen bazı Dulkadirli obalarının Batı Anadolu’da Aydın ve Balıkesir havalisine dağıldıkları tespit olunmaktadır[56].

Netice olarak, Anadolu’nun yurt edinilmesini ve Türk-İslam beldesi haline gelmesini sağlayan Selçuklular ve bu devletin hem kurucuları hem de ahalisini oluşturan Oğuz-Türkmen boylarıdır. Moğol istilası her ne kadar bu süreci bir müddet kesintiye uğratmışsa da Anadolu Türk beylikleri bölgeyi Türkleştirmeye muvaffak olmuşlardır. Bu anlamda Dulkadir Beyliği ve onun ahalisi olan Türkmenler de hem beyliğin hâkim olduğu sahalarda hem de Anadolu sathına yayılarak bu sürece katkı sağlamışlardır. Dulkadirli, Ramazanlı, Bozulus, Yeni İl, Ulu Yörük, Halep, Tarsus Türkmenleri aynı kökün farklı sahalara yayılmış olan dallarından ibaret olup esasen Orta Asya’dan Balkanlara uzanan Oğuzların Anadolu’daki temsilcileridirler.

 

KAYNAKLAR

Arşiv Vesikaları

Başbakanlık Osmanlı Arşivi (=BOA), Tahrîr Defteri (=TD), nr. 998, 155, 218, 315, 402, 448.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Kuyûd-ı Kadime Arşivi (=KKA),Tahrîr Defteri (=TD), nr.30, 31, 108, 116, 136, 168.

Ana Kaynaklar ve Yayınlanmış Arşiv Belgeleri

Celâl-zâde Mustafa, Selim-nâme, haz. Ahmet Uğur, Mustafa Çuhadar, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1990.

Hasan-ı Rumlu, Ahsen’üt-Tevârih, çev. Mürsel Öztürk, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2006.

Hasan-ı Rumlu,Şah İsmail Tarihi (Ahsenü’tTevârih), çev. Cevat Cevan, Ardıç Yayınları, Ankara 2004.

İbn-i Kemâl, Tevârih-i Âl-i Osman VIII. Defter, Haz. Ahmet Uğur, Türk Tarih Kurumu Yayınları,Ankara 1997

Kurt, Yılmaz. Çukurova Tarihinin Kaynakları V, 1563 Tarihli Kars-ı Mar’aş Sancağı Mufassal Tahrîr Defteri, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2011.

——,Çukurova Tarihinin Kaynakları III, 1572 Tarihli Adana Sancağı Mufassal Tahrîr Defteri, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2005.

Yinanç, Refet, Mesut Elibüyük,Kayseri İli Tahrîr Defterleri I, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, Kayseri 2009.

Yinanç, Refet, Mesut Elibüyük, Maraş Tahrîr Defteri (1563), AÜ. OTAM Yay.,c. I/II.,Ankara 1988.

Zıllî, Evliyâ Çelebi b. Derviş Mehemmed. Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, c.III, haz. Yücel Dağlı, Seyit Ali Kahraman, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 1999.

——,Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, c.III, haz. Yücel Dağlı, Seyit Ali Kahraman, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 1999.

Araştırma Eserleri

Altınöz, İsmail, Dulkadır Eyaleti’nin Kuruluşu ve Gelişimi, Ukde Yayınları, Kahramanmaraş 2009.

Çayırdağ, Mehmet. “Fatih Devrinde Kayseri’de Osmanlı-Dulkadırlı Sınırı”, Uluslararası Dulkadir Beyliği Sempozyumu, C. I, Kahramanmaraş Belediyesi Yayınları, Kahramanmaraş 2012, s. 255-264.

Emecen, Feridun M.,İlk Osmanlılar ve Batı Anadolu Beylikler Dünyası, Kitabevi Yayınları, 1.bs., İstanbul 2001.

Gündüz, Tufan,Bozkırın Efendileri, Türkmenler Üzerine Makaleler,Yeditepe Yayınevi, 1.bs., İstanbul 2009.

——,“Konargöçer”, DİA, c.26, İstanbul 2002, s.161-163.

——,“Safevî Şeyhleri ve Anadolu Türkmenleri”, XV. Türk Tarih Kongresi Bildirileri, 11-15 Eylül 2006. c.IV/ Kısım II Ayrı Basım, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2010, s. 1-3.

——,Anadolu’da Türkmen Aşiretleri Bozulus Türkmenleri 1540–1640, Yeditepe Yayınevi, 2.bs., İstanbul 2007.

Hinz, Walter,Uzun Hasan ve Şeyh Cüneyd, XVI. Yüzyılda İran’ın Milli Bir Devlet Haline Yükselişi, çev. Tevfik Bıyıklıoğlu, TTK Yayınları, Ankara 1948.

Kanlıdere, Ahmet, “XVI. Asır Başında Dulkadirli Türkmenleri Hakkında Önemli Bir Kaynak: Maraş’ın İlk Mufassal Tahrîr Defteri”, Uluslararası Dulkadir Beyliği Sempozyumu, c.I/III, Kahramanmaraş Belediyesi Yay., Kahramanmaraş 2012, s.89.

Kopraman, K. Yaşar. “Osmanlı-Memlûk İlişkileri”, Türkler, c.IX, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s.470-485.

Ocak, Ahmet Yaşar,Babaîler İsyanı, Dergâh Yayınları, İstanbul 2009.

Savaş, Saim,XVI. Asırda Anadolu’da Alevilik, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2013.

Solak, İbrahim,XVI. yüzyılda Zamantu Kazâsı’nın Sosyal ve İktisâdî Yapısı, Tablet Yayınları, Konya 2007.

Sümer, Faruk,“Bozok Tarihine Dâir Araştırmalar I”, Cumhuriyetin 50. Yıldönümüne Armağan Kitabı, Ankara Üniversitesi Yayınları, Ankara 1973, s 309-351.

——,Safevî Devletinin Kuruluşu ve Gelişmesinde Anadolu Türklerinin Rolü, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2.bs., Ankara 1999.

——,“Bozulus Hakkında”, AÜ.DTCF Dergisi, c.7, S.2, (1949), s.29-60.

——,“XVI. Asırda Anadolu, Suriye ve Irak’ta Yaşayan Türk Aşiretlerine Umumî Bir Bakış”, İÜ. İktisad Fakültesi Mecmuası, c.IX, S.1-4, (1952), s.509-523.

——,Oğuzlar (Türkmenler), Tarihleri, Boy Teşkilatı, Destanları, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları, 5.bs., İstanbul 1999.

——, “Anadolu’da Moğollar”, Selçuklu Araştırmaları Dergisi, Selçuklu Tarih ve Medeniyeti Enstitüsü Yay., S.1, Ankara 1970.

Şahin, İlhan,“Dulkadır Eyaleti”, DİA, c.9, İstanbul 1994, s. 552-553.

——,Osmanlı Döneminde Konar-Göçerler, Eren Yayıncılık, 1.bs., İstanbul 2006.

——,Yeni-İl Kazâsı ve Yeni-İl Türkmenleri (1548-1653), İstanbul Ünv. Edebiyat Fakültesi Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul 1980.

Turan, Osman,Selçuklular Tarihi ve Türk-İslam Medeniyeti, Ötüken Neşriyat, 10. bs., İstanbul 2008.

Wittek, Paul,Menteşe Beyliği, çev. Orhan Şaik Gökyay, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2.bs., Ankara 1986.

Yinanç, Refet, Dulkadir Beyliği, TTK Yay., Ankara 1989.

 

* Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü

[1] Osman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk-İslam Medeniyeti, Ötüken Neşriyat, 10. bs., İstanbul 2008, s. 277–278; Faruk Sümer, Oğuzlar (Türkmenler), Tarihleri, Boy Teşkilatı, Destanları, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yay., 5.bs., İstanbul 1999, s.130.

[2] Turan, Selçuklular Tarihi, s.279.

[3] Feridun Emecen, İlk Osmanlılar ve Batı Anadolu Beylikler Dünyası, Kitabevi Yay., 1.bs., İstanbul 2001, s.176; Paul Wittek, Menteşe Beyliği, çev. Orhan Şaik Gökyay, TTK. Yay., 2.bs., Ankara 1986. s.16–17.

[4] Ahmet Yaşar Ocak, Babaîler İsyanı, Dergâh Yayınları, İstanbul 2009, s.41 vd.

[5] Tufan Gündüz, “Konargöçer”, DİA., c.26, İstanbul 2002, s.161-163;Tufan Gündüz, Bozkırın Efendileri, Türkmenler Üzerine Makaleler, Yeditepe Yayınevi, 1.bs, İstanbul 2009, s. 87.

[6] K. Yaşar Kopraman, “Osmanlı-Memlûk İlişkileri”, Türkler, c. IX, Yeni Türkiye Yay., Ankara 2002, s.471.

[7] Refet Yinanç, Dulkadir Beyliği, TTK. Yay., Ankara 1989, s.10.

[8] Faruk Sümer, “XVI. Asırda Anadolu, Suriye ve Irak’ta Yaşayan Türk Aşiretlerine Umumî Bir Bakış”, İÜ. İktisad Fakültesi Mecmuası, c. IX, S.1-4, (1952), s.513.

[9] İlhan Şahin,  “Dulkadir Eyaleti”. DİA., c.9, İstanbul 1994, s.552–553. Dulkadirli Eyaleti’nin kuruluş tarihi ve kapsadığı saha hakkında farklı görüşler hakkında bkz. İsmail Altınöz, Dulkadir Eyaleti’nin Kuruluşu ve Gelişimi,  Ukde Yay., Kahramanmaraş 2009.

[10]BOA, TD, nr.155.

[11]BOA, TD, nr.998, s.461.

[12]BOA, TD, nr.998, s.461; Ahmet Kanlıdere tarafından yapılan bir araştırmada Maraş havalisinde bulunan Dulkadirli Türkmenlerinin nüfusu 17.376 hâne olarak hesaplamıştır. Bizim elde ettiğimiz rakamlar ile anılan çalışma arasında görülen farklılık, hesaplamada icmal defterine müracaat edilmemesiyle ilgilidir. Tarafımızdan verilen rakamlarda icmal defter esas alınmıştır. Bkz. Ahmet Kanlıdere, “XVI. Asır Başında Dulkadırlı Türkmenleri Hakkında Önemli Bir Kaynak: Maraş’ın İlk Mufassal Tahrîr Defteri”, Uluslararası Dulkadir Beyliği Sempozyumu,29 Nisan-1 Mayıs 2011,  c. I/III, Kahramanmaraş Belediyesi Yay., Kahramanmaraş 2012, s.89.

[13]BOA, TD, nr.998, s.488–510.

[14]BOA, TD, nr.998, s.488–510.

[15]KKA, TD, nr.168.

[16]KKA, TD, nr.116.

[17]BOA, TD, nr.155.

[18] Bozok sancağını yurt tutmuş olan Dulkadirli aşiretleri 1529’da Ağca Koyunlu, Ağcalı, Ali Beyli, Çiçekli, Deli Alili, Demircili, Karamanlı-yı Dinek, Kavurgalı, Kızılkocalı, Mesudlu, Sekili, Selmanlı, Süleymanlı, Şam Bayatı, Tacirli, Zâkirli boylarına tâbiydi. Bkz. BOA, TD, nr.998, s.592–631.

[19]BOA, TD, nr.315; KKA, TD,nr. 30; KKA, TD, nr.31.

[20] Yılmaz Kurt, Çukurova Tarihinin Kaynakları III, 1572 Tarihli Adana Sancağı Mufassal Tahrîr Defteri, TTK. Yay., Ankara 2005. s. XLV-XLVI.

[21] Faruk Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, Selçuklu Araştırmaları Dergisi, S.1, Selçuklu Tarih ve Medeniyeti Enstitüsü Yay., Ankara 1970,  s.29 vd.

[22] Faruk Sümer, “Bozok Tarihine Dâir Araştırmalar I”, Cumhuriyetin 50. Yıldönümüne Armağan Kitabı, Ankara Üniversitesi Yay., Ankara 1973,  s 312.

[23]BOA. TD.nr. 218, s.31.

[24] Baltı kazâsı, günümüzdeki Yozgat il merkezi ve çevre köylerinin bulunduğu sahayı kapsamaktaydı.

[25]Zıllî, Evliyâ Çelebi b. Derviş Mehemmed, Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, c.III, Haz. Yücel Dağlı, Seyit Ali Kahraman, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 1999, s.102.

[26] Mehmet Çayırdağ, “Fatih Devrinde Kayseri’de Osmanlı-Dulkadırlı Sınırı”, Uluslararası Dulkadir Beyliği Sempozyumu, Kahramanmaraş Belediyesi Yay., Kahramanmaraş 2012,c. I, s.256–257.

[27] XVI. yüzyılın sonunda Kayseri Sancağının kazâ ve nâhiyeleri hakkında bkz. Refet Yinanç, Mesut Elibüyük, Kayseri İli Tahrîr Defterleri I, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kültür Yay., Kayseri 2009,s. LXIII, LXIV.

[28]KKA. TD.nr.108, s.433.

[29] Anılan dönemde kurulan köylere dâir bkz.Refet Yinanç, Mesut Elibüyük, Kayseri İli Tahrîr Defterleri I, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kültür Yay., Kayseri 2009.

[30]Maraş Sancağının coğrafi sınırları ve nahiyeleri hakkındaki veriler 1525 tarihli tahrir defterindeki taksimat esas alınarak şu kaynaklardan derlenmiştir; BOA TD. nr.998, Refet Yinanç – Mesut Elibüyük, Maraş Tahrîr Defteri (1563), AÜ. OTAM Yay., Ankara 1988, c. I., s. XI.; Yılmaz Kurt, Çukurova Tarihinin Kaynakları V, 1563 Tarihli Kars-ı Mar’aş Sancağı Mufassal Tahrîr Defteri, TTK. Yay., Ankara 2011, s. XXXIII-XXXVII; İbrahim Solak,  XVI. yüzyılda ZamantuKazâsı’nın Sosyal ve İktisâdî Yapısı, Tablet Yay., Konya 2007, s.18-19; İlhan Şahin,“Dulkadır Eyaleti”, DİA, c.9, İstanbul 1994, s. 552-553.

[31]KKA. TD.nr.136, s.230–246.

[32]BOA. TD.nr.155, s.232–233.

[33] İlhan Şahin, Yeni-İl Kazâsı ve Yeni-İl Türkmenleri (1548-1653), İstanbul Ünv. Edebiyat Fakültesi Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul 1980,  s.10–15.

[34] İlhan Şahin Osmanlı Döneminde Konar-Göçerler, Eren Yayıncılık, 1.bs., İstanbul 2006., s.156–157.

[35] Gündüz, Bozkırın Efendileri, s.92–93.

[36] Tufan Gündüz, Anadolu’da Türkmen Aşiretleri Bozulus Türkmenleri 1540–1640, Yeditepe Yayınevi, 2.bs, İstanbul 2007, s.77–80.

[37] Gündüz, Bozkırın Efendileri, s.89; Faruk Sümer,“Bozulus Hakkında”, DTCF Dergisi, c.7, S.2, (1949),s.39.

[38] Gündüz, Bozkırın Efendileri, s.88–89.

[39] Yinanç, Dulkadir Beyliği, s.58.

[40] Hasan-ı Rumlu, Ahsen’üt-Tevârih, çev. Mürsel Öztürk,  TTK Yay., Ankara 2006, s.516.

[41] Gündüz, Bozkırın Efendileri,  s.89

[42] Gündüz, Bozkırın Efendileri, s.89.

[43] BOA. TD.nr.402, s.12, 99, 505, 610, 369, 717, 552, 460, 611, 607, 278, 163, 613, 376, 250, 522, 490, 625, 108, 344, 678, 689, 361, 715, 274.

[44] BOA. TD.nr.448, s.1–31.

[45] Tufan Gündüz, “Safevî Şeyhleri ve Anadolu Türkmenleri”, XV. Türk Tarih Kongresi Bildirileri, 11-15 Eylül 2006,  4.cilt,2. Kısım, Ayrıbasım, Ankara 2010, s.1-3.

[46] Saim Savaş, XVI. Asırda Anadolu’da Alevilik, Ankara 2013, s.99.

[47] WalterHinz, Uzun Hasan ve Şeyh Cüneyd, (çev. Tevfik Bıyıklıoğlu), Ankara 1948, s.9.

[48] Celal-zâde Mustafa, Selim-nâme, Haz. Ahmet Uğur, Mustafa Çuhadar, Ank.1990, s.48-51,129.

[49] Sümer, Safevî Devletinin Kuruluşu ve Gelişmesinde Anadolu Türklerinin Rolü, TTK. Yay., 2.bs., Ankara 1999, s.10-11.

[50] İbn-i Kemâl, Tevârih-i Âl-i Osman VIII. Defter, Haz. Ahmet Uğur, TTK. Yay., Ankara 1997s.277 vd; Rumlu Hasan,  Şah İsmail Tarihi (Ahsenü’tTevârih), çev. Cevat Cevan, Ardıç Yay., Ankara 2004.  s.51.

[51] Sümer, Safevî Devletinin Kuruluşu, s.180, 181, 186,187

[52]BOA. TD.nr. 155, s. 43; BOA. TD.nr. 315, s. 38;

[53]BOA. TD.nr. 155, s. 180-181; BOA. TD.nr. 218, s. 34.

[54]BOA. TD.nr. 218, s. 56- 66, 110.

[55] Ayrıntılı bilgi için bkz. Ahmet Yaşar Ocak, Babaîler İsyanı, İstanbul 2000.

[56] Tufan Gündüz, Bozkırın Efendileri, s.93.

This website uses cookies.

This website uses cookies.

Exit mobile version