Site icon Teketek Haber

TAKSİM CAMİİ AÇILDI

Yapımı tamamlanan Taksim Camii, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı cuma namazıyla açıldı.

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar:

Aziz kardeşlerim, değerli misafirler sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi hepimizin üzerine olsun. Cumamızın mübarek olmasını Allah’tan diliyorum. Bugün bizleri burada bir araya getiren Rabbimize Hamdü senalar ediyorum.

Taksim Camimizin İstanbulumuz ülkemiz için hayırlara vesile olmasını istiyorum. Mimarından sanatçısına işçisine kadar herkesi selamlarımı sunuyorum. Ben de Kasımpaşa’nın çocuğuyum. Buralarda çok gezdik tozduk. Keşke dili olsa da buralar konuşsa. Talimhane ve Dolmabahçe, Buralarda çok dolaştık, Taksim Camii bizim dünyamızda çok farklı bir yere sahipti.

O günlerden bugünlere kimler geldi kimler geçti… Taksim Meydanı, İstiklal Caddesi ve Tarlabaşı’nın kesişiminde bulunan camimizden nidalar inşallah kıyamete kadar eksik olmayacaktır. Mühendislik yöntemiyle ülkemizde ve dünyada sayılı eserler arasında bulunan camimiz yerini şimdiden almıştır. Dijital kütüphanesi ve sergi alanlarıyla Taksim Camii, İstanbul’un en önemli kültür sanat merkezlerinden biri olacaktır.

“BURASI İSTANBUL’UN FETHİNE DE BİR HEDİYEDİR”

Camimizin inşasında kullanılan her malzeme titizlikle seçilmiştir. Taksim Camisi’ni bir süre önce yeniden ibadete açtığımız Ayasofya Cami-i Kebir’e verilen bir selam, İstanbul’un fethinin 568. yıl dönümüne bir hediye olarak görüyorum. Burası İstanbul’un fethine de bir hediyedir. Asırlardır davalarına hayat vermek için kendi canlarını seve seve feda eden şehitlerimizin her birine Allah’tan rahmet diliyorum. Taksim Camii 1 buçuk asırlık mücadelenin ardından ülkemize kazandırılmıştır. 1877-1878 Osmanlı Rus harbi yıllarına kadar uzanır. Ülkemizin Kurtuluş Savaşı yıllarında da yeniden gündeme gelmiştir.

Nazım’ı bile hüzünlendiren bu tabloya rağmen tek parti döneminde Ayasofya ve Bezm-i Alem Camileri müzeye çevrilerek milletimizde yeni yaralar açılmıştır.

Caminin yerinde mescit bile yok ve burada maalesef cami yapımına müsaade yok ve adeta kümes gibi bir yerde gazeteler üzerinde müminler namazlarını eda etmeye çalışıyorlardı.

Merhum Demirel’in 1979 yılında karar ise 12 Eylül darbecileri tarafından iptal edilmişti. Neler çekti burası ya! Rahmetli Özal döneminde cami inşa edilmesi dile getirilse de şartlar uygun olmadığı için yapılamamıştır. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçildiğimde sözlerden biri de bu caminin yapılmasıydı ancak 28 Şubat süreci nedeniyle bu sözümüzü yerine getiremedik. 2013’te bu projeyi tekrar yapmak istediğimizde ise karşımızda Gezi olaylarını bulduk.

“BARBAROS HAYRETTİN PAŞA CAMİİ’Nİ DE İNŞA EDİYORUZ”

2017 Haziran’ında cami inşaatına başlanabilmesini sağladık. Bugün de camimizi ibadete açtık. Son dönemde Büyük Çamlıca Camii’nin tamamlanması ve Ayasofya’nın yeniden ibadete açılmasının ardından İstanbul’a kazandırdığımız bu üçüncü önemli manevi mirasın, asırlar boyunca şehrimizi bir kandil gibi ışıtacağına inanıyorum. Hızla bir eserimiz daha yükseliyor. O da Barbaros Bulvarı üzerinde Barbaros Hayrettin Paşa Camii’ni inşa ediyoruz, onu da kısa zamanda inşa edeceğiz. Orası da adeta bir mabetsiz beldedir. İnşallah orayı da mabetsiz olmaktan çıkarıp, Müslümanların ibadet edebildiği yerleri hazırlayacağız.

Envaiçeşit hile ve desiseyle fitneyle yalanla tuzakla milletimizin birliğini, beraberliğini, kardeşliğini bozamayanlar camilerimizi de hedef almıştır. FETÖ’nün ibadet ve hayır kisvesi altında sergilediği ihanetin benzerlerini farklı görünümler, sıfatlar, bahaneler altında tekrarlamaya çalışanlara asla geçit vermeyeceğiz. Şahadetleri dinin temeli olan ezanlarımızı susturmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Türkiye’nin sadece kendi sınırlarından ibaret bir ülke olmadığının en büyük ispatı maruz kaldığı saldırılardır. Bu saldırıların hepsini de akamete uğratmayı başardık. Aynı dirayetle yolumuza devam edeceğiz. Bozguna uğrattığımız her kirliği atağın yerini yenisi alacaktır. Bize düşen hep doğruyu savunarak zalime karşı koymaktır.

“MİLLETİMİZ 150 YILLIK HAYALİNE KAVUŞMUŞTUR”

Taksim Camii önünden yankılanan sesin, ülkemiz üzerinde hesapları olan emperyalistleri, terör destekçilerini, insanlık düşmanlarını rahatsız ettiğinden şüpheniz olmasın. Taksim Camii büyük ve güçlü Türkiye’nin doğuşunun işaret taşlarından biri. Milletimiz 150 yıllık hayaline bugün kavuşmuştur. Emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum.

DİYANET İŞLERİ BAŞKANI ERBAŞ’TAN CUMA HUTBESİ

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Taksim Camii’nde cuma hutbesi verdi. Erbaş şunları söyledi:

Bugün de tarihi bir ana şahitlik ediyoruz. Büyük bir hasret daha sona erdi. Okunan selalar ve ezanı muhammediler, getirilen tekbirler Taksim Camii’nde ve tüm gök kubbede yankılandı.

Camilerimizin ilk imamı ve hatibi Hazreti Muhammed Mustafa’ya sonsuz selam olsun.

Yıllar boyu Taksim’de böyle bir camiinin yapılması için mücadele eden ancak bugünleri göremeden bu hasretle dünyadan göçüp giden nice büyüklerimiz oldu.

Taksim Camii tamamlandı. Şehadetleri dinin temeli ve ebediyen yurdumuzun üzerinde inleyecek olan ezanlar minarelerinden yükseldi. Ruhunuz haberdar, mekanınız cennet, makamınız ali olsun.

Bugün yaşadığımız ikinci büyük sevinç Fetih heyecanıdır. Bu fetih çağ açıp çağ kapatan yeni bir dönemin başlangıcıdır. İslam ile müşerref olan ve devraldığı İslam sancağını bir daha bırakmayan aziz milletimizin Allah’ın adını yüceltme gayreti tarih boyunca hiç eksik olmamıştır.

Bugün bize düşen ecdadımızın aziz hatırasını ve şanlı mirasını gelecek nesillere aktarmaktır.

TAKSİM CAMİİ İBADETE AÇILDI

Taksim’de bir cami yapılması tarih boyunca mücadele halini almış, Islahat Fermanı’nın ilanının sonrasında tarihte “93 Harbi” olarak bilinen büyük savaşta Rusların zaferinden iki yıl sonra Taksim Meydanı’ndan gözüken Aya Triada adlı kilisenin inşasının bitmiş, bu kilise Ruslar tarafından yaptırılmıştı.

Nazım Hikmet, 1921 yılında işgal altında olan İstanbul’da bölgedeki tek cami olan Ağa Cami’ne bakarak, “Havsalam almıyordu bu hazin hali önce ah, ey zavallı cami, seni böyle görünce dertli bir çocuk gibi imanıma bağlandım; Allah’ımın ismini daha çok candan andım…” dizelerini yazmıştı.

Demokrat Parti iktidarında Taksim’de bir cami inşa edilmesine ilişkin girişim 1952 yılında yapıldı. Mevlana ailesinden gelen tıp profesörü Feridun Nafiz Uzluk’un başkanlığındaki Anıtlar Derneği, İstanbul başta olmak üzere çok sayıda şehirde camiler yaptırmış bir dernekti. 1955 yılında derneğe, İstanbul Belediyesi’nin Taksim Cami için gerekli arsayı ayırdığı haberleri çıktı ama proje gerçekleşmedi.

İkinci girişim ise 1960’ların ortasında yapıldı. Girişimin öncüleri ise iş adamları oldu ve cami maket olarak hazır hale getirildi. 1965 yılında dönemin başbakanı Süleyman Demirel, Taksim’de Ziraat Bankası ve Hazine’ye ait arazinin cami yapılması şartıyla Vakıflar Müdürlüğü’ne satılması kararı aldı. 1979’da Süleyman Demirel başbakanlığı döneminde bakanlar kurulu kararıyla Taksim’e cami yapılması kararlaştırıldı, ancak 12 Eylül 1980 darbesi hemen ertesinde bakanlar kurulu kararı iptal edildi.

1983 yılında ANAP iktidarıyla beraber Taksim’e cami yapma niyet ve gayreti tekrar gündeme geldi. Bugün, Taksim Camisi’ni inşa ederek vakfeden Z. Altan Elmas ve kardeşlerinin (Cem Hakan Elmas, Ufuk Elmaş, Atilla Elmas) İstanbul milletvekilleri olan babaları rahmetli Elaattin Elmas ve amcaları Hayrettin Elmasın dönemin Başbakanı Turgut Özal’a müracaat ederek Taksim’e cami yapma isteklerini dile getirdi. O yıllarda henüz zamanı gelmedi denerek uygun bulunmamış olsa da bu arzu, aile büyüklerinden Elmas ve kardeşlerine bir miras olarak kaldı.

Taksim’e cami projesi 1991 yılında iş adamı İbrahim Arslan başkanlığında kurulan Taksim Cami Kültür ve Sanat Vakfı ile yeniden gündeme geldi. 86 kişilik vakıf meclisinde Recep Tayyip Erdoğan, Vehbi Koç, Rahmi Koç, Sabri Ülker, Sakıp Sabancı, Semiha Şakir, Şarık Tara, Osman Boyner, Ekmeleddin İhsanoğlu, Kemal Ilıcak, Asım Kocabıyık, Prof. Dr. Esat Coşan, İbrahim Cevahir, Tayyar Altıkulaç, Ahmet Kabaklı, Taha Akyol, Fuat Bol, Necati Özfatura bulunuyordu.

Hemen harekete geçen Sanat Vakfı ve Vakıflar Müdürlüğü arasında bir protokol imzalandı. Protokol, arsayla ilgili planın düzeltilmesi için birlikte çalışılmasını ve yapılacak caminin mülkünün vakıflar müdürlüğüne bırakılmasını öngörmekteydi. 1992 yılında Vakıflar Müdürü, tekrar belediyeye planın düzeltilmesi için başvurmuş ama belediyeden cevap alamamıştı.

This website uses cookies.

This website uses cookies.

Exit mobile version