Site icon Teketek Haber

SOYADINI MESLEĞİNDEN ALAN USTA, ÇIRAK BULAMAMAKTAN YAKINIYOR

Antalya'nın Akseki ilçesinde yaşayan 83 yaşındaki Halil Küçükçancı 71 yıldır, daha çok koyunlara takılan ve esnafın uyarı amacıyla dükkan kapısına astığı minik çanları üreterek geçimini sağlıyor. ( Abdullah Çatlı - Anadolu Ajansı )

 Antalya’nın Akseki ilçesinde Halil Küçükçancı, 71 yıldır, daha çok koyunlara takılan ve esnafın uyarı amacıyla dükkan kapısına astığı minik çanları üretiyor

Antalya’nın Akseki ilçesinde yaşayan 83 yaşındaki Halil Küçükçancı 71 yıldır, daha çok koyunlara takılan ve esnafın uyarı amacıyla dükkan kapısına astığı minik çanları üreterek geçimini sağlıyor.

Cemerler Mahallesi’nde babasından kalma 120 yıllık dükkanında çan imal eden ve “Çancı Halil” olarak tanınan usta, mesleğinin kaybolmak üzere olmasından yakınıyor.

Koyun, keçi ve köpekler için 71 yıldır farklı çanlar imal ettiğini belirten Küçükçancı, mesleği 7 yaşında babası ve dedesinin yanında öğrenmeye başladığını ancak kendi çocuklarına ya da torunlarına aktaramadığını söyledi.

Küçükçancı, “Bir çan 33 kere elden geçiyor. Çok dikkat edilmesi gereken bir iş, yoksa istenilen sesi tutturamazsınız. Çan almak isteyen ayağımıza kadar geliyor. Ama artık ben yaşlandım. Eskisi gibi yoğun çalışamıyorum. Çan yapımı kolay değil. Çok aşamadan geçiyor. Birebir alın teri diyebiliriz. Koyun çanı, keçi çanı ve köpekler için de farklı çanlarımız var.” dedi.

Çancılığın ata, dede mesleği olduğunun soyadından da anlaşılabileceğine işaret eden Küçükçancı, kendisinin dördüncü kuşak olduğunu ifade etti.

Mesleğini bir sonraki kuşağa aktaramayacak oluşunun burukluğunu yaşadığını dile getiren Küçükçancı, şöyle devam etti:

“Soyadı kanunu çıktığında bizimkiler çan ürettiklerinden Küçükçancı soyadını almışlar. Dedemin babası, dedem ve babamdan sonra ben. Ben 4 çocuğumdan en küçüğüne birşeyler öğrettim aslında ama o da bu işi yapmaktan vazgeçti. Kardeşim Mehmet ile halen sürdürüyoruz. Onun da aktaracağı kimse yok. Biz ölünce bu meslek yok olup gidecek. Bunu bilmek beni çok üzüyor.”

“Çekiçle fazla döversen sesi bozulur” 

Küçükçancı, 71 yıllık süreçte kulaklarının uzmanlaştığını, sesleri işiterek işlem yaptığını anlattı.

Büyüklüğüne göre yaklaşık 20 dakikada ürettiği bir çanı 10 dakika boyunca akort ettiğini belirten Küçükçancı, “Kolay değil. Yaz, kış ateşin karşısında çekiçle iş yapıyoruz. Her çanı özenle imal ediyoruz. Çanın sesinin güzel çıkması lazım. Bunun için çanı ocakta güzel kaynatacaksınız. Kaynağını iyi yapacaksınız. Çekiçle fazla döverseniz sesi bozulur. Biz yıllarca akort yaptığımız için çanın sesinden olup olmadığını anlıyoruz.” dedi.

Günde büyüklüğüne göre üretebildiği 20-30 çanı toptancıya ya da direkt çobanlara 10 ila 30 lira arasında satışa sunduklarını söyleyen Küçükçancı, fabrikasyon üretim ile el emeği göz nuru üretilen ürün arasında kalite açısından büyük fark olduğunu vurguladı.

Cemerler Mahallesi Muhtarı Mustafa Ay da “Eskiden mahallemizde çan, elek, kalbur, fare kapanı ve yapı ustalarını sayamazdınız. Şu anda köyümüzde genç nüfus kalmadı. El sanatları meslekleriyle ilgili tedbir alınmazsa eğer, bunca meslek göz göre göre yok olup gidecek maalesef.” diye konuştu.

This website uses cookies.

This website uses cookies.

Exit mobile version