Sütçü İmam Olayı Sonrası Yaşananlar
Sütçü Đmam Fransız işgal kuvvetlerine karşı silah çeken ilk Maraşlıdır. O Türk kadınlarına saldıran silahlı şımarık düşman neferlerinin üzerine atıldı ve silahını boşalttı. Attığı kurşun tek bir Ermeniyi öldürdü. Fakat bu bütün halkın topyekün ayaklanmasına yol açtı. Sütçü Đmam istiklal savaşımızın müjdecisi oldu. Onunla Maraş bir şeyler yapmanın kabil olduğuna inandı. Đşgal kuvvetleri Maraşlıların gözünde küçüldü.
Sütçü Đmam olayının ertesi günü 1 Kasım 1919 tarihinde Đngiliz kuvvetleri Maraş’ı terk ederek Antep’e çekildiler. Gelişlerinde Ermeniler tarafından coşkulu, büyük bir törenle karşılanmışlardı. Gidişlerinde kendilerini uğurlayan tek bir Ermeni bulunmuyordu.
Artık Đngilizlerin yerini alan Fransızlar her fırsatta Ermenileri destekliyecek ve üzücü olayların tırmanmasında büyük rol oynayacaklardı. Böylece Ermenilerin bir maşası haline gelmekte gecikmediler. Az zamanda şehirde huzur ve sükun kalmadı. Sütçü Đmam tarafından öldürülen askerin intikamı alınacaktı.
Đlk girişimde Ermeniler 1 Kasım 1919 gecesi Atoluğu Mahallesinden Tiyeklioğlu Kadir’i, Sütçü Đmam’ın hısımı olduğu için Şeyhadil de kolları arkasından bağlanıp kulakları, burnu ve diğer organları kesilerek feci bir şekilde şehit ettiler. Şekerli Mahallesinden Nasıroğlu Mehmet’i de Şeyhadil de gizlice yanaşarak arkasından kama saplayıp şehit etmişlerdi. Yine aynı gün Dua Çınarı yöresindeki zeytunlukta bir erkeğin çıplak olarak boğazlanmış, kulak, dil ve dudakları kesilmiş olan cesedi bulundu. Kimliği araştırıldığında şehidin, Duraklı Mahallesinden Tezeninoğlu Mehmet’in üvey oğlu Abdulkadir olduğu anlaşıldı.
55
Tüm aramalara rağmen Sütçü Đmam’ı bulamayınca Ermeniler’in feci bir şekilde katlettiği Tiyeklioğlu Kadir.
Günden güne memlekin güvenlik ve asayişi Ermeni fesatçılar tarafından bozulmakta olduğundan Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasındaki düşmanlık da artma eğilimi göstermekte idi. Ermeniler yaptıkları ile yetinmeyerek cinayetlerini artırarak sürdürme gayretindelerdi. 14 Kasım 1919 günü Fransızlar Ermenilere silah dağıtmaya başladılar. Tahkim edecekleri yerlere silah götürecek olanlar kıyafet değiştirerek Türklerin kılık ve kıyafetlerine bürünmektelerdi. Buna rağmen geceleyin kışladan Kümbet ve Kuyucak
56
yöresine geçecek olan taşıyıcılar, Çiçekli Mahallesi ve Haydarlı Camii’nin yanına geldiklerinde bazı Türkler tarafından tanındı ve bu konuda polis uyarıldı. Polislerin duruma el koyması üzerine ateş açılması ile polis memuru Suphi ayağından yaralandı. Kaçan Ermeniler Çiçekli mevkiinde karşılaştıkları Aşık Mustafa oğlu Ökkeş’i süngüleyip şehit ettiler.
Kışladaki silah deposu, askerlik şubesi ve işgal komutanlığınca ortaklaşa mühürlenmiş iken depo açılarak silahlar Ermenilere dağıtılmaktaydı. Bunun artık saklanacak bir yanı da kalmamıştı.
13-14 Kasım gecesi Mercimek Tepe yönünden silah sesleri gelmesi üzerine Hükümetten çıkarılan inzibat kuvveti tepeye doğru giderken birlik üzerine ateş açıldı. Karşılık verildiğinde ise saldırganlar gece karanlığında kışlaya doğru kaçmışlardı.
Belediye Reisi Hacı Bekir Sıtkı Bey
57
Ermenilerin bu tür olaylarla şehirde kargaşa çıkarmak istediği anlaşılıyordu. Bunun üzerine Fransız işgal komutanlığına başvurularak, ayrı ayrı gezmekte olan Türk ve Fransız devriyelerinin birlikte gezmeleri kararlaştırıldı. Buna rağmen her fırsatta kararın tersi uygulanmakta idi. Ermeniler, Türklerin elinde bulunan silahların toplanması için işgal komutanlığına başvuruda bulundular.
Đlyas Efendizâde Hasan Rafet Efendi
Sözü edilen ve sürüp giden saldırılar ve işlenen cinayetler üzerine Belediye Reisi Hacı Bekir Sıtkı Bey’in yanında toplanan memleket ileri gelenleri ile yapılan fikir alış-verişi sonunda, Antep’te bulunan işgal kuvvetleri komutanlığına bir şikayet dilekçesi yazılarak isimleri açıklanacak kişiler tarafından mühürlenip imza edilerek yollandı. Sırası ile mühür ve imza koyanlar: Müftü Hacı Mehmet Tevfik, Dayızade Hacı Mehmet Emin, Đlyas
58
Efendizade Hasan Rafet, Belediye Reisi Hacı Bekir Sıtkı Bey, Bayazıtzade Abdulkadir Paşa ve Şükrü Bey, Çuhadarzade Hacı Mustafa, Kocabaşzade Hacı Mehmet Naci, Dedezade Mehmet Hilmi, Eşbahzade Hacı Hüseyin ve Şişmanzade Arif Beylerdir.
Kocabaşzâde Hacı Mehmet Naci Efendi
Şikayet dilekçesinin içeriği şöylece sıralanmıştır.
“1-Ermeniler, sokak ve çarşılardan geçerlerken rastladıkları Müslümanların dinine küfretmektedirler. Bunlar arasında bir de özel giysisi ile gitmekte olan din görevlisi de bulunmaktadır.
2-Uzunoluk Hamamı önünde toplanan silahlı Ermeniler, hamamdan çıkan Müslüman kadınların peçe ve
59
çarşaflarını üzerlerinden çekerek parçalamaya yeltenmişlerdir. Kadınların feryadı üzerine imdadına koşan Sütçü Hacı Đmam, Çakmakçı Sait, Sakarkayalıoğlu Osman ve Darülmuallimin öğrencisi Taha adındaki kimseleri hançer ve kurşunla yaralamışlar ve Zülfikar Çavuşoğlu Hasan’ı kurşunlayıp şehit etmişlerdir.
Dedezâde Mehmet Hilmi Efendi
3-Kışla yolunda yüksek sesle Türkleri öldüreceklerini ve kadınlarının kendilerine kalacağını haykırmışlardır.
4-Fransız komutanlığının verdiği güvenceye rağmen, kasaba yöresinde bir Müslüman muhacir, alçakça şehit edilmiştir.
60
Şişmanzâde Arif Bey
Bu gibi acı olaylar, siz kumandandan almış olduğumuz güvenceyi Müslüman halka iletmemizin hemen ardından oluşan üzücü gelişmelerdendir. Memleketimizin üstün çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu ve böyle bir şer azınlığının terbiyesini vermekten aciz olmadığımızı kendileri de bildikleri halde sırf milli ve dini hisleri aşağılayarak heyecan yaratıp memlekette önü alınmaz büyük, üzücü olaylar çıkartmak ve bütün sorumluluğu Müslümanlara yüklemek amacı gütmekte oldukları anlaşılmaktadır. Ortaya çıkardıkları vahşice hareketlere karşı, Müslüman halk, soğukkanlı davranarak karşı girişimlerde bulunmaya tenezzül etmemişlerdir. Memleket asayişinin korunması ile beraber sözü edilen olayların doğurduğu tesirleri yerel hükümet ile işgal komutanlığına arzeyledik. Bunun üzerine Kumandan
61
Bey’den aldığımız cevapta; bu tür üzücü olaylardan kendileri de etkilenerek üzüntü duymuş olup bundan sonra benzeri feci olayların tekrarlanmayacağı vaadinden ibarettir. Đşgal kuvvetleri arasında bulunan Ermeniler işgal kuvvetleri içinde bulunduruldukça hergün bu gibi esef verici olayların sürüp gideceği düşünülmekte ve hem de güvencede görülmemekte tam olarak mazur olduğumuzu asil zatınıza saygılarımızla bildiririz. Haklı ve mantıklı dileğimiz beklenen kabulü görmezse, masum feryadımızı yüce meclise kadar duyurma direnişimiz asla değişmeyecektir. Yüksek makamınızın cevabını beklemekteyiz efendim. 2 Kasım 1919.”
Çuhadarzade
62
Maraş’ta teşkilatlanmayı ilk başlatanlardan Vezir Fahı (Mehmet Alparslan)
Yukarıda isimleri belirtilen şehrin ileri gelenlerince imzalanan bu beyanname Fransız işgal kuvvetlerinin Adana bölge valisi Albay Bremond’a gönderilmişti. Bremond Fransızların değer verdiği bir askerdi. Uzun yıllardır Fransız emelleri için Cezayir’de, Tunus’ta ve Mısır’da görev almıştı. “Kilikya Genel Valisi” ünvanını da taşıyan Albay Bremond tam bir Müslüman ve Türk düşmanı idi. Adana’ya geldiği ilk günden itibaren Ermenilere yüz vermiş Adanalıların üzerindeki baskıyı artırdıkça artırmıştı. Vatansever öğretmen ve memurları görevinden uzaklaştırdığı gibi polis ve jandarmaların kalpaklarındaki ay da çıkartılmış Türk jandarmalar yerine Ermeni lejyonlar görevlendirilmişti.