Teketek Haber

AKP Mİ DEĞİŞTİ?

AKP Mİ DEĞİŞTİ?
Av.Mustafa Haki OKUDUCU( avmhaki1@gmail.com )
09 Temmuz 2019 - 10:14

Son günlerin en dikkat çekici, en can alıcı, en kulak kabartıcı siyasal-sosyal olaylarından biri, eski AKP’lilerin, “yeni parti” kurma yönündeki girişimleri. Bu konuya neredeyse tüm dünya dikkat kesilmiş durumda. Yeni parti konusuna ilişkin düşünce ve analizlerimizi bir sonraki yazıya bırakarak AKP’nin değişip değişmediği, bu değişimin olumlu veya olumsuz olup olmadığı, bu değişimin neleri etkilediği konusunda bir değerlendirme yapmak.

Türkiye de yaşayan insanlardan ikisinden biri AKP’ye oy verdi. AKP bu zamana iyi veya kötü, yanlış veya doğru, eksik veya fazla beklentilere cevap verdi, vermeye çalıştı.

Önce şu tespitte bulunalım: AKP bu ülkede yapılmaz, olmaz denilen hak ve özgürlüklerin önünü açtı, sistemi tıkayan sorunların çözümü için uğraştı, bir kısmında büyük başarılar elde etti, bazısında kısmen başarı, bazısından da başarısız oldu. Elbette bunda en büyük etken Başkan Recep Tayyip Erdoğan’dı. Erdoğan’ın halka yakın duran tavrı, verdiği enerji ve sinerji, en umutsuz anlarda bile büyük bir lider tavrıyla ortaya koyduğu olağanüstü duruş, alışılmışın dışındaki kadro kurup yönetme anlayışı gerçekten etkileyici oldu. Türk halkı da Tayyip Erdoğan’a inanılmaz bir güvenle güvendi, inandı, yanında ve arkasında durdu; hatta uzunca zamandır beklediği liderin Tayyip Erdoğan olduğuna kanaat getirdi. Şartlar ne olursa olsun Tayyip Erdoğan’dan vazgeçmedi.  Şimdi AKP’nin, toplumun önünü açan, halka dönük bazı etkileyici tutum ve tavırlarından kısaca bahsedip esas konumuz olan AKP değişti mi? Sorusuna cevap arayalım.

  • AKP en başından beri toplumun nabzını tuttu. Öncelediği meselelerle milleti kendi safında tutmayı başardı. Güven, inanç yaydı. Bunu sağlayan Recep Tayyip Erdoğan’dı. Erdoğan inancın, sevginin, güvenin tek adresi şeklinde algılanıp değerlendirildi. Zira Erdoğan halkın içinden biriydi. Halkla aynı dilli kullanıyordu. Halkın düşündüklerine tercüman oluyor, isteklerine karşılık vermeye çalışıyordu. Uzunca zamandır görülmeyen bir şekilde halk tarafından çok seviliyordu. Aslında bu tek başına önemli ve etken bir durumdu.
  • AKP’nin kullandığı siyaset dili daha önce kullanılan siyaset dilinden çok farklı, alışık olmayan siyaset diliydi. Bu dil sert değildi, gergin değildi; siyaset şartlarına göre sevgi, muhabbet dili bile sayılabilirdi. Bu dil Tayyip Erdoğan’ın kişiliğinde buluşunca millete güven, umut, hayal edip başarma gücü ve inancı verdi.
  • AKP diğer partilerden de farklıydı; zira AKP program ve icraat partisiydi. İlk kez bir parti ayakları yere basan bir politika ile yapacaklarını halkın anlayabileceği bir şekle büründürüp sunuyordu. Bu da milletten büyük bir kabul gördü.
  • İnsanların onlarca yıldır içine hapsettiği, rejim için de, insanlar içinde büyük tehdit haline dönüşen hak ve özgürlüklerin önündeki engelleri kaldıran, kaldırmaya çalışan, bu yöndeki talepleri dikkate alıp adım adım başaran bir AKP vardı.  
  • Halkın adalet talebine karşılık vermeye çalışan, adaletin aynı zamanda merhamet ve vicdan olduğunu gören ve bilen buna göre değerlendirme yapan bir AKP vardı. Sistemin en büyük ve değiştirilmesi en zor sorunu adalete karşı öneride bulunup değiştirme talebini ortaya koyan bir AKP vardı.
  • Hak, sosyal bölüşüm, birlikte paylaşım diyen bir AKP vardı.
  • Gereksiz tartışma ve kavgadan kaçan bir AKP vardı.
  • İlk zamanlar parti içinde çıkar çatışması ve kavga yerine, hizmet; iktidarın nimetlerinden azami derecede faydalanmak yerine partinin faydası; onunu bunun adamlarını koymak yerine liyakat esas alındı. Yerimizin darlığı sebebiyle temelde tespit edebildiğimiz hususlar AKP’yi halk nezdinde değerli kılan temel unsurlardı.

NE DEĞİŞTİ?

Halkı öncüleyen, siyaseti halkın bekası ve mutluluğu için bir araç hedef olarak gören ve çaba gösteren AKP özellikle son iki yılda büyük bir değişim ve dönüşüm geçirmeye başladı. Halk için hakla beraber düsturuyla yola çıkan AKP içindeki bazı kişiler, sanki AKP’nin varlık sebebini ortadan kaldırmak adına bir takım hareket ve çabalara giriştiler.  AKP’yi halktan koparmaya çalıştılar. Adalet duygusu, adil bölüşüm isteği yerine, hep kendini öncüleyen bu kişilerin tavırları sebebiyle bir kopuş başladı. Liyakatin yerine adam kayırma, halkça ve hakça düşünmek ve yapmak yerine kendini düşünme, kendi için mücadele etme yerleşti. Değişen ve ya da halk tarafından değiştiği düşünülen AKP’deki değişimleri şöyle sıralamak mümkün:

  • AKP’nin siyaset dili biraz sertleşti. Gerginleşti. Elbette bunda yaşanan sıkıntıların da etkisi büyüktü. Çünkü Türkiye mevcut durumu itibariyle içerden ve dışardan büyük saldırılara uğruyordu. Bu saldırılara karşı koymak için kaskatı çelikten bir irade, aynı zamanda sıcacık bir yürek lazımdı. Çelikten irade ortaya konuldu, ama sıcacık, sevgi yüreğinde sanki bir azalma, eksilme ve sıkıntı oldu.
  • Halkla doğrudan iletişime geçen Recep Tayyip Erdoğan, özellikle 15 Temmuz sonrasında sanki etrafında bulunan insanların etkisiyle halktan yavaş yavaş koparılmaya çalışılıyor, yalnızlaştırma, yanını yönünü boşaltma, farklı kulvarlara sürükleme şeklinde bir durum ve tutum gözleniyor. (Bu düşünce ve eğilim halkın büyük çoğunluğunda mevcut)
  • Aynı binada yan yana, kapı kapıya komşu olan iki AKP’liden biri partinin nimetlerinden yararlanıp evini, arabasını değiştirip, yaşam standardını yükseltirken, diğerinin ekonomik, sosyal açıdan daha geriye gitmesini doğuran eşitsizlikler..
  • Uzunca zamandır toplumda var olan adalete özlem duygusunun her geçen gün daha da azalıyor olması. Örneğin son dönemde seçilen hakim ve savcıların tutuklama tutuklu yargılama gibi temel ve insani noktalarda sert bir tutum içine girmeleri ve bu seçilen hakim-savcıların tavır ve tutumlarının AKP’ye fatura edilmesi; çünkü bu hakim ve savcılar “iktidarın adamı” şeklinde algılanıp değerlendirilmesi. Özellikle cinsel suçlar konusunda büyük bir adaletsizlik olgusunun oluşması. Yargılamalar esnasında maddi deliller yok sayılarak ağır cezalar verilmesi ve verilen bu ağır cezalar nedeniyle büyük mağduriyetler oluşması; bunun sonucunda vatandaşta adalet duygusunun olmadığına yönelik çok ciddi bertaraf edilmesi mümkün olmayan rahatsızlık oluşması; bu rahatsızlığın da her geçen büyüyerek devam etmesi, bütün bu hususlar olduğu gibi AKP’ye fatura edilmektedir. Vatandaşın ciddi manada adalet olmadığına yönelik ciddi ve her geçen gün artan rahatsızlığı dikkate alınmazsa daha vahim ve kötü sonuçların doğmasına neden olacağı aşikardır. Hiçbir dönemde olmadığı kadar cinsel suç sanığı ve mağduru ortaya çıktı. Bunun yolunu açan da maalesef AKP oldu. Bir kız çocuğunun yalan beyanı veya bir bayanın yalan beyanı ile insanlar onlarca yıl hapis cezası alabilmektedir. Bu iş dönem itibariyle çığırından çıkmış durumda. Cinsel hayatı bitmiş koca koca dedeler bile küçük çocukları “elledi”, “dokundu” iddialarıyla 12 yıl 18 yıl ceza alabilmektedir. Toplum barışına hizmet etmesi gereken kanun toplumun, ailenin temelini kökten ortadan kaldırıyor. Özellikle bu konu gerçekten incelenmeye, değerlendirilmeye ve yasal olarak bir takım değişimlerin derhal ve acilen yapılması gereken bir konu olarak durmaktadır.
  • Halktan kopuk kimi insanların partide etkin görevlere getirilmesi..
  • Kibirli tiplerin, halkına tepeden bakan tiplere koltuk verilmesi..
  • Gerçekte AKP’li olmayan, ancak iktidarın nimetlerinden yararlanmak için AKP safında duran bazı kişilere alabildiğince tolerans tanınması, adeta bu kişilerin istekleri ve beklentilerine göre hareket ediliyormuş hissi. Bu yönüyle AKP artık bir dava partisi olmaktan uzaklaşmaya başlamış bir görüntü vermektedir. Zira kendisinden olmayanlara kucak açıp, bunlara iktidarın nimetlerini altın tepsi içinde sunan bir partide rahatsızlık oluşacağı da muhakkaktır. Hemen bir örnek verelim. Adam AKP kanalını kullanarak belediye de işe girmiş, ama AKP’li değil. Hatta AKP’nin altını oyuyor. Bu kişiler Evet-hayır oylamasında hayır bloğunda, belediye seçimlerinde HDP veya CHP’ye oy verdiler. Ama çoğu hala AKP üyesi gibi görünüyor. Yani parti ayıklama sistemini çoktan devre dışı bırakmış bir hava yayıyor.  
  • Önceden sevgi ve muhabbet beslenilen, güven duyulan, söylediği söz için hep olumlu yaklaşılan Tayyip Erdoğan’a yönelik bakış açısında da kırılmalar olduğu görülmektedir. Bunun sebebi bildiğimiz, tanıdığımız, yıllarca gözlemlenilen, tavırlarıyla, konuşması ve yaklaşımlarıyla hep olumlu puanlar alan, halkın gönlünde taht kuran Tayyip Erdoğan’ın son dönemlerdeki tavır ve yaklaşımları da olumsuz puan olarak görülüp değerlendirilmektedir.

Özetle bu ülkenin en büyük ve en etkili partisi, siyaseti öncüleyen, siyasette yeni bir çığır açan, benzerleri veya türdeşleriyle kıyas dahi kabul etmeyen AKP, toplumun beklenti ve arzularına kulak kabartmalı, içindeki lüzumsuz, gereksiz ve ben merkezci kişilerden kurtulmalı, gerçekten Türkiye için öneride bulunan, Türkiye için tavır ortaya koyan vatan evlatlarına saflarını açmalı, yeniden revizyon ve yeniden yapılanma ile adalet, hakça bölüşüm, liyakat gibi temel ve vazgeçilmez insani duruşu yeniden göstermelidir. Bunu en iyi yapacak olan AKP ve onun lideri Recep Tayyip Erdoğan’dır. Recep Tayyip Erdoğan bu ülke için büyük bir imkandır. Büyük bir fırsattır, şanstır. AKP’liler de yalnızlaştırılmaya çalışılan lideri Tayyip Erdoğan’a sahip çıkmalı, gerekirse avaz avaz bağırmalı, sesini duyurmak için mücadele etmelidir. Etrafının etten duvarla örüldüğünü düşündüğü liderine yalnızlaştırılmaya çalışıldığını her ortamda anlatmaya çalışmalıdır. Hala AKP kaybederse Türkiye kaybeder, bu unutulmamalıdır.

Bir sonraki yazımızda yeni parti başarılı olur mu konusunu tartışalım.