Site icon Teketek Haber

SELÇUKLULAR DÖNEMİNDE ELBİSTAN’I YÖNETEN BAZI

EMÎR ve VALİLER

Selim KAYA* Arda DENİZ**

ÖZET

Maraş ve Elbistan hem Selçuklu hem de Anadolu tarihi için jeopolitik ve jeostratejik öneme sahip yerleşim yerlerinden biridir. Ancak gerek bölgede yaşanan hâkimiyet mücadeleleri gerekse mekân uzaklığı sebebiyle Elbistan, çoğu zaman Maraş’tan ayrı bir idarî birim olarak yönetilmiştir. Maraş’ı Hüsameddin Hasan’ın soyundan gelen valiler idare ederken, Elbistan’ı genellikle Selçuklu hanedanından melikler yönetmiştir. Elbistan çevresinde yer alan Göksun, Afşin, Pertus, Dülük, Raban, Tel-Bâşir ile Derbsuk (Darb-Sâk) gibi yerleşim yerleri ve kalelerini de içine alan bölge; Mübarizüddin Çavlı, Emîr Buldacı, Emîr Alâmeddin, Emîr Felekeddin Halil, Emîr Seyfeddin Ebubekir Candar, Emîr İlyas, Emîr Hüsameddin Yusuf ve Kemaleddin Kâmyâr gibi Selçuklu umerâsından önemli devlet adamları tarafından idare edilmiştir. Elbistan ve çevresindeki yerleşim yerlerini mamur hâle getiren bu emîr ve valiler, imar faaliyetleri ile hem isimlerini ölümsüzleştirmiş hem kuzey doğu Akdeniz bölgesine hem de Anadolu’ya Türk İslâm mührünü vurmuşlardır. Bu bildiri de Elbistan’da görev yapan bazı Selçuklu emîr ve valilerinin icraatları anlatılmaya çalışılacaktır.

Giriş

Tarihi süreç içinde Elbistan topraklarında pek çok medeniyetin yanı sıra; Sasanî, Roma, Bizans, Selçuklu devletleri hüküm sürmüş, ayrıca Ermeniler ve Haçlılar yaşamıştır.

Uzun bir tarihi geçmişe sahip olmasının yanında coğrafi konumu sebebiyle de zaman içinde önemli bir yerleşim merkezi özelliği kazanan Elbistan ve çevresi, Persler zamanında Kapadokya Büyük Satraplığı içinde yer almıştır.[1] Hz.Ömer’in halifeliği döneminde Halid b. Velid’in komutasındaki İslâm ordusu tarafından 637 yılında fethedilmesinin ardından Maraş ve çevresinde İslâmlaşma süreci başlamış, bu durum Elbistan’a da yansımıştır. İslâm orduları garnizon kurdukları Maraş’ı, Anadolu içlerine yapılacak seferler için askerî üs edinmiş, genellikle Kilikya geçitleri haricinde Maraş-Elbistan geçidini kullanarak Anadolu’da ilerlemişlerdir.[2]

Elbistan ve yöresi İslâm-Hıristiyan sınır bölgesinde bulunduğundan sık sık istilâlara ve tahribata uğramıştır. Bir süre Ceyhan adıyla anılan bölge, sonraları Sugurü’ş-Şâm’a dâhil edilmiş, Bizans ordusu ile mücadele eden Emevî ve Abbâsî ordularının merkez üssü haline gelmiştir. Elbistan ovasının yüksek dağlarla çevrili ve her taraftan geçilmesi çok zor derin, uzun geçitler ve boğazlarla kapalı olması stratejik önemini arttırmıştır. VII.yüzyılın ortalarından X.yüzyılın sonlarına kadar Anadolu’ya yapılan askerî harekât ve akınlardan oldukça etkilenen Elbistan, 951 yılında Hamdânî Emîri Seyfüddevle tarafından tahrip edilmiştir.[3]

Bizans İmparatoru IV. Romanos Diogenes’in esir düşmesini fırsat bilen, imparatorluğun içinde bulunduğu olumsuz şartları iyi değerlendiren, genişleyen Türk fetihleri karşısında Anadolu’daki Bizans hâkimiyetinin süratle çökmesinden ve Kilikya bölgesindeki Ermeni nüfus yoğunluğundan istifade eden Philaretos Brachamios (Filaretos Barakhamos), Malazgirt bozgunu sonrası öteye beriye dağılmış olan Rum komutanları yanına çekerek etrafına topladığı kuvvetlerle 1072’de Maraş’ı ardından da Elbistan’ı zabt etmiştir. Sonra 1073’te Hunu’da Ermeni rahipleri toplayarak bir katolikos seçtirmiş ve şehri katolikosluk merkezi yapmıştır. Ancak Philaretos, siyasî gelişmeler ve Türk taarruzları karşısında Bizans imparatoru ile iyi ilişkiler kurmanın yollarını aramıştır.[4]

Elbistan’ı da içine alacak şekilde Maraş çevresindeki Ermeni nüfusun artması için çalışan Philaretos, bir yandan Bizans imparatoruna bağlılığını bildirmiş, öte yandan da Büyük Selçuklu Devleti’ne yıllık vergi ödemek ve dolayısıyla tâbiiyet arz etmek suretiyle prensliğinin devamını sağlamıştır.[5]

Elbistan ve çevresi, 1085’te Anadolu fâtihi Kutalmış oğlu Süleymanşah’ın komutanlarından Emîr Buldacı tarafından fethedilmiştir. Elbistan, 1097 yılında Birinci Haçlı Seferi esnasında Haçlıların eline geçmiş ve şehrin idaresi Pierre d’Aulps adlı bir şövalyeye verilmiştir. 1098 sonrası Rumlar, Ermeniler ve Türkler arasında birkaç defa el değiştiren Elbistan ve çevresi 1103 yılından itibaren Haçlıların idaresine girmiştir.[6]

Haçlılar, Elbistan ve çevresinde yaşayan halka zulüm etmişlerdir. Şehirdeki Ermeniler ve Rumlar yaşadıkları zulüm dayanılamayacak bir hâl alınca Türkiye Selçuklu Sultanı I.Kılıç Arslan’ı kendilerini Haçlılardan kurtarması için çağırmışlardır. Bu durumu Urfalı Mateos şöylece kaydetmiştir: “Elbistan şehri Haçlılar yüzünden büyük sıkıntı ve felaketlere maruz kaldı. Halk o kadar kötü muamele gördü ki intikam almağa karar verdi, Onlar, Müslümanlara bel bağlayıp onlara (yardım talebiyle) gizlice adam gönderdiler …”[7] Elbistan’ı ve kendilerini Haçlıların elinden Türklerle işbirliği yaparak kurtaran Rumlar ve özellikle de Ermenilerin olumsuz faaliyetlerine rağmen Türkiye Selçuklu Devleti sultanları diğer gayr-i müslimlere olduğu gibi Ermenilere de hoşgörülü davranmışlardır. Diğer taraftan Bizans İmparatorluğu’nun Ortodoks mezhebini empoze etme maksatlı dînî baskılarına maruz kalan Ermeniler, buna tepki olarak Türklerin bölgeyi fethini kolaylaştırıcı faaliyetlerde bulunmuşlardır.[8]

Sultan I.Kılıç Arslan 1105’te Elbistan’ı yeniden fethederek veziri Ziyâeddin Muhammed’e iktâ etmiştir. I.Kılıc Arslan’ın 1107 yılında ölümünden sonra meydana gelen karışıklıklardan faydalanan Antakya Haçlı Prinkepsi Tankred Elbistan’ı muhtemelen 1108 yılında ele geçirmişse de, 1111 yılında Malatya Meliki Tuğrul Arslan’ın atabeği olan İlarslan tarafından Haçlılardan geri alınmıştır.[9]

1114 yılındaki deprem sonrası Elbistan tekrar Haçlıların eline geçmiş, fakat Ebü’l-Ferec’in[10] de kaydettiği gibi 1118 sonları 1119 yılı başlarında Malatya hâkimi Tuğrul Arslan adına Belek Gazi, Ceyhan ve Elbistan havalisini Haçlılardan geri almıştır. Elbistan ve çevresi 1124 senesi sonunda Emîr Gazi’nin (Melik Gazi) Malatya yöresini zapt etmesiyle birlikte Dânişmendlilerin idaresi altına girmiştir.[11]

Ebü’l-Ferec[12] 1137 yılı olaylarını anlatırken Malatya hâkimi Danişmendli Melik Muhammed’in kardeşi Devlet’i (Aynüddevle’yi) kovduğunu ve ondan Elbistan ve Ceyhan havalisini aldığını zikretmiştir.

Danişmendliler, 1140-1141 yıllarında Rumların hakim olduğu Karadeniz bölgesindeki bazı yerleri fethetmişlerdir. Melik Muhammed Elbistan’a hücum eden Haçlıları geri püskürtmüş, sonra Malatya Meliki Aynüddevle ve Sivas Meliki Yağıbasan’ın desteğiyle Elbistan ve Ceyhan yöresini ele geçirmiştir. 1143’te Melik Muhammed’in ölümünden sonra Aynüddevle, Elbistan ve havalisine yeniden hâkim olmuşsa da; 1144 yılında Türkiye Selçuklu Sultanı I.Mesud, Aynüddevle’ye ait olan Ceyhan ve Elbistan bölgesini zaptetmiş ve oğlu Kılıç Arslan’ı Elbistan’a melik tayin etmiştir.[13]

Sultan I. Mesud’un ölümünden sonra merkezi Elbistan olan Yukarı Ceyhan havalisi Selçuklular ile Danişmendliler arasında mücadele sahası haline gelmiştir. Dânişmendli Sivas Meliki Yağıbasan 1156’da Elbistan ve yöresini ele geçirmiştir. Sultan II.Kılıç Arslan Yağıbasan’ın üzerine yürümüş ancak yapılan anlaşma sonunda bölgenin yönetimini Yağıbasan’a bırakmıştır. Yağıbasan’ın ölümü (1164) sonrası Elbistan Emîri Mahmud b. Mehdi bağımsızlığını ilan etmiş ise de çok geçmeden Dânişmendlilerin saltanat mücadelelerinden istifade eden II. Kılıç Arslan 1165 yılında Elbistan’ı, Darende ve Gedük vadisini ilhak ederek bölgeye yeniden hâkim olmuştur. 1184 tarihinde Türkiye Selçuklu Devleti’ni onbir oğlu arasında paylaştıran II.Kılıç Arslan oğlu Mugisüddin Tuğrulşah’ı da Elbistan’a yönetici tayin etmiştir. Ancak Tuğrulşah, babasının ölümü sonrası ağabeyi Süleymanşah’ın yanında yer almıştır. 1196’da tahtı II. Süleymanşah’a bırakmak zorunda kalan I.Keyhüsrev gurbet hayatının ilk günlerinde Elbistan’a gelmiş ve Tuğrulşah tarafından bir süre misafir edilmiştir. II. Süleymanşah’ın valisi gibi hareket eden Tuğrulşah onun bütün seferlerine katılmıştır. Tuğrulşah uzunca bir süre devam eden Elbistan’daki yöneticiliği sırasında şehrin gelişip büyümesi ve kalkınması için çalışmıştır. II. Süleymanşah Gürcistan seferi sırasında Erzurum’u Saltuk oğlu Melikşah’ın elinden alıp maiyetinde bulunan kardeşi Tuğrulşah’a vermiş ve buna karşılık Elbistan’ı doğrudan merkeze bağlı bir vilâyet haline getirmiştir. Bu tarihten itibaren Elbistan, Konya’dan tayin edilen valiler tarafından idare edilmiştir. Meşhur tarihçi İbnü’l-Adîm de Halep Eyyûbî Meliki el-Melikü’l-Azîz’in veziri ve özel elçisi sıfatıyla, 1237 ve 1238 yıllarında iki defa Türkiye Selçuklu Sultanı II. Gıyâseddin Keyhusrev’e gönderildiğinde Elbistan’a uğramış ve Efsûs’ta (Afşin) Ashâb-ı Kehf’in bulunduğu yeri ziyaret etmiştir.[14]

Moğol istilası önünden kaçarak kitleler halinde Anadolu’ya göç eden Türkmenlerin önemli bir kısmı Maraş ve Elbistan bölgesine gelmişlerdir. Bu Türkmen topluluklarından biri de XIII-XV. yüzyıllarda Maraş-Elbistan ve Malatya yörelerinde yaşayan Ağaçeriler’dir. Kilikya Ermeni Krallığı ve Antakya Haçlı Prinkepsliği topraklarına baskınlar yapan, el-Cezîre ve Suriye arazisini yağmalayan Ağaçerilerin isyanları sırasında Kayseri-Elbistan-Maraş ticaret yolu işlemez hale gelmiştir. Ticari hayatın durmasına bağlı olarak da bölgede isyan ve karışıklıklar artmıştır.[15]

Memlük Sultanı I.Baybars 1277 yılında Anadolu’ya girmiş ve Elbistan Savaşı’nda İlhanlı ordusunu mağlup etmiştir. 1337’de Dulkadir Beyliği kuruluncaya kadar Elbistan ve havalisi çeşitli olayların, isyanların ve savaşların yaşandığı, Selçukluların, İlhanlıların ve Ermenilerin ele geçirmek için mücadele ettiği bir bölge olmuştur.

Selçuklular döneminde Elbistan önemli gelişmeler göstermiş ve büyük bir şehir haline gelmiş, çoğu zaman da Maraş’tan ayrı bir idari birimi olarak yönetilmiştir. Maraş’ı, Hüsameddin Hasan’ın soyundan gelen valiler idare ederken, Elbistan’ı Selçuklu hanedanından melikler veya emîrler yönetmiştir.[16]

Selçuklular döneminde hanedan üyesi melikler dışında Elbistan’ı yöneten emîr ve valilerden bazıları şunlardır:

1 – Emîr Buldacı

Emîr Buldacı ile ilgili ilk bilgilere Anadolu’nun fetih sürecinde rastlanılmıştır. Şahsi özellikleri ve hayatı hakkında kaynaklarda bilgi yoktur. Malazgirt zaferi sonrası Anadolu’yu Türk İslam yurdu yapmak isteyen Türkmen beylerinden Süleymanşah, Saltuk Bey, Mengücük Gazi, Dânişmend Gazi, Kara Tegin Bey, Çubuk Bey, Artuk Bey, Çavuldur Bey ve Tanrıbermiş Beyler gibi aşk ve şevkle fetih harekâtına katılmış ve Elbistan yöresini feth etmiştir.

Kutalmışoğlu Süleymanşah tarafından Antakya’nın feth olunduğu zamandan biraz sonra 1085 yılı başlarında yukarı Ceyhan havzası yani Elbistan, Hunu, Göksun, Maraş, Besni ve Keysun şehirleri Süleymanşah’ın komutanlarından Emîr Buldacı tarafından feth edilmiştir.[17]

Claude Cahen,[18] Emîr Buldacı’nın Güney Kapadokya’daki Abdülkasım’ın kardeşi olduğunu belirtmiştir. Cahen, kısa bir süre önce yine aynı yörede görülen ve hatta Hasan Dağı’na adını veren Hasan Bey’in Emîr Buldacı’yı ile aynı kişi olması mümkündür diyerek de yanlış bir tahminde bulunmuştur. Evet Cahen’in ifadesiyle bu dönemde “Süleymanşah’ın ölümüyle önemleri artmış bazı beylerden ilk kez söz edildiği” doğrudur ancak Emîr Buldacı, Kayseri Emîri Hasan Bey değildir. Nitekim Hasan Bey ile ilgili çok farklı iddialar ortaya atılmıştır. Bu konuda Hasan Bey’in I.Kılıç Arslan’ın kardeşi Kulan Arslan’ın oğlu olduğu da söylenmiştir. Ancak Hasan Bey, I.Kılıç Arslan öldükten sonra taht mücadelelerine de katılmıştır ve Kılıç Arslan’ın oğlu Şehinşah tarafından öldürülmüştür.[19] Dolayısıyla Emîr Buldacı’nın Hasan Bey olma ihtimali yoktur.

Sultan Melikşah tarafından Isfahan’da tutulan Süleymanşah’ın oğulları Kılıç Arslan ve Kulan Arslan 1093 yılı başlarında İznik’e gelmiştir. Kılıç Arslan iktidarı Ebulgazi’den devralmış, dağılmış bulunan devletin birliğini yeniden tesis etmeye çalışmıştır.[20]

Sultan I.Kılıç Arslan’ın Malatya’yı kuşattığı günlerde Birinci Haçlı seferi ile Anadolu’ya giren Haçlılar da İznik’i kuşatmıştı. I.Kılıç Arslan 1097 yılı Mayıs ayı sonlarında yanında Emîr Buldacı ve diğer Türk beyleri olduğu halde otuz günden fazla süren bir yürüyüşle İznik önlerine gelmiş ve Haçlılarla savaşmıştır.[21] İznik’i kuşatan Birinci Haçlı seferi ordularına karşı savaşanlar arasında Emîr Buldacı da vardır. Nice nice zahmetler ve şehitlerle elde edilen ve vatan yapılan topraklarda istiklâl ve egemenliği sağlamak ve sürdürmek için mücadele eden Emîr Buldacı, Süleymanşah’a verdiği değerin bir nişanesi olarak onun oğlu I.Kılıç Arslan’a da değer vermiş, onu bu büyük ve yüce mücadelede yalnız bırakmamıştır. Haçlılarla yapılan bu savaşta Emîr Buldacı’nın şehit ya da gazi olduğuna dair bir bilgi olmadığı gibi ne zaman öldüğü de bilinmemektedir.

Rahmetli M.Halil Yinanç[22] rahmetli Işın Demirkent[23] ve Muharrem Kesik’e[24] göre Emîr Buldacı, Elbistan bölgesi ile Maraş havzasını içine alan geniş alanda bir emîrlik (beylik) kurmuştur. Bu emîrliğin ne kadar sürdüğü de bilinmemektedir. Ancak biz Emîr Buldacı’nın hayatı ile sınırlı olduğu kanaatindeyiz. Çünkü sonraki yıllarda bu emîrlik (beylik) dönemin kaynakları tarafından zikredilmemiştir. Emîr Buldacı, Elbistan’ı fethi sonrası bölgeyi Türk İslam yurdu yapmak için çalışmıştır.

2- Ziyâeddin Muhammed

Elbistan’ı 1105 yılında yeniden fetheden Sultan I.Kılıç Arslan şehri veziri Ziyâeddin Muhammed’e iktâ etmiştir. Ziyâeddin Muhammed, I.Kılıc Arslan’ın 1107 yılında ölümünden sonra bölgede ortaya çıkan karışıklıklara ve Antakya Haçlı Prinkepsi Tankred’in muhtemelen 1108 yılında Elbistan’ı ele geçirişine kadar şehri yönetmiştir.[25]

3 – Emîr Hüsameddin Yusuf

Emîr Hüsameddin Yusuf, Türkiye Selçuklu Sultanı I.İzzeddin Keykâvus’un güvendiği devlet adamlarından biridir. I.Keykâvus Malatya’yı feth edince idareci olarak Sipehsalar Hüsameddin Yusuf es-Sultani’yi görevlendirmiştir. Dört yıl sonra yine bu görevde olduğu kitabe ile sabittir. Fakat I.Keykavus’un kardeşi Alâeddin Keykubad’ı Malatya’da esir olarak tutması, Hüsameddin Yusuf’un bir mukta olarak değil de, bir vali olarak orada bulunduğunu göstermektedir. Emîr Sipehsalar Hüsameddin Yusuf, Malatya valiliği görevini icra ettikten sonra Sultan II. Gıyâseddin Keyhüsrev zamanında da Elbistan Subaşılığı görevinde bulunmuştur.[26] Emîr Sipehsalar Hüsameddin Yusuf, Diyarbakır kuşatmasına da katılmıştır. Elbistan’daki “Emir Yusuf Köyü” bu emîrin adından gelmektedir. Ayrıca Malatya Elbistan arasında yer alan Yarımca Köyü’nde inşa olunan Yarımca Han da bir kitabeye göre Emîr Hüsameddin Yusuf tarafından yaptırılmıştır.[27]

4 – Emîr İlyas

Konya’dan Elbistan merkezli bölgeyi yönetmek üzere gönderilen valilerden biri de Emîr İlyas olmuştur. Kerîmüddin Mahmud Aksarayî, Emîr İlyas’tan eserinde sıkça bahsetmiştir. Özellikle de Anadolu’yu tahakkümleri altına alan İlhanlıların 1305 yılının Temmuz-Ağustos’unda İrencin Noyan adlı kumandanı 20 bin asker ile iki ay gibi bir süre mücadele ederek karşı koymuştur. Emîr İlyas Alâeddin Kervansarayı’nı İlhanlılara teslim etmemiştir. Emîr İlyas adına Afşin’e bağlı İlyas Köyü bulunmaktadır.[28]

5 – Mübarizüddin Behramşah

Türkiye Selçuklu devlet adamlarının önde gelenlerinden biri olan Mübarizüddin Behramşah’a, Sultan I.İzzeddin Keykâvus tarafından 1211 yılı sonlarında Elbistan iktâ edilmiş ve bölgede vali olarak görev yapmıştır.[29] İsmi özellikle Ermenilere karşı yaptığı mücadeleler ile duyulmuş ve öne çıkmıştır.

I.Keykâvus’un, Fahreddin Behramşah’ın kızıyla yaptığı evliliğinde Mübarizüddin Behramşah gelini getirmek için görevlendirilmiş, verilen bu emri yapmak üzere hızlıca Elbistan’dan devlet merkezi Konya’ya sultanın yanına gelmiştir.[30]

Mübarizüddin Behramşah, 1216 yılında Halep Eyyûbîleri üzerine düzenlenen sefer öncesi I.İzzeddin Keykâvus tarafından Elbistan’daki görevinden alınarak Sivas’ta görevlendirilmiş olabileceği gibi, Elbistan’daki görevine ek olarak Sivas’ı idare etme vazifesi de verilmiş olabilir. Bu sefer esnasında Sivas Subaşısı Mübarizüddin Behramşah kumandasındaki dört bin kişilik öncü Selçuklu kuvveti, I. Keykâvus’un başında bulunduğu ordunun merkez kolundan epeyce uzaklaşmış olduğu için el-Melikü’l-Eşref tarafından ağır bir yenilgiye uğratılmış, Mübarizüddin Behramşah da esir alınmıştır. Bu duruma aşırı derecede öfkelenen I.Keykâvus, el-Melikü’l-Eşref’le savaşmayıp geri dönmüş, hıyanet ettiklerinden şüphelendiği bazı emîrleri Elbistan’daki bir eve toplayıp yakarak cezalandırmıştır.[31]

Mübarizüddin Behramşah’ın ölümü 1224 yılında Sultan I.Alâeddin Keykubâd döneminde olmuştur. I.Keykubâd sadâkatinden şüphelendiği Mübarizüddin Behramşah’ı diğer nüfuzlu beyler gibi hadîm Ruzbe ile Kayseri’deki Zamantı kalesine göndermiş ve zindanda ölmüştür.[32]

6 – Mübarizüddin Çavlı es-Sultani

Suriye’den Anadolu’ya geçiş yolu üzerinde önemli bir stratejik bölge olan Elbistan’a idareci olarak görevlendirilenlerden biri de Mübarizüddin Çavlı es-Sultani’dir[33] Uzun bir süre Elbistan ve çevresinin yöneticiliğini yapmış ve Selçuklu devleti bünyesinde önemli hizmetler ifa etmiştir. Yaklaşık yarım asır Türkiye Selçuklu devletine hizmet eden Mübarizüddin Çavlı es-Sultani’nin yıldızı özellikle I.İzzeddin Keykâvus zamanında parlamaya başlamıştır. I.Alâeddin Keykubâd ve II. Gıyâseddin Keyhüsrev dönemlerinde de önemli görevler üstlenmiştir.

Ermenilere, Eyyûbîlerlere ve Moğollara karşı düzenlenen seferlere iştirak etmiştir.[34] I.Alâeddin Keykubâd zamanında 1225 yılında tâcirlerin Franklar ve Ermenilerden şikâyetçi olması üzerine Ermenilerle Franklara karşı savaş açmıştır. Mübarizüddin Çavlı es-Sultani ve Emîr Komnenos kumandasındaki Selçuklu kuvvetleri Mut ve Silifke yörelerini fethetmiştir. Daha sonra muhtemelen Mübarizüddin Çavlı es-Sultani kumandasında Elbistan yöresinden hareket eden bir Selçuklu kuvveti Kilikya Ermeni Krallığı’nın topraklarına girerek Çinçin Kalesi’ni ele geçirmiş, Ermeni Kralı Hetum, elçi göndererek barış istemek zorunda kalmış, I. Keykubad da kralın teklifini kabul etmiştir (1225). İmzalanan antlaşmaya göre; fethedilen Ermenek, Mut, Gülnar, Anamur ve Silifke yöreleri Selçuklu ülkesine katılmıştır. Ayrıca Ermeni Kralı Hetum her yıl I. Keykubad’a 40 bin altın ödemeyi kabul etmiştir.[35]

1226 yılında Mübarizüddin Çavlı es-Sultani ve Esedüddin Ayaz kumandasındaki Selçuklu ordusu, Malatya yöresindeki Kâhta ve Hısn-ı Mansûr (Adıyaman) kaleleriyle Harput yöresindeki Çemişgezek Kalesi’ni Artuklu beyi Melik Mesud’dan almışlardır.[36] Mübarizüddin Çavlı es-Sultani zikredilen kalelerin ele geçirilmesinde büyük yararlılıklar göstermiştir.

Mübarizüddin Çavlı es-Sultani’nin uzun yıllar Elbistan valiliği yapmış olduğu zannedilmektedir. Kösedağ Savaşı sonrası Elbistan ve Malatya valisi olarak tayin edilmiştir. Maraş ve Elbistan’da pek çok eser inşa ettirmiştir.

Bir kitabede Mübarizüddin Çavlı es-Sultani’nin 1241 yılında Elbistan Valisi aynı zamanda da Çaşnigir’i olduğu zikredilmiştir. Sonraki yıllarda farklı unvanlarla farklı görevler icra eden Mübarizüddin Çavlı es-Sultani 1254 yılında Elbistan Subaşı olarak görev yapmıştır.[37]

7 – Emîr Kemaleddin Kâmyâr

Türkiye Selçuklu Devleti’nde etkili devlet adamlarından biri olan Kemaleddin Kâmyâr’ın, İzzeddin Keykâvus ile Alâeddin Keykubad arasında yaşanan saltanat mücadeleleri esnasında Keykavus’un yanında yer almış olmasından dolayı oluşan kırgınlık sonrasında I.Alâeddin Keykubad’ın onu affetmesiyle tarih sahnesindeki etkin rolünü almaya başlamıştır.[38]

Özellikle Eyyûbîlerin Anadolu’yu istila etmek için sefere çıktıklarını haber alan I.Alâeddin Keykubad, öncü birliklerin başında Emîr Kemaleddin Kâmyâr’ı Akçaderbend’i[39] tutması için göndermiş, saltanat alayının peşi sıra geleceğini söylemişti. Ayrıca bölgede bulunan Maraş Valisi Nusretüddin Hasan Bey’in de harekete geçmesini emretmiştir. Kemaleddin Kâmyâr emrindeki beyler ve askerlerle Elbistan üzerinden geçerek Akçederbend’e ulaşmış,[40] Selçuklu birlikleri Eyyûbîlerlerin geçebileceği yerleri ve geçitleri, ağaçlar ve taşlarla kapatmış ve askeri birlikleri takviye edip sağlamlaştırmışlardır. İbn Bibi, Kemaleddin Kâmyâr önderliğinde harekete geçen öncü kuvvete sultanın bir ordu yanında Kır Han, Rum ve Harezm emîrleri, Uç, Gürcü, Frenk ve Rus birlikleri  ve önemli bir cephane, sayısız mal ve hazine olduğu halde oraya vardığını” kaydetmiştir. Selçuklu birlikleri bu bölgeyi ve geçitleri çok iyi bilmelerine rağmen, Eyyûbîler bölgenin acemisi olduklarından dolayı Selçuklu kuvvetleri coğrafyanın verdiği avantajları çok iyi kullanarak Eyyûbî ordusunu geri püskürtmeyi başarmıştır.[41]

Emîr Kemaleddin Kâmyâr, II.Gıyâseddin Keyhüsrev zamanında Sadeddin Köpek’in hilesiyle bertaraf edilerek Gâvele kalesine sürgün edilmiş ve öldürülmüştür. Elbistan-Besni arasında bulunan meşhur Kemaleddin Han’ı (Kemareddin – Derbent Ağzı) inşa ettirmiştir.[42]

8 – Emîr Felekeddin Halil

  1. İzzeddin Keykâvus ve IV. Kılıç Arslan zamanlarında bir dönem Elbistan valiliği yapmıştır. İlhanlı Devleti’nin kurulması Anadolu’daki Moğol baskı ve tazyikini artırmış ve İlhanlıların Memlukler ile olan mücadelesi Anadolu’nun İlhanlılar için vazgeçilmez olduğunu ortaya koymuştu. Batıya gelen Hülagu kışlak olarak Mugan’ı seçince Türkiye Selçuklularını 1243 Kösedağ savaşında mağlup eden Baycu Noyan, oradan ayrılarak 1256 yılında ikinci defa Anadolu’ya girmiştir. Bu sefer esnasında Harezmli Türk beyi Hüsameddin Baycar ve oğlu Bahadır’ın yanında bulunan beyler arasında Emîr Felekeddin Halil de vardır. II.İzzeddin Keykâvus ve IV.Rükneddin Kılıç Arslan arasındaki mücadelelerde önemli rol oynamıştır.[43]

Sultan IV.Rükneddin Kılıç Arslan, kardeşi II.İzzeddin Keykavus ile saltanat mücadelesine girdiği yıllarda Kayseri’de asker toplarken Felekeddin Halil ile Hüsameddin Baycar’a habercilerle ferman göndermiş onlar da bu davete “duyduk ve uyduk” diye karşılık vererek Sultan IV.Rükneddin Kılıç Arslan’ın yanında yer almışlardır. Şemseddin İsfehanî öldürülüp kellesi Sivas’a Sultan IV.Rükneddin Kılıç Arslan’a götürüldüğü zaman Emîr Felekeddin Halil ile birlikte Aksaray’a bir menzil uzaklıkta bulunan Alâeddin Kervansarayı yakınlarında II.İzzeddin Keykavus taraftarı askeri birlik ile çatışmaya girmiştir. Kervansarayın kapısını ateşe vererek halkın bir kısmını öldürmüş ve bir kısmının da mallarını alarak serbest bırakmışlardır.[44]

9 – Emîr Seyfeddin Ebu Bekir Candar

III. Gıyâseddin Keyhüsrev zamanında Elbistan valisi olarak görev yapmıştır. 1277 yılında Sultan Baybars’ın Selçuklulara yardım için düzenlediği sefere Emîr Seyfeddin Ebu Bekir Candar ve oğlu Bedreddin Kuş’da katılmıştır.

10 – Emîr Alâmeddin

  1. İzzeddin Keykâvus zamanında Elbistan valiliği yapmıştır. Elembey köyü bu bey adına nisbetle teşekkül ettirilmiştir.

11 – Nusretüddin Hasan Bey

Maraş ve çevresinde II. Kılıç Arslan zamanında Hüsameddin Hasan Bey idaresinde bir uç beyliği kurulmuştur. Hüsameddin Hasan Bey bir müddet şehri yönettikten sonra vefat etmiş, yerine oğlu İbrahim geçmiş, ondan sonra da oğlu Nusretüddin Hasan Bey yönetici olmuştur. İbn Bîbî’nin Melik-i Maraş dediği ve uzun uzadıya medh eylediği zât budur. Nusretüddin Hasan Bey, Sultan I.Gıyâseddin Keyhüsrev’in güvenini kazanmış bir bey idi. I.Keyhüsrev’in 1208 sonu 1209 başlarında Kilikya Ermeni Kralı Leon’a karşı olan seferinde maiyyetinde bulundu. Nusretüddin Hasan Bey Selçuklu tahtını elde etmesinde oynadığı önemli ve olumlu rol sebebiyle Sultan I.İzzeddin Keykâvus’un da yanında itibar sahibi bir bey idi. Sultan I.Alâeddin Keykûbâd’ın saltanatının ilk zamanlarında da Nusretüddin Hasan Bey Maraş’ta idareciliği muhtemelen 1233 tarihine kadar devam etti. I. Keykûbâd’ın emriyle öldürüldü. Haçlılar zamanında çok harab olarak nüfûsu azalmış olan Maraş bölgesi, Hüsameddin Hasan, oğlu İbrahim ve torunu Nusretüddin Hasan Bey zamanlarında imar edildi. Özellikle de yarım asır kadar yöneticilik yapan Nusretüddin Hasan Bey bu müddet zarfında bazı imar faaliyetlerinde bulundu. Afşin’de bulunan Ashâb-ı Kehf Mağarası etrafında binalar inşa ettirdi, camii ve tekke yaptırdı.[45] Gerek bu binaların harâb olmaktan korunması gerekse ziyaretçilerin misafir olması için masrafların temin edilebilmesi için de “atlas yazısı namıyla bilinen” Afşin Ovası’ndaki yerlerin büyük çoğunluğunu vakf eyledi. Nusretüddin Hasan Bey zamanında yaptırılmış olan Afşin’deki Ashab-ı Kehf külliyesi ile Maraş çevresindeki bazı kalıntılar günümüze kadar gelmiştir.[46]

 

Sonuç

Elbistan, coğrafi ve stratejik konumu sebebiyle Ortaçağ Türkiyesi’nde askerî ve siyasî faaliyetlerin yoğun olarak yaşandığı bir bölge olmuştur. Anadolu’ya yönelik İslam akınlarının ilk uğrak yerlerinden biri olan Elbistan, bölgeye yakın her devletin sahip olmak istediği ve uğrunda savaştığı şehir olmuştur. Rumlarının, Arapların, Haçlıların, Ermenilerin ve Türkmen boylarının yaşadığı şehir, sık sık hâkimiyet değişikliklerine uğramıştır. XIII. yüzyıla kadar Elbistan ve havalisi çeşitli olayların, isyanların ve savaşların yaşandığı bir bölge olma özelliğini taşımıştır. Selçukluların, Moğolların ve Ermenilerin dönem dönem istilasına uğrayıp yağmalarına sahne olmuştur. Elbistan vilayetinin etnik yapısının değişmesine paralel olarak başta siyasî, sosyal, ekonomik ve kültürel değişimler de yaşamıştır.

Elbistan ve çevresi, yaşanan hâkimiyet mücadeleleri sebebiyle belki de en çok tahribe uğrayan bölgelerin başında gelmiştir. İlhanlılara, Haçlılara ve Ermenilere karşı Anadolu’nun önemli müdafaa hatlarından biri olan Elbistan’a, Selçuklu sultanları özel bir önem vermiş ve ilgi göstermişlerdir.

Elbistan, Selçuklular döneminde bölgesinde etkin ve özellikli bir şehir olmuştur. Selçuklu beyleri, Emîr Buldacı, Emîr Hüsameddin Yusuf, Emîr İlyas, Emîr Mübarizüddin Behramşah, Emîr Mübarizüddin Çavlı es-Sultani, Emîr Kemaleddin Kamyar, Emîr Felekeddin Halil, Emîr Seyfeddin Ebu Bekir Candar, Emîr Nusretüddin Hasan, Emîr Alâmeddin hiç şüphesiz ki Elbistan ve çevresine en iyi hizmeti vermek için gayret etmişler, bölgenin Türk İslam yurdu olması için çalışmışlardır. Bu emîr ve valiler Türkiye Selçuklu Devleti politikasının Elbistan ve çevresindeki uygulayıcısı olmuşlar, yaşadıkları dönemde idareleri altındaki Elbistan’a Türk İslam mührünü vurmuşlardır ve ebediyete kadar da bu mühür silinmeyecektir.

 

KAYNAKLAR

AKSARAYÎ, Kerimüddin Mahmud, Müsâmeretü’l-Ahbâr ve Müsâyeretü’l Ahyâr, (Yay.           Osman Turan), Ankara 1944.

ALPARSLAN, Yaşar, KARATAŞ, Mehmet, YAKAR, Serdar, (Editörler), Maraş Tarihinden    Bir Kesit: Dulkadir Beyliği Araştırmaları II, Ukde Yayınları, Kahramanmaraş 2008.

ANNA KOMNENA, Alexiad, (Çev. Bilge Umar), İnkılâp Yayınları, İstanbul 1996.

ANONİM SELÇUKNÂME, (Çev. Feridun Nafiz Uzluk), Uzluk Yayınları, Ankara 1952.

ATALAY, Besim, Maraş Tarihi ve Coğrafyası, (Yay. İlyas Gökhan- Mehmet Karataş), Ukde   Yayınları, Kahramanmaraş 2008.

AYTAÇ, İsmail, Malatya ve Yöresindeki Türk-İslâm Dönemi Yapıları, Selçuk Üniversitesi,      Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Konya 1998.

BECKER, C. H., “Eyyûbîler”, İA, C. IV.

CAHEN Claude, Osmanlılardan Önce Anadolu’da Türkler, (Türkçe terc.Yıldız Moran), E yayınları, İstanbul 1979.

ÇAY, Abdülhâlûk Mehmet, II. Kılıç Arslan, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara       1987.

DEMİRKENT Işın, Türkiye Selçuklu Hükümdarı Sultan I.Kılıç Arslan, Türk tarih Kurumu Yayını, Ankara 1996.

_________, Haçlı Seferleri, Dünya Yayıncılık, İstanbul 1997.

DENİZ Arda – Yalçın Filiz Ayşe, Moğolların Anadolu Politikası/İlhanlılar Zamanında Anadolu, Ekim Yayınları, İstanbul 2014, s. 28.

DOĞAN Nermin Şaman, “Anadolu Selçuklu Sultanı I. İzzeddin Keykavus Döneminde (1211-1220) Baniler ve İmar Faaliyetleri”, Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Bahar 2016, S. 24.

DURMUŞ EFE, “Türkiye Selçukluları Devrinde Harezmli Bir Türk Emiri: Hüsameddin Baycar”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yayınları, C. XIX, S. 1,  Elazığ 2009.

EBÜ’L-FEREC, Abu’l-Farac Tarihi, (Türkçeye terc. Ömer Rıza Doğrul), Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 1999, C.II.

ERSAN, Mehmet, Selçuklular Zamanında Anadolu’da Ermeniler, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2007.

GÖKHAN İlyas, “Selçuklular Zamanında Maraş Emiri Nusreteddin Hasan Bey”, I. Uluslararası Selçuklu Kültür ve Medeniyet Kongresi Bildirileri, C.I, Konya 2001, s. 338, 339.

_________, “XIII. Yüzyıl’da Maraş”, I.Kahramanmaraş Sempozyumu, Kahramanmaraş 6-8 Mayıs 2004, s. 352.

_________, Başlangıçtan Kurtuluş Harbi’ne Kadar Maraş Tarihi, Öncü Basımevi Yayınları, Kahramanmaraş 2011, s. 67.

GÜL Muammer, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Moğol Hâkimiyeti, Yeditepe Yayınları, İstanbul 2005, s. 85.

GÜNDÜZ Tufan, “Kahramanmaraş”, DİA, C. XXIV.

HACIGÖKMEN Mehmet Ali,Türkiye Selçukluları Zamanında Konya’nın Devlet Merkezi Oluşu”, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, S.29, 2011.

HACIGÖKMEN Mehmet Ali, “I.  Alaeddin Keykubat Dönemi Devlet Adamlarından Kemaleddin   Kamyâr   (d. ?- ö.  1238)” Kırkambar  Tarih Yıllığı, Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 2016, s 127-155.

HONIGMANN, Ernest, Bizans Devletinin Doğu Sınırı, (Çev. Fikret Işıltan), İstanbul    Üniversitesi Yayınları, İstanbul 1970.

İBN BİBİ, El-Evâmirü’l-Alâiyye fi’l Umûrîl Alâiyye, (Türkçe terc. Mürsel Öztürk), Kültür Bakanlığı Yayınları, C. I-II, Ankara 1996.

KAYA Selim, “Ortaçağ’da Maraş’ın Sosyo Kültürel ve Etnik Yapısı Hakkında Bir Değerlendirme”, 1.Kahramanmaraş Sempozyumu, 6-8 Mayıs 2004, Kahramanmaraş Belediyesi Yayını, İstanbul 2005, C.I, s.

_________, l. Gıyaseddin Keyhüsrev ve ll. Süleymanşah Dönemi Selçuklu Tarihi (1192-1211)”, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2006.

KESİK, Muharrem, Türkiye Selçuklu Devleti Tarihi, Sultan I. Mesud Dönemi (1116-1155),       Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2003.

KOCA, Salim, Sultan I. İzzeddin Keykâvus (1211-1220), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1997.

METİN, Tülay, Selçuklular Döneminde Malatya, Malatya Valiliği Yayınları, Malatya 2013.

ÖZAYDIN, Abdülkerim, “Dânişmendliler”, DİA, C. VIII, İstanbul 1993.

PİYADEOĞLU, Cihan, “Büyük Selçuklu Devleti Emîrî: Atabeg Çavlı Sâkâvû”, İstanbul          Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Yayınları, Tarih Dergisi, İstanbul 2003.

SEVİM Ali, Anadolu Fatihi Kutalmışoğlu Süleymanşah, Türk Tarih Kurumu Yayınevi, Ankara 1990.

SÜMER, FARUK, “Çukur-Ova Tarihine Dâir Araştırmalar (Fetihten XVI. Yüzyılın İkinci        Yarısına kadar),” Tarih Araştırmalar Dergisi, C. I. S. 1, Ankara 1963.

_________, “Keykâvus I”, DİA., İstanbul 2002, C. XXV, s.352-353..

_________, “Keykubâd I”, İA., DİA., İstanbul 2002, C. XXV, s.358-359.

_________, “Selçuklular”, DİA, İstanbul 2009, C. XXXVI, s.380-384.

_________, Ashâbü’l-Kehf, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları, İstanbul 1989.

TAŞDEMİR Mehmet, “Elbistan”, DİA, İstanbul 1995, C. XI.

TUFAN, Gündüz, “Kahramanmaraş”, DİA, C. XXIV.

TURAN Osman, Selçuklular Zamanında Türkiye, Ötüken Yayınları, İstanbul 2010.

_________, Türkiye Selçukluları Hakkında Resmî Vesikâlar, Metin Tercüme Araştırmalar,        Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2014.

_________, Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, Boğaziçi Yayınları, İstanbul 1993.

_________, “Kılıç Arslan II”, İA, VI, 688-703;

URAS, Esat, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, Belge Yayınları, Ankara 1987.

URFALI MATEOS VEKAYİ-NÂMESİ (952-1136) ve Papaz Grigor’un Zeyli (1136-1162) (Çev: Hrant D. Adnreasyen, Notlar: Edouard Dulaurer, M. H. Yinanç) Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 2000.

UYUMAZ, Emine, Sultan I.Alaeddin Keykubad Devri Türkiye Selçuklu Devleti Siyasi Tarihi (1220-1237), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2003.

YAZICIZÂDE ALİ, Tevârîh- Âli Selçuk, (Yay. M. Houtsma), Leyden 1902.

YİNANÇ, Mükrimin Halil, Maraş Emîrleri, TTEM, 1340, Nr. 6. (83).

YİNANÇ Mükrimin Halil, Türkiye Tarihi Selçuklular Devri, (Haz.Refet Yinanç), Ekol Yayınevi, Ankara 2009.

 

 

*  Yrd. Doç. Dr., Afyon Kocatepe Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü. skaya@aku.edu.tr.

** Araştırmacı, arda-deniz22@hotmail.com.

[1] Mehmet Taşdemir, “Elbistan”, DİA, İstanbul 1995, C. XI,  s.1.

[2] Selim Kaya, “Ortaçağ’da Maraş’ın Sosyo Kültürel ve Etnik Yapısı Hakkında Bir Değerlendirme”, 1.Kahramanmaraş Sempozyumu, 6-8 Mayıs 2004, Kahramanmaraş Belediyesi Yayını, İstanbul 2005, C.I, s. 343.

[3] Taşdemir, a.g.m, s.1.

[4] Urfalı Mateos Vekayi-nâmesi (952-1136) ve Papaz Grigor’un Zeyli (1136-1162) (Çev: Hrant D. Adnreasyen, Notlar: Edouard Dulaurer, M. H. Yinanç) Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 2000, s.164-165; Esat Uras, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, Belge Yayınları, Ankara 1987, s. 75-76; Mehmet Ersan, Selçuklular Zamanında Anadolu’da Ermeniler, Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 2007; Kaya, a.g.t., s.337; Taşdemir, a.g.m, s.1.

[5] Kaya a.g.t., s. 337.

[6] Işın Demirkent, Haçlı Seferleri, Dünya Yayıncılık, İstanbul 1997, s. 131, 134; Faruk Sümer, “Selçuklular”, DİA, İstanbul 2009, C. XXXVI, s. 380; Taşdemir, a.g.m, s.1-2.

[7] Urfalı Mateos Vekayi-nâmesi (952-1136) ve Papaz Grigor’un Zeyli (1136-1162), s.229.

[8] Kaya, a.g.t, s.338.

[9] Taşdemir, a.g.m, s.1-2.

[10] Ebü’l-Ferec, Abu’l-Farac Tarihi, (Türkçe’ye terc. Ömer Rıza Doğrul), Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 1999, C.II, s.356; Ayrıca bakınız: Tülay Metin, Selçuklular Döneminde Malatya, Malatya Valiliği Yayınları, Malatya 2013, s. 52.

[11] Abdülkerim Özaydın, “Dânişmendliler”, DİA, C. VIII, s. 471-473; Metin, a.g.e., s. 58; Taşdemir, a.g.m, s.1-2.

[12] Ebü’l-Ferec, Abu’l-Farac Tarihi, C.II, s.374.

[13] Muharrem Kesik, Türkiye Selçuklu Devleti Tarihi Sultan I.Mesud Dönemi (1116-1155), Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 2003, s.46-47; Osman Turan, “Kılıç Arslan II”, İA, VI, 688-703; Abdülhâlûk Mehmet Çay, II. Kılıç Arslan, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayını, Ankara 1987, s. 12; Taşdemir, a.g.m, s.1-2; Özaydın, a.g.m, s..471.

[14] Ebü’l-Ferec, Abu’l-Farac Tarihi, C.II, s.402; Selim Kaya. l. Gıyaseddin Keyhüsrev ve ll. Süleymanşah Dönemi Selçuklu Tarihi (1192-1211)”, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2006, s. 78-79; Özaydın, a.g.m, s.471-472; Taşdemir, a.g.m,  s.1-2.

[15] Salim Koca, Sultan I. İzzeddin Keykâvus (1211-1220), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1997, s. 28; Kaya, a.g.t, s.341; Tufan Gündüz “Kahramanmaraş”, DİA, C. XXIV, s. 193.

[16] M. H. Yinanç, a.g.e., s. 92; Besim Atalay, Maraş Tarihi ve Coğrafyası, (Yay. İlyas Gökhan- Mehmet Karataş), Ukde Yayınları, Kahramanmaraş 2008.

[17] Mükrimin Halil Yinanç, Türkiye Tarihi Selçuklular Devri, (Haz.Refet Yinanç), Ekol Yayınevi, Ankara 2009, s.112.

[18] Claude Cahen, Osmanlılardan Önce Anadolu’da Türkler, (Türkçe terc.Yıldız Moran), E yayınları, İstanbul 1979, s.93.

[19] Mehmet Ali Hacıgökmen, “Türkiye Selçukluları Zamanında Konya’nın Devlet Merkezi Oluşu”, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, S.29, 2011, s.239.

[20] Işın Demirkent, Türkiye Selçuklu Hükümdarı Sultan I.Kılıç Arslan, Türk tarih Kurumu Yayını, Ankara 1996, s.15.

[21] Demirkent, Türkiye Selçuklu Hükümdarı Sultan I.Kılıç Arslan, s.26.

[22] Yinanç, a.g.e, s. 175.

[23] Demirkent, Türkiye Selçuklu Hükümdarı Sultan I.Kılıç Arslan, s.15.

[24] Muharrem Kesik, Türkiye Selçuklu Devleti Tarihi Sultan I.Mesud Dönemi (1116-1155), Türk Tarih Kurumu Yayını, Ankara 2003, s.5.

[25] Taşdemir, a.g.m, s.1-2.

[26] İbn Bibi, El-Evâmirü’l-Alâiyye fi’l Umûrîl Alâiyye, (Türkçe terc. Mürsel Öztürk), Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1996, C. I, s. 139; Yazıcızâde Ali, Tevârîh- Âli Selçuk, (Yay. M. Houtsma), Leyden 1902, s. 106; Claude Cahen, Osmanlılardan Önce Anadolu’da Türkler, (Türkçe terc.Yıldız Moran), E yayınları, İstanbul 1979, s.237.

Nermin Şaman Doğan, “Anadolu Selçuklu Sultanı: I. İzzeddin Keykavus Döneminde (1211-1220) Baniler ve İmar Faaliyetleri”, Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Bahar 2016, S. 24, s. 225, 241, 242.

[27] İsmail Aytaç, Malatya ve Yöresindeki Türk-İslâm Dönemi Yapıları, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Konya 1998, s. 59-60.

[28] Kerîmüddin Mahmud Aksarayî, Müsâmeretü’l-Ahbâr ve Müsâyeretü’l Ahyâr, (Yay. Osman Turan), Ankara 1944, s. 299-303; Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, Ötüken Yayınları, İstanbul 2010, s. 650.

[29] Salim Koca, Sultan I. İzzeddin Keykâvus, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1999, s.24.

[30] Anonim Selçuknâme, (Çev. Feridun Nafiz Uzluk), Uzluk Yayınları, Ankara 1952, s. 45-46; Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 344.

[31] İbn Bibi, El-Evâmirü’l-Alâiyye fi’l Umûrîl Alâiyye, I, 213-216; Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s.318; Faruk Sümer, “Keykâvus I”, DİA., C. XXIII, s. 353.

[32] Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 362.

[33] Buradaki adı zikredilen Mübarizeddin Çavlı ile Büyük Selçuklulardaki Atabeg Mübarizeddin Çavlı isim benzerliklerinden dolayı birbirlerine karıştırılmamalıdır. Detaylı bilgi için bakınız: Cihan Piyadeoğlu, “Büyük Selçuklu Devleti Emîri Atabeg Çavlı Sâkâvû”, İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, İstanbul 2003.

[34] Koca, a.g.e, s. 43.

[35] Faruk Sümer, “I. Alâeddin Keykubâd”, İA., C. XXV, s. 358.

[36] Sümer, “Keykubâd I”, s. 358.

[37] Claude Cahen, Osmanlılardan Önce Anadolu’da Türkler, (Türkçe terc.Yıldız Moran), E yayınları, İstanbul 1979, s.237.

[38] Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 362-363.

[39] Darbü’l-hâdid olarak da bilinen bugünkü Elbistan ile Kayseri dolaylarındaki askerî ve ticaret yolunun üzerinde bulunan yerin adıdır. Detaylı bilgi için bkz. İlyas Gökhan, Başlangıçtan Kurtuluş Harbi’ne Kadar Maraş Tarihi, Öncü Basımevi Yayınları, Kahramanmaraş 2011, s. 67.

[40] Honigmann, a.g.e., s. 85.

[41] Osman Turan, Türkiye Selçukluları Hakkında Resmî Vesikâlar, Metin Tercüme Araştırmalar, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2014, s. 77.

[42] Turan, Türkiye Selçukluları Hakkında Resmî Vesikâlar, s.78.

[43] Efe Durmuş, “Türkiye Selçukluları Devrinde Harezmli Bir Türk Emiri: Hüsameddin Baycar”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yayınları, C. XIX, S. 1,  Elazığ 2009, s. 225-226; Muammer Gül, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Moğol Hâkimiyeti, Yeditepe Yayınları, İstanbul 2005, s. 85; Arda Deniz-Filiz Ayşe Yalçın, Moğolların Anadolu Politikası/İlhanlılar Zamanında Anadolu, Ekim Yayınları, İstanbul 2014, s. 28.

[44] İbn Bibi, El-Evamirü’l-Ala’iye fi’l-Umuri’l-Alaiyye, C.II, s.139-140.; Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 492-493; Faruk Sümer, Türk Devletleri Tarihinde Şahıs Adları II, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları, İstanbul 1999, s. 704.

[45] İlyas Gökhan, “Selçuklular Zamanında Maraş Emiri Nusreteddin Hasan Bey”, I. Uluslararası Selçuklu Kültür ve Medeniyet Kongresi Bildirileri, C.I, Konya 2001, s. 338, 339; İlyas Gökhan, “XIII. Yüzyıl’da Maraş”, 1. Kahramanmaraş Sempozyumu, Kahramanmaraş 6-8 Mayıs 2004, s. 352; Sümer, Ashâbü’l-Kehf, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları, İstanbul 1989. s. 32-33.

[46] S. Kaya, a.g.t., s. 340.

This website uses cookies.

This website uses cookies.

Exit mobile version