Hiç bir mesafe, dünyanın içinden dışına giden yol kadar kısa, hiçbir yol dünyanın içindeki asfaltlar kadar uzun olmamıştı.
Ne bir nefesin ne de milyonlarca nefsin, ne bir yetişkinin ne de bir cenininin beşeriyetten başka tanımı, ölümden başka kamburu olmadı.
Kafamızın içindeki bin bir düşüncenin binde biri kadar etmeyen bir hayat, varsayalım ki kambur ölüm olsun, söküp atacak ne bir tabip ne de bir bilim adamı çıkacak. Bizse ölümsüzlüğü yaşıyoruz, her gün tek tek ölürken hücrelerimiz.
Çobanyıldızı bir gezegen, Hayır! Venüs bir gezegen, o zaman çoban yıldızı aslında Venüs.
Keşfedilecek çok fazla gezegen varken, yıldızlar kayarken, Merkür geri harekette iken, Neptün Güneş’e bu kadar aşıkken…
Neden sen ve ben!
Dünya da kaktüsler, begonviller, açelyalar, zambaklar varken neden mevsimi bile olmayan ve çiçek bile açamayan ben.
Hiç kimse bu kadar ucuza satmamalı zamanını. Hiç kimse için boşa harcanacak zamanı olmamalı kimsenin ve hiçbir kimsenin zamanından daha değerli olmamalı parası.
Satın alabildikçe zamanın içinde zaman dışında her materyali, metalaştırıyoruz beşeriyetimizi.
Romantizm bekleyip, gözyaşı tadıyoruz, (tek) taşa dönüşen kalbimize paha biçiyoruz, öyle mi?