Teketek Haber

EVDEYİZ KORONA

EVDEYİZ KORONA
Şebnem ELMACI( sebnem.elmacii@gmail.com )
05 Mayıs 2020 - 15:10

instagram: @sebnemceweblog

İçimizde yüzyıllık yalnızlık, yürüyoruz sokak sokak, her adım da bir yasak, meğer özgürlük bir adım kadarmış.

Sığamıyorum kabıma, evimi çok seviyordum oysa kırk yıl kapatsalar gıkımı çıkartmazdım falan filan. Bu düşünceler dışarı çıkma özgülüğümü bildiğimde güzeldi, adı yasak olunca, sevdiklerimizden uzak kalınca, inziva sayıp günceme dinledim yazamıyorum.

Biliyorum çok enteresan varlıklarız, isteklerimizi henüz evrende çözebilmiş değil ama en nihayetinde dehlizin sonu cennet dediler bize. Sırf bunun için iyi bir insan olacağıma, şikayet etmeyeceğime inanıyordum ki, insan olduğum aklıma geldi. Hep çok iyi olamıyorum üstelik çok şikayet ediyorum çünkü sütü bozuk çok insan var.

Ben kimsenin evde olduğu için mutsuz olduğuna da inanmıyorum. Muhtemelen mutsuzluk evde kimlerle yaşadığınla paralel ilerliyor. Şiddet gören bir kadının, ona şiddet gösteren bir adamla aynı eve tıkılmış olması dehşet verici senaryoları da gözümün önüne getirmiyor değil. Üzücü ama adalete kalan bir konu hakkında adalet bile “karı-koca arasına girilmez” derken ben ne yapabilirim ki. Neyse bu konuya nereden geldimse. Bir de zorla evlendirilen, amcası, babası, dedesi yaşındaki eşini sevmeyen çocuk gelinler de var, of… Tahammül sınırlarımın aşıldığı dip nokta, düşünmek bile ürpertiyor tüm bedenimi.  Bir dakika aile içi istismara uğrayıp, korkusundan bunu dile getiremeyenler onlarla aynı evde karantinada mı? Aman Allah’ım! Olacak iş değil hemen konu değiştireyim kafayı yiyeceğim yoksa.

Tamam, sakin olalım -yok olamadım – fakat olacağım, başka şeyler anlatayım ben en iyisi.

Karantina dönemi şikayet edilmemesi gereken bir dönem, çünkü bu önlemler alınmazsa önüne geçilemez bir durumla karşı karşıya kalır en iyi ihtimalle ölürüz. Pardon, en kötü ihtimalle yazacaktım. Bence daha çok yaşamalıyız, kuraklığı görmeliyiz, kıtlığı görmeliyiz, daha çok salgın hastalıklarla mücadele etmek durumunu tecrübe etmeliyiz. Sokaklara çöpler atmalıyız, cinnetler geçirmeliyiz, denizleri plastiklerle doldurmalıyız, sonra plajlar katı atık merkezleri gibi olmalı, çok fazla türde canlının neslini tüketmeliyiz daha sonra ne bileyim ozon tabakasını yeterince delemedik onu iyice delmeliyiz. Havayı da yeterince kirletemedik bence o işi de halletmeliyiz. Orman, ağaç, yeşillik kalmasın, bak hala görüyorum ben bazı yerlerde hoş değil oralar da beton olsun. Bence bizler daha çok yaşayalım.

Of… olmadı bunlar neden geliyor benim aklıma bilmiyorum.

Bence en iyisi bizler bu süreçte biraz olsun, kendimize gelelim. Evde oturmaktan sıkılmak yerine, hava almanın ne büyük nimet olduğunu düşünelim. Nefes almanın, ormanın, ağacın yeşilin, nasıl bir armağan olduğunu hatırlayalım. Birkaç ay evde kendi sağlığın için oturdun diye hayıflanma. İnsana lazım gelen doğanın ve çevrenin düzenini bozma. İnsanın mayasında yok zalimlik, zalim olma. Ölümden korkuyorsan, Ölümü var edenin yarattığı hiçbir canlıya dokunma!

Sevgilerle.

internet sitesi: http://www.sebnemceweb.com