Dijitalleşme, müşterinin konforunu artırırken hizmet sunan tarafın da kalite ve imkanlarını daha ileriye taşımasına önayak oluyor… Finansal kuruluşlar için yeni regülasyonlara uyum ve siber güvenlik en kritik süreçler arasında… Devletlerin dijital paralar oluşturması, bankacılık sektöründe de dijital varlık sayısını artırıp daha çok işlemin dijital varlıklarla yapılmasını sağlayacak…
Dijitalleşme hızla hayatın her alanına sirayet etmeye devam ediyor. Artık hiçbir kurum ya da kuruluşun “ben dijital dünyada yer almak istemiyorum” deme lüksü kalmadı. Hatta yavaş yavaş bu durum tüm bireyler için de geçerli olmaya başladı. Metaverse ile başlayan dijital varlık çılgınlığı biraz hız kesse de sanal gerçeklik, yapay zekâ, nesnelerin interneti gibi teknolojiler dur durak tanımıyor. Peki bu yeni dünyada kendimize nasıl yer bulacağız? Varlıklarımız nasıl koruyup artırabileceğiz?
Procenne yetkilileri, başta bankalar ve FinTek şirketleri olmak üzere kurum ve kuruluşların yanı sıra bireyler için bu yeni dönemin şifrelerini; içerdiği risk, tehdit ve fırsatları değerlendirdi…
Dijitalleşme Faaliyetleri Müşterinin Konforunu Artırırken Hizmet Sunan Tarafın Da Kalite ve İmkanlarını Daha İleriye Taşımasına Önayak Oluyor
Özellikle son 10 yıllık süreçte bankacılık sektöründe çok ciddi gelişmeler ve dönüşümler oldu. Geleneksel bankacılık alışkanlıklarının devam ettiği ama aynı zamanda dijitalleşmenin hızlanarak devam ettiği bir sürece şahit oluyoruz.
Geçmişe baktığımızda bir bankacılık işlemini yapmak için hem müşteri hem de hizmet veren tarafında ciddi bir vakit harcamak gerekiyordu. Günümüzde ise bu işlemlerin pek çoğu özellikle müşteri tarafında zaman ve mekân bağımsız hale geldi. Belli başlı işlemler haricinde günün her saatinde ve mekân fark etmeksizin pek çok işlem gerçekleştirilebiliyor. Bunun hizmet sunan tarafına baktığımızda ise şu anda süreçlerin iyileştirilmesi, kalitenin artırılması gibi işlemlere harcanıyor. Kısaca dijitalleşme faaliyetleri müşterinin konforunu artırırken hizmet sunan tarafın da kalite ve imkanlarını daha ileriye taşımasına önayak oluyor.
Dijital bankayı şubesiz banka olarak görmek gerekir
Dijitalleşme, pek çok alanda olduğu gibi bankacılıkta da yeni kavramların ortaya çıkmasını sağladı. Dijital bankacılık da bu kavramlardan bir tanesi. Dijital bankacılığı kısaca şubesiz bankacılık hizmeti görmek gerekir. Bu kapsamda belki 10 yılı aşkın süredir faaliyetlerini sürdüren bankalar var. Şimdi ise bu örneklerin artmaya başladığını görüyoruz. Özellikle mevzuatsal birtakım düzenlemeler sonrasında yeni lisansların verilmesiyle dijital bankaların arttığını, müşterilerin de bu bankalar üzerinden zaman ve mekân bağımsız işlemlerini yapabildiğini görüyoruz.
En Belirgin Zorluklar Regülasyon Uyumu ve Siber Güvenlik
Mevzuatsal düzenlemelerle hayatımıza giren yeni kavramların çerçevesinin belirlenmesi, süreçlere ivme kazandırdı. Yaşanan her değişim fırsat, tehdit ve zorlukları da beraberinde getirir. Gelişim ve değişimleri banka, finans kuruluşları ve FinTek şirketleri açısından ele aldığımızda servis bankacılığı ve açık bankacılık uygulamalarında olduğu gibi çok farklı iş birliği fırsatları doğacaktır. İlgili kurum ve kuruluşlar da bu fırsattan yararlanmak için gelişmelere ayak uyduracak ve paralel bir gelişim sürecine girecektir.
Bu gelişmeler karşısında da çeşitli zorluklar göze çarpacaktır. Bunların en belirgini de mevzuatsal düzenlemeler yani regülasyonlar olacaktır. Regülasyonların hazırlanması, detaylandırılması çok kapsamlı bir süreç. Bundan kaynaklı olarak ilgili kurum ve kuruluşların bekleme ya da regülasyonlara ayak uydurma konusunda yerine getirmesi gereken başlıklar olacaktır.
Elbette işin bir de tehdit boyutu var ki o da dijitalleşme dediğimizde siber saldırılar olarak karşımıza çıkıyor. Burada siber tehditlere karşı güvenlik önlemlerinin alınması ve uygulanması hem bu sistemin selameti hem de kullanıcıları korunması açısından son derece kritik. Procenne, kurulduğu günden itibaren dijital güvenlik konusunda ciddi yatırımlar yapan, sektör aktörlerine yönelik güvenlik ürün ve çözümleri sunan bir şirket. Bilgi teknolojileri alanındaki gelişmeler her saniye takibinde ve bu gelişmelere paralel Ar-Ge çalışmalarını yapıyor, ürün ve çözümlerini de güncel tehditlerin önüne geçecek şekilde güncelliyor.
Merkez Bankalarınca Üretilen Dijital Paralar Bireylerde Güven Tesis Edecek
Dijitalde var olmak, dijital varlık sahibi olmak, dijital yaşamak gibi kavramların hepsi birbirini tamamlayıcı etkiye sahip. Böyle bir dünyada da merkez bankalarının kendilerine ait sanal varlıklar ya da dijital paralar oluşturma çalışmalarını normal karşılamak lazım.
Türkiye için konuşmak gerekirse her ne kadar bankacılık uygulamalarının kullanımı artsa, dijital bankacılığa doğru bir yönelme olsa da hala bireylerde “yastık altı” diye tabir edilen, elinin altında bulundurma isteği güvenlik kaygılarının bir göstergesi. Bu noktada dijital paralar kullanılan teknolojilere baktığımızda daha güvenli hissi veriyor insanlara. Bundan kaynaklı da ilgi bir anda oraya yöneldi ve ciddi bir patlama oldu diyebiliriz.
Tabii akabinde gelen ters yönlü hareketler ya da ülkemiz dahil yaşanan bazı olumsuz vakalar da devletleri bu yola sevk etti diyebiliriz. Düşündüğünüzde devletin var olduğu noktada bir güven hissi yaşanıyor. Bundan kaynaklı olarak da devletlerin dijital paralar oluşturması bireyler nezdinde olumlu bir algı oluşturacaktır. Bu durum da ilerleyen yıllarda bankacılık sektöründe daha çok dijital varlığın yer almasını, daha çok işlemin dijital varlıklar kullanılarak yapılmasını sağlayacaktır.
Finans Sektöründe Girişimcilik Sürdürülebilir Olmalı
Küresel FinTek ekosistemi ile Türkiye FinTek ekosistemi kafa kafaya gidiyor. Dünyadaki gelişmelere paralel gelişmeler yaşanıyor. Günceli takip etme, yeni girişimlerde bulunma gibi konularda gayet iyi durumda. Bunları avantaj olarak görmek lazım. Ancak girişimin sürdürülmesi konusuna baktığımızda bir gelişim noktamız olduğunu söylemek gerekir. Belki her gün yeni bir FinTek girişimi doğuyor. Bu girişimler bir süre varlığını devam ettiriyor ama bir yerden sonra bazıları kabuğuna çekiliyor ya da yoluna devam etmiyor. İşte tam da bu noktada bir şeyler yapmaya ihtiyacımız var. Bunun neden böyle olduğunu belirlememiz gerekiyor öncelikle. Cesaretin kırılması mı, maddi imkânsızlıklar mı, yoksa başka bir şey mi? “Neden” sorusunun cevabını net bulduktan sonra reçetenin yazılması daha kolay olacaktır.