Caminin inşâ kitabesi olmadığı için yapım tarihini bilemiyoruz. Anadolu Selçukluları’nın Maraş Emiri Nusretüddin Hasan Bey (1185-1234), Eshab-ı Kehf’de ribat (zâviye), han ve camiden oluşan bir külliye inşâ ettirmiştir. Külliyenin ilk elemanı olan ribat 1215’de, han ise 1232-33 yılında inşâ edilmiştir. Nusretüddin Hasan Bey, Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubât tarafından 1234’de öldürtülmüştür. Bundan dolayı caminin de Nusretüddin Hasan Bey tarafından 1215 – 1234 yılları arasında inşâ ettirildiğini düşünmekteyiz.
Caminin cümle kapısında yer alan inşâ kitabesi, külliyedeki hana ait olduğu ve han tahrip olmaya başlayınca onarımlar sırasında caminin kapısına yerleştirildiği anlaşılmaktadır.
Cami, Antik Çağ’dan beri kutsal sayılan Eshab-ı Kehf adıyla tanınan kayalık bir tepenin yamacındaki mağaranın ön kısmına yapılmıştır. Caminin yerinde daha önce Bizans İmparatoru II. Theodoius (408-450) tarafından yaptırıldığı kabul edilen ve İsa Mescidi ismiyle bilinen bir kilise bulunmaktaydı[1]. Daha sonra kilisenin harabesi üzerine Anadolu Selçuklularının Maraş Emîri Nusretüddin Hasan Bey tarafından bugünkü cami yaptırılmış ve kilisenin bazı inşaat malzemeleri caminin yapımında kullanılmıştır. Burada kutsal mağara ile caminin uyumlu bir şekilde kaynaştırıldığı görülür.
Günümüze çeşitli onarımlar görerek gelen cami, orijinal durumunu önemli ölçüde muhafaza etmektedir.
Kutsal mağaranın kuzeydoğu tarafına yerleştirilen cami, doğu-batı doğrultusunda eğimli bir kayalık alanın düzenlenmesiyle doğrultusunda eğilimli bir kayalık alanın düzenlenmesiyle oluşturulan bir zemin üzerine inşâ edilmiştir. Bundan dolayı batı cephe duvarının belli bir kısmı toprak altında kalmış ve duvarın kayalık zemin üzerine örüldüğü görülmektedir. Caminin cephe duvarlarında, cümle kapısı, mihrap ve payelerde sarımtrak renkte ince yonu taş; bugün sıvalı olan kemer ve örtü sisteminde tuğla; sütun ve sütun başlıkları ile mihrapta devşirme mermer malzeme kullanılmıştır.
Yapı; mihrap önü kubbeli iki sahınlı bölüm ile batı tarafında İsa Mescidi adıyla tanınan kısım ve mağaranın ön tarafında kayanın içine oyulmuş iki sahınlı mekândan oluşur.
Caminin iç mekânına doğu duvarının kuzey köşesinde açılan 3.20 x 4.45 m. ölçülerindeki cümle kapısından girilir. İç mekân, yaklaşık 7.40 x 15.90 m. ölçülerinde mihrap önü kubbeli ve iki sahınlı bölüm ile batı tarafına yerleştirilen 4.50 x 9.10 m. boyutlarında İsa Mescidi’nden oluşan hafif çarpık bir plâna sahiptir. Harim kısmını oluşturan mihrap önü ¨kubbeli bölüm Anadolu Selçukluları zamanında yapılmıştır. Mihrap önü kısmı, köşelerden pandantiflerle geçilen yarım küre kubbeyle kapatılmıştır. Örtü sistemi güneyde duvara, kuzeyde sivri kemere, doğu ve batı tarafta ise sivri genişletme kemerleri yardımıyla duvar payelerine istinat etmektedir. Kubbeli kısmın kuzey tarafı paralel kemerlerle üç sahın hâlinde düzenlenmiş olup, kuzey-güney ve doğu-batı yönlerde uzanan beşik tonozlar ile bir küçük kubbeyle kapatılmıştır. Örtü sistemi sivri kemerler yardımıyla yanlarda duvarlara yerleştirilen konsollara, ortada üç devşirme mermer sütun ile iki kesme taş payeye istinat etmektedir. Silindirik sütunların birinin başlığı ile üç konsol kompozit düzeninde bezemelere sahiptir. Devşirme malzemelerin daha önce caminin yerinde bulunan kiliseye ait olduğu anlaşılmaktadır. Mihrap önü kubbesi ile bunun önünde üç bölüm hâlinde uzanan sahınlar, Anadolu Selçuklu Ulu camileri geleneğine uygundur.
Kıble duvarındaki kesme taş mihrap, iç içe iki nişten oluşur. Mihrabın batı tarafına yerleştirilen dokuz basamaklı ahşap minber, orijinal değildir.
Harimin batı tarafında ve kutsal mağaranın ön kısmında yer alan ve İsa Mescidi ismiyle bilinen bölüm, kuzey-güney doğrultusunda yerleştirilmiştir. Bu kısmın, Bizans İmparatoru II. Theodoius (408-450) tarafından yaptırılan kiliseye ait olduğu sanılmaktadır. Üzeri iki sivri beşik tonoz ve bir çapraz tonozla kapatılan bu mekân, yanlarda duvarlara, ortada iki taş payeye istinat eden üç sivri kemerle harim kısmına açılmaktadır. Kutsal mağaraya geçişin sağlandığı bu bölümün zemini, harimden daha yüksek tutularak seki şeklinde düzenlenmiş ve buraya harimin kuzeybatı tarafında yer alan üç basamaklı taş merdivenle çıkılmaktadır. Güney duvarında kutsal mağaraya geçişi sağlayan dikdörtgen kesitli küçük kapı ile mermer mihrabiye bulunmaktadır. Önceki kiliseden günümüze gelen mihrabiye, halk arasında “vaftiz taşı” olarak bilinmektedir. Güney duvarındaki kapıdan kutsal mağara bölümüne geçilmektedir.
Mağaranın ön (kuzey) kısmında paralel iki sahından oluşan giriş mekânı bulunur. Kuzey tarafta yer alan beşik tonozlu sahın, yuvarlak kemerle diğer sahna açılmaktadır. Mağaraya girişin sağlandığı güney taraftaki çarpık plânlı sahın kayanın oyulmasıyla oluşturulmuştur. Bu bölümün doğu duvarında harime açılan pencere, güney kenarında kayaya oyulmuş basit bir mihrabiye ile mağaraya girişin sağlandığı geniş açıklık ve batı tarafında ise kaynak su (pınar) bulunmaktadır. Bu su ziyaretçiler tarafından kutsal kabul edilerek içilmektedir. Hafif eğimli ve dalgalı bir zemine sahip olan mağara içten yaklaşık 10.00 x 15.00 m. ölçülerinde olup, tavanın zeminden yüksekliği ortalama 1.10 m. dir.
Caminin aydınlığı toplam oniki (12) pencereyle sağlanmıştır. Mihrap önü kısmının batı duvarındaki alt pencere, mağara bölümüne açılmakta ve sabah güneşi doğduğu zaman bu pencere vasıtasıyla mağaranın ön kısmını aydınlatmaktadır.
Cami genellikle sade olmakla beraber, dikkati çeken bezemeler doğu, kuzey ve güney cepheler ile mihrap, mihrabiye ve sütun başlıklarında görülür. Özellikle mihrapta, sütun ve başlıklarında devşirme malzemelere yer verilmiştir.
[1] R. Yinanç a.g.m., s. 311; A.J. Weinsinck, “Eshabü’l-Kehf” mad., İslâm Ansiklopedisi, IV, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1988, s. 371-372; İsmet Ersöz, “Ashab-ı Kehf” mad., Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, III, İstanbul, 1991, s. 465-466.