Teketek Haber

Baudouin de Mares (Belduinus de Mares) Dönemi

Baudouin de Mares (Belduinus de Mares) Dönemi
25 Nisan 2018 - 21:41

Maraş, Raymond’un kardeşi Baudouin tarafından yönetilmeye başlandı. O, Maraş’ı Keysun ile birlikte yönetmiştir. Müslümanlar Antakya’nın güneyindeki kalelere hakim olmuş Ermeniler ise Adana ve çevresindeki kaleleri almışlardı. Leon, Maraş senyörü olan Baudouin de Marés’in kontrolündeki Sarvendikar kalesini 1135 yılında aldı. Baudouin, Sarvendikar kalesini geri almak istedi ise de başarılı olamadı[1].

  1. Leon, Antakya kontu Roger’le Türklere karşı savaşa katılmıştır. I. Leon. Roger ile olan dostluk bağını Raymond ile kuramadı. Raymond, Sarvendikar kalesini almayı hedefledi. Savaşta Antakya ve Maraş haçlıları yenildi, Raymond, Leon’a plan kurdu neticede, Raymond, Leon’u tutup bir kaleye hapsetti. Bazı isteklerin yerine getiren Leon Hapisten çıkar çıkmaz terk etmiş olduğu şehirleri tekrar aldı. Haçlı liderlerini hezimete uğratması sonucunda haçlılar Kudüs kralı Fouques’ten yardım talep ettiler. Haçlılar ile Leon Kilikya sınırlarında karşılaştılar. Leon Haçlıları hezimette uğrattı. Haçlılar, Leon’a oğlunu ve rehineleri vermek zorunda kaldılar. Haçlılar anlaşma hususunda II. Joscelin’in aracılık etmesini talep etmişlerdi. Barış sağlandıktan sonra Leon Bizans’ı da birçok muharebede yenilgiye uğratarak onların elindeki müstahkem kaleleri aldı[2].

Danişmendli Melik Muhammed, Haçlılar ile Ermeniler arasındaki mücadeleden faydalanarak Maraş ve Keysun bölgesini ele geçirmek istiyordu. Bu istek doğrultusunda 1136 yılında Maraş üzerine yürüdü Eylül 1136 yılında Keysun’u kuşattı. Fakat başarısız oldu. Maraş Senyörü Baudouin’in Bizans İmparatoru’ndan yardım istedi. Bunun haberini alan Melik Muhammed muhasarayı kaldırarak geri çekildi[3].

Bizans İmparatoru İonnes, Leon’u yenerek onun, oğullarını İstanbul’a gönderdi.[4] Leon’un oğlu Toros İstanbul’dan kaçarak 1144-45’de Feke’yi ele geçirdi. Ermeni prensliğini yeniden canlandırdı. Maraş senyörü, Çukurova’da kışlayan İonnes’in yanına giderek ona tabi olduğunu belirterek Türklere karşı korumasını istedi. Bizans ve Haçlı kuvvetleri 1 Nisan’da Balat’ı işgal etti. 3 Nisanda Bizâ’a kalesini kuşattılar.[5] Bizans ve Haçlı ordusu Maarratünnu’mân ve Kefertab’ı alarak Seyzer’e ilerledi. Selçuklu Sultanı Mesud, Artuklu ve Danismendli kuvvetlerinin saldırıları üzerine İmparator Suriye seferinden vazgeçti. İstanbul ile Anadolu yol güvenliğinin bozulmasıyla sebebiyle İmparator İstanbul’a döndü[6].

Melik Muhammed 1138 yılında yeniden Maraş’ı aldı. Sonrasında Keban (Geben), Vaga (Feke) ve Kızıldağ’ı Ermenilerin geri alıp Zublas (Subleon) kalesini muhasara etti. Melik Muhammed Kilikya’ya doğru 1138 yılında eski sınırlarına kavuştu[7].

1142’de İoannes, Suriye üzerine yürüdü. Asıl amacı Haçlılar ile hesaplaşmak olan İmparator Danişmendliler üzerine çıkıyormuş havası verdi. Amanos üzerinden Gâvur Dağı yoluyla Tell-Başir’e ulaştı. Joscelin imparatora boyun eğerek kızı Isabella’yı rehin bıraktı. İmparator daha sonra Antakya yolu üzerindeki Templiler şövalyelerinden Bagras kalesini aldı. İoannes, Antakya civarını yağmalayarak Çukurova’ya döndü. İmparator Çukurova’dan Küdüs’e giderek Müslümanlar ile mücadelede de ittifak peşindeydi. Bu ittifak olmadan İmparator 1143’de öldü. Yerine oğlu Manuel geçti[8].

İmadeddin Zengi 1144 yılında Urfa’yı aldı. Joscelin, Zengi’nin ölüm haberini alınca 1146 yılında Maraş senyörü Baudouin de Mares’le Urfa’yı yeniden aldı. Maraş senyörü Baudouin bu sefer sırasında ölmüştür[9]. Baudouin ölmeden önce Keysun’un surlarını tamir ettirmeye başlamışsa da ömrü tamamlamaya yetmemiştir. Surların onarımında zorla çalıştırılan Hristiyanlara acımasız davranmaktaydı[10].

Alman ve Fransız kralları Urfa’nın Türkler tarafından 1144 yılında fethi üzerine 1147 yılında sefere çıktılar. İstanbul’dan Anadolu’ya geçen II. Haçlı Seferi birlikleri Türklerin yıpratma saldırıları sonucu güçlerini kaybettiler. Urfa’yı kurtaramadıkları gibi Haçlı devletlerine de yardım edemediler.[11]

[1]Ionnes Kinnamos, Historia ( 1118-1176), (Haz. Işın Demirkent), Ankara, 2001,s.15.

[2] Urfalı Mateos, Vekayi-Nâmesi, Notları, s.259.

[3] Urfalı Mateos, Vekayi-Nâmesi, s.287-290.

[4]Ionnes Kinnamos, Historia, s.15; Süryani Mikhail, Vakayinamesi (1042-1195), s.111; Abu’l-Farac, C.II. s.374.

[5]Runciman, C.II, s.176; Süryani Mikhail, s.112.

[6]Honigman, Bizans Devletinin Doğu Sınırı, (Çev. Fikret Işıltan), İstanbul 1970, s.129.

[7] Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul, 2011 ,s.201.

[8]Honigman, Bizans Devleti., s.131; Runciman, s.181-182.

[9]İbnü’l- Esir, el Kâmil Fi’t- Tarih, (Çev. Abdülkerim Özaydın) C.XI, s. 107, ;Abu’l-Farac, C. II. s.384

[10]Süryani Mihail, Vakayinamesi (1042-1195), s.133

[11]Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi, C.II, s. 205-239; Işın Demirkent, Haçlı Seferleri Tarihi, s.101-115; Ebru Altan, İkinci Haçlı Seferi,s.29.