Şehabeddin Süleyman’a göre Lûtfiyye
Osmanlı edebiyatı tarihini yazanlardan Şehabeddin Süleyman (1885-1919?)[1], 1910 yılında yayınlanan Târîh-i Edebiyât-ı Osmâniyye adlı eserinde Sünbülzde Vehbî’nin hayatı, eserleri ve şairliği hakkında, Ziyâ Paşa ve Muallim Nâcî’nin yazdıklarından da faydalanarak bilgi verir. Şehabeddin Süleyman, Vehbî’yi zamanında az-çok ehemmiyete sahip olmakla birlikte geleceğin inceleme eliyle şairlik sahasından çıkarılacak kadar iğnelemelere ve tenkitlere uğramış bir şair diye tanıtır ve onun şairlik yaratılışından pek az bir pay aldığını belirtir. Ş. Süleyman’a göre, Vehbî, zamanının âlimleri ve faziletli insanlarından sayılabilir. Arapça ve Farsçadaki ustalığı, bilgisi bakımından son derece mühim bir kişidir. Tuhfe ve Nuhbe adlı eserleri bunlara birer delildir… Fakat hiçbir zaman ince bir hassasiyetle geniş, ince bir hayal gücünün uyuşmasından veya birbirine üstün gelmesinden ibaret bulunan şairliğe yükselememiştir.
Daha sonra Vehbî’nin şöhretini muhtemelen Tuhfe ve Nuhbe adlı eserlerine borçlu olduğunu söyleyen yazar, manzum sözlük yapmanın büyük bir kudret ve bilgiye muhtaç bulunduğunu, bu kitapların (Farsça, Arapça) kelimeleri öğretmek için mekteplerde okutulduğunu, fakat zavallı memleket çocuklarının beyinlerinin tamamen anlayamadıkları mısralarla ezildiğini ileri sürer. Biz, Şehabeddin Süleyman’ın Tuhfe-i Vehbî ve Nuhbe-i Vehbî lehinde, aleyhinde yazdıklarını, Vehbî’nin şöhretini ihtimal ki anılan eserlerine borçlu olduğu şeklindeki fikirlerini uzun uzadıya tenkit etmeyecek, sadece Lûtfiyye hakkında kurduğu birkaç cümleyi aktaracağız:
“Lûtfiyye’sinde Nâbî’nin Hayriyye-i Nâbî’sini taklîd ediyor. Bu mevzûn bir ahlâk kitâbıdır. Maamâfih içinde
Felsefiyyâta tevaggul etme
Rûz u şeb anı teemmül etme
gibi zamânın felsefiyyâta karşı kînini gösteren saçma sözleri olmakla berâber asrının ulûm ve fünûn, âdât ve ahvâl-i beşer hakkındaki fikrini gösterdiği cihetle mâzîyi tedkîk etmek isteyenlere güzel bir risâle-i vesâ’ikdir.”[2]
[Lûtfiyye’sinde Nâbî’nin Hayriyye’sini taklid ediyor. Bu, vezinli bir ahlâk kitabıdır. Bununla birlikte içinde
Felsefiyyâta tevaggul etme
Rûz u şeb anı teemmül etme
(Felsefeyle ilgili şeylerle meşgul olma; gündüz gece onu etraflıca düşünme!) gibi zamanın felsefeyle alâkalı şeylere karşı kinini gösteren saçma sözleri olmakla beraber asrının ilimler, fenler, âdetler ve beşer hâlleri hakkındaki fikrini göstermesi yönünden geçmişi incelemek isteyenlere güzel bir vesikalar kitapçığıdır.]
[1] Hayatı ve eserleri hk. bilgi için bk. Ö. Faruk Huyugüzel, İzmir Fikir ve Sanat Adamları (1850-1950), Ankara 2000, s. 551-55.
[2] Şehâbeddin Süleyman, Târîh-i Edebiyyât-ı Osmâniyye, Sancakyan Matbaası, 1328/ 1910, s. 250-51. Bu eser hk. Ali Cânib (Yöntem)’in bir tenkidi için bk. Prof. Ali Cânip Yöntem’in Yeni Türk Edebiyatı Üzerine Makaleleri, haz. Ahmet Sevgi- Mustafa Özcan, Konya 1995, s. 543-45.