Teketek Haber

SÜNBÜLZÂDE VEHBÎ’NİN LUTFİYYE-İ VEHBÎ ADLI ESERİNDE SÖZ VARLIĞI

SÜNBÜLZÂDE VEHBÎ’NİN LUTFİYYE-İ VEHBÎ ADLI ESERİNDE SÖZ VARLIĞI
28 Aralık 2018 - 9:12

             Lütfiyye-i Vehbî, Sünbülzâde Vehbî (ö. 1809)’nin, oğlu Lutfullah için hayatta nasıl bir yol tutulması gerektiğini göstermek üzere 1790’da kaleme aldığı manzum bir nasihat kitabıdır. Mesnevi tarzında yazılan eser 1184 beyitten oluşmaktadır. Aruzun fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün kalıbıyla yazılmıştır (Tanıdır Alıcı, 2011:27-36). Eserde iyi ve mutlu bir insan olmanın yolları anlatılır. Eser faydalı ilimlerden ve faydasız muamelelere kadar bir değerler manzumesidir. Oğlu Lutfullah’ın şahsında bütün gençler için yazılmış ve bu nedenle geniş bir okuyucu kitlesi bulmuştur.

Bir edebî eser dille yazılır, dil ile üretilir. Roman, şiir, tiyatro, deneme, destan vb. tüm edebî metinlerin malzemesi dildir. Dil metin üreticisinin en temel aracıdır. Bu sebeple bir sanatçının büyüklüğünü veya bir edebî eserin değerini ortaya çıkaran en önemli ölçütlerden biri dilin iyi kullanılması ve sahip olunan söz varlığı ile ölçülür. Edebî eserler dil yönünden ve söz varlığı bakımından mutlaka değerlendirilmelidir.

Bu çalışmada Lutfiyye-i Vehbî söz varlığı bakımından değerlendirilecektir. Ancak eserin tamamının söz varlığı bakımından değerlendirilmesi bir makalenin boyutlarını aşacağı için eserin dört bölümünü içine alan 65 beyitlik bir kısmı değerlendirilecektir. Buradan yola çıkılarak eserin geneli hakkında bir fikir oluşturulmaya çalışılacaktır. Söz konusu beyitler 398-462 beyitleri arasıdır. Bu 65 beyitlik bölümde dört başlık bulunmaktadır. Bu başlıklar:

            DER-MENʿ-İ IṢṬILĀḤ-I PERDĀZī (Tuhaf Konuşmanın Uygunsuzluğu Hakkında),

            DER-MENʿ-İ İSTİHZÁ VÜ NEMīME (Alay ve Dedikoduculuğun Yasaklanması Hakkında),

            DER-MENʿ-İ ḤAVĀDİ(Havadisten Kaçınma Hakkında),

            DER-İDBĀRĀN-I DEVLET (Makam ve Mevkisini Kaybedenler Hakkında).

Bir dil, onu konuşan ulusun yaşayış biçiminin, en geniş anlamda kültürünün, dünya görüşünün, tarih boyunca geçirdiği çeşitli evrelerin ve başka toplumlarla kurduğu ilişkilerin yansıtıcısıdır. Bütün bunların yanı sıra her dilin kendine özgü bir dünyayı anlayış ve anlatış biçimi vardır. Bu biçim dilin söz varlığının anlam açısından incelenmesiyle ortaya konabilir. Dildeki benzetmeler, aktarmalar, deyim ve atasözleri incelendiğinde o ulusun çeşitli nitelikleri kendiliğinden belirir (Aksan, 1993: 14).

Söz varlığı dediğimizde bir dilde bulunan veya bir yazarın, şairin meramını anlatabilmek için eserinde kullandığı her türlü fiil, sıfat, zamir, edat, ünlem, isim, deyim, atasözü, ikileme, kalıp söz vb. kastedilir. Şairin seçmiş olduğu bu söz varlığının çeşitliliği ve özellikleri onun üslubunu, dile hakimiyetini ve dönemin dil anlayışını ortaya koymak bakımından önemlidir.

Sünbülzâde Vehbî iyi bir şair olmanın ötesinde bir dilcidir, sözlük yazarıdır. Dolayısıyla onun eserlerinde söz varlığının zenginliği ve döneminin dil özelliklerini ortaya koymada başarısı en başta tahmin edilebilir.

Lutfiyye-i Vehbî didaktik bir eserdir. Şair sanat yapma kaygısından ziyade duygu ve düşüncelerini doğru bir şekilde aktarabilme kaygısı içerisindedir. Lutfiyye-i Vehbî’nin üzerinde çalışılan 65 beyitinde söz varlığı şu şekildedir:

  1. Fiiller

Şekil bilgisinin addan sonra en önemli ögesi olan fiiller, iş ve hareket bildiren önemli sözlerdir. Fiiller karşıladıkları hareketler ile zaman ve mekan kapsamı içinde, somut ve soyut nesne ve kavramlarla ilgili her türlü oluş, kılış, kılınış ve durumları bildirir (Korkmaz, 2007: 527). İnceleme metnimizde 43 adet basit ve türemiş fiil ile karşılaşmaktayız.

  1. Basit ve Türemiş Fiiller

Bil-, açıl-, süz-, oynat-, büz-, baḳ-, geçin-, añla-, boġ-, göster-, söyle-, ṣan-, çıḳar-, ḳapıl-, gör-, gel-, söylet-, yaḳış-, otur-, bul-, ye-, iç-, oñ-, uġrat-, al-, ṣat-, gül-, ṣor-, bulın-, küs-, gir-, vir- başla-, de-, begen-, ṣıḳıl-, ṣıḳ-, yürü-, çıḳar-, yıḳıl-, diñle-, uġra-, var-.

  1. Birleşik Fiiller

Birleşik fiil iki fiilin birleşmesiyle veya isim+fiil kalıbıyla yapılırlar. İki fiilin birleşmesiyle yani tasvir fiillerle yapılmış birleşik fiil metinde bir adet kullanılmıştır: çekebilmek.

İsim+fiil kalıbıyla yapılan birleşik fiillerde; itmek, olmak, eylemek yardımcı fiilleriyle yapılmış 40 adet birleşik fiil kullanılmıştır. Burada dikkat çeken bir husus bu birleşik fiillerde isim unsurunun hemen hepsinin Arapça ve Farsça kelimelerden oluşmasıdır. Bu fiiller:

Tekellüm eyle-, tebessüm eyle-, āġāz eyle-, ẓannet-, ibrāz eyle-, cūş it-, basṭ it-, iḳdām eyle-, āheng it-, ṩenā eyle-, istihzā it-, müʾeddī-i silāḥ ol-, meclis-i ʿirfān ol-, ḥayrān ol- irtikāb eyle-, pür-māʿnī ol-, faṣl u meẕemmet it-, ülfet it-, ẕemmin it-, medḥ eyle-, ḥaẕer it-, bādī ol-, ḥavādiṩ-ḫāne it-, ġayret eyle-, müʾeyyed eyle-, hezl eyle-, ʿazl eyle-, ekl-i ṭaʿām it-, düş ol-, iltifāt it-, iʿtibār eyle-, çekebil-, ṭaʿn it-, maẓlūm ol-, ḫalṭ-ı kelām it-, munḳarıż ol-, cesāret it-, defʿ-i keder it-, yaḳın ol-, şādān ol-, emīn it-,

  1. Arapça Tamlamalar

rezīlüʾl- aḫlāḳ, fiʾl-ḥāl,

  1. Farsça Tamlamalar

Türklerin İslamiyeti kabul etmesinden sonra oluşan kültür dairesinde gelişen edebî eserlerde söz varlığı bakımından Arapça ve Farsça kökenli kelimeler artarak yerini almıştır. Türkçedeki Arapça ve Farsça kökenli söz varlığının oranı dönemlere, eserlerin türlerine, şairlere ve yazarlara göre değişebilmektedir. Arapça ve Farsça kökenli söz varlığının Türkçede en yüksek olduğu dönem 17. ve 18. yüzyıllardır. Divan şiirinde en çok karşılaştığımız Farsça söz varlığı Farsça tamlamalardır. İncelediğimiz metinde 44 adet Farsça tamlama ile karşılaşıyoruz.

Yem-i ʿirfān, maḫlūṭ-ı kelām, aṣl-ı maʿnā, elfaẓ-ı ġarībe, ehl-i ẕevḳ, rabṭ-ı kelām, ḥüsn-i niẓām, ḥaḳḳ-ı edā, müʾeddī-i silāḥ, sebeb-i buġż u şeḳā, meclis-i ʿirfān, erbāb-ı nifāḳ, şaḫṣ-ı nemmām, ehl-i ġıybet, şaḫṣ-ı denī, envāʿ-ı şiḳāḳa, naḳl-i meclis, şaḫṣ-ı leʾīm, ṩānī-i şeyṭān-ı recīm, Ẓāhir-i ḥāl, Ṣūret-i nās, ekl-i ṭaʿām, ḫalṭ-ı kelām, devr-i ebvāb, ḫāric-i eṭvār-ı edeb, neşr-i erācīfe, ehl-i cāh, dām-ı belā, dellāl-ı muṣbet, baġīż-i ˓ālem, düşmen-i erbāb-ı niʿam, Ṭāḳ-ı iḳbāl, dāmen-i devlet, Ḳabża-i şevḳ, zümre-i ehl-i cāh, ehl-i ḫıyānet, Ṣadme-i ʿazl, ḫalṭ-ı kelām, ġayret-keşī-i devlet ü dīn, defʿ-i keder, faṣl-ı kibār-ı ʿaṣr, ʿÖmr-i dünyā, sūʾ-i ḥāl, sūʾ-i ḳarīn,

  1. Edatlar

Edatlar vazifeli kelimelerdir. İsimler ve fiiller dilin manalı, edatlar ise dilin vazifeli kelimeleridir. Edatların manaları yoktur, sadece gramer vazifeleri vardır. Tek başlarına bir mana ifade etmezler, fakat diğer kelimelerle münasebet sırasında manalanırlar. Edatların vazifesi diğer kelimeler arasında, isimler ve fiiller arasında münasebet kurmaktır (Ergin,1995: 339) . 65 beyitlik inceleme metinimizde sadece üç adet edat bulunmaktadır.

Üzre, ile, içün,

  1. Bağlaçlar

kim, ya, tā ki, ise, gerçi, ammā, gerçi, līk, yaʿni, da, ile, ü, ṣanki, ki, ancaḳ, gūyā, hem, daḫi,

  1. Farsça Kelimeler

Metnimizde Farsça tamlamalar çok olmakla beraber Farsça kelimeler nisbeten daha azdır. Farsça tamlamalar yapılırken Arapça kelimeler de kullanılabilmektedir. Metinde tespit ettiğimiz 27 Farsça kelime bulunmaktadır. Bu kelimeler:

Nāzikāne, ġonca, leb, ḫoş, ḫayli, hüner, yārān, āheng, Ferheng, ṩenā, sezā, ḫūb, ḫāne, efsāne, nādān, cihān, pehlevān, dāmen, sīne, çāre, ümīd, kīne, cān, hezārān, āġāz, cūş, şādān.

  1. Arapça Kelimeler

Osmanlı Devleti’nde bilim dilinin Arapça olması Türkçedeki Arapça söz varlığının çok olmasının temel sebeplerindendir. Sünbülzâde Vehbî dönemin ilimlerini bilen bir kişi olarak eserlerinde Arapça kelimelere yer vermiştir. Ancak metnimizdeki Arapça söz varlığının dönemine göre makul düzeyde olduğunu söylemek mümkündür. Şair öncelikle meramını en iyi şekilde anlatmanın çabası içerisinde olmuştur. Bölümümüzde 124 Arapça kelime ile karşılaşıyoruz. Bunlar:

Müteşeddiḳ, ıṣṭılāḥ, eṭrāf, fıḳra, ıṣṭılāhāt, kāmūs, luġāt, kelimāt, Fārisī, ḫalṭ, ekṩeri, rābıta, ġalaṭ, żābıṭa, muṣṭaliḥ, ṣafā, kelām, ḫaṭā, lafẓ, maʾnā, istihzā, ḥaḳḳ, hezl, leṭāfet, mizāḥ, aṣdiḳa, meclis, şevḳ, mālāyaʾnī, semt, ġayrı, haẕer, maḳūle, nekbet, ḳavl, ifsād, vesvās, nesnās, dāʾire, hezeyān, lāzım, devlet, dāʾir, ṣoḥbet, sāʾat, Mevlā, māʾil, ḥaḳḳa, ḳāʾil, cāsūs, ʿālem, sebeb, vaʾllāhi, ḥaram, aṣl, mecnūn, ḫaber, kisbet (Ar. kisvet), müdāhin, ʿırż, inṣāf, ḥayā, fırṣat, tesliyet, cümle, ẓalūm, müdbir, müdebbir, miṩl, ẓann, zuʾmun, dehr, niẓām, ḳaṣd, mürtekib, müfsid, reʾy, tedbīr, fāsid, maḳūle, mütecāsir, ḳavvāl, ricāl, muʾallā, ḳaṣr, menḥus, meʾyūs, muṣībet, ḳıyāmet, ʿalāmet, Mehdī, Deccāl, iḳbāl, kerīh, aḳvāl, şer, idbār, ḳurb, cennet, tekellüm, tebessüm, ibrāz, bast, iḳdām, istihzā, ḥayrān, irtikāb, faṣl, meẕemmet, ülfet,meẕemmet, medḥ, ḥaẕer, bādī, ġayret, müʾeyyed, ʿazl, iltifāt, iʾtibār, taʾn, maẓlūm, munḳarıż, cesāret, emīn.

  1. Farsça Birleşik Kelimeler

Farsça birleşik yapıda az da olsa söz varlığı bulunmaktadır. Farsça birleşik yapıdaki söz varlığında Arapça kelimeler de bulunmaktadır. Nesela ṣāḥib-emānet birleşik kelimesindeki her iki kelime de Arapça olmakla beraber oluşan yeni yapı Farsça yapısındadır. Farsça birleşik kelime 13 adet bulunmaktadır. Bunlar:

Nāṭıḳa-perver, ḥavādiṩ-ḫāne, ḫayr-duʿā, ṣāḥib-emānet, bed-endīş, ẓāhir-bīn, pür-maʿnì, ḫayrduʿā, nā-sezā, ṣāḥib-emānet, ġayret-keşī, bī-pāyān, nāzikāne.

  1. Farsça+Arapça Yapısındaki Kelimeler

İslam kültürü içerisinde gelişen Türk edebiyatı metinlerinde zaman zaman Arapça bir kelimeye Farsça bir önekin gelmesiyle yapılmış kelimelerle karşılaşırız. Metnimizde bu şekilde dört kelime ile karşılaşıyoruz. Bunlar:

bī-maḥall, bī-edeblik, bī-sebeb, bī-muḥābāne

  1. Zarflar

Zarflar fiillerden, sıfatlardan, sıfat-fillerden ve zarf niteliğindeki sözlerden önce gelerek onları zaman, yer, yön, nitelik, durum, azlık-çokluk dildirme, pekiştirme ve sorma gibi çeşitli yönlerden etkileyip değiştirerek anlamlarını daha belirgin duruma getiren sözlerdir (Korkmaz, 2007: 451). Zarflar tek kelime olabileceği gibi kelime grubu halinde de olabilmektedir. Lutfiyye’de incelediğimiz bölümde 31 adet zarfla karşılaşmaktayız. Bunların sadece 8 adeti tek kelime olup diğerleri kelime grubu halindedir:

nāzikāne açılup, gözini ḳaşını bir ḫoş süzerek, başını aġzını oynadup büzerek, eṭrāfa ba…up, ḫayliden ḫayli, bī-maḥall, söyleyüp, gāhice basṭ idüp, şevḳle, ehl-i ġıybet ile, şübhesiz, ẓāhir-i ḥālde, ṣūret-i nāsda, devlete dāʾir ṣoḥbet açılsa, bī-edeblik ile, ehl-i cāhı oturup, elbet, yüzlerine gülüp, bī-sebeb, sīnesine tesliyet virmegiçün, kīnesine çāre ümīdi ile, evvelā āh u vāha başlayup, fırṣat el virse, söz ile defʿ-i keder ḳılmaġiçün, yürüyüp, meʾyūs olunca, aġzın açdıḳça, durmayup, fiʾl-ḥāl, iḳbāl ile şādān olsa, idbār ile,

  1. Atıf Terkipleri

Günümüz Türkiye Türkçesinde kullanılan “ve” bağlacı Klasik Türk Edebiyatı manzum metinlerinde u, ü, vu, vü şeklinde okunarak atıf terkibi yapar. Lutfiyye’de incelediğimiz 65 beyit içerisinde bu şekilde 8 adet atıf terkibi bulunmaktadır.

kāmūs [u] luġāt, lafẓ u maʿnā, buġż u şeḳā, faṣl ü meẕemmet, ʿırż u inṣāf u ḥayā, āh u vāh, mürtekib ü müfsid, reʾy ü tedbīr,

  1. Deyimler

Deyimler, asıl anlamlarından uzaklaşarak yeni kavramlar meydana getiren kalıplaşmış sözlerdir. İki veya daha çok kelimeden kurulu bir çeşit dil ifadesi olan sözler, duygu ve düşüncelerimizi dikkat çekecek biçimde anlatan isim, sıfat, zarf, basit ve birleşik fiil görünüşlü gramer unsurlarıdır (Elçin, 1986: 642). Bir dilin söz varlığı içerisinde kendine mahsus özellikler gösteren deyimler yılların ürünüdür. Şair ve yazarlar içerisinde yaşadıkları toplumun dilinin söz varlığını en geniş bir şekilde kullanmaya çalışır. Bu çerçevede bugün unutmaya başladığımız bazı deyimlerin geçmiş dönemlerin edebi metinlerinde varlığını görürüz. Lutfiyye’nin incelediğimiz bölümünde 20 deyimle karşılaşmaktayız.

Boşboġazlıḳ (etmek), dehen açmak, gūş olmak, ẓarāfet ṣatmak, leb açmak, baṣmaḳālıp, semtine gelmek, safāsını çı…armak, kendi başına (olmak), bir pula alıp ṣatmak, dāmen çekebilmek, cānı sı…ılmak, dişini sıkmak, fırṣat el vermek, ṭaş atmak, sözünü bilmek, aġzını açmak, başına uġramak, semtine uġramak, ḳurbuna varmak, ḥaddini bilmek, iltifāt etmek.

  1. Sıfatlar

Sıfatlar isimlerden önce gelip isimleri çeşitli yönlerden niteleyen veya belirten kelime veya kelime grubu şeklindeki söz varlığıdır. Bunların içerisinde Türkçe, Arapça ve Farsça kökenli kelimeler olabilir. Basit, türemiş veya kelime grubu halinde sıfatlar olabilir. İncelediğimiz metinde 25 adet sıfat bulunmaktadır.

Çok, müteşeddiḳ, niçe, baṣmaḳālıp, rābıṭasız, żābıṭasız, muṣṭaliḥ, her, gören, ol(o), nādān, bī-nāmūs, miṩillü, bir, uṣlu, yaġlı, kisbetli, o, mütecāsir, cümle, muʿallā, hezārān, menḥūs, bu, kerīh.

  1. Organ adları

Bir dilin en önemli söz varlığından biri organ adlarıdır. Organ adları çok nadir başka dillerden geçer. Metnimizde yedi organ adı geçmektedir. Ancak bunlardan biri Farsça dudak anlamındaki leb kelimesidir.

Leb, göz, ḳaş, baş, aġız, el, diş.

  1. Zamirler

Metnimizin sınırlı bir metin olması sebebiyle Türkçedeki zamirlerin hepsini görmek mümkün olmayabilir. Sekiz adet zamir kullanılmıştır.

Kendü, sen, kimse, biz, kimi, anlar (onlar), anı (onu), o.

           

 

  1. Terimler

Dünyayı anlama çabası gereğince tüm nesne ve hareketler adlandırıldığı gibi bilimsel bilgiler de adlandırılmıştır. Bilimsel bilgilerin adı olan kelimeler terimleri ortaya çıkarmıştır. Günlük dilde kullanılan kelimelerden farklı olarak bilim dallarında kullanılan terimlerin en önemli özellikleri tanımları çok iyi yapılarak sınırları çok iyi çizilmiş, açık, net ve tek anlamlı olmasıdır (Erdem, 2015: 114). Metnimizde 33 adet terim bulunmaktadır. Bunların bir kısmı dil bilgisi terimi, önemli bir kısmı ise dinî terimdir.

Iṣṭılāḥ, ıṣṭılāḥāt, kāmūs, luġāt, ʿArapça, kelimāt, Farisī, kelām, muṣṭaliḥ, Vanḳulı, Ferheng, lafẓ, maʿnā, mizaḥ, hezl, şaḳā, bugz, şeḳā, mālāyaʿnī, aḫlāḳ, nifāḳ, nemmām, ġıybet, efsāne, devlet, hezeyān, ḥarām, dīn, mürtekib, ḳıyāmet, Mehdī, Deccāl, cennet.

  1. Olumlu Emir

Eserin bir nasihat kitabı olması sebebiyle bol miktarda emir fiilleri ve cümleleri ile karşılaşmaktayız. Yapılması istenen durumlarda olumlu emir, yapılmaması istenen durumlar için ise olumsuz emir kullanılmıştır. İnceleme metnimizde yedi adet olumlu emir fiili bulunmaktadır. Bunlar:

Menʿ eyle, müʿeyyed eylesün, uġrasın, emīn itsün, meclis-i ʿirfān olsun, ḥayrān olsun, ḥaẕer it.

  1. Olumsuz Emir

İnceleme metnimizde olumsuz emir daha fazladır. Anlaşılıyor ki şair muhataplarına özellikle yapılmaması gereken hususlara daha fazla dikkat çekiyor. Bu şekilde yirmi fiil bulunmaktadır.

Ṣanma, ḳapılma, istihzā itme, görme, olmaya, irtikāb eyleme, gelmesün, faṣl u meẕemmet itme, ülfet itme, hezeyān söyletme, yalan söyletme, ḥavādiṩ-ḫāne itme, uġratma, alup ṣatma, iltifāt itme, iʿtibār eyleme, ṣorma, diñleme, uġramasun, varma.

  1. Dil Bilgisi ve Konuşma İle İlgili Söz Varlığı

İncelediğimiz bölümlerden ikisinin konuşma ile ilgili olması hasebiyle dil bilgisi ve konuşma ile ilgili söz varlığının özel bir yeri olduğu görülür. Bu çerçevede 17 söz varlığı bulundurmaktadır. Bunlar:

Iṣṭılāḥ, tekellüm eylemek, söz, nāṭıḳa-perver, kāmūs, luġāt, ʿArapça, kelimāt, Farisī, ġalaṭ, elfāẓ-ı ġarībe, lafẓ, maʿnā, ḳavl, söyletmek, ḳavvāl.

  1. Lutfiyye-i Vehbî’nin bir nasihat kitabı olması sebebiyle iki zıt söz alanı bulunmaktadır.

Bunlardan birincisi dinî ve ahlakî anlamda olumlu davranışları ifade eden kelimeler, ikincisi ise olumsuz davranışları ifade eden kelimeler. İncelediğimiz dört bölümün de olumsuz durumlarla ilgili olması sebebiyle olumsuz kavram ve kelimelerin daha fazla olduğu görülür. Bu dört bölümden birincisi tuhaf konuşmanın uygunsuzluğu, ikincisi alay ve dedikoduculuğun yasaklanması, üçüncüsü havadisten kaçınma ve dördüncüsü makam ve mevkisini kaybedenler hakkındadır.

                   Olumlu davranışları ve kavramları karşılayan kelimeler: nāzikāne, tebessüm, hüner, yārān, āheng,

                  Olumsuz davranışları ve kavramları karşılayan kelimeler: Müteşeddiḳ, baṣmaḳā- lıp, rābıṭasız, żābıṭasız, istihzā, hezl, buġż, şeḳā, mālāyaʿnī, nifāḳ, nemmām, rezīl, meẕemmet, ġıybet, ifsād, şiḳāḳ, şeyṭān, hezeyān, yalan, ḥavādiṩ-ḫāne, efsāne, nādān, bī-edeblik, nā-sezā, bī-nāmūs, cāsūs, erācīf, ḥarām, nekbet, belā, deli, müdāhin, muṣībet, baġīż, ṭaʿn, mürtekib, müfsid, fāsid, menḥūs, meʾyūs, muṣībet, Deccāl, kerīh, sūʾ, şer, idbār.

Bir edebî metinde bulunan söz varlığı daha başka yönlerden de incelemek mümkündür. Soyutsomut kelimeler, yiyecek-içecek adları, renk adları, akrabalık adları, ikilemeler vb. yönlerden de söz varlığını tespit etmek mümkündür. İncelediğimiz bölümde konusu itibariyle bu tür söz varlığına fazla ihtiyaç bulunmadığı için renk adları, akrabalık adları gibi söz varlığı bulunmamaktadır. Ancak eserin diğer bölümlerinde bunların olmadığı anlamına gelmez.

 

SONUÇ

  1. Dört bölüm 65 beyitten oluşan inceleme metnimiz gösteriyor ki Lutfiyye-i Vehbî fiiller bakımından zengindir. 43 adet basit ve türemiş fiil kullanılırken 40 adet birleşik fiil kullanılmıştır. Birleşik fillerde dikkât çeken bir husus, günümüz Türkçesinde isim+fiil yapısında birleşik fillerin yapımında etmek, olmak, kılmak, eylemek filleri kullanılırken incelediğimiz kısımda itmek, olmak ve eylemek fiilleriyle birleşik fiil yapılmış ve kılmak fiili kullanılmamıştır. Ayrıca bu birleşik fiillerde kullanılan isim unsurları da tamamen Arapça ve Farsça kökenli kelimelerle yapılmıştır.
  2. Eserin baş tarafı Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalar bakımından oldukça yoğun olmakla beraber ilerledikçe sadeleştiğini görmekteyiz. Klasik Türk edebiyatı metinlerinde genellikle şair ve yazarlar eserin baş tarafında daha süslü ifadeler kullanırlar. Ancak ilerleyen sayfalarda bunun yerine daha makul bir dil anlayışı alır. Lutfiyye’de de benzer bir durum görülmektedir.
  3. Metnimiz deyimler bakımından da zengindir. Toplam 20 deyim bulunmuştur. Bu deyimlerin büyük çoğunluğu bugün de kullandığımız deyimlerdir. Ancak günümüzde kullandığımız bazı deyimlerdeki Türkçe kelimeler yerine Lütfiyye’de Arapça Farsça kelimelerin kullanıldığını görüyoruz. Mesela konuşmaya başlamak anlamındaki ağız açmak deyimi metinde leb açmak şeklinde kullanılmaktadır. İncelediğimiz beyitlerin dışında bir yerde kulağına küpe etmek deyimi gūşuna mengūş itmek (41. beyit) şeklinde kullanılmıştır.
  4. Lutfiyye-i Vehbî bir nasihat kitabı olması bakımından yasaklayan ve tavsiye eden bir üsluba sahiptir. Bu çerçevede olumlu ve olumsuz emir fiil kipleri önemli bir yer teşkil etmektedir.
  5. İncelediğimiz bölümlerin dille ilgili olması sebebiyle dil bilgisi terimleri ve dini terimler de dikkat çekmektedir.
  6. Netice olarak diyebiliriz ki incelediğimiz beyitlerden yola çıkarak Lütfiyye-i Vehbî’nin söz varlığı bakımından zengin olduğunu söylemek mümkündür.

 

* KSÜ Fen-Edb. Fak. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi. Elektronik posta: sadigedik@mynet.com

** MEB Öğretmeni. Elektronik posta: muratozgan07@gmail.com