Büyük Roma İmparatorluğunun Anadolu’da yaptığı idari tak- simat VII. Yüzyılda Bizans İmparatoru Herakleios ’tan sonra gelen im- paratorlar zamanında değiştirilmişti ve 18 themaya ayrılmıştı. 962’de Müslüman Arapların elinden alınan Maraş 18. thema olan Suriye tema- sına bağlanmıştı. Türk fethine kadar bu durum devam etmişti.115 962 yılında Maraş’ı işgal eden Bizanslılar 1086 yılında bölgenin Selçuklu Türkleri tarafından fethedilmesine kadar bu şehri ellerinde tutmayı ba- şardılar. Bu dönemde Bizanslılar Maraş bölgesini Antakya’da oluştur- dukları dükalığa bağladılar. Hamdanîlerin yıkılmasıyla onların yerini alan Haleb’teki Mirdasoğulları zaman zaman Bizans’a karşı Sugûr böl- gesine akınlar yaptıysa da bir başarı elde edemediler. Bu arada Mısır ve Suriye’yi ele geçiren Fâtımiler de Bizans’ın elinde bulunan Antakya ve Suriye’nin kuzeylerine kadar seferler yaptılar. Bazı zaman Fâtımi or- dusunun Maraş ve Samsat’a kadar akınları olduysa da bunlar bölgeyi elde tutacak güçte değildi. Böyle bir Fâtımi seferi Halife el-Aziz zama- nında Türk komutanlarından Muncutekin tarafından yapıldı. 992 Ağus- tos-Eylül aylarında Mısır ordusu Hıms, Şeyzer ve Haleb’i fetheder. Bu arada Hamdani hükümdarı Seyfüddevle’nin oğlu Sadüddevle Şerif b. Seyfüddevle, ona hediyeler ve para vererek Bizanslılarla savaşmasını ister. Mısır ordusu Rumların üzerine yürür. Muncutekin’in yanında 35 bin askeri, Bizanslıların ise 70 bin askeri vardı. Cisr-i Cedid yanında yapılan savaşta Rumlar hezimete uğradı. Rumların büyük bir kısmı öl- dürülmüş ve bir kısmı da esir edilmişti. Bu zafer Fâtımi halifesine bil- dirildiğinde Mısır’da halka sadakalar dağıtılmıştı. Bu arada Antakya da kuşatılmıştı. Burada yapılan savaşta Rumlar mağlup edilerek 15 bin esir ve büyük bir ganimet ele geçirilmişti. Bu haberler posta güvercinleri vasıtasıyla Mısır’da bulunan Fâtımi halifesine ulaştırılıyordu. Muncu- tekin Buka ve Bagras üzerinden Maraş’a kadar ilerledi. Maraş’tan bir güvercinle gönderilen haberde Muncutekin’in buraya ulaştığı haberi geldi. Buradan Mısır ordusu Haleb’e geri dönmüştü. 116 Simbat Vekâyinâmesi’nde Fâtımilerin 991-92’de Antakya taraflarına sefer ya- parak Bizanslıları mağlup ettikleri yazılmaktadır. Müellif Fâtımi ordu- sunun Maraş’a kadar gelip gelmediği konusunda bir bilgi vermemektedir.117
X. Yüzyılın ortalarından XI. Yüzyılın sonlarına kadar Maraş bölgesinde yüz yıldan fazla süren Bizans İmparatorluğu hâkimiyeti, daha çok doğudan tehcir edilen Ermenilerin bölgeye yerleştirilmesiyle geçmiştir. Bölgede bulunan Rum, Süryani ve Nasturî gibi unsurlar Er- menilerin gelmesinden hoşnut olmadılar. Bundan sonra bu topluluklar ile Ermeniler arasında devamlı sürtüşme ve çatışma olmuştur. Bu dö- nemde Maraş, Antakya’ya bağlı olarak yönetilmiştir. Bizans impara- toru II. Basileios zamanında 1019-1020 yıllarında doğudan tehcire tabi tutulan 50 binden fazla Ermeni Orta Anadolu taraflarına sürgüne gön- derilmiştir.118 1030-1031’de Bizans imparatoru Romanos büyük bir ordu toplayarak Haleb yakınlarındaki Azaz şehrine gelip karargâh kurdu. Ancak Arapların saldırısına uğrayan imparator ağır bir yenilgiye uğrayarak askerlerinin büyük bir kısmını kaybetti. Kendisi de ıssız bir yere sığındı. Sığınağında donmak üzere olan Bizans İmparatoru Ma- raş’a geldi ve askerlerinin bir kısmını toplayarak İstanbul’a döndü.119
Selçuklu Türkleri 1040’larda Doğu Anadolu bölgesine girdiler. Tuğrul Bey’in üvey kardeşi İbrahim Yinal 1048’de birleşik Bizans ve Gürcü ordusunu ağır bir yenilgiye uğratarak Malazgirt öncesi Ana- dolu’ya Türklerin girişini sağlamıştı. Kısa süre içinde Anadolu içlerine ilerleyen Türkleri durdurabilmek için, dul kalan kraliçe Eudoxia ile ev- lenerek tahta çıkan IV. Diogenes (1068-1071), imparatorluğu kurtara- cak ümit kaynağı olmuştu. Bu sırada Afşin, Emîr Has İnal gibi Türk komutanları Anadolu’da fetihlerde bulunuyorlardı. Bizans İmparatoru IV. Diogenes 1069’da Anadolu içlerine bir sefer gerçekleştirdi. Sivas- Divriği üzerinden Göksun yoluyla Maraş’a inen imparator kısmî başa- rılar elde etti. Ancak daha sonra Malazgirt’te Alpaslan’a ağır bir şekilde yenilerek tahtını da kaybetti.
1060’lı yıllarda bu bölgenin Türklerin eline geçmesiyle, Erme- niler Çukurova ve Maraş taraflarına çekildiler. Malazgirt Savaşı’nda Bizans’ın yenilmesi üzerine, doğu orduları komutanı Ermeni asıllı Fi- leretos (Philaretos) Çukurova’dan Urfa’ya kadar uzanan yerleri içine alan feodal bir Ermeni beyliği oluşturdu. Kendisine bağlı Ermeni ko- mutanların her birini bölgedeki şehirlere tayin eden Fileretos kendisi de Maraş’ı idare ediyordu. Bizans’ın da tabiiyetinden çıkan bu asi komu- tan Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah’a tabi oldu. Maraş da onun yöne- timi altına girmişti.120 1086’da Süleymanşah’a tabi Emir Buldacı adlı Türk komutanı yukarı Ceyhan bölgesi denen Göksun, Afşin ve Elbis- tan’ı fethetti. Bir süre sonra da Maraş’ta fethedilerek bölge Türklerin eline geçmiş oldu.121