Teketek Haber

BAYRAK OLAYI ÖNCESi MARAŞ

BAYRAK OLAYI ÖNCESi MARAŞ
19 Eylül 2018 - 8:56

BAYRAK OLAYI ÖNCESĐ MARAŞ

Mondros Mütarekesi ve Đngilizlerin Emelleri

Maraş, binlerce yıllık tarihi ve kültürel birikimi ile Anadolu’nun kalbinde yer alırken 22 Şubat 1919’da Ermenilerin sevinç çığlıkları içerisinde Đngiliz işgal kuvvetlerinin çizmeleri altında kalıvermişti birdenbire. Aslında her şey birdenbire olmuş da değildi. Birinci Dünya Savaşı sonunda yenilen Đttifak Devletleri (Almanya, Avusturya, Macaristan, Đtalya)’nın parçalanmasının ardından Osmanlı Devleti de Limni Adası’nın Mondros Limanında imzalamak zorunda kaldığı andlaşma ile kabullenmişti yenilgiyi. Tarih 30 Ekim 1918 idi. Andlaşmanın 7. maddesi gereğince Đtilaf Devletleri gerektiği zaman askeri üs ve doğuda Ermenilerin oturdukları yerleri işgal edebilecekti. Ve bu andlaşmanın üzerinden daha 4 ay dahi geçmemişken gerçekleşmişti işgal.

Đngiltere Birinci Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı Devletinden aslan payını almayı amaçlıyordu. Kendince haklı gerekçeleri de vardı. Özellikle Ortadoğu da Osmanlı ile neredeyse tek başına savaşmıştı. Bilhassa Suriye cephesinde Đtilaf Devletleri adına tek başına kalmıştı.

Öte yandan Đngiltere XVIII. yüzyıl ortalarından itibaren Hindistan’a yerleşmiş ve burada büyük bir sömürge imparatorluğu kurmuştu. Hindistan ile Đngiltere arasında güvenli bir yol oluşturmak istiyordu. 1800’lü yılların başından itibaren bu gayesini gerçekleştirmek için çaba gösterdi. 9-16 Mayıs 1916’da imzalanan Sykes-Picot Antlaşması Đngiltere’ye istediği fırsatı vermiş ve Bağdat’tan

21

Basra’ya kadar Güney Mezopotamya, Hayfa Limanı ve Akka kendi nüfuz sahasına katılmıştı. Ne var ki 1916’da yapılan bu gizli antlaşma Musul, Maraş, Urfa ve Antep ile Suriye’nin bir kısmının Fransızlara verilmesini öngörmekte idi. Petrol bölgesi olan Musul’u ne pahasına olursa olsun elde etmek isteyen Đngiltere mütareke şartlarına aykırı olarak 3 Kasım 1918’de Musul’u işgal etti. 9 Kasım 1918’de de Đskenderun’u işgal etmiş ve Antep, Maraş vilayetlerine doğru ilerlemeye başlamıştı.

1900’lü yılların başlarında Maraş

Maraş’ın Đngilizler Tarafından Đşgali

Đskenderun’un işgalinin ardından 1 Ocak 1919’da Antep’in de işgal edilmiş olması sıranın Maraş’a geldiğinin açık göstergesi idi. Maraş’ta bulunan askeri kuvvet ve malzeme daha güvenli görülerek Kayseri’ye nakledilirken Maraş’ta asayişi sağlamakla görevli bir kıta askerin başına da

22

Teğmen Cemal görevlendirilmişti. Max Andriyo komutasındaki Đngiliz işgal birlikleri bir Hint süvari alayından ibaret olup çoğunluğu da Müslüman idi.

Özgürlük aşığı Maraşlı, günler öncesinden bu işgale hazırlıklı olup Đngilizlere engel olmak için yol güzergahı Narlı’daki Aksu Köprüsü’nü yıkmışlardı. Antep’ten yola çıkan Đngiliz kuvvetlerini yıkılan köprü durdurmaya yetmemişti. Nehir üzerine dar bir köprü kurarak ilerleyişini sürdüren Đngilizler 22 Şubat 1919’da güneyden şehre girmişlerdi. Girişte şehirdeki Ermenilerin çılgın tezahüratları ile karşılanmışlardı. Maraşlının tehcirde sahip çıktığı, sürgüne gitmelerine rıza göstermediği Ermeniler ellerinde bayraklarla çılgınca alkışlıyorlardı Đngilizleri. Bir yandan da “Yaşasın Đngilizler, yaşasın Ermeniler, kahrolsun Türkler” diye bağırıyorlardı.

Maraş’ı işgale gelen Đngiliz işgal kuvvetleri emrindeki Hintli askerler

23

Şeyhadil mevkiinden şehre giren ve 600 kişiden oluşan ilk işgal kuvveti Ermenilerin rehberliğinde şehri boydan boya geçip kışlaya dek gelmişti. Kışla önünde piyade kıtasına silahbaşı emri veren Teğmen Cemal kılıcına sarıldığında Đngiliz komutanı durumu kavrayarak Ermenileri azarlayıp Amerikan Kolejine yöneldi. Đngiliz işgal kuvvetleri Amerikan Kolejini karargah olarak kullanırken askerlerini de bu kolejle birlikte Ermeni ve Katolik kiliseleri ile birlikte Alman Çiftliği binalarına yerleştirmişti.

Đşgalden sonra bir Đngiliz subay mutasarrıflığa gelerek komutan tarafından gönderilen 4 maddelik bir yazı vermişti. Bu yazıda; Maraş civarında yaşayan muhtelif cemaatler arasında asayiş olmadığı hakkında raporların bulunduğu, bunun üzerine Halep’teki Đngiliz komutanlığının Maraş’a takviye askeri göndermeye karar verdiği, böylece asayişin sağlanmasında yerel kuvvetlere yardım edileceği, şehrin Türk memurlarca yönetileceği, bütün memurların Đngiliz kuvvetlerine yardımda bulunacağına dair güvence verilmesi gereğinin bildirilmesi isteniyordu.

Mutasarrıf Ata Bey, Maraş’ta mahalli asayişle ilgili hiçbir sorun bulunmadığını, düzen ve asayişin eksiksiz sağlandığını ve sağlanmaya da devam edeceği cihetle bu beyanatın asla kabul edilemeyeceğini ve ateşkes koşullarına ters düştüğü yönünden geri alınması gerektiğini uygun bir dille açıklamış ve kendilerine burada kaldıkları sürece misafirlik uygulamasından öte bir şey yapılamayacağını söylemişti. Bunun üzerine işgal komutanı mutasarrıflığa yeniden bir yazı göndererek; bütün telgrafların sansür edileceğini, bütün asker ve jandarma toplama ve yollamasının yasaklandığını bildirdi. Mutasarrıf, bunların devletin iç işlerine karışmak demek olacağı nedeniyle kabul edilemeyeceği karşılığını verdi. Ayrıca Harbiye Nezaretinden işgal kuvvetlerine karşı nasıl davranılacağının bildirilmesi hususunda da talimat istedi.

24

Mutasarrıf Ata Bey

Đngilizlerin yanı sıra Ermeniler de boş durmuyorlardı. Birinci Dünya Savaşı sırasında cephede düşmana öncülük eden, cephe gerisinde ise Türklerden genç ihtiyar, kadın çocuk demeden önlerine geleni çeşitli işkencelerle öldüren Ermeniler 1915’de zorunlu göçe tabi tutulmuşlardı. Maraş Süleymanlı (Zeytun) Ermenileri de sürgüne gönderilenlerden idi. Bu arada Maraş merkezdeki bir çok sanatkar Ermeni ailesi, sözü geçen kimselerin iltiması veya suçsuzluğu sebebiyle yerlerinde bırakılmışlar ve refah içerisinde yaşamlarını sürdürmüşlerdi.

Đngiliz işgali üzerine ilk olarak 1.500 kadar Ermeni geri gelmişti. Bunlar Đngilizler tarafından Maraş merkez ve Süleymanlı’ya yerleştirildiler. Geri dönen bu Ermeniler Đngiliz işgal kuvvetlerinden maddi, manevi, güç alarak Türklere karşı çeşitli yalan, iftira ve hilelerle fitne ve bozgunculuk yapmaya başlamışlardı. Tehcirde iltimas edilerek Maraş’ta kalmalarına müsaade edilen Ermeni aileleri

25

Đskilip ilçesi ileri gelenlerinden eski mutasarrıf Đsmail Kemal Bey aleyhine Đngiliz komutanlığına 49 adet şikayet dilekçesi vermişlerdi. Đsmail Kemal Bey, Sivas valisi iken getirtilip, Ermeni yanlısı Amerikalıların mutemedi ve bir kısım Ermeninin suçlayıcı ifadeleri ile yargılanmaya başlanmıştı. Ceza mahkemesinde geçen aşağılayıcı birkaç duruşmadan sonra, vali, askeri koruma altında otomobil ile Halep’e gönderilip tutuklanmıştı. Hemen ardından Çavuş Emini Zâde Gözlüklü Ali Efendi’yi de uyduruk bir suçlama ile Halep’e göndererek hapsettirmişlerdi. Halep’te çeşitli sıkıntılar içinde hapsolunan hatta gırtlaklarına kadar su içinde tutularak işkence edilen bu zatlar daha sonra suçsuz bulunarak salıverilmişlerdir.

Çavuş Emini Zâde Gözlüklü Ali Efendi

26

Đngiliz işgali süresince sürgündeki Ermeniler guruplar halinde geri dönerek Maraş’a yerleşmeye devam ediyorlardı. Bunların bir bölümü de Adana’daki Fransız birliklerine katılarak Đngiliz işgaline arkalanıp, eli kırbaçlı, çizmeli, bellerinde tabanca ile Maraş’a, Zeytun’a gelip giderek ıssız yol ve yörelerde rastladıkları Türkleri öldürüyor, çarşı pazarlarda halkı hakaret ve aşağılayıcı davranışları ile kışkırtmaya çalışıyorlardı. Her gün Hıristiyanların birkaçı davacı, birkaçı şahit olmak üzere mahkemeye baş vurarak tehcirde ücreti mukabilinde sattıkları mallarını Müslüman halkın ellerinden geri almaya çalışmakta idiler.

Ermenilerin işgal komutanlığına pek acıklı bir dille verdikleri dilekçeler üzerine, birkaç yıl önceden kendi istekleri ile Müslüman olup kocaya varan ve çoluk çocuk sahibi olan kadınlarla birlikte Müslümanlar yanında, hizmetçilik yapan Ermeni kızlarda zorla evlerinden alınıp Amerikan binasına toplanmıştı.

Toplanan kadın ve kızlara iki hafta süreyle rahip ve misyonerler tarafından uyarıda bulunulacağı, dönmeyi kabul etmeyenlerin geri ailelerine verileceği Mutasarrıflığa yazı ile bildirildi. Korkutma, iltifat ve kandırma yollarının uygulanması sonucu bu kadınlardan bir kısmı aslına dönerek Hıristiyan gençlerle evlendirilmişlerdi. Tekrar Hıristiyan olmayı kabul ettiremedikleri bir kısım kadın ise ailelerine dönmüşlerdi.

Bu arada Đsa Divanlı Mahallesinden Karaküçükzâde Hacı Mehmet Efendi Hocanın oğlu ile evli bulunan Ermeni kadın, koleje gitmek istemeyince, Ermeni komitecilerden Artin onu zorla sürüklemiş ve yolda işkencelerde bulunmuştu. Kadın, bu işkenceler sonucu üzüntüsünden hastalanarak birkaç gün içinde vefat etti. Bunun benzeri daha birçok zorlama ve işkenceler çeşitli ailelerde yaşanmaktaydı.