Teketek Haber

İngiliz İşgal Komutanının Maraş Đleri Gelenleriyle Toplantısı

İngiliz İşgal Komutanının Maraş Đleri Gelenleriyle Toplantısı
19 Eylül 2018 - 9:34

Đngiliz Đşgal Komutanının Maraş Đleri Gelenleriyle Toplantısı

Đşgalden hemen sonra durum gerginleşmişti. Bu sırada işgal komutanı Max Andriyo, Maraş ileri gelenlerinden 7 kişiye birer mektup yazarak bazı mühim konuların dostça görüşülmesi için Amerikan Kolejinde toplanılması duyurusunda bulunmuştu. Đstenilen kişiler: Müftü Tekerekzade Hacı Mehmet Tevfik Efendi, Müderris Dayızade Hacı Mehmet Emin Efendi, Đlyas Efendizade Müderris ve Eytam Müdürü Hasan Re’fet Efendi, Karaküçükzade Keskin Hacı Mehmet Efendi, Liva Müderrisi Seyyithanzade Osman Efendi, Müderris Leblebicizade Hafız Ali Efendi ve Emir Abdülcelilzade Şeyh Ali Sezai Efendilerdi. Toplantı öncesi Müftü Efendi yanında birleşip konuyu görüştüler. Bu arada Mutasarrıf da çağrılan kimselerin toplantıya gitmelerinin uygun olacağını, konunun içeriğinin ne olduğundan haberinin olmadığını, kendisinin de, toplantıya katılacağını bildirmişti.

Müftü Tekerekzade Hacı Mehmet Tevfik Efendi

28

Toplantı saatından önce karargaha giden topluluğu bir subay karşılayıp, komutanın bulunduğu Amerikalı misyoner Makalin’in evine götürülür ve büyükçe bir masaya davet edilirler. Biraz sonra Mutasarrıf Ata Bey de gelince Hıristiyan murahhas ve papazlardan oluşan bir gurup da masanın diğer tarafında yer alırlar. Birkaç dakika sonra işgal komutanı da gelerek kendisi için bırakılan koltuğa oturur. Amerikalı tercüman, Müftü Efendiden başlayarak toplantıda hazır bulunanların kimliklerini açıklar ve şöylece söze başlar:

“Komutanın emirlerini önceden Türkçe’ye tercüme etmiştim. Şimdi okuyacağım. Dil bakımından sunuştaki kusurumu bağışlarsınız.

Maraş’ın içinde, köy ve kasabalarda bulunan Hıristiyanlar şimdiye değin Osmanlı Hükümeti ve ahalisi tarafından yapılan tecavüzler sonucu nüfusça ve malca büyük zarar ve hasarlara uğratılmışlardır. Bundan böyle Müslümanlara gereken nasihat ve uyarıda bulununuz.

Müderris Leblebicizade Hafız Ali Efendi

29

Herhangi bir Müslümanda emanet mal ve para var ise hemen sahiplerine verilmelidir. Hiçbir kimsenin kişiliği, hakları ve milliyetine karışılmayıp barış içinde yaşamaları gereklidir. Bildirime aykırı davranışlar görüldüğünde almış olduğum emir ve yetkiye dayanarak yola getirici cezalar uygulayacak ve gerekirse savaş girişimlerine baş vurmam zorunlu olacaktır. Hindistan taraflarında milletin kişilik haklarını koruma ve istirahatlarını sağlamak yönünde 20 yıl süren görevimde, cins ve mezhep ayırmadan çeşitli ırktan olanları, özellikle azınlıkta bulunan Müslümanları diğerlerinin saldırısından koruyarak emre aykırı tutum ve davranışları görülenleri hemen etkin bir biçimde cezalandırdım. Karışıklığa meydan vermedim. Burada da taraf tutmayarak herkesin kişisel haklarını korumaya önem vereceğim. Yönetici ve ileri gelenlerin adalet ve haklarının güdümünü üstlenmelerinin gereğini önemle belirtirim. Görevim gereği yapmaya yükümlü bulunduğum bazı işlerin uygulanması yönünde gerek duyulduğunda kendilerine danışmak düşünce ve kararındayım.”

Karaküçükzade

30

Liva Müderrisi Seyyithanzade Osman Efendi

Bildiri okunup bitirildiğinde, Emir Abdülcelilzade Şeyh Ali Sezai Efendi söz alarak, tercümana iyice dinleyip eksiksiz tercüme etmesi uyarısında bulunarak görüşlerini sert bir dille şöyle açıklar:

“Komutanın Hindistandaki görevi sırasındaki uygulamasında, ırk ve mezhep ayırmaksızın halkın kişisel haklarını ve özellikle Müslümanları diğerlerine karşı özenle korumuş olması sevindiricidir. Maraş’ta da tarafsız olarak asayişin sağlanmasını üstlenmesi takdir edilecek bir insanlık davranışıdır. Bunu saygı ile karşılarız. Đngiltere devleti uygar bir devlet olup Osmanlılarla ilişkilerinin dostça olduğu tarihle saptanmaktadır. Devletimizin genel savaşa istemeyerek katıldığı bilinmektedir. Hıristiyanlar hakkında Müslümanlara yüklenmek istenilen, saldırganlık suçlaması asılsız bir yakıştırmadır. Maraş’ta göze çarpan ne kadar güzel ve iç açıcı konak, paha biçilmez mal, kıymetli bağ-bahçe ve

31

verimli ne kadar arazi varsa Hıristiyanların mülküdür. Onlar baskı ve saldırı altında yaşasalardı bu günkü servet ve rahatlığı elde edemeyecekleri gibi harap olmaya yüz tutmuş ahır gibi evlerde oturmaları gerekirdi. Sahip oldukları bunca zenginlik ve mal varlığını gökten Mesih indirmeyip ancak devlet ve milletin hoşgörülü yaklaşımlarından elde etmişlerdir.

Emir Abdülcelilzade Şeyh Ali Sezai Efendi

Hükümet dairelerinde Hıristiyanların başvuru ve işleri öncelik ve ivedilikle görülmektedir. Müslümanlardan çok, rütbe ve nişanlarla ödüllendirilmişlerdir. Devletin emirlerine uymak Hıristiyanların da dini inançları gereği iken, devletin iyi davranış ve yardımları ile elde ettikleri bunca nimetleri göz ardı ederek ayaklanma ve saldırılarda bulunmuşlardır. Bunlara örnek olarak:

32

Zeytun Ermenileri ile birlik olarak saldırılar düzenlemişlerdir. Komşu köylere beklenmedik zamanlarda saldırarak kadın ve çocukları öldürmüşlerdir. Ev, eşya, hayvan ve insanları yakmışlardır. Bu girişimleri sonucu devletçe cezalandırıldıkları halde çok geçmeden bağışlanmışlar ve vergi borçları dahi bağış içerisine girmiş olup alınmamıştır.

Devletin savaş siyaseti gereği Ermenilerin sürgün edilmesi kesin emir gereği iken bir kısım Müslüman ileri gelen kimselerin iltiması ile birçok Ermeni ailesinin Maraş’ta kalması ve ellerine sermaye verilerek geçimlerini sağlamaları gerçekleştirilmiştir. Gidecek olanların ise pazarlara çıkardıkları malları, ihtiyaç olmadığı halde değer fiyatından Müslümanlar tarafından satın alınarak yardımda bulunulmuştur. Đşgalden sonra geri geldiklerinde birçokları malını satıp paralarını aldıkları kimseleri bularak sattıkları malları emanete bıraktıklarını ileri sürüp geri istemişlerdir. Bu davranış karşısında istedikleri malları verilmiş ve paraları alınmamıştır.

Bütün bu girişimlere karşın Türkler, Ermeni komşularına gerek duydukları alet ve eşyayı emanet vermek ve diğer her yönden yardımlarda bulunmak suretiyle insanlıklarını göstermişlerdir. Mutasarrıf Ata Bey ise, kavga ve uygunsuz davranışlara neden olacak meyhane ve eğlence yerlerini kapatarak iç düzeni sağlamış ve azınlıkları herhangi bir saldırıya uğramaktan korumuştur. Đşitilen herhangi söz, gözle görülüp değerlendirilen gibi olamaz. Gezip doğruyu görerek yargıya varmak gerekir. Çarşıda bir bölüm dükkanın bir köşesinde Müslüman, diğer köşesinde Hıristiyan bir kimse ticaret ve sanat ile uğraştıkları, bazı evlerin alt ve üst katlarında Müslüman ve Hıristiyanların birlikte oturup rahatça uyum içinde yaşadıkları görülür. Đşgal kuvvetlerinin şehre girişi sırasında Ermenilerin cadde, çarşı ve mahallelerde bir ağızdan “Yaşasın Ermenistan, kahrolsun Osmanlılar ve Türkistan” diye bağırarak Türklere ve mukaddesata sövüp sayarak türlü hakaret ve saldırganlıklar

33

sergileyerek ilerlediklerini görmüş ve tanık olmuşsunuzdur. Göstericilere karşı komutanlığımızın ırk, cins ve mezhep ayırmaksızın izleyeceği yönetim yeter görülerek Türk halkı, sabır ve sükunete çağırılmıştır. Ermeni rahip ve papazları görünüşte, yapılan taşkınlıkları hoş karşılamadıklarını bildirmelerine karşın aldırış eden olmamıştır. % 80 oranında çoğunluğa sahip olan Yüce Türk halkının isteği; kimse ile uğraşmak olmayıp onuru ile sağlanacak barışın sonucunu beklemektir.”

Maraş Milli Mücadelesinin öncü isimlerinden Emir Abdülcelilzade Şeyh Ali Sezai Efendi

Emir Abdülcelilzade Şeyh Ali Sezai Efendi’nin bu sözleri üzerine Komutan Flip Max Andriyo Ali Sezai Efendi’den başlayarak herkesle el sıkışır.

Toplantıdakiler, papazlarla birlikte avluya çıktıklarında, Dayızade Hacı Mehmet Emin Efendi, toplantıda yaptığı etkili

34

ve atak savunmasından dolayı Ali Sezai Efendi’yi takdir kastıyla “Katarda bir deve kükrer” demiştir.

Emir Abdülcelilzade Şeyh Ali Sezai Efendi’den Türkçe dersleri alan ve Türkleri Ermeni baskılarına karşı koruyan Đngiliz işgal kuvvetleri siyasi temas memuru Yüzbaşı Hasan Rıfaî

35

Türklerin içinde bulunduğu durumdan fazlasıyla faydalanan Ermenilerin tertip ve şikayetlerinin arttığı bu sıralarda Đngiliz işgal kuvvetleri siyasi temas memuru Yüzbaşı Hasan Rufaî Türkçesini ilerletmek için Şeyh Ali Sezai Efendiden ders almak istemektedir.

Bu istek sonrasında Ali Sezai Efendi günün belirli saatlerinde Yüzbaşı Hasan Rufâi’ye ders vermek üzere Đngiliz karargahına gider. Sezai Efendi kaleme aldığı hatıratında Hasan Rufâi ile bu yakınlaşmasında asıl amacının “mütecaviz Ermenilerin hakikate aykırı olarak Türkler aleyhine tertipledikleri oyunlardan haberdar olmak, teşebbüslerini sonuçsuz bırakmak ve Türklere tecavüze meydan vermemek” olduğunu belirtmektedir. Bu girişiminde başarılı da olur. Bir süre sonra Mısırlı Hasan Rufâi Şeyh Ali Sezai Efendi’ye danışmadan Türkler hakkında işlem yapmamaya, hatta şikayetçi Ermenilere; “biz buraya asayişi muhafazaya geldik, müracaat yeriniz Osmanlı hükumeti resmî daireleridir, oraya müracaat ediniz” diyerek şikayetleri geri çevirmeye başlar.

Đngilizlerin bu tutumları işgal döneminin olaysız geçmesinde büyük rol oynamıştır. Bu tarihten sonra Ermenilerin haksız suçlamaları karşısında Müslüman Türk halkına zulmedilmemiş olsa da Đngilizlerin bölücülük faaliyetleri hız kesmeden devam etmiştir.

Maraş milli mücadelesi üzerine yapılan çalışmaların tümünün ortaya koyduğu ortak görüş Đngiliz işgal kuvvetlerinin sekiz aylık işgal döneminde Maraş’ta, Ermenilere yüz verilmemiş olduğu yönündedir. Đlk günlerde Ermenilerin yalan ve iftiraları karşısında yanılgıya düşseler de daha sonra bu şikayetlerin iftira olduğunu anlamışlar ve Ermenilere karşı güvenleri kalmamıştır. Bu da sekiz aylık Đngiliz işgalinin olaysız geçmesini sağlamıştır.

36

Şunu da belirtmek gerekir ki Đngiliz işgal kuvvetleri içindeki Müslüman askerlerin varlığı da bu huzurun sağlanmasında büyük rol oynamıştır.

Kozan bölgesindeki çatışmalarda Müslüman Türk tarafına geçen Hintli askerlerden Abdullah Çavuş

37

Bu Müslüman askerlerin ibadetlerini camide yaptıkları, Müslüman Türk halkıyla kaynaştıkları ve ağlayarak; “Biz senelerden beri esarette bir köle gibi yaşar, sizlerden ümit ve imdat beklerken, bilmeyerek siz kardeşlerimizin de esir olmalarına kendi silahlarımızla yardım etmişiz. Bugün bunları gözlerimizle görmekle en büyük acı ve azabı duyduk. Bizi affediniz. Biz ne günahkâr insanlarmışız” diyorlardı.

Đngilizlerin ve Fransızların bu Müslüman askerleri işgalci olarak getirmelerindeki en temel gerçek kendi insan kaynaklarının yanında bir de “Müslümanı müslümana karşı kullanmak ve kırdırmak” politikası idi.

Đngiliz ve Fransızlar, sömürgelerinden getirdikleri Müslüman askerlere Türklerin Đslamiyetten ayrılarak Bolşevik olduğunu ve Halifeye karşı isyan ettiklerini telkin etmişlerdi.

Đşgal güçleri içerisindeki Müslüman askerler halifeye başkaldıran Bolşeviklerle savaşacaklarına inandırılmış kişilerdi. Bunlar Anadoluya geldiklerinde camileri ve Müslümanları karşılarında görünce şaşkınlık ve pişmanlık içinde kalarak Müslüman halka yardımcı olmaya çalıştılar. Şeyh Ali Sezai Efendi’nin öğrencisi Hasan Rıfaî işte bunlardan biri idi. Bunların bazıları savaşta ve savaş öncesinde Müslüman halka yardımcı olduğu gibi bazıları da savaştan sonra ülkelerine dönmeyerek Anadolu’ya yerleşmişlerdir.

Đngilizlerin Amanos ve Toros tünellerinde çalıştırmak üzere getirdikleri 6 bin Hintli de çevredeki Müslüman köylerini Ermeni baskınlarına karşı korumaya çalışmıştı. Hintli Müslüman askerlerin sayesinde bölgedeki Müslüman Türkler kısa bir süre de olsa rahat nefes alabilmiş ve yaylaya çıkabilmişti.

escort Mecidiyeköyescort Şişliescort Bakırköyescort Halkalıescort Avcılarescort Şirinevlerescort Bahçeşehirescort Taksimescort Beşiktaşescort Kartalescort Kadıköyescort Ümraniyeescort Anadolu Yakasıescort Maltepeescort Beylikdüzüescort Pendikescort Avrupa yakasıescort Adanaescort Kocaeliescort Antalyaescort Gaziantepescort beşiktaşescort ataköy