Maraş Milli Mücadelesi sırasında Arslanbey ile kahraman bir Türk kadını arasında geçen olay şöyledir;
“Maraş Mücahitlerinin konutanı Arslanbey, emrindeki muharebe guruplarını teker teker dolaşarak gece için hazırlamış baskın planını bütün ayrıntısıyla anlatıyor, gurubun yapacağı vazifeye ait direktifleri veriyordu.
Şehrin kuzey tarafından hazır olan grubu yaklaştığı sırada kayalar arkasında siper almış cepheye kadını sancak içinde kıvranmakta olduğunu fark ederek merakla sokuldu:
-Neyin var Bacı? Yaralı mısın yoksa? Diye sordu.
Kadın bu yabancı sese birden bire irkilmişti.
Karşısında Arslanbey’i görünce yüzündeki ızdırap çizgilerini kaybetmeye çalışarak:
-Birşeyim yok ağa! Diye inledi. Hamdolsun hiçbir şeyim yok.
Bu cevaba rağmen kadının bir derdi olduğu, ızdırabını güçlükle yenmeye gayret ettiği anlaşılıyordu.
Arslanbey ısrar etti.
-Senin bir derdin olduğu belli. Söyle sıkılma bacı, belki çaresini buluruz.
Kadın ne kadar saklamaya çalışsa da ızdırabının yüzünden okunduğunu anlayınca mevburiyetle kızarmıştı. Önüne bakarak susuyordu. Nihayet mutlaka bir cevap vermek mecburiyetinde olduğunu görünce, sıkılgan ve titrek bir sesle:
-Derdimi sana söyleyemem, diye mırıldandı. Ve şu binanın gerisindeki çukurda yaralılarla uğraşan Ayşe bacıyı bana gönderirsen hayır işlersin, yalnız biraz acele lazım…
Arslanbey durumdaki aceleyi anlamıştır, söylenen tarafa koştu. Ayşe bacıyı kısa zamanda buldurarak, kayanın arkasında kıvranmakta olan kadıncağızın yardımına ulaştırdı.
Çok geçmeden hayret verici bir haber geldi. Bu fedakâr ve kahraman Türk hemen oracıkta o kayanın dibindeki ıslak ve soğuk zemin üzerinde nur topu gibi bir evlat dünyaya getirmiştir.
Bütün mücahitler sevinçle, gözlerini siperlerde dünyaya açan bu yavruyu bağırlarına basmışlar ve Arslanbey bu çocuğa “Zafer” adını koymuştur.