Kahramanmaraş’ın Andırın ilçesinin Karadut köyünden olan polis memuru Kâzım TEMİR Diyarbakır’da görev yaparken Andırın’dan ve köyünün güzelliklerinden ayrı kalır ve gözünde tüten Andırın ilçesine aşağıdaki ağıdı yakar:
Galaylı kazana tirşik bastıran
Yogurdu torbaya goyup astıran
Pilavın üstüne horuz kestiren
Yufka ile yiyenlerin nic’oldu
Güvercin etinden yahni sulusu
Çerkez kaçamağı tere yağlısı
Nerde galdı gara suyun yalısı
Burcu burcu firiklerin nic’oldu
Meke unu ile yapılan çörek
Yeşil ıspanakla pişerdi börek
Haymanın altında bağdaş gurarak
Çam bardaktan içenlerin nic’oldu
Yumurta mıklası pürenin balı
Hayalimde tüter şu Mazgaç beli
Haziranda açar Çıgşar’ın gülü
Cıvıl cıvıl göçenlerin nic’oldu
Banadura ekip yazı bekleyen
Bir seklem buğdayı ata yükleyen
Hakınaya bir de guzu ekleyen
Çaman yapıp yiyenlerin nic’oldu
Tüfeğini omzuna dakanlar
Efsin yapıp al durnaya sıkanlar
Eyrelti meşeden ataş yakanlar
Kül kömbesi yiyenlerin nic’oldu
Ormanlar kesilir hopur olurdu
Bir yandan sel akar kepir olurdu
O zaman köylüler hep bir olurdu
Oha! Diye çift sürenlerin nic’oldu
Gar kakınca Yeşilırmak çıkardı
Zopur yağar gabak şaha kakardı
Çiçeğinden anam dolma yapardı
O nur yüzlü cennetlikler nic’oldu
Maraşlı bağcının tuluk bekmezi
Çıtımık kahvesi gatık süzmesi
Harman savururken zaman tozması
Yaba vurup savuranlar nic’oldu
Ölenlere ısgat yapılır idi
Otuz üç farzı herkes bilirdi
Bayramlarda köy meydanı dolardı
O coşkulu bayramların nic’oldu
Çimenli yerlere çemlik derlerdi
Geçi yavrusuna emlik derlerdi
Tavuk kümesine pinnik derlerdi
Sabah vakti öten horoz nic’oldu
Köy hocalarına fakı derlerdi
Buğday ezen daşa soku derlerdi
Doktura gitmeyip tirşik yerlerdi
O sağlam insanların nic’oldu
Gıymatlı yelerin adı değişti
Artık ağzımızın tadı değişti
Şimdiki malların südü değişti
O gaymaklı yoğurtların nic’oldu
Arpa ekilirdi olurdu gasıl,
Dedesini aramayan bu nesil,
Çok şeyleri gaybetmişiz velhasıl,
Hani Musul, hani Kerkük nic’oldu
Sana söylüyorum güzel Andırın
Nerde galdı sacın hani tandırın
Üç asır ötesi ismin Enderun
Hani üç yüz onbeşliler nic’oldu
Takvalar’dı köyüm Karadut obam
Kesme kütüğünden yanardı sobam
Cihangir oğlunun gızıydı ebem
Hani Eyi Musa dedem nic’oldu
Kargılık’ta Şerif Fakı dururdu
Mıktar idi möhörünü vururdu
Herkes Andırın’a yayan yörürdü
Saplıcan denilen dertler nic’oldu
Gısık yolda vardı bin yıllık cevzim
Girgil ekmeğiydi ezelden bizim
Sülalenin sonuncusu bu Kâzım
Anam yurdu Alaybeyler nic’oldu
Biri oha çeker öküz durdurur
Biri oha çeker saban grdırır
Kesme ağacından hebil sardırır
Pırnal ağacından gaçık nic’oldu
Arabası akabadan geçerdi
Mor koyunun gelir suyun içerdi
Dedem ellik dakar ekin biçerdi
Çilekeş şelekçi ebem nic’oldu
Keşiş suyu ilkbaharda bulanır
Gençlerimiz gurbet elde dolanır
Toprak damlar samanlanır lolanır
Süyüklerden sakan buzlar nic’oldu
Her ağcından bal yapardı arılar
Saybaşına varan yolu yarılar
Anamın babasına derler Sarılar
Ali dedem Mustafa dayım nic’oldu
Nerde kaldı o çocukluk günlerim
Kirmenlerde eğrilirdi yünlerim
Çöken damımıza bakıp inlerim
Bakır ırbık goca çıkrık nic’oldu
Tarhanayı severlerdi firikli
Kargılık, Murtlu, Karadut, Mirikli
Benim bu köyüm evvelden dertli
Harman süren dişli gemler nic’oldu
Örme üzzük uzun golanlarımız
Az galdı bunları bilenlerimiz
Eyer, semer ve de palanlarımız
Değirmene gien gölük nic’oldu
Yol ver dağlar bir geçeyim öbekten
Aş yapardı tevriz denen gabaktan
Ilgıt ılgıt sömelekli bebekten
Belendiğim beyaz toprak nic’oldu
Çarık dikilirdi öküzün gönü
Tapaç yapılırdı darının unu
Yemekli, davullu köyün düğünü
Keklik gibi sekenlerin nic’oldu
Baraça dökülür Tahta’nın suyu
Yeşil Karapınar şu Nürpet köyü
Anacığım ağlardı Kazım’ım deyi
Başımı okşayan eller nic’oldu
Kâzım TEMİR