Anne sütü alan bebeklerde, lösemi riskinin yüzde 20, ishal sıklığı ve hastaneye yatış oranının yüzde 72, zatürre oranının yüzde yüzde 57 oranında azaldığı ortaya konuldu.
Sağlık Bakanlığı Anne Sütünün Desteklenmesi ve Bebek Dostu Hastaneler Bilim Kurulu Üyesi ve Gazi Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Yenidoğan Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Canan Türkyılmaz, anne sütü ve emzirmenin önemine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Anne sütünü, ilk ay tek başına, sonrasında ise tamamlayıcı beslenme ile 2 yaşını aşana kadar bebeğin tüm gereksinimlerini karşılayan, anne için de fayda sağlayan bir mucize olarak tanımlayan Türkyılmaz, “Ne annenin ne bebeğin kanındaki hücrelere benziyor. Anne sütünün içinde çok farklı bir hücre grupları hatta kök hücre bile bulunuyor ve adeta doku nakli görevi görüyor. Anne sütünün içinde canlı yararlı bakteriler de bulunuyor. Bu yararlı mikroplar, bebeği ömür boyu hastalıklardan korunmada önemli rol oynuyor.” dedi.
Türkyılmaz, obezite, kanser, alerji, astım ve bağırsak hastalıkları gibi birçok hastalığın gelişiminde vücuttaki mikropların dengesizliğinin rol oynadığına dikkati çekerek, anne sütü içindeki yararlı bakterilerin bebeğin gelecekte karşılaşabileceği hastalıkları önlemede etkili olduğunu bildirdi. “Bu mikroplarla donanmış olunduğunda bebeğin bağışıklığı kuvvetlendiriyor.” bilgisini veren Türkyılmaz, anne sütü almayan bebeklerde menenjit, zatürre, orta kulak iltihabı ve ishal ihtimalinin arttığını söyledi.
“Emzirilseydi 800 binden fazla bebek ölmeyecekti”
Anne sütünün faydasının her gün yeni bir çalışmayla ortaya konulduğunu dile getiren Prof. Dr. Türkyılmaz, bu konuda sonuçları Lancet’te yayımlanan yüzlerce bilimsel araştırmadan derlenen makalede anne sütünün hastalıkları önlemedeki etkisinin oranlarla belirtildiğini anlattı.
Türkyılmaz, “Makaleye göre, ‘Eğer emzirilseydi bir yılda 5 yaştan küçük 800 binden fazla bebek ölmeyecek, 20 binden fazla anne ise meme kanseri nedeniyle hayatını kaybetmeyecekti’ bilgisine yer verildi.” dedi.
Araştırmaya göre, annenin bebeği emzirmesi halinde yayılmış ileri meme kanseri gelişme riskinin yüzde 7 azaldığına dikkati çeken Türkyılmaz, öne çıkan sonuçlara ilişkin şunları kaydetti:
“Bebeği emzirme durumunda annede yumurtalık kanseri gelişme riski yüzde 30 azalıyor, yüzde 7 oranında meme kanserinden koruma sağlıyor, tip 2 diyabet ve depresyon görülme sıklığını düşürüyor, osteoporoz riskini azaltıyor ve annenin doğum öncesi kilosuna çok daha erken inmesine olanak veriyor.
Anne sütü alan bebeğin gelecekte obezite riski yüzde 26, tip 2 diyabet görülme sıklığı yüzde 35 oranında azalıyor. Anne sütü ile beslenen bebeklerde zeka gelişimi anne sütü almayanlara göre yüksek oluyor. Emen bebekte gelecekte lösemi gelişme riski yüzde 20 oranında düşüyor. Astım, gıda alerjisi, egzama gelişme riskini önemli oranda azaltıyor. İshal sıklığı ve hastaneye yatış oranı yüzde 72 ve zatürre gelişmesi ve buna bağlı hastaneye yatış oranı da yüzde 57 oranında azalıyor. Orta kulak iltihabı riski yüzde yüzde 33, alerjik rinit riski de yüzde 20 oranında düşüyor. Bebekte ölüm riski büyük ölçüde ortadan kalkıyor.”
“Doğumdan sonraki ilk yarım saat içinde yapılmalı”
Prof. Dr. Türkyılmaz, bebeğin doğumdan hemen sonra ilk yarım saat içinde emzirilmesinin uygun olduğunu belirterek, bebek istediği sürece sık sık emzirilmesini gerektiğini söyledi.
İlk günlerde az miktarda salgılanan, sarımsı renkte içeriği farklı olan anne sütünün halk arasında ağız sütü olarak isimlendirilen “kolostrumun” olduğunu anlatan Türkyılmaz, bunun özel bağışıklık elemanları, büyüme faktörleri, mineraller ve vitaminlerden oldukça zengin olduğunu aktardı. Türkyılmaz, bunun birçok hastalığa karşı ilk aşı görevi gördüğünü vurgulayarak, yenidoğan sarılığını önlemede de etkili olduğunun altını çizdi.
Canan Türkyılmaz, anne sağlığının korunması bebeğin sağlıklı gelişiminin tamamlanabilmesi için anne sütü ile beslenilmesi, tıbbi bir zorunluluk olmadıkça sezaryenden kaçınılması ve yeterli anne sütü olduğu sürece takviye adı altında formül mamaların tükettirilmemesi gerektiği uyarısında bulundu.