Zeynep TÜRKMEN’in eşi hastalanıp çalışamaz hale gelmiştir. Evin geçimini büyük oğlu Yusuf sağlıyordu. Askerlik zamanı gelmiş ve askere yolcu edilirken acılı anne ilk oğlunun arkasından bu ağıdı söylemiştir.
İstanbul’un suyu bulanık akar
Tankçılar kepini sağa yıkar
Merak etme oğul teskeren çıkar
Kara gün gelir geçer söyleme
Dünyada söylenir İstanbul methin
Askerim geziyor içinde senin
Ala olsa eğer dert değil bana
Ayrılık ağarttı saçımı benim
Sıla mı olur elin gurbet elleri
At mektubun ben sayarım günleri
Bir yanda ayrılık bir yanda ölüm
Yedi gurbet elde tüketti beni
Yüce dağ başına inmez mi duman
Sçyle garip Zeynep dertlisin tamam
Eller allar giyip gezdiği zaman
Sen şu gurbet elde yanıp gitmen mi
Eşinden ayrılan kuzu çok meler
Garibin yüzü nerede güler
Şu dünyayı bana verseler eğer
İstemem sensiz dünya sevdiğim
Yetmez mi felek bana vurduğun
Hiç sormuyon benim nasıl olduğum
Ben de bilmem şu dünyada güldüğüm
Dünyayı başıma yıkıyon felek
Oturdum Berit’de geldi karşıma
Yeter ayrılık gayrı düşme peşime
Beni de ağlattın boşu boşuna
Hadi gel oğul bitmedi mi Allah aşkına