Andırın’ın Orçan (Alanlı) köyünün Armutlu Yaylası’ndaki ağaçların hepsi Orman Dairesi’nin izniyle kesilir. Her taraf çırılçıplak kalır. Yemyeşil Armutlu Yaylası’na alışan ve yaylaya bir daha göçemeyecek olan kaynak şahıs bu duruma çok üzülür ve 1980’de Armutlu Yaylası’na aşağıdaki ağıdı yakar:
Yüksekleri pare pare gar ıdı
Dağlar geçit vermez geçmek zor udu
Palta kesmez ormanları var ıdı
Meşesi galmamış mazı galmamış
Yüce dağ başına duman inerdi
Göç evleri bölük bölük gonardı
Yaylanın üstünde şahan dönerdi
Şahı galmamış bazı galmamış
Âşıkların türküsüne sazına
Otururduk çimenine düzüne
Doyulmazdı sohbetine sözüne
Sohbeti galmamış sözü galmamış
Seher vaktı keklikleri öterdi
Her çalı dibinde davşan yatardı
Avcıları avlığına gederdi
Avcısı galmamış tazı galmamış
Eser bağdı sabah serin
Yörük güzlelleri datlı dilleri
Enişli yokuşlu tozlu yolları
Yollar galmamış tozu galmamış
İlkbaharda çiçekleri otları
Sürümüzün gaymakları sütleri
Goyun guzu şen ederdi yurtları
Goyunu galmamış guzu galmamış
Ezeli de deli gönül ezeli
Güz gelmiş de dağlar dökmüş gazeli
Nazlanırdu bu yaylanın güzeli
Güzeli galmamış nazı galmamış
Yayla neçe soğuk sular içirdin
Neçe güzelleri gonup göçürdün
Neçe yiğitleri serden geçirdin
Yiğidi galmamış sözü galmamış
Yayla garip galmış bize küsüyor
O günün yerine yeller esiyor
Âşık Halil buna destan yazıyor
Âşığı galmamış sazı galmamış
Halil ÖZDEMİR