AŞIKLIOĞLU HÜSEYİN’İN YİĞİTLİĞİDİR 12 ŞUBAT RUHU
Fransız komutan bayrak olayından sonra yanında tercümanı ile sokağın nabzını tutmaya çıktı. Nakıp Cami önüne geldiğinde bir genç ile karşılaştı. Bu gencin adı, Aşıklıoğlu Hüseyin’di.
Guvernör Andrea:
’’Bir bez parçasından başka bir şey olmayan bayrak için bu kadar gürültü yaptınız. İstesem hepinizi yok edebilirdim, yapmadım. Yarın top tüfek kullanacak olursam ne yaparsınız? Çoluk çocuğunuza acımıyor musunuz?”
Komutanı dinleyen Aşıklıoğlu Hüseyin, ona unutamayacağı bir ders verdi:
“Ben anamdan doğdum kalede bayrağımı gördüm. Ölünceye kadar göreceğim. Biz bütün Türkler böyleyiz. Onu görmemek için ya kör olmak ya da ölmek lazım. Kör değilim o halde onu görmezsem öldüm demektir. Hem bilir misiniz, bayrak için ölmek bizde şehit olmaktır. En büyük şereftir. Yalnız ben değil küçük-büyük, kadın-erkek bütün Maraşlı Türkler her Cuma sabahı uyanınca ilk önce kaleye bakar. Bayrağımızı görürüz. Yaşadığımızı anlar ve Allah’a şükrederiz. Sen bizi topla tüfekle susturacağını sanma. Bir gün senin silahlarınla karşılaşacak olursak, biz çoluk çocuğumuza top tüfek sesi duyurmayız. Önce onları biz öldürürüz. Sonra evlerimizi ateşe veririz. Arkamızda bekleyenimiz, ağlayanımız kalmadıktan sonra, evler kül olduktan sonra karşına çıkarız. İstersen dünyanın bütün silahlarını getir, bizi ölümle korkutamazsın.”
Bu sözler Milli Mücadelemizin ruh köklerini ve kaynağını ortaya koymuştu. Bu sözler 12 Şubat ruhunun şifreleri idi. Kısaca şu demekti bu sözler: ‘’Maraş Bize Mezar Olmadan Düşmana Gülizar Olamaz.’’ Bu sözler karşısında Guvernör Andrea oradan uzaklaştı.
Fransız komutan çarşıda karşılaştığı Maraşlı bir köylüye:
‘’Hükümetiniz bizden ödünç para almıştı, geri vermedi. Biz de buraları istedik. Paramızı çıkarıncaya kadar kalacağız. Hükümetiniz razı oldu” der.
Maraşlı köylünün sözleri Fransız komutanın belini kıracak cinstendir:
“Sizin bu alış-verişiniz doğru değildir. Hükümet kimin malını satıyor. Kimin malını rehin veriyor. Buralar bizimdir. Biz kimseye vekâlet vermedik. Sen git paranı hükümetten al. Biz malımıza sahibiz.”
Guvernör Andrea daha fazla şehri gezmeye gerek görmedi. Alacağı cevapları almıştı.