10 Ocak 2018 tarihi itibariyle tescilli coğrafi işaret ile birlikte amblem kullanımı zorunlu hale getirildi. Böylece; Finike Portakalı, Taşköprü Sarımsağı, Malatya Kayısısı, Kayseri Pastırması, Ezine Peyniri gibi tescili tamamlanan ürünler coğrafi işaret amblemi ile marketlerde yerini aldı.
Konuya ilişkin bilgi veren Türk Patent ve Marka Kurumu Başkanı Prof. Dr. Habip Asan, “10 Ocak 2017 tarihinde Sınai Mülkiyet Kanunu veya bir başka isimle yeni Patent Kanunu yürürlüğe girdi. Bu Kanun’da pek çok Sınai Mülkiyet hakkında getirilen düzenlemeler var. Coğrafi işaretler de bu Kanun’un önemli bir parçasıdır. Türkiye’de yöresel değerlerimiz ile ilgili, bir yörede belli özelliklerle öne çıkan tarım ürünleri veya tarım dışı ürünler ile ilgili düzenleme yapıldı. Bunlara coğrafi işaretler diyoruz. Yaklaşık bir yıldır da bu mevzuat yürürlükte. Son bir yıldır da 100’ün üzerinde coğrafi işaret tescili yapıldı ve toplam tescil sayısı şu anda 300’ü geçti. Yasa da ikinci bir düzenleme ise, coğrafi işaretlerde amblem kullanım zorunluluğu getirildi. 10 Ocak 2018 tarihine kadar süre verildi ve 29 Aralık 2017 tarihinde bu konuyla ilgili yönetmelik yürürlüğe girdi. Bundan sonra piyasada coğrafi işaret tescili almış ürünlerimiz, örneğin Taşköprü Sarımsağı, Finike Portakalı, Antep Baklavası, Aydın İnciri, Giresin Tombul Fındığı gibi ürünler marketlerde satıldığı zaman tüketici bu ürünler üzerinde tescilli coğrafi işaret amblemini görmek zorundadır” ifadelerini kullandı.
Coğrafi işaret ambleminin 3 ayrı renkte olduğunu kaydeden Asan, kırmızı renkli amblemin menşei ürünler, yeşil renkli amblemin mahreç ürünler, turkuaz renkli amblemin ise geleneksel ürünler için kullanıldığını söyledi. Coğrafi işaretlerde amblem kullanım zorunluluğu ile daha fazla katma değer hedeflediklerini belirten Asan, “Malatya Kayısısı, Aydın İnciri gibi eğer sadece o bölgede yetiştiriliyorsa bunlara menşei diyoruz ve kırmızı logodan oluşuyor. Antep Baklavası, Akçaabat Köftesi, Adana Kebap gibi belli bir bölgeye ait ancak başka şehirlerde de üretilebiliyorsa bunlara mahreç diyoruz ve yeşil logodan oluşuyor. Geleneksel ürünler ise turkuaz renkli amblem ile yer alacak. Şu anda bunlarla ilgili tescilli coğrafi işaret işlemleri devam ediyor. Ezogelin Çorbanın başvurusu yapıldı. Yakın bir zamanda İrmik Helvası ve Menemenin başvurularını bekliyoruz. Böylece, tüketiciler daha bilinçli bir şekilde bu ürünleri alıp, rahat bir şekilde tüketebilecek. Diğer taraftan ise bu ürünlerimizin marka değeri artacak ve üreticilerimiz daha fazla para kazanacak. Yurt dışına ihraç ettiğimiz ürünlerden daha fazla katma değer ortaya çıkartacağız” dedi.
Tescilli coğrafi işaretli ürünler nerede yer alacak?
Coğrafi işaret kullanım zorunluluğunun pazarlarda da uygulanacağını vurgulayan Asan, “Örneğin Malatya Kayısısını Haziran, Temmuz ayında tazesi çıktığı zaman pazardan açık bir şekilde alıyoruz. Malatya Kayısısını aldığınız zaman tezgah üzerinde bu bir tescilli coğrafi işarettir diye kırmızı amblemi göreceksiniz. Kayısı aynı zamanda kuru kayısı olarak marketlerde ambalajlı olarak da satılabilir. Onun da üzerinde yine Türk Patent ve Marka Kurumunun tescilli coğrafi işaret amblemini göreceksiniz. Pazarlarda, marketlerde bu ifade etmiş olduğum 300 üzerinde tescilli ürünü alabilirsiniz. Bu ürünleri tükettiğiniz zaman iki şeyden emin olacaksınız; bunlar Türk Patent ve Marka Kurumunda tescilli coğrafi işaretlerdir, aldığım ürün tescili yapılmış, üretim yöntemleri belli olan, güvenli ve sağlıklı bir şekilde tüketebileceğim bir üründür. Bu ürünleri ülke olarak ihraç ettiğimiz zaman Türkiye’ye daha fazla döviz girdisi olacak, cari açığımızın kapatılmasına daha fazla katkı sağlayacak, ülkelerin kalkınmasında veya ülke içerisinde kırsal bölgelerin kalkınmasında coğrafi işaretler önemli bir kaldıraçtır” diye konuştu.
Coğrafi işaret tescili için gerekli şartlar
Denetimden geçmemiş ya da tescilde belirtilen kriterlere uygun olarak üretilmemiş bir ürün üzerinde coğrafi işaret ambleminin kullanılması durumunda bir yaptırım uygulanıp uygulanmayacağına yönelik Habip Asan şu bilgileri verdi:
“Tescil için 67 ve 69 sayılı Sınai Mülkiyet Kanun’unda belli koşulları sağlayan işaretler tescil edilebiliyor. Bu işaretler belli bir bölgeye, sınırları belli olan bir bölgede ve beli özellikleri sağlayan ürünler için söz konusudur. Aydın İnciri, Malatya Kayısısı gibi ürünler tarımsal ürünlerdir ama Devrek Bastonu, Oltu Taşı gibi ürünlerde tarım dışı ürünlerdir. Bunlar ilgili mevzuat koşullarının yerine getirilmesi şartı ile Belediyeler, Valilikler, Kaymakamlıklar, Sivil Toplum Kuruluşları bize başvuruda bulunuyor, başvuru yaptıktan sonra ilgili mevzuat koşullarını sağlayan coğrafi işaretler tescil ediliyor. Edildikten sonra piyasaya sunuluyor, amblem yapıştırılıyor. Böylece, Türkiye’de bu ürünler ile ilgili daha fazla katma değer ortaya çıkartıyor, ülke ekonomisine katkı sağlıyoruz. Eğer bir kişi coğrafi işaret olmadığı halde, örnek olarak kişi Taşköprü Sarımsağını değil de başka bir sarımsak üzerinde eğer amblemi yapıştırırsa şikayet üzerine kişi hakkında işlem yapılır, bu ürünler piyasadan toplatılır ve Türk Ticaret Kanunundaki ilgili hükümler işletilir. Böylece bu işin gerçek üreticileri korunmuş olur. Coğrafi işaret olmadığı halde bu amblemlerin kullanılması yasaktır ve şikayet üzerine çeşitli yaptırımlara tabidir.”
“Türkiye’de 2 bin 500’ün üzerinde tescil edilebilecek coğrafi işaret var”
Şu anda 300’ün üzerinde coğrafi işaret tescilinin olduğunu ve yaklaşık 400 adet coğrafi işaretin tescil işlemlerinin devam ettiğine dikkat çeken Asan, “Bizim yaptığımız ön incelemelerde, Türkiye’de yaklaşık 2 bin 500’ün üzerinde tescil edilebilecek coğrafi işaretlerimiz var. Bunların bir kısmının Avrupa Komisyonunda da tescil işlemlerini başlattık. Bunlardan bazıları; Antep Baklavası, Aydın İnciri, Malatya Kayısısı. Coğrafi işaretler olarak hem Türkiye’de, hem de Avrupa Komisyonunda tescil işlemleri tamamlandı. Kayseri Mantısı, Kayseri Pastırması, Kayseri Sucuğu, Aydın Kestanesi gibi ürünlerin de Avrupa Komisyonunda tescil işlemleri devam ediyor. Şu anda Avrupa Komisyonunda 11 tane tescil işlemleri devam eden ürünümüz var. Bu sayıları da arttırmak istiyoruz. Sadece ülkemizde değil, uluslararası arenada da bu ürünlerin tescilini yaparak bu ürünlerin bilinirliğini Avrupa’da ve tüm dünyada sağlamaya çalışıyoruz” açıklamasını yaptı.
“Coğrafi işaretli ürünler diğer ürünlere göre yüzde 15 daha pahalı”
Türk Patent ve Marka Kurumu Başkanı Asan, coğrafi işaretli ürünlerin diğer ürünlere göre yüzde 15 daha pahalı olacağını belirterek, “Üretim yöntemleri, standartları belli olduğu için ne aldığını biliyorsunuz. Bu ürünler daha nitelikli, kaliteli ve katma değeri yüksek ürünlerdir. O nedenle biraz daha fazla para vermeniz gerekiyor. Ama bunun yanında bu ürünler pahalı olmasına rağmen daha fazla satılan ürünlerdir. Ayrıca fiyat farkı da üreticiye gidiyor. İşin temel felsefesi de bu. Katma değeri yüksek bir ürün ortaya çıkartmak. Eşdeğer ürünlere göre daha pahalı oluyor ama tüketiciler bu ürünleri daha çok tercih ediyor. Çünkü tüketiciler ne aldığını biliyor. Türkiye’nin coğrafi işaretler anlamında bölgesinde ve dünyada önemli bir ülke olmasını hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.