Maydos Kilise Tepesi Höyüğü’nde yapılan kazılarda ortaya çıkan savunma sistemleri, Çanakkale Boğazı’nın asırlardır kontrol altında tutulan ve stratejik öneme sahip bir bölge olduğunu ortaya çıktı
Çanakkale’nin Eceabat ilçesindeki Maydos Kilise Tepesi Höyüğü’nde yapılan kazılarda, stratejik öneme sahip Çanakkale Boğazı’nın 5 bin yıl önce de koruma ve kontrol altında tutulduğuna yönelik bulgu ve bilgilere ulaşıldı.
Maydos Kilise Tepesi Höyüğü Kazı Başkanı ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Göksel Sazcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, boğazın Avrupa yakasında kalan ve 1950’li yıllara kadar Maydos olarak bilinen bugünkü Eceabat ilçesi merkezinde yer alan höyükteki kazıların bu yılki bölümünün tamamlandığını söyledi.
Kazıları 25 kişilik bir ekiple gerçekleştirdiklerini belirten Sazcı, bu yıl ortaya çıkan verilerle Kilise Tepesi Höyüğü’nün, Troya’nın Balkanlar ve Avrupa’ya açılan kapısı konumunda olduğunun ortaya çıktığını anlattı.
Sazcı, 2018 kazılarında farklı dönemlere ait savunma sistemlerinin bulunduğunu aktararak “Mitolojik olarak bakarsak Troya savaşında Troyalılara Thrak kavimleri de yardım ediyor. Bulunduğumuz coğrafya aslında toprak Avrupa yakasında ama aynı zamanda Trakya’nın bir parçası. Biz burada Troya buluntuları ile birlikte Troya’daki buluntuların birebir aynıları ve Troya’da olmayan fakat Balkanlar’da ve Karadeniz Bölgesi’nde bolca bulunan buluntulara rastladık.” dedi.
Bölgenin bir nevi Troya’nın Balkanlar’a hatta Avrupa’ya açılan kapısı olduğunu dile getiren Sazcı, şöyle konuştu:
“Troya’da Balkanlar’dan buluntu olmamasının sebebi tamamen akıntılarla alakalı çünkü Karadeniz’den başlayıp boğazları geçip Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazına ulaşan akıntının en yoğun ve en kuvvetli olduğu yer boğazın çıkışı. O dönemin teknolojileri ile ticaret yapan gemilerin boğaz çıkışında Troya’ya dönebilmeleri çok zor hatta imkansız. Yani dönüş yapabilmeleri için Yunanistan’ın Limni Adası’nın arkasından dönmeleri gerekiyor. Bu da fazladan en azından 50 deniz mili demek.”
“Testere dişi” girinti çıkıntılara sahip savunma duvarı
Sazcı, Çanakkale Boğazı’nın 5 bin yıldır önemli olduğunu, bunun kazılarda çıkan savunma sistemleriyle daha net ortaya çıktığını vurgulayarak şunları söyledi:
“Höyüğün batı kısmında yaptığımız çalışmalarda iki farklı döneme ait savunma sistemi ortaya çıkardık. Bir tanesi Homeros Çağı’nın öncesine ait dönemleri tarihlenen bir savunma duvarı. Bu savunma duvarının dış yüzeyi testere dişi dediğimiz ilginç girintilere çıkıntılara sahip. Troya’nın doğu girişinde olan bu çıkıntılar, surun öncüsü olabilecek yani o mimari türünün öncüsü olabilecek bir tekniğe sahip. Daha sonraki Homeros’un Troya’sı ile çağdaş olan surda ise dış yüzey oldukça düzgün işlenmiş taşlardan oluşturulmuş höyüğün alt yüzeyi. Evlerin arka kısımları 2 metreye yakın kalınlıktaki duvarlardan inşa edilmiş ayrıca farklı çıkıntılar da var. Üst kısmında da savunma sistemi var. Höyüğün alt kısmında da bir savunma sistemi olduğunu burada gördük. Günümüzde stratejik öneme sahip Çanakkale Boğazı’nın 5 bin yıl önce de koruma ve kontrol altında tutulduğu görüyoruz. Çanakkale Boğazı 5 bin yıl önce de kontrol altındaydı diyebiliriz.”
“Troya’daki asıl mesele ticaret”
Sazcı, mitolojideki Troya Savaşı’nın sebeplerinden birinin Paris’in Helen’i kaçırmasının dışında ticaret olduğuna işaret etti. Troya Savaşı’nın biraz entrika, aşk ve macera üzerine yaşandığını aktaran Sazcı, şunları kaydetti:
“Destanda savaşın mevzusu aşk ama asıl sebebi ticaret ve ekonomi. Burası ticari bakımından bu bölgede yaşayan, yerleşen insanlara çok fayda sağlıyor. Deniz yolu ile buraya gelen tüccarlar boğazları geçmek için dönüşte de yüklerini indirmek için buraya demirliyorlar. Buradaki ticaret olayı ile yaşayanlar dönemin koşullarına göre oldukça fazla kazanç sağlıyorlar. Bu da bölgeyi çok önemli bir nokta haline getiriyor. Diğer yerleşimlerde tabi ki buraya göz koyuyorlar. Pastadan onlarda pay almak istiyorlar. Burasını ele geçirmek istiyorlar.”