Çocuğunuz teknoloji bağımlısı mı? O halde onunla kurduğunuz bağı tekrar gözden geçirin…
Günümüz insanının yaşamının tartışmasız en önemli araçları haline gelen tablet, telefon ve diğer teknolojik aletler çocukların da hayatlarında önemli bir yer tutuyor. Dijital çağda gözlerini açtıkları andan itibaren teknolojik aletlerle tanışan çocukları tüm bunlardan uzak tutmak mümkün mü? Ya da bu ne kadar doğru?
Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümü Okul Öncesi Eğitimi A.B.D. Öğretim Üyesi Doç. Dr Nalan Kuru; “Bir yanda telefon ve tablete tamamen karşı olan ve çocuklarını bunlarla belli bir yaşa kadar hiç karşılaştırmayan aileler, diğer tarafta ise çocukları doğduğu andan itibaren kontrolsüzce bunlara maruz bırakan aileler var” diyor. Kuru; “Bu iki farklı bakış açısının etkileri sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada tartışılmaya devam ediyor.” diyerek şunları belirtiyor;
Tablet ve telefonlar çocuk bakıcı gibi görülüyor
“İlk bakış açısının her ne kadar çocukların yüksek yararını gözettiği kabul edilsede diğer açıdan bakıldığında çocukları yaşadığı toplumun gerçeklerinden soyutladığı söylenebilir. Kaçırmanın çözüm olamayacağı kesindir. Zaten bu çocuklar yaşadıkları çağın temel gereksinimi olarak bu tip aletleri kullanmak zorundalar ve gelecekte onlardan beklenen yaşam becerilerinden bir kısmı da teknolojiye hakimiyetleri olacaktır. Öte yandan artık mama sandalyelerinde bile telefon tutucu koyma noktasına gelen ikinci bakış açısının ise çocuğu teslim ettiği tehlikenin farkında olması gerekmektedir. Tablet ve telefonlar çocuk bakıcısı olmadığı gibi uzun süreli ekrana maruz kalmanın zihinsel, fiziksel, duygusal ve sosyal yönden birçok zararları olduğu artık aşikârdır.”
Teknolojik aletlerden tümüyle uzak tutmak da çözüm değil
Doç. Dr. Nalan Kuru şöyle diyor; “Çözüm ne çocukları tümüyle teknolojik aletlerden uzak tutmak, ne de tümüyle ellerine teslim etmek… İkisinin arasında bir durumu yaratmak ise doğru iletişim köprüleri kurılamadığında ailelerin çocuklarla çatışmalar yaşamasına sebep oluyor. Öyle ise sorun nerede? Asıl sorun dijital çağda değil, sorun bizim çocuklarımızın bu tip aletlerle ilişkilerini yönetme biçimimizde yani sorun yine aslında çocuklarla kurduğumuz iletişim biçiminde…”
Çocuklarımızın teknoloji bağımlılığından nasıl koruruz?
Doç. Dr. Nalan Kuru şöyle diyor;
“Dijital çağda çocuk yetiştirirken ailelerin dikkat etmeleri gereken şey çocuklarıyla doğru duygusal bağ kurmak ve bu bağı hiç koparmamak olmalıdır.
Bu bağ sayesinde çocuklara yasaklar koymadan çocukla birlikte sınırlar koyabilir, çocuk teknojiden koparılmadan hem teknoloji ile barışık hem de sosyal duygusal becerileri güçlü bireyler haline gelebilir.
Çözümün Anahtarı: Çocukla doğru ve doyurucu bir iletişim bağı kurmaktır.”
Duygusal bağ kurmak ve çocuklarımızı bu yolla teknoloji bağımlılığından korumak için Doç. Dr Nalan Kuru’dan bazı öneriler
- Çocuklarımızı iyi tanımaya ihtiyaçlarını iyi anlamaya çalışalım. Teknoloji bağımlılığı, anlaşılmadığını düşünen gençler ya da yeterli ilgi görmeyen çocuklar arasında çok daha yaygındır.
- Çocuklarımızın bizimle birlikte olduğu zamanlardan keyif almasını sağlayalım. Ailesi ile birlikte gerçek oyun oynamanın tadını alan, kendisi ile oyun oynananan bir çocuğun belli sürelerde ekranda oyun oynaması onu bağımlı hale getirmez. Görüşlerine değer verilen, aile sohbetlerine katılmanın tadını alan, ailesi ile birlikte keyifli vakit geçiren bir ergenin yine belli sürelerde arkadaşları ile sosyal medya üzerinden sosyalleşmesi de onu bağımlı hale getirmez. Aileler çocukları ile doyurucu vakitler geçirise çocuk erkranı daha az tercih edecektir.
- Çocuklarımızın kendi ilgi ve yetenekleri doğrultusunda herhangi bir sanat ya da spor dalı ile ilgilenmelerine öncülük edelim ve bu alanlardaki çabalarını destekleyelim. Çocuklar kendilerini ifade edebilecekleri, enerjilerini verimli şekilde kullanabilecekleri farklı alanlara yönlendirilse ekrana ayırdıkları süre de ihtiyaçları da azalacaktır. Ailesi tarafından çabası takdir edilen çocuk daha ailesi ile daha yakın ilişkiler kuracaktır.
- Çocuklarımız hakkında alacağımız kararlara onları da ortak edelim. Okul öncesi yaşlardan itibaren çocuklar kendileri ile ilgili kararlara katılım gösterebilirler. Teknolojik aletlerin kullanımı konusunda sonsuz bir özgürlük söz konusu olamayacağını çocuğa anlatarak bu konuda birlikte sınır çizilmeye çalışılmalıdır.
Özetle, ailelerin çocukları ile kuracakları iletişim bağı çocukların dijital dünyada karşılarına çıkabilecekşeylerde akıl karıştırabilecek, tehlikeli olabilecek durumlarla karşılatıklarında onları koruyabileceğimiz tek şey olacaktır. Çünkü doğru duygusal bağ kurmak demek aynı zamanda her an yanımızda olmasalar da ellerini hiç bırakmamak demektir.
Doç.Dr. Nalan Kuru Kimdir?
Doç. Dr. Nalan Kuru 1974 yılında doğdu. İlk orta ve lise eğitimini İstanbul’da tamamladı. Trakya ve Marmara Üniversiteleri Eğitim Fakülteleri’nden lisans, Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Ensitütüsü’nden master ve doktora derecelerini aldı. 2017 yılında erken çocukluk eğitimi alanında doçentlik ünvanını kazandı. Ardından İngiltere’de Canterbury Christ Church Üniversitesi Aile ve Çocuk Araştırmaları Enstitüsü’nde ( Research Centre For Children Families and Communites) pedagoji alanında post doktora çalışmasını tamamladı. Bu süreçte Cambridge Üniversitesi ve Oxford Üniversitesi’nden ebeveyn danışmanlığı, oyun terapisi, liderlik ve koçluk eğitimleri aldı. Bu konularda pek çok eğitim programına katıldı. Aynı zamanda Emotion Coaching UK enstitüsünde “Çocuklar Aileler ve Öğretmenler Duygusal Zeka Eğitmenliği” programını tamamlayarak bu alanda mentörlük ünvanı kazandı.
2016 yılından bu yana Türkiye Okul Öncesi Eğitimini Geliştirme Derneği-TOÖEGD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı ve Dünya Erken Çocukluk Eğitimi Organizasyonun (Organisation Mondiale Pour L’Education Prescolaire-OMEP) Türkiye Milli Komitesi Başkan Yardımcısı olarak görevini yürütmektedir. Bir dönem AÇEV (Anne-Çocuk Eğitim Vakfı) Erken Çocukluk Programları Koordinatörlüğü’nü de yürüten Doç.Dr. Kuru, başta İstanbul olmak üzere çeşitli illderdeki resmi ve özel okullarda eğitim programı danışmanlığı ve personel-öğretmen-veli eğitimleri koordinatörlüğü ile çeşitli kurumlarda personel eğitimleri danışmanlığı yapmıştır.
Bu konularda bir çok okulda ve kurumda eğitim seminerleri vermiş ve öğretmenler, ebeveynler ve kurum personelleri ile pek çok atölye çalışması gerçekleştirmiştir.
Özellikle “çocukluk döneminde sosyal duygusal gelişim, benlik algısı, sosyal duygusal öğrenme, ebeveyn-çocuk- öğretmen ilişkileri ve iletişim, sınıf içi duygusal-sosyal iletişim ve sınıf yönetimi, duygu yönetimi ve akademik başarı, eğitimde toplam kalite, öğretmen yeterlilikleri, anne-baba-öğretmen mentörlüğü” vb. konularda çalışmalarını yoğunlaştıran Doç.Dr. Nalan Kuru’nun bu konularda yurt içi ve yurt dışında yayınlanmış çok sayıda makale, kitap ve projeleri bulunmaktadır.
Uzun yıllardır çeşitli üniversitelerde “Çocuk Psikolojisi, Çocukluk Döneminde Gelişim, Çocuk Ruh Sağlığı, Aile Eğitimi , Sınıf Yönetimi, Sosyal Beceri Eğitimi, Okul Öncesi Eğitim Programları, Eğitimde Toplam Kalite Yönetimi”, konularında de lisans ve yüksek lisans düzeyinde dersler vermektedir. Şu anda Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümü Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalında öğretim üyesi olarak görev yapmaya devam etmektedir. İki çocuk annesidir.